Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tuncer Sümer’den ‘Devrim’ Bir hareketin doğuşu Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan artık aramızda değil. Onlar, THKO olarak giriştiği bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesini idam edilerek noktaladı. Kristal cam gibi saydam, noktasına, virgülüne kadar doğru ve sansürsüz bir dille kaleme alınan ve A. Tuncer Sümer imzasını taşıyan Devrim isimli bu kitapta, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun kuruluş yılları anlatılıyor. Süreci baştan sona yaşayan Sümer, anlatımını çok sayıda yazılı ve görsel belgeyle destekliyor. ? Müfit ÖZDEŞ 969 yılında 68 gençliğinin bağrından fışkıran Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun doğuşu ve mücadelesi hakkında bugüne kadar yüzlerce öykü, anı ve şiir yayınlandı. THKO’nun genç kurucuları ve onlarla aynı kuşağı paylaşan devrimci gençler, kendilerinden sonra gelenlere esin kaynağı oldular. Haklarında birçok şehir efsanesi dillendirildi. Kimileri onların mücadelesine bir nebze omuz vermiş olmakla ömür boyu gurur duydu. Kimileri onları çekip çekiştirip kendi siyasal görüşlerine yakın göstermeye çalıştı. THKO ve THKO’lular hakkında romanlar yayınlandı, filmler çevrildi. Herkesi ekrana kilitleyen dizilere konu oldular. İnternetten, basından ve kulak gazetesinden; doğru, yanlış, hatta inanılmaz veya düpedüz uyduruk iddialar yayıldı; gün geldi akla kara seçilemez oldu. Alt başlığı “Türkiye Halk Kurtuluş Ordusunun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü” olan Devrim, THKO’yu kuranlardan ve sürecin başından beri içinde yer alan Tuncer Sümer tarafından, yıllar süren bir araştırma ve çalışmayla kaleme alındı. Kitap, hem THKO’yla ilgili bilgi ve belgeleri derleyen güvenilir bir kaynak, hem de 637 sayfalık oylumuna karşın elden bırakılamayan akıcılıkta bir anlatı. Sümer, giriş yazısında, THKO ile ilgili belgeleri derleme nedenini, “İnsan belleği gibi toplumların belleği de, özellikle kırılma noktalarının yaşandığı dönemlere ilişkin anıları kısa bir süre içinde unutmayı seçebiliyor. Böyle durumlarda toplumların, kendilerine dayatılan ve resmi tarih olarak adlandırılan metinleri gerçeklerin yerine koyduğunu biliyoruz. Toplumların tarihinde yaşanmış bazı olayları/gelişmeleri incelemek ve bunları belgelemek, toplum belleğinde ortaya çıkan bu kayıpların ortadan kaldırılması” diye açıklıyor. BELGELER, SAVUNMALAR… Yazar, belge niteliğindeki bildiri, makale, ifade ve savunmalar ile THKO’nun kuruluşu ve mücadelesine ilişkin anılarını, tanıklıkları, ODTÜ, Filistin, Diyarbakır Cezaevi, Nurhak ve Mamak anılarını, Deniz, Hüseyin, Yusuf, Sinan ve Taylan’ın fotoğraflarını, ilginç anekdotları titizlikle derlemiş. Kitabın sonunda, okurun belli konulara hızla gidebilmesini sağlayan bir alfabetik fihrist de bulunuyor. Sümer; anılarını, belgeleri ve başka bilgileri aktarırken olumlu ya da olumsuz ayırımına gitmemiş; THKO sürecine ışık tutarken objektiflikten sapmamaya özen göstermiş. Böylece dönemin özgün bakış açılarını ve THKO önderlerinin kişiliklerini okura yansıtmayı başarmış. İşte Tuncer Sümer’in, arkadaşları arasında “Dede” lakabıyla tanınan Hüseyin İnan hakkında yazdıklarından birkaç satır: “…Dede ihtiyatlı bir kişiydi. Sağlama almadan hiçbir işi yapmak istemez, basit görünen her işi ciddiye alırdı. Az konuşur, çok iş yapardı. Çok iyi bir örgütleyici, sessiz ama güçlü bir liderdi. Kişileri tanımakta ve ilişki kurmakta çok ustaydı. Güvendiği insana sonuna kadar güvenir, güvenmediklerini yakınından ları, Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un öldürülmeden önce ailelerine yazdığı son mektupları ve Av. Halit Çelenk’in 6 Mayıs 2009 günü üç fidanın mezarı başında yaptığı, hayattaki son konuşmasını bulacaksınız. 68’DE ZAMANIN RUHU Ankara 1 No.lu Askeri Mahkemesi’nin 18 idam kararı vermesinden sonraki günlerde Mamak Askeri Cezaevinde kolektif bir çalışmayla, konusuna göre ekipler halinde bölüm bölüm hazırlanan ve Hüseyin İnan tarafından düzenlenip düzeltilerek yeniden kaleme alınan Türkiye Devriminin Yolu adlı programatik THKO belgesinin tam metni de kitapta yer alıyor. Ama Devrim, bunlardan çok daha ötesi. Kitabın sayfalarına dalınca, 68’lilerde zamanın ruhunun nasıl aktığına, devrim kavramının somutlaşarak genç devrimcilerin damarlarında nasıl dolaştığına, 68 gençliğinin kararlılığına, adanmışlığına, özverisine ve naif cesaretine de tanık oluyoruz. Örgütün doğal önderliğe dayanan, hem disiplinli hem de demokrat yapısını Tuncer Sümer’in kaleminden tanıyoruz. Attila İlhan’ın “Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı / Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı / Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı /Gittiler akşam olmadan ortalık karardı” dizeleriyle açılan anlatıda Tuncer Sümer’in sunduğu, bir kısmı ilk defa kamuoyuyla paylaşılan belgelerde ve aktardığı anılarda, THKO hakkında sonradan ortaya atılan bazı asılsız iddialar da kesin bir şekilde çürütülüyor. Bunların başında cuntacılık iftirası var. Örgütün, “bekleyin ilerici cunta geliyor,” telkinlerine karşın dağa çıkış hazırlıklarını hızlandırması ve 12 Mart’ın hemen ardından Hüseyin İnan tarafından kaleme alınan darbe karşıtı Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu bildirisi, 12 Mart faşizminin üzerindeki reformcu cilanın THKO’luları hiç yanıltmadığını, 12 Mart faşizmine karşı ikirciksiz yegâne karşı duruş tavrını THKO’nun benimsediğini gösteriyor. “Devrim”e inandıkları için öldürülen THKO savaşçıları Taylan Özgür, İbrahim Öztaş, Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Niyazi Yıldızhan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Avni Gökoğlu ve tüm öldürülenlere adanmış olan eser, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın, sonradan çarpıtılmış olan, darağacındaki son sözleriyle noktalanıyor: “Yaşasın Türkiye halkının bağımsızlığı! Yaşasın MarksizmLeninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm!” (Deniz Gezmiş) “Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!” (Yusuf Aslan) “Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!” (Hüseyin İnan) ? Devrim/ Tuncer Sümer/ Evrim Yayınevi/ 640 s. AĞUSTOS 2012 SAYFA 9 ? 1 ustaca uzaklaştırmayı bilirdi. Arkadaş seçiminde çok az yanılmıştır. Ne düşünüyorsa onu açıkça söylemekten çekinmez, her türlü eleştirisini dozu ne olursa olsun kişilerin yüzüne karşı yapardı. İlişki kurduğu her kişiyi kendine göre ayrı bir denemeden geçirirdi. Kişileri sınayıp tanımada kendince basit bir de yöntem kullanırdı: ‘Ben bir insanın yaptığıyla söylediğine bakarım. Bir insan ne yapıyorsa onu söylemeli, ne söylüyorsa onu yapmalı. Eğer bir insan bir şey yapıyor ama başka bir şey söylüyorsa veya bir şey söylüyor ama başka bir şey yapıyorsa, o insan benim için makbul bir insan değildir. Ben istersem her insanda kusur bulabilirim; yolda yürümesinden tut, yemek yemesinde, yatmasında, kalkmasında, konuşmasında hatta parmak oynatışında bile kusur bulabilirim. Önemli olan kusur bulmak değil. Önemli olan özü ve sözüyle, yaptığı ve söylediğiyle uyumlu olmaktır. Ben arkadaşlarımı böyle kişilerden seçerim.’ Dede’nin bu yaşıma kadar unutamadığım sözleridir bunlar. Hüseyin İnan’ı yakından tanıyan tüm arkadaşları, bu sözlerini ve böyle yaklaşımlarını bilirler. Hepimizin üzerinde yarattığı bir etki vardı. Bu etkinin sırrı da işte bu yaklaşım felsefesinde yatar.” Bu vazgeçilmez kaynak kitapta ayrıca Aybar’ın 1965 seçim kampanyasında yaptığı ünlü radyo konuşmasını, dönemin gazete manşetlerini, Filistin dönüşü Diyarbakır’da tutuklananların polise ve mahkemeye verdiği ifadeleri, Mustafa Yalçıner ve Hacı Tonak’ın dağda tuttuğu günlükleri, Nurhak’ta vurulan Sinan Cemgil’in cebinden çıkan “Bir Adam Ölmüş” başlıklı şiiri, THKO savaşçılarının Ankara ve İstanbul’da Askeri Mahkemelerdeki sorgu tutanaklarını ve yapılan siyasi savunmaları, mahkemelerin Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ile yazışmaları, askeri mahkemelerin Sıkıyönetim KoSümer, anılarını, belgeleri ve başka bilgileri aktarırken olumlu mutanlıklarına verdiği ya da olumsuz ayırımına gitmemiş ve THKO sürecine ışık tutar“Çok Gizli” ibareli raporken objektiflikten sapmamaya özen göstermiş. 2 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1172 ?