Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tuğrul Akşar’dan ‘Futbolun Ekonomi Politiği’ Futbol sadece para değil Tuğrul Akşar’ın Futbolun Ekonomi Politiği isimli kitabı, ticarileşen futbolun, paylaşım ve gelir dağılımına ilişkin sorunlarını incelerken, futbol ekonomisini yöneten politikalarını gözler önüne seriyor. Akşar futbolu, sportif bir rekabetten ekonomik bir yarışa dönüştüren koşulları yaratan süreci, verilerle okura sunuyor. Ë Ali BULUNMAZ larından çok şöleniyle ilgili. MASUMİYETİ BOZULAN FUTBOL Tuğrul Akşar’ın Futbolun Ekonomi Politiği isimli kitabı tam da kupaya rastladı. Futbol endüstrisi ve ekonomisi sürekli büyüyor. Öte yandan sorunları da. Akşar’ın kitabı, genişleyen futbol ekonomisi ve endüstrisinin yapısına dair yazıların toplandığı kitabıyla, hem futbol severlere hem de futbol ekonomisi üzerine kafa yoranlara seslenmeyi amaçlıyor. D ünya Kupası, vuvuzela sesleri, turnuvanın resmi topu Jabulani ve güvenlik tartışmaları arasında başladı ve sürüyor. Dünyanın futbol topu etrafında döndüğü bir aylık sürede, yemeden içmeden kesilen futbol düşkünleri, bu zaman diliminde oyunun ve “endüstrinin” sorun Simon Kuper ve Stefan Szymanski’den ‘Futbolun Şifreleri’ ‘Geniş alanda kısa paslaşmalar’ Futbol Asla Sadece Futbol Değildir ve Ajax kitaplarının yazarı Simon Kuper ile Stefan Szymanski’nin beraberce kaleme aldığı Futbolun Şifreleri, futbolun hemen her unsurunu istatistik düzlemde masaya yatırıyor. Futbola dair kitaplar arasında kendine önemli bir yer kazanabilecek olan yapıt, bahsettiği enteresan hikâyelerle de dikkat çekiyor. Simon Kuper Stefan Szymanski Akşar’ın temel belirlemesi, futbol ekonomisinin ana koşullarını oluşturan bir politikanın varlığına işaret ediyor. Yani, paylaşım mücadelesinin bulunduğu her yerde bir politikanın varlığından söz ediyor Akşar. Milyon dolar ve Avro’lardan bahsedilince bu gayet normal. Pek çok sektör bu pastadan pay almak için aç kurtlar gibi bekliyor. Akşar şöyle diyor: “Bizler artık sadece futbol izlemiyoruz, aynı zamanda onu tüketiyoruz. Futbol sayesinde hepimiz birer taraftar tüketiciye dönüştük.” Saha içindeki ekonomi (savunma futbolu), gerçek futbolu günden güne sakatlarken saha dışındaki devasa ekonomi, sponsorlar aracılığıyla organizasyon enflasyonu yaratarak kulüpleri, milli takımları ve oyuncuları ölümüne yarıştırıyor. Dolayısıyla futbol, bir oyun olmaktan hızla uzaklaşıyor. Akşar, bu yarıştırma ve para hırsından söz açarken, sayılar ve tablolarla son derece teknik biçimde konuyu genişletiyor. Futbol kültürünü öteleyen bu sayısallık, oyunun ne denli köreldiğini de gösteriyor sanki. Markalaşma, yayın geliri dağılımı, sponsorluk, bahis, kriz, şike, salt ekonomik değerlere indirgenmeye çalışılan rekabet ve pek çok konu futbolun nasıl oyun olmaktan çıkarıldığını yansıtıyor. Kısacası Akşar’ın deyişiyle “futbolun masumiyeti kayboluyor.” ‘OYUN DEĞİŞİYOR’ Futbolun basit ve güzel bir oyun olduğu gerçeği her geçen gün unutulmaya başlandı. Eduardo Galeano gibi “iyi futbol dilencileri”nin sayısı artarken, yönetici ve sponsorlar yalnızca kendisine “iyi kazanç getiren bir iş” şeklinde algılıyor bu kültürü. Futbolun endüstrileşmesi oyunu kirletirken, metalaşma, markalaşma, pazar yaratımını, eşitsizliği ve tekelleşmeyi önümüze atıyor. Akşar tüm bu gelişmeleri şu cümleyle özetliyor: “Oyun değişiyor.” Daha çok futbol izlemek isteyenler anlaşılabilir. Peki, ya iyi ve güzel futbol? Sponsorların, bahisçilerin ve şirketlerin ağırlığını koyduğu bu oyunun, bol organizasyonla “desteklenmesi”, iyi ve güzel futbola ket vurmuyor mu? Artık iyi ve güzel futbolu isteyenlerden önce, para kazanan ve kazandıran; kazandıracak yolları bulan kurumlar söz konusu. Akşar şöyle diyor: “Futbolun giderek endüstrileşmesi onu farklı bir parasal gelişim sürecine soktu. Futbol hızla endüstrileşirken ticarileşti ve çok ciddi para yaratan dev bir sektör haline geldi. Bu gelişim ve değişim sürecinin baş aktörü olan futbol kulüpleri de artık yüz milyon dolarlara ulaşan devasa bütçeleriyle sportif bir organizasyon olmaktan çok ekonomik kuruma dönüştü.” Akşar kitabında, futbolun görünmeyen ya da az görünen yüzünü ayrıntılarıyla ele alıyor. Futbolun Ekonomi Politiği bu anlamda, büyülü oyunu yönlendiren, çekip çeviren ve başka bir hale sokan sınırsız parasal gücün etkilerini irdeliyor. Kitap, futbolun felsefesi ve sosyolojisiyle ilgilenenlere sıkıcı gelebilir belki. Ama şu da atlanmamalı: Futbolun Ekonomi Politiği, hayata salt ekonomi penceresinden bakan ve futbolu da böyle görmeye niyetlenenleri teşhir ediyor bir yerde. ? Futbolun Ekonomi Politiği/ Tuğrul Akşar/ Literatür Yayınları/ 456 s. Ë Eray AK nsanlar bugünlerde futbolla yatıp futbolla kalkıyor. Malum: Dünya Kupası… Bu yıl, tarihi boyunca ilk defa Afrika kıtasında düzenlenen şampiyona, televizyonlardan izleyebildiğimiz kadarıyla renkli görüntülere sahne oluyor. Turnuva öncesinde bahsedilen o “kötü senaryolar”, pek gerçekleşmişe benzemiyor. Ufak tefek aksiliklerin haberleri kulaklara gelmiyor değil; fakat bu, turnuvayı yerinde izlemeye gidenlerin pek de keyfini kaçırmamış gibi. Bu, en azından televizyon izleyicilerine böyle yansıyor. İnsanlar, “vuvuzela”larını bağırta çağırta, televizyonları başındakilere, “mutluluk mesajı” yolluyor adeta. Futbolun sadece, sahada topun peşinde koşuşturan yirmi iki topçudan ibaret bir oyun olmadığını anlatmak için, “vuvuzela” yeterli bir örnek aslında. Bu konuda uzun uzadıya, çetrefil cümleler kurmaya gerek yok. “Vuvuzela” örneğinden yola çıkarak basitçe şunları söyleyebiliriz: Bu yerel çalgı bize, Afrika kültürünün çok küçük bir parçasını da olsa öğretti. Bunun yanında, Güney Afrika’ya turnuva için gidenlerin de ilgi odağı olarak birçok kişi tarafından satın alındı; yani, oradaki insanlara para kazandırdı, ülke ekonomisine katkı sağladı. Dünya Kupası’nın “herhangi bir ülkeye”, para dışında neler kazandırdığını da anlatmaya gerek var mı bilmiyorum… İşte, bu saydıklarımın yanında daha birçok etken, bizi yalnızca tek bir sonuca götürüyor: “Futbol asla sadece futbol değildir!” Futbolun Şifreleri kitabının yazarları, Simon Kuper ve Stefan Szymanski de futbolun yalnızca futbol “olamayacağına” inananlardan. Kuper, dünyanın önde gelen futbol yazarlarından biri. Szymanski ise Londra’daki Cass Business Schhool’da ekonomi profesörü ve tanınmış bir spor ekonomisti. Bu iki isim, “Futbolun Şifreleri”nde kafa kafaya verip futbolun A’dan Z’ye bir haritasını çıkarıyor okuyucuya. Bunu yaparken de en büyük yardımcıları kabul ettikleri “rakamları” kullanıyorlar. “Rakamların açıklaya İ mayacağı hiçbir şey yoktur” ilkesiyle yola çıkan yazarlarımız, futbolun içindeki hemen tüm olguları, istatistik tahtasında değerlendiriyor. Neler yok ki istatistik tahtasında irdelemedikleri Kuper ve Szymanski’nin: Kulüp gelirlerinden İngiliz futboluna, transfer stratejilerinden ülke taraftarlarına kadar yelken açan çok uzun bir liste ele alınıyor kitapta ve bunların istinasız hepsinin rakamlarla açıklanmaya çalışılması gerçekten şaşkınlık yaratıyor. Kitap ilerledikçe daha da şaşırtıyor okuyucusunu, çünkü “futbolda ırkçılık” ve “intihar” gibi konuların da bu şekilde açıklanmaya çalışılması, kafalarda soru işaretleri yaratacakmış gibi dursa da, her şeyi netleştiriyor okuyanda. Ama rakamların her zaman doğruyu söylemediği de çok açık. Bunu Güney Kıbrıs Rum Kesimi, İzlanda gibi ülkelerin taraftarlarının “en ateşli” taraftarlar olarak gösterilmesinden anlayabiliriz. Aslında burada yazarların bir suçu yok. Onlar, rakamların yalancısı. Kitap sadece rakamlar ve istatistikler yığınından oluşmuyor. Kitabın en güzel tarafı da bu kanımca; çünkü futbolu başka kavramlarla açıklamaya çalışan kitapların “sıkıcı” yönlerinden biri, okuyucunun anlam veremediği rakamlar yığınından oluşmasıdır genelde. Futbolun Şifreleri’nde ise aralara sıkıştırılan ilgi çekici hikâyeler, okuyucuyu kitaba daha da bağlıyor. Hatta, kitaptaki hikâyelerden çok güzel bir “Bunları Biliyor muydunuz?” köşesi bile hazırlanabilir. Büyük kapitalist ABD’nin futbol ligi NFL’nin “sosyalist lig” olarak anıldığını… 2002 Dünya Kupası’nda Brezilya kalesini koruyan Marcos’un bileği sakat bir şekilde turnuvayı tamamladığını ve o halde kupayı kaldırdığını… Dünya devi Milan’ın otuz beşlik yıldızlarını, bir laboratuvar ortamında maçlara hazırladığını… Sahi, bunları biliyor muydunuz? Futbolun Şifreleri’nde bazı kulüplerin dünya sahnesine nasıl çıktıklarına da yer veriliyor. Özellikle, Clough’un efsanevi Nothingham Forest’ının oyuncu bulma stratejileri ve günümüzün parlak Avrupa takımlarından Lyon’un ekonomi anlayışı, Türkiye’deki futbol kulüplerine ders olacak nitelikte. Bu başarı hikâyelerine, boğazın serin sularında milyon dolarlar yüzdüren, “yenilik yaptığını sanıp tekerleği sürekli yeniden icat eden” İstanbul kulüpleri yöneticilerinin de bir göz atması gerekir diye düşünüyorum. ? Futbolun Şifreleri/ Simon Kuper, Stefan Szymanski/ Çeviren: Elif Nihan Akbaş/ İthaki Yayınları/ 408 s. SAYFA 8 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1063