28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Mustafa Balbay’dan Silivri Cezaevi’nde 5. kitap: ‘Denizlerin Davası’ ‘Haklı olan Denizlerdi, kazanan da onlar olacak’ ? Hatice TUNCER apiste 5. kitabınızı yazdınız. Denizlerin Davası öncekilerden farklı bir içerik taşıyor. Nasıl bir duygu ortamında yazdınız? Hapisteki ilk dört kitabım, cezaevi ortamına ve yargılandığım davanın yarattığı Türkiye’ye ilişkindi. Denizlerin Davası, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının avukatı olan Halit Çelenk’le iki uzun röportajı içeriyor. Ben iki kez ağırlaştırılmış müebbet istemiyle yargılanıyorum, olağanüstü bir hukuksuzlukla karşı karşıyayım. Denizler de hukuksuzluğun kurbanı oldu. Benzer kaderi paylaşıp onların hukuksuz yargılanmasını yazmak, bir anlamda bugünü de yazmak demekti.Yazı arkadaşlarım 80 gözlü demir pencere, demir kapı, beton duvar ve gökyüzüydü. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla ilgili pek H Ergenekon davasından Silivri cezaevinde 1247 gündür tutuklu bulunan yazarımız, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, cezaevinde yazdığı son kitabı “Denizlerin Davası”yla ilgili sorularımızı yanıtladı. çok kitap yayımlandı. Sizinkinin farkı nedir? O kitapların pek çoğunu okudum. Ortak payda Denizlerin mücadele ruhu, heyecanları ve idamları. Ben 1971’deki faşist dönemin hukuksuzluğunu, hukuku araç olarak kullanma adımlarını ayrıca öne çıkardım.Yaşadıklarım, hukukun ne kadar önemli olduğunu bana gösterdi. 1975’in sıkıyönetim mahkemeleriyle bugünün özel yetkili mahkemeleri arasında mantık ve işleyiş yönünden hiç fark olmadığını gördüm. Kitapta bunu yansıtmak istedim. Başlıca benzerlikler nelerdir? Halit Çelenk’in Silivri mahkemelerini de görmesini ve bu karşılaştırmayı onun yapmasını dilerdim. Çelenk’in bir sözü var: “Olağanüstü dönemlerin en büyük özelliği hukuksuzluktur.” Her iki dönemi bu söz özetliyor. Denizlerin davasının yargıcı Ali Elverdi’nin savcısı Baki Tuğ’un bugünkü mahkemelerde ruhu dolaşıyor. Hatta bu ruhun içindeki kin ve intikam duygusunun daha da baskın hale geldi ğini söyleyebiliriz. Mahkemelerdeki hukuksuzluğa siyasetin etkisi nedir? Belki de en önemli benzerlik bu. Denizlerin idamına giden yolun son iki halkası TBMM ve Çankaya Köşkü. Her iki makam da tamamen siyasal kavga penceresinden baktı. Halit Çelenk’in gözüyle 1975’teki yargılamanın tüm aşamalarını yeniden masaya yatırınca şu söylenebilir: İdamların infazı bir süre ertelenseydi, genel iklim yumuşayacaktı ve Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan yaşıyor olacaktı. İdamlardan iki yıl sonra genel affın çıkması bunun başlıca göstergesidir. Siyasilerin idamdan nasıl bir çıkarı vardı? Türkiye tarihine biraz daha geniş ölçekli bakıldığında 1960’ta Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamı bu siyasi çizgiyi intikam duygusuna itti. Meclis’te Denizlerin idamı oylanırken “3’e 3” sesleri yükseliyordu. Demir parmaklıkların arkasında gördüğüm o ki; 1960 ve 1971’in çarpımın ? ? dan çar yıkanma Siyasa mek de hırsın uz Den çekleri g Vard ve intika Kitapta idamları rarı dile ğımızda rumlard Bugü kadar? Sava kurşun a Bunu sö kuksuzlu olur, ada Bunu ma gere Şunu siyasi da kabul ed Huku ne oturm kitabı ok bir kez o ye çağırı Kita sın birle hangi dü Kita dım. Ben bul, Ank rinci yılı Mustafa BalbayHalit Çelenk söyleşisinin ayrıntıları ‘Denizlerin Davası’ “Denizlerin Davası” Türkiye’de sosyalist hareketin direniş tarihinin bir parçasıdır. Kitap, Halit Çelenk’in Denizlerle ilgili bu son kapsamlı değerlendirmesi çerçevesinde, 68 direnişini de kamuoyuyla buluşturduğu için, bizler açısından ayrı bir değer taşımaktadır. ? Serpil GÜVENÇ alit Çelenk’in Denizlerle ilgili son röportajıydı… 2008 yılı… Mevsim yaza dönmüştü. Çelenk’leri ziyarete gelen Balbay işlerinin yoğunluğu nedeniyle daha önce gelemediğini anlattı uzun uzun. Konuşmanın sonunda Balbay ve Çelenk Denizlerle ilgili bir söyleşi yapmaya karar verdiler. Babam memnundu ama hüzünle karışık bir tereddüt vardı bakışlarında. Birkaç yıldır gözleriyle ilgili sorunlar yaşıyor ve okuyup yazmakta bir hayli zorlanıyordu. Çözüm bulundu. Balbay söyleşiyi gerçekleştirecek, gerektiğinde ben babama yardımcı olacaktım. İki uzun soru/yanıt maratonu kısa sürede tamamlandı. Böyle bir söyleşiye zenginlik katacağını düşündüğümüz, daha önce yayınmlanmamış olan bazı belgeleri de Balbay’a teslim ettik. Sonuçta, ülke tarihinde önemli bir dönemin kapsamlı ve ayrıntılı bir tanıklığına dayanan röportaj, Balbay’ın kıvrak zekâsı ve gazetecilik deneyiminden gelen ustalığın da devreye girmesiyle birlikte bilgi ve belgelerle harmanlandı ve güzel bir ürün çıktı ortaya. Görüşme, Denizlerin idamının 36. Yılında, 6 Mayıs gününden itibaren, Cumhuriyet gazetesinde bir hafta boyunca yayımlandı. Balbay, onu kitap haline getirmek istiyordu. Hazırlıklarını da tamamlamıştı. Ne var ki, Ergenekon davası nedeniyle gözaltına alındı ve tutuklandı. Bilgisayarında bu söyleşiye ait bilgilerin de gözaltına alınma sırasında yok olduğu anlaşıldı. Bu arada, babamın hastalıkları ağırlaşıyor ve kabul etmek zor olsa da birlikte geçireceğimiz günlerin kısalmakta olduğunu hissediyorduk. Sevgili Şükran Soner ile babamın sağlık durumu ve röportajların kitaplaştırılması konularını birkaç kez konuştuğumuzu anımsıyorum. Halit Çelenk’i 5 Mayıs 2011’de yitirdik. 2012 yılı, 68’in ve Denizlerin idam kararının infaz edilmesinin 40. yılıydı. Şükran Soner aracılığıyla yapılan bir görüşme sonucunda, başlamış olduğu kitap çalışmasını sürdürmesi için bende kayıtlı olan röportajların kendisine iletilmesi düşüncesine Balbay’ın sıcak baktığını öğrendim. Halit Çelenk’in Denizlere kavuşmasının 1. yılında bu iki röportajı ve H belgelerini kitap haline getirip okura sunmanın “yaşamın emri” olduğu kanısındaydı. Avukat A. Kemal Şenpolat’ın röportajları Balbay’a iletmesi ve Cumhuriyet yayın ekibinin çabaları sonucunda “Denizlerin Davası” kısa bir süre sonra Cumhuriyet Yayınları arasındaki yerini aldı. ‘DENİZLERİN DAVASI’NIN FARKI Balbay, 19 Temmuz 2012 tarihli Cumhuriyet Kitap Eki’nde Tülin Tankut’un sorularına verdiği yanıtta, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını konu alan bir çok kitapta, onların sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum yolunda tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye’yi hedefleyen mücadelelerinin ve idama giderken bile düşünce ve inançlarından ödün vermeyen o dik duruşlarının merkeze alındığını belirtiyor. Yine kendi ifadesiyle, “Denizlerin Davası”nı farklı kılan, darbe döneminin “hukuksuzluğunun, hukuku araç olarak kullanma adımlarının öne çıkarılması”dır. Balbay’ın ifade ettiği bu farklılıkların dı şında, kitaba konu olan olaylar dizisinin başka bir okuması yapılabilir. O da şudur: Deniz Gezmiş ve arkadaşları davası örneği, hukukun egemen sınıflar bloku tarafından düzeni değiştirmek isteyenlere karşı, idam kararı almak ve uygulamak da dahil olmak üzere, nasıl kullanıldığı gösteren çok somut bir örnek olmuştur. Kitabın içeriğine gelince: Öncelikle, Denizlerin, askeri cuntaya bağımlı, atanmış askeri yargıçlardan oluşan ve mahkeme olmayan kurullarda, işlemedikleri bir suçtan yargılanmaları okurla paylaşılmaktadır. Bu durum, burjuvazinin, çıkarları için Anayasa da dahil kendi yasalarını çiğnemekten çekinmediğinin göstergesidir. Denizlerin yargılanma ve idam sürecinde, Sıkıyönetim komutanlarınca mahkemelere yapılan baskılar, iki değerli Askeri Yargıtay üyesi dışında tüm yargı kademelerinde yer alan “hukukçu”ların idamların onaylanması konusunda gösterdikleri dayanışma, Cumhurbaşkanı Sunay’ın Faruk Erem’in uyarılarına karşın idamları tereddüt etmeksizin onaylaması, TBMM’de sağ siyasal partilerin yanısıra CHP’li milletvekili ve senatörlerin bir kısmının da idamlarda evet oyu kullanmaları ayrıntılı bir biçimde anlatılmaktadır “Denizlerin Davası”nda. Bu “şer” birliği, egemenlerin, düzen savunucularının temsilcilerinin, içinde yaşadığımız kapitalist sömürü düzeninin devam etmesini sağlama ve düzene karşı her türlü muhalefeti ezme konusundaki kararlılıklarını kanıtlamaktadır. 27 Mayısçıların idamları önlemek için çok yoğun çaba gösterdiklerini ve daha da ötesinde, Denizlerin savunmasını üstlenen on 1bir avukat arasında yer alan Özden Timurkaynak ve Kamil Savaş’ın bu grup tarafından önerildiklerini Halit Çelenk ilk kez Balbay’a açıklamakta. Çelenk, bir başka soruya verdiği yanıt? ta, Denizlerin mahkemedeki savun ? ma yu ğine ve Deniz nın, dö denleri landığın rinde yü görüyor avukatl ketinin rine yan öğrenci 2000’li ve benz nular ar düzenle nen röp rumu v şımıyla rin Dav sal/topl görülüy 12 EY Okur mamak bir bilg rum. N da önem cunta ö lam taşı yapılab 12 M günleri ANAP’ mizi em çeviren iktidarı iç ve dı ta; ilk k emekçi lık onur talebini mücade sehpası SAYFA 4 ? 2 AĞUSTOS 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1172 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear