25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Tüm yoğunluğuyla, Paris, yalnızlıkta yaşanır. Feridun Andaç’ın kitabı için seçtiği başlıkta önerdiği gibi. Alma Köprüsü yakınlarındaki şık bir balık lokantasına dostlarla buluşmaya giderken bile yalnızlık size nazikçe eşlik eder. Andaç’ın dönem dönem yaşadığı, içinde kendi serüvenini yeniden kurguladığı ve yazıya döktüğü Paris’le ilgili gözlemleri ve düşünceleri Paris Bir Yalnızlıktır kitabıyla okura ulaştı. Ë Nedret Tanyolaç ÖZTOKAT 867’de Paris’te düzenlenen “Exposition universelle” için yayımlanan kitabın önsözünü oluşturmak üzere Victor Hugo’dan bir deneme yazması istenir. 16 yıldır sürgünde olan yazar müthiş bir esinle çalışmaya başlar, ortaya çıkan metin olağanüstü, çarpıcı, kapsamlı ve tutku doludur. Paris adıyla daha sonra ayrı bir kitap olarak yayımlanır. (V.Hugo, Paris, Kasım 2001, Bartillat) Fransız edebiyatının bu eşsiz ustası, Atina, Roma, Kudüs gibi kentlerle karşılaştırdığı Paris’in tarihsel ve kültürel dokusunu okumaya davet eder okuru. Gelmiş geçmiş kralları, imparatorları, yaşadığı toplumsal krizleri, iniş ve çıkışlarıyla kentin geniş bir fotoğrafını verir. Avrupa’nın kültür coğrafyasında bu başkentin önemini vurgular: “Paris’in üstünlüğü, 1789 Devrimi ve sonuçları göz önüne alınmazsa, bir bilmecedir. İyi düşünürseniz, Roma görkemlidir, Trier eskidir, Venedik’in güzelliği vardır, Napoli’nin zarafeti, Londra’nın zenginliği. Paris’in nesi vardır peki? Devrimi. Paris tarihin dönüm noktasını yaşadığı kenttir” (s. 92). Victor Hugo’nun Paris’ini okurken tarihini bilmeden bir kenti sevmenin, anlamanın, hatta hayranlık duymanın olanaksızlığını anlarsınız; bugün Paris varsa eğer, geçmişi ve geleceğiyle vardır, bir ağacı yaprakları olmadan düşünemeyeceğimiz gibi geçmişi ve geleceği olmaksızın Paris’ten söz edemeyiz ünlü yazara göre. Kentle ilgili oluşmuş tüm düşünceleri, yargıları, bakış açılarını sorgular, Paris’ten neden nefret edildiğini vurgular, sığınak, yurt, hayat, üreme, dönüşüm, yeniden doğuş, batıl inanç, durgunluk, kuşkucuk, karanlık, gerileme, ikiyüzlülük ya da yalanla özdeşleştirildiği için nefret edilmiştir bu kentten, oysa onu “sevmek görevdir” yazara göre. Romanlarına, destansı şiirlerine can veren güçlü sesiyle, on dokuzuncu yüzyıl Paris’inin siyaset ve tarih sahnesinde hak ettiği övgüyü şöyle bitirir Victor Hugo: “Avrupa hoş geldi. Kendini evinde bilsin. Ona ait olan ve kendisinin ait olduğu bu Paris’e sahip çıksın” (s. 99). Victor Hugo kentleri “taşlardan yapılmış kutsal kitaplar” olarak niteler. Kuşkusuz bu kitapların en görkemlilerinden biridir Paris. Hangi derinlik dü Feridun Andaç’ın Paris’i Bir kente yapılan edebi yolculuk zeyinde bakarsanız, size söyleyecek sözü olan değerli bir kitap. Göz kamaştırıcı geçmişini besleyen kültürel ve tarihsel zenginliğinin önemli bir öğesi de kentin edebiyat “uzam”ı olmasıdır. Yazarları, şairleri, düşünürleri, aydınlarıyla yoğun bir edebiyat üretiminin kalbi, başyapıtların esin kaynağı, yaşayan ve yaşanan bir uzamdır Paris. Yaratıcı düşüncenin duyarsız kalamayacağı büyülü bir evren, bir düş ve bir gerçek. Feridun Andaç’ın dönem dönem yaşadığı, içinde kendi serüvenini yeniden kurguladığı ve yazıya döktüğü Paris’le ilgili gözlemleri ve düşünceleri Paris Bir Yalnızlıktır kitabıyla okura ulaştı. Paris’le edebiyat, sanat, bilim gibi alanlar aracılığıyla temas eden çoğu kişi Paris’i keyifli bir yalnızlık olarak yaşar ve algılar. Collège de France’ta izlediğiniz bir Claude Hagège konferansının ardından Beaubourg’a Giacometti ustanın işlerini izlemek üzere koştururken, ne bedeniniz metro istasyonlarının kalabalığını algılar, ne de düşünceniz konferansta duyduğunuz bilginin yoğunluğundan yakınır. Tüm yoğunluğuyla, Paris, yalnızlıkta yaşanır. Feridun Andaç’ın kitabı için seçtiği başlıkta önerdiği gibi. Alma Köprüsü yakınlarındaki şık bir balık lokantasına dostlarla buluşmaya giderken bile yalnızlık size nazikçe eşlik eder. Kent sizinle söyleşsin diye sanki. Andaç’ın kitabı, çeşitli aralarla, bir süreliğine kalmak üzere gittiği Paris’i ağırlıklı olarak yazar kimliğiyle nasıl yaşadığı ve algıladığının tanıklığını sunuyor. Edebiyat olmadan eksik algılanacak bir kent Paris ve Andaç’ın okurla paylaştığı izlenimleri bunu kanıtlıyor. Mirabeau Köprüsü Apollinaire’siz nasıl düşünülür? Ya Beauvoir ve Sartre’sız bir Café Sélect? Hugo’suz Le Marais bölgesinin uyandırdığı keyif eksik kalmaz mı? Balzac’sız Paris sokakları nasıl da boynu bükük kalır? Feridun Andaç, Paris’i bu usta yazarlar ve yapıtları eşliğinde anlatıyor; kendi okumalarından algılarla, dünya yazarlarının düşüncelerinden yansıyan Paris izlenimleri bu kitapta buluşarak okura ulaşıyor. Böylece hem edebiyatsız Paris’in eksik yaşanmış, eksik tanımlanmış bir Paris olacağı, hem de Paris’in sadece Fransız değil, dünya edebiyatına mal olmuş bir kent olduğunu bir kez daha kavrıyoruz sayfalar ilerlerken. Yazarın dediği gibi, “Paris’e bir turist gibi gelenler hep yanılarak döner. Gerçi onlar için eşsiz bir kent görünümündedir Paris. Bir Viyana gibi açık hava müzesini andırır. Ama onlar hep Paris’in dış görünüşüyle ilgilenir. Büyülenmek, ‘Paris’e gitmek’ için gelmişlerdir çünkü. Kapılmalara kanıksamalara hazırdırlar. Albümleri bir kez daha zenginleşmiş, gardropları yenilenmiş olarak dönerler. Paris onlar için pıtları bu içsel yolculuğa eşlik ediyor. Gençlikten yetişkinliğe, yazarın kendi edebiyat serüveni bu sayfalarda yerini buluyor. Paris yolculuğunda Andaç, Jules Verne, Zola, Prévert, Baudelaire, Butor, Yourcenar, Char, Oktay Rifat, Calvino, Rilke, Hemingway gibi daha nice ustayı yanımıza katarak Balzac Müzesi, Rodin Müzesi, ünlü pasajları, kitapçıları, bahçeleri, sokak ve caddeleri, kahve ve Feridun Andaç lokantalarına götürüyor bizi. Kentin kültürel zenginlibir göstergedir. Onlar Paris’e gelenlerğini, çeşitliliğini, keyifli bir yolculukla anlatıyor. dir. Bir de Paris’te olanlar var ki; asıl Yalnızlığın bunca keyif verdiği bu Pakentin, Paris’in sırrını çözenler de bunris yolculuğunun edebi derinliğine ulaşlardır” (s. 36). İşte, okuru bekleyen de mak için, çok sayıda fotoğrafın eşlik etbu “sırlara yolculuk.” tiği yazının akışına kendimizi bırakmak, Bu kitap, Feridun Andaç’ın da giriş “sürüklenmeye” bırakmak yetiyor. Yabölümünde belirttiği gibi bir “yolcuzarın dediği gibi, “yolculuk sürüklenluk” içeriyor; yazarın kendi yolculuğumektir biraz da”. ? nu aktarıyor; ülkesine, edebiyatına, çocukluğuna, öğrenciliğine ilişkin onlarca Paris Bir Yalnızlıktır/ Feridun Ansaptama, gözlem, izlenim akıp giderken, daç/ Kavis Kitap/ 230 s. Fransız edebiyatının ustaları ve başya 1 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1065 SAYFA 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear