Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sonra “Şair” Bülent Ecevit, Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk var. Sanat bir ideolojik silah olarak görülmüş; edebiyata sansürcü, polis, savcı gözüyle bakılmış. Kadın yazarlardan en çok Halide Edip Adıvar’ın adı geçiyor. Ancak yazarlığından çok ,siyasetçi kimliğiyle. Sonra, “Takibat ve tevkifat listelerinde” kadın yazarlar var. Suat Derviş, Sabiha Sertel, Sevgi Soysal... Kitabında başlı başına bir bölüm ayrılı Necip Fazıl Kısakürek de tutanaklarda hayli tumturaklı yer alıyor... Necip Fazıl’ın ünlü şiiri “Kaldırımlar”, “Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında/ yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum” diye başlar. Kaldırımlarda arkasına bakmamış. Eğer baksaydı örtülü ödenekten aldığı paranın peşi sıra geldiğini görürdü. Tutanaklarda bu konu epeyce yer tutuyor. Aziz Nesin ve Orhan Pamuk’u nasıl taşlıyorlar? Aziz Nesin’in adı “tahrikçi” “kafir” gibi suçlamalarla geçiyor. Ne hazindir ki Sivas katliamının tanıklığı yetmezmiş gibi, bir de bu katliama yol açmakla suçlanıyor. Orhan Pamuk’a gelince; edebiyatçı kişiliğinden çok “Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü” sözleri ve bu sözler nedeniyle açılan davalar vesilesiyle adı geçiyor. “Kıytırık davası” “reklam peşinde” gibi sözlerle. ANAP’lı İbrahim Özdoğan, “Orhan Pamuk’un aldığı Nobel edebiyat ödülü de Türk’e sövme ödülünden başka bir şey değildir” diyor. “ZAMANIN SINAVINDAN HERKES BAŞI DİK ÇIKAMIYOR, BAKINIZ AKP!” Tutanaklar zaman içinde “ağız değiştirenleri”de nasıl ortaya koyuyor? Siyasetin takiyecileri dün vurduklarını gün gelmiş nasıl yüceltebilmiş? Çünkü yasaklar, yasakçılar tarih olmuş. Nutukları meclis kütüphanesindeki raflarda kalmış. Zamana yenilmişler. Nâzım Hikmet, bugün ülkesini tüm dünyada onurlandıran bir büyük şair. Nâzım Hikmet’in “Yirminci Asra Dair” başlıklı şiiri “Uyumak şimdi/ uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim” diye başlar. Ama yine de asrından kaçmak istemez büyük Şair. “Hayır/ kendi asrım beni korkutmuyor/ ben kaçak değilim/ asrım sefil/ asrım yüz kızartıcı/ asrım cesur/ büyük/ ve kahraman/ dünyaya erken geldim diye kahretmedim hiçbir zaman/ ben yirminci asırlıyım/ ve bununla övünüyorum/ bana yeter/ yirminci asırda olduğum safta olmak/ bizim tarafta olmak/ ve dövüşmek yeni bir alem için” diye seslenir. Bugün, Nâzım Hikmet ve onun safında olan yirminci asırlı şairlerin, yazarların hayatı hüzün veriyor insana ve ne hazindir ki yirmi birinci yüzyılda da yasakları konuşuyoruz hâlâ. Kitabının günümüzle buluştuğu izdüşümleri sorarak bitirelim söyleşimizi. Önceki kitabım “Yargılı İnfazlar”da da ölüm cezalarının oylandığı, görüşüldüğü oturumların tutanaklarını incelemiştim. Kim ne oy vermiş bakmış ve o kişilerden bazılarıyla 2030 yıl sonra yeniden konuşmuştum. Bazıları pişmandı, utanç içindeydi, “dönemin koşulları” diye mahcup mazeretler üretmeye çalışıyordu. Zamanın sınavından herkes başı dik çıkamıyor. Zamanın ruhuna, kültürel, politik iklimine teslim olmak ya da olmamak çok önemli bir sınav. Bakınız, AKP iktidarı dönemi. AKP’ye taşıyamayacağı kadar büyük bir demokratlık misyonu biçenler bugün biraz mahcup değil mi? Üstelik, onların düşüncelerinin geride kalması, hayat tarafından bizzat destek verdikleri iktidar tarafındanyalanlanması için öyle çok uzun yıllar geçmesi bile gerekmedi. Dün Nâzım Hikmet’in şiirlerini yasaklayan anlayış, bugün Ahmet Şık’ın basılmamış kitabını toplatıyor, Twitter’ı yasaklıyor. Dün Nâzım’ın dizelerinden korkanlar, bugün 140 karakterden korkuyor. n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Edebiyat Parçalayan Nutuklar/ Türey Köse/ İmge Kitabevi/ 152 s. Nisan sayısı Hediyeleri! BAYİLERDE * Öykü Eki * 2 adet poster * 2 uzaylı maketi “Ne çok korkmuşlar egemenler kelimeler ve kelimelerin kudretinden. Bu gizli tutanaklardan yola çıkıp Meclis’te yazarların, şairlerin nasıl anıldığını araştırdım. Gazete için bir yazı dizisi hazırladım. Daha sonra bu çalışmayı genişlettim.” /dunyalidergi C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1259 3 N İ S A N 2 0 1 4 n S A Y F A 1 3