26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER n MUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi Sandalda Bir Çocuk ve Bir Ayı Dave Shelton’un Brandford Boase Ödülü’nü kazanan bu yapıtı, ayak basılmamış yolları izliyor… r Mavisel YENER yaklaşır. Çünkü gerçek “varış”ın ne olduğunu iyi bilir. Yetişkin okurlar önyargılarıyla “acaba, ayı çocuğu ne zaman yiyecek?” diye bekleye dursunlar, çocuk okurlar bambaşka şeyleri merak edecekler... EDİTÖRE VERİLEN ÖDÜL Felsefi damarı çok güçlü olan, fabl tadındaki bu yapıtın ilginç bir ödülü var: Branford Boase Ödülü (2013). Yazar ile birlikte editöre de verilen bir ödül bu. Kitabın editörü David Fickling, bu ödülü üçüncü kez alarak rekor kırmış. Branford Boase Ödülü, çocuklar veya gençler için ilk kitabını yazan bir yazara ve o kitabın editörüne veriliyor. Yazar ile editörün aynı anda ödüllendirilmesini çok önemsedim. Ülkemiz için de benzerlerini düşledim doğrusu. Türkiye’de, çoğu yayınevinde yetişkin kitaplarının editörleri aynı zamanda çocuk kitaplarının da editörlüğünü yapıyor. Oysa, çocuk ve gençlik kitapları editörlüğü ayrı bir uzmanlık/deneyim alanıdır. Bu ödül, benzer çalışmaların bir gün ülkemizde de yapılabilmesi için iyi bir örnek. VAROLUŞÇU YAKLAŞIMI DESTEKLEYEN BİR YAKLAŞIM Ayı, plan yapmayı sevmez; ortaya çıkan “durum”larla başa çıkmayı bir oyun gibi görür, eğlenir. Aklına gelen ani, parlak fikirlerle hareket eder. Oysa çocuk, sürprizlerle yol almak istemez. Nereye, ne zaman varacaklarını sabırsızlıkla sorup durur. “Benim hiç planım olmaz. Kaptanların planı olmaz. Denizle uğraşan herkes gibi ben de her anın gerektirdiği adımları atarım. Sorun çıktıkça çözersin. Vıdı vıdı etmenin hiç gereği yok. Sadece ‘şimdi burdayım ve şimdi ne yapıyorum?’ dersin olur biter” (s. 185). Sandaldaki yiyecekleri bitince, balık tutabileceklerini söyler ayı; işte bundan sonra, çocuk denize farklı bir gözle bakmaya başlar. O ana kadar bir tür hapishane gibi gördüğü denizin, derinliklerinde barındırdığı türlü canlılarla, yaşayan bir organizma olduğunu fark eder. İçsel uyanışını yaşar. Bir süre sonra “bilge” rolü çocuğa geçecek, ayının korkularının üstesinden gelebilmesi için ona yol gösterecektir. Shelton, yapıtında varoluşçu yaklaşımı destekleyen metaforik bir anlatımı yeğlemiştir. Ayının elindeki masmavi okyanus haritası, hiçbir yeri göstermez aslında. İşte o harita, yaşam okyanusunun bir sembolüdür aslında. Öykünün başının ve sonunun olmadığı duygusunu bilinçle yaratır yazar, çünkü yaşam da böyledir. Öncesini ve sonrasını bilmenin hiçbir yolu yoktur! Tam da bu nedenle, sonrasında ne olacağına dair ipucu vermez. Kitabı okurken, Beckett’in ünlü yapıtı Godot’yu Beklerken’i anımsadım. Godot’yu bekleyen kahramanlarla özdeşleştirdim sandaldaki çocuk ve ayıyı. Çocuk ile ayı arasında gelişen sıcacık dostluğa tanık olurken, bu yolculuğun nereye varacağını, onların kıyıyı bulup bulamayacağını merak etmekten vazgeçeceğiz aslında… Varmak değil, yolculuktur aslolan! İyi yolculuklar… n www.maviselyener.com *Sandalda Bir Çocuk ve Bir Ayı / Dave Shelton / Çeviren: Fatih Erdoğan / Mavibulut / 299 s. / 2014 / 8+ C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1282 E zber bozan bir kitabı sevinçle konuk ediyorum Kitap Gölgesi’ne. Fatih Erdoğan’ın Türkçeye kazandırdığı bu roman, bir ayı ve çocuğun birlikte çıktığı içsel yolculuğu konu alıyor. Sözcük seçimleri karakterlerin özelliklerini mükemmel yansıtıyor; çevirmenin bir yazar olmasının çeviriye katkısı büyük olmuş. “Yaşamdaki korkularımızın bizi en zayıf noktamızdan vurmasına izin verelim mi?” sorusunun yanıtını veriyor bu yapıt. Mavilikte yüzen sözcükler ve resimler düşleyin. Görünen tek şey deniz ve gökyüzü; hiçliğin ortasında kaybolmuş gibisiniz. Bilinmeyen bir hedefe doğru ilerliyorsunuz. İşte böylesi bir huzur ortamında başlıyor kitap. Bir çocuk ve bir ayı, sandalla denize açılırlar. Yanlarında, bir bavul, müzik aleti, çizgi roman dergisi, sandviç dışında bir şey yoktur. Çocuk çok kısa bir yolculuk yapacaklarını sanmaktadır, fakat yaşam sürprizlerle doludur… Fırtına, dev deniz canavarı ve esrarlı antika gemi gibi birkaç sıra dışı durumla karşılaşsalar da aslında onların serüveni, kendileri olma yolundaki bir özgürlük masalıdır. Yalnızca korku ve kaygı yenebilir insanı, belki de en kalleş düşmanıdır onun. Zihni ele geçirdi mi, yaşamına süzülür. Sandaldaki çocuk kimi zaman kuşkularıyla başbaşa kalır, zihni mücadelededir, bir türlü akışa bırakamaz kendini. Ayının ve doğanın davranışlarını kontrol edebileceğini sanır. Mantığı onu tuzağa düşürür, zayıf ve çaresiz hisseder. Bozguna uğramış gibidir. Fakat, karanlığın içinden onu çekip çıkaran yine kendisi olacaktır, korkunun üstesinden gelip özgürleşecektir çocuk. Çocuk, denizin uçsuz bucaksız tek düze liğinden sıkıldığında, sandaldaki çizgi roman dergisine sığınır. Ayı ile çocuk arasındaki ilişkiye kaptanyolcu, öğretmenöğrenci, ustaçırak ilişkisi gibi bakmak olası. Denize açılan ikili, bu yolculuk sırasında, sorunları çözme, birlikte çalışma, sabır, yaratıcılık gibi durumları deneyimlerler. Kitabın resimlerinin öyküye kattığı tat tartışılmaz. Özellikle ayı tiplemesi olağanüstü. Shelton, Cambridge’de Dave Shelton yaşayan bir yazar. Teknede bile akşamüstü çayını ihmal etmeyen, çay ritüelini gerçekleştiren bir ayının masalını, olsa olsa bir İngiliz yazardı değil mi? BEKLEMEK… MÜCADELENİN BİR PARÇASI… Denizin orta yerinde bir ayıyla baş başa kalmış, ne yapacağını bilemeyen bu çocuğun kuşkuyu ve korkuyu seçtiği sürece mutsuz olduğunu görürüz. Oysa, güveni seçtiğinde huzurludur. Sonuçta, bir sandalda ayı ile baş başadır. “Olan” değişmez, değişen duygularıdır. Olumlu düşündüğünde birden her şey güzel görünür gözüne, olumsuz düşündüğünde de tam tersi… Acıkmak, susamak gibi doğal gereksinimleri karşılandığı sürece güvende olduğunu, su bittiğinde, yağmur suyu biriktirmek gibi çözümlerin her zaman bulunabildiğini duyumsar. Çocuk, çevresinde olup bitenlerin aslında içsel yolculuğunda yaşadıklarının özgür bırakılmış hali olduğunu fark edecek, kitabın sonunda ayıya da aynı özgürlüğü sunacaktır. Kendini, kendi olumsuz duygularından koruduğunda güvendedir aslında. Kimi an gelir, yüreği buz keser, büyük bir umutsuzluk yaşar; kimi an, içindeki ses pes etmemesi gerektiğini söyler. Ayının konuşmaları çoğu kez çocuğun iç sesidir. Eyleme geçip bir şeyler yapmak için yanıp tutuştuğunda ayı onu durdurur, çünkü mücadele her zaman eylem düzeyinde yapılamaz. Bazen sabırla beklemek de mücadelenin önemli bir ayağıdır. Kimi zaman dış sesler, kimi zaman iç sesi onu ele geçirir bu yolculukta. Doğa, heyecanlı gösteriler sunar. Bu gösteriler (filmler) kimi zaman fırtına, kimi zaman dinginlik olarak görülür. Çocuğun o filmden ne kadar etkilenip etkilenmeyeceğini belirleyen, yine kendi bakışı olacaktır. Ayı, başından beri bir filmin içinde olduklarını biliyor gibidir, olup biteni sanki uzaktan izler. Tıpkı bir bilge gibi, yaşamın akıp gidişini keyifle kabullenir, dışarıdan olumsuz gibi algılanabilecek olaylara bile gülümseyerek S A Y F A 2 6 n 1 1 E Y L Ü L 2 0 1 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear