25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Türey Köse’den “Edebiyat Parçalayan Nutuklar” ‘Dün Nâzım’ı yasaklayanlar bugün Twitter’ı yasaklıyor’ Araştırmacıgazeteci Türey Köse’nin yeni kitabı “Edebiyat Parçalayan Nutuklar” yayımlandı. Köse kitabında, Meclis tutanaklarını edebiyat tarihimiz açısından inceleyip tarihe “siyasetçinin edebiyatla imtihanı”yla ilgili notlar düşüyor. Köse, ülkemizin en büyük yazar ve şairlerinin, halkın oyuyla seçilen milletvekillerinin ağzından nasıl aşağılandığını anlatan bir dizi ibret belgesini ortaya koyuyor. TBMM çatısı altında Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, bir zamanlar “komünist yuvası” olarak anılan Köy Enstitülü yazarlar Fakir Baykurt, Talip Apaydın ile Mahmut Makal’ın yanı sıra Bülent Ecevit, Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk’la ilgili yaşanan atışmalar, tartışmalar, kavgalar gözler önüne seriliyor. On bölümden oluşan kitapta “Sağ’ın Gözde Şairi Necip Fazıl Kısakürek”, “Gizli Tutanaklarda Edebi Tehlike” ve “Takibat ve Tevkifat Listelerinde Kadın Yazarlar” başlıklı bölümlerde de Meclis tutanaklarındaki edebiyat tarihinden sayfalar aktarılıyor. Köse’yle “Edebiyat Parçalayan Nutuklar”ı konuştuk. r Gamze AKDEMİR ılların araştırmacı gazetecisinin, kaleminde siyaset ve edebiyat nasıl bir potada buluştu? Yirmi yılı aşkın süre parlamento muhabirliği yaptım. Bu kitapta okurluğumla, edebiyat sevgimle gazeteci kimliğimi, işimi birleştirdim. 19 Kasım 1951 günü TCK’nin bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin tasarı görüşülürken gizli oturum yapılmış. 1996’da bu görüşmeler yayımlandı. O günlerde bu tutanakları okurken dehşete kapılmıştım. Ne çok korkmuşlar egemenler kelimeler ve kelimelerin kudretinden. Bu gizli tutanaklardan yola çıkıp Meclis’te yazarların, şairlerin nasıl anıldığını araştırdım. Gazete için bir yazı dizisi hazırladım. Daha sonra bu çalışmayı genişlettim. “YAKILSIN ONLAR YAKILSIN DİYEN BİLE VAR” Tutanaklarda, edebiyat tarihinin mazisinde hükümetler eliyle açılan karanlık dönemler nasıl yüze çıkıyor? Ne menem bir dil söz konusu? Örneklersen kimler için ne ifadeler döşenilmiş? Yazara, şaire hapishane, işkence, sürgün, ölüm düşmüş hep. Meclis tutanaklarında adları da küfür, hakaret, linç girişimleriyle anılmış. Tutanaklarda Nâzım Hikmet adını taradığınızda “Komonist Nâzım Hikmet tevkif edildi”, “Gebermiş kızıl şair”, “Vatan haini, din haini”, “Nâzım, kalbinin uzakta bir yıldızla, yani Moskova ile beraber vurduğunu söylüyor”, “Allah belasını versin Nâzım’ın”, “Allahsız S A Y F A 1 2 n 3 N İ S A N Y komünisti methettirmem!” gibi cümleler geliyor. Sabahattin Ali’yi ararsanız “Hudutu geçerken geberen Sabahattin Ali....”, “Sabahattin Ali’nin piçi” gibi cümleler... Saldırgan, küfürbaz, hoyrat bir dil. 1950’de gündemdeki af yasasından Nâzım Hikmet’in yararlanıp yararlanamayacağı konusunda sert tartışmalar yaşanmış. DP’li Şevket Mocan “komünistin siyasi mahkum değil, vatan haini” olduğunu söylerken tüm komünistlerden kurtulmak için toptancı bir öneri getirmiş: “Hükümet bu af kanunuyla beraber bir satırlık ‘komünist haini vatandır. Cezası idamdır’ diye sarih ve esasen vadettiğimiz bir kanunla buraya gelmeli idi!” Ali Püsküllüoğlu’nun derlediği çocuklar için bir şiiri seçkisi olan “Kırlangıcın Kanat Vuruşu” da tutanaklarda çok sık geçiyor. 1979’da yayımlanmış. 1984’te ANAP’lı Mehmet Budak bu kitabı eleştirirken, ANAP Giresun Mil letvekili Burhan Kara “Yakılsın onlar, yakılsın!” diye laf atmış. 1984’te birileri “kitaplar yakılsın” deyip Hitler’e selam gönderebilmiş. 1995’te de bir milletvekili Yaşar Kemal için “terörist” diyebilmiş! Tam da bu bağlamda diliyle dönemin ruhunu da açığa çıkaran bu tutanaklar en çok hangi düşünce ve ideolojilerden korkulduğunu vurguluyor? Nasıl bir ruh haritası, bir memleket ve dünya algısı çiziyor? Çok uzun bir dönem boyunca baş tehdit komünizm olmuş. Bu tehdit algısı ve korku tutanaklara Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Hasan İzzettin Dinamo, Aziz Nesin, Yaşar Kemal başta olmak üzere “komünist” diye anılan şair ve yazarlara karşı saldırı, küfür, nefret ve linç girişimlerinin tarihi olarak yansıyor. Ama haksızlık etmeyelim, zamanın ruhuna teslim olmamış, sınırlarına, korkularına, tabularına hapsolmamış siyasetçiler de var. Nâzım, tutanakların müdavimi... Hem bu kadar sevilip hem de bu kadar nefret edilen başka kimse yok gibi. Kitabında da okuyoruz ki seven, sevmeyen herkes için bir odak noktası, değil mi? “BAŞ TEHDİT ALGISI KOMÜNİZM VE NÂZIM OLMUŞ!” Evet, çok uzun yıllar boyunca Nâzım Hikmet’i “vatan şairi” ya da “vatan haini” olarak görmek çok önemli bir saflaşma yaratmış. 1968’de mecliste bir linç girişimi yaşanıyor. İçişleri Bakanı Faruk Sükan, “Siz Türk mahkemelerinin mahkum ettiği Nâzım Hikmet’i milli şair, vatan şairi gösterdiniz mi?” diye soruyor. TİP’li Çetin Altan, “En büyük şairdi” diyor. Bundan sonrası linç girişimi, yumruklar... Demirel, “Bir üye buradan çıkıyor. Cumhuriyeti, onun temel dayanağı olan Türk adliyesini onun verdiği kararları, hepsini hiçe sayarak Nâzım Hikmet için büyük vatan şairidir, diyor. Bunun adına büyük tahrik derler” diye konuşuyor. Aynı Demirel, 30 yıl sonra 1999’da “Cumhurbaşkanı” olarak AGİT zirvesini kapatırken Nâzım’ın “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine” dizeleriyle sesleniyor. “NE HAZİNDİR Kİ YİRMİ BİRİNCİ YÜZYILDA YASAKLARI KONUŞUYORUZ HÂL” Tutanakların müdavimi diğer usta yazarlar, şairler kim? Edebiyat nasıl takibe alınmış? Bu arada kadın yazarlar da takibat listelerinde, hangi yazarlarımızdı bunlar? Sabahattin Ali var, bir zamanlar “komünist yuvası” olarak anılan Köy Enstitülü yazarlar Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal var. K İ T A P S A Y I 1259 Meclis tutanakları, TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920’den bugüne kadar Parlamento’da geçen tüm konuşmaları içeriyor. 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T Fotoğraf: Necati SAVAŞ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear