05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kadınların tümü için bir çığlık Mola Mola, Ayten Çelebi Kural’ın ilk romanı ama bütün kadınlara sesleniyor; çığlığını duyan olur da düzen belki değişir umuduyla okurları uyandırmaya çabalıyor. ? Münevver OĞAN adınların yeterince temsil edilmediği, töre cinayetlerinin, kıskanç eş, kıskanç sevgili cinayetlerinin gazete manşetlerine taşındığı, kadının toplumda hak ettiği yeri bulamadığı, kadın erkek eşitliği ilkesinin sürekli yara aldığı, hem demokratik hakların hem de kadın haklarının tırpanlandığı bir dönemde çığlıklar uğultuya dönüşüyor. Böyle bir ortamı roman türünün olanakları içinde okura sunan Mola’dan bir tümce şöyle: “Duru, Tüh! Bu kaçıncı düşüğü, oğlansa yazık olacak. (…) Ne vardı, keşke Duru oğlan olsaydı!”(s. 39) sözlerini duyduğunda çocuktur ve bu sözler onun kalbindeki ilk kırılmaların da habercisi. Daha sonraki kırılmaları ise toplumun kadına bakış açısı ve yaşamındaki erkekler yoğunlaştıracaktır. Yazar, roman kahramanı Duru’ya şunu söyletir: “Adliye koridorlarından evimin mutfağına, çocuklarımın sorunlarından, kocamla ilgili konulara yetişmeye koşuyordum. Anne mi olsam ev kadını mı kalsam yoksa işime daha da mı sarılsam diye bocalıyor; bir türlü karara varamıyordum. (…) Mutlu olmak da mutlu etmek de önce kadının işiydi” (s. 5354). Peki, bu yalnızca Duru’nun sorunu mudur? Kuşkusuz ki hayır! Duru, pek çok kadının açmazını dile getirmektedir. Bastırılmış, köşeye sıkıştırılmış tüm kadınlar bu açmazın içindedir. Duru’nun kapandan çıkma çabalarını ise şöyle dillendirecektir yazar: “Her yaprağı ayrı emek ve ayrı zaman demek olan kimliğimin, ufak aksaklıklarda bile kusursuz karne bekleyen baba hiddetiyle kolay çizgiler atılabilen halinden… Düzensiz düzenden, düzenli düzensizliklerden ve elbette ki hiç bana benzemeyen benden gitmemekti. Kim ister ki kendinden uzak yaşamayı? Hangi koşulda katlanılır bu duruma?” (s. 56). Duygu’ya annesinin romanını yazdıran ve bunu bir filmde canlandırmasına uzanan gizil güç nedir? “Yaşamayan birine, yaşayan ve yaşayacak olan tüm kadınlar için verilmiş olan söz…” ne olabilir? Mola, Duru’nun dirimidir, içindeki Bahar’ın devinimi… Bir yıldız kayımı süresinde Bahar, Baran’ını, Baran da Bahar’ını bulmuştur. Peki, ya sonra? Özgürlükten bir yudum alan uslanır mı bir daha? Duru, Bahar’ı dinleyecektir elbette aşk ile evliliğin kavşağında… Bir başka SAYFA 24 ? 22 MART 2012 K söylemle kadının gizi ve yüzü geceyle örtülmüş gündüzüdür artık… Feridun Bey ile Tuğrul Bey’i yan yana getiren ortak yolculuk, Bahar ile Baran’da “mola” Duru ile Çetin’de ise evliliklerini öğüten “değirmen” olur… Duru’nun içindeki “Bahar”ı eyleme geçiren aşk yasak değil midir? Aşka can veren ve aşkı öldüren iki erkek Duru’nun gözüyle nasıldır? Kadın, kadın hakları ve yasak aşk üstüne düşünmenin zamanıdır. Mola, kadına, erkeğe ve dahası topluma tutulmuş bir aynadır. Romanın konusu kadındır ama bu başlık altında erkeğin kadına bakışı, işi, eşi, evi ve çocukları arasına sıkışan kadının açmazı, kendi haklarının ayrımında olmayan kadınlar, erkekler tarafından sömürülen kadınlar ve toplumun değer yargılarıyla çatışan kadınlar Mola’da ete kemiğe bürünür. Yapıtta, roman kahramanı DuruBahar ve diğer kahramanlar aracılığıyla kadının kimlik ve varoluş sorunu ele alınmıştır. Mola, bir nefes alma, hızla akan zamana karşı bir anlığına dokunma belki… Ayten Çelebi Kural, romanına Mola adını verirken kahramanı Duru’nun omuzlarındaki yükü hafifletmek ister gibi… Kadın sevgilidir, annedir, eştir ama hepsinden önemlisi insandır. Peki, kadın bir insan olarak toplumda hak ettiği yerde midir? Yazar, Duru’ya kadının toplumdaki konumunu, en sevdiği insanların bakış açısıyla kendini sorgulatıyor. Duru, kendini sorguladıkça özgürleşiyor ve içindeki kadın Bahar ile buluşuyor: “Loş bir otel odasının sessiz ve adressiz yapısından özgürlük akıyor. İçimdeki Bahar asi bir silkinişle koynumdan çıkarak karşıma geçiyor; gitmeden Baran’ı aramak, bir daha görmek istiyor; hatta gidiş saatini, gününü ertelemekten yana. Yıllar sonra, çölde bir kaynak gibi yakaladığı fırsatı, bir yudum su alıp dudağı bile ıslanmadan, olduğu yerde bırakıp gitmek, şansını kör kuyulara gömmekten farksız geliyor. Heyecanını bastıramıyor; bastırmak da istemiyor; kalbinden başka bir organı olmadığını fark ederek ellerime, ayaklarıma dolanıp, yalvarıyor. Mahzende kalan yıllarının acısını çıkarmak ve yarım kalan aşkını yaşamak, ortak bedenimi bir defalık koşup Baran’a sarılmak, saçlarını okşatmak, kokusunu içine çekmek istiyor” (s. 129). Duru mu Bahar, Bahar mı Duru? Bu sorunun yanıtı Mola’da saklı... ? Mola/ Ayten Çelebi Kural/ Yeni Umut Yayınları/ 178 s. S se Beni vetti ler ki verile çok e olan dettiğ oluşu ayrıc bir ya rına m ki ust ? N h ş c d v yerinin zım Hik gibi şair sağlayac Asım B kurulm vardır. G değin şi bir yerd zararına reketi v şiirini k se ki, O çok iyi k irlerinin vermişt Şiirle laka bir dergicil met ort oynatıc Yeni ya Mahvet ve bu k Karagö ustalığın meclisin eski bir ile kayd rini sesl göz oyn ceğini ş yapan b sırasınd yor; yin kayıtlar geldiğin İstanbu de Holl mış. Bu şairin k duğu dü Kayıt lerin kit Orhan V lar ve ek Şair, bü H CUMHURİYET KİTAP SAYI 1153 Ayten Çelebi Kural CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear