25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

ABD’deki New Mexico Üniversitesi psikoloji bölümü öğretim üyesi Geoffrey Miller, Sevişen Beyin adlı kitabında sayısız örnekle insanın evriminde seksüel seçilimin son derece merkezi bir rol oynadığını iddia ediyor. Ona göre tıpkı tavus kuşunun kuyruğu gibi, insan karakteri ve kültürünün oluşmasında seksüel seçilimin yadsınamaz bir yeri var. Ë M. Abdi TÜMER harles Darwin erkek tavus kuşlarının kuyruğuna her baktığında bu kuşların kendi “doğal seçilim” kuramıyla alay ettiğini düşündü. Öyle ya, tavus kuşlarının o görkemli, şatafatlı kuyrukları muazzam enerji gerektirirken, onların yırtıcılardan kaçabilme yeteneklerini de köstekliyordu. Bir anlamda bu “süsler”, bu kuşların ayakta kalma, yani yaşam mücadelelerinde birer ayak bağıydı. Darwin hayatının sonlarında “seksüel seçilim” kavramını kullanarak bu süslü kuyrukların dişilere eş bulma sürecinde temel alacakları bir kriter olmaları nedeniyle evrimleştiğini fark etti. Sahiden de yapılan çalışmalar dişi tavus kuşlarının en görkemli, en şatafatlı kuyruklara sahip erkekleri tercih ettiklerini gösterir. ABD’ deki New Mexico Üniversitesi psikoloji bölümü öğretim üyesi Geoffrey Miller, Sevişen Beyin adlı kitabında sayısız örnekle insanın evriminde de seksüel seçilimin son derece merkezi bir rol oynadığını iddia ediyor. Ona göre tıpkı tavus kuşunun kuyruğu gibi, insan karakteri ve Geoffrey F. Miller’dan ‘Sevişen Beyin’ En seksinin ayakta kalması kültürünün oluşmaSA’dan çok, diğer insanların beyinlerini sında seksüel seçilimin etkileme ve biçimlendirme merkezi olayadsınamaz bir yeri var. On binlerce yılrak Hollywood olmalıdır. lık evrim içinde atalarımızın eş bulma süMiller’ın kullandığı temel kavramlarrecinde yaratıcı, estetik zevkleri gelişkin dan biri “uyum göstergeleri”; bunlar, bir eşleri tercih etmeleri ve bu kriterleri çokişinin seksüel çekiciliğini gösterir. Sicuklarına aktarmaları insan zekâsının gemetrik yüz, parlak saçlar gibi fiziksel lişmesinde seksüel seçilimin önemini gös özellikler bu göstergelerden bazıları olaterir. Nasıl ki insan fizyolojisi yüz binlerbileceği gibi, yaratıcılık, ahlaklılık, nüktece yıl boyunca çevresel faktörlerle biçimdanlık, iyi hikâye anlatabilme, sözel yetelenmişse, insan psikolojisi ve davranışları nek gibi kişiliğimizi sergileyen davranışda hiç kuşkusuz evrimden nasibini almış sal göstergeler de birer uyum göstergesi ve evrimleşmiş psikolojik davranışların olabiliyor. Bu kitabın bence en ilginç kendisi de dönüp bir tür olarak insanlıyönlerinden birisi ahlak ve estetiği birer ğın gelişmesinde son derece önemli roller uyum göstergesi olarak ele alması. Türkioynamıştır. Miller, insan vücudunun en ye basınında bir dönem “iyi, güzel ve karmaşık, en ilginç parçası olan insan doğru” hakkında bir şeyler söylemek zihninin evriminde bağlamında tartışılan seksüel seçilimin çok bir mesele bu. Kabaca merkezi bir rol oynadı“hayat sadece ayakta ğını iddia eder. kalma, çıkar çatışmaYazara göre, sanıldısından ibaret değildir; ğının tersine, insan ahlaki ve estetik debeyni bir bilgisayar giğerler de önemlidir” bi veri işlemeye dayagibi özetleyebileceğinan ve o nedenle evmiz bir yaygın tutum rimleşmiş bir makinesöz konusu. den çok, potansiyel eşOysa Sevişen Beyin lerine kur yapmak için neden “iyi” insanlar geliştirdikleri karmaşık olduğumuzu birtakım bir eğlence merkezini mistik nedenlerin öteçağrıştırır. Beyin için sinde seksüel seçilimbir metafor bulmak gede bir tercih unsuru rekirse bu herhalde asolmasına dayanarak keri ve teknolojik üsaçıklar. İnsanlar uzun tünlük için var olan dönemli eşlerini seçerGeoffrey F. Miller Pentagon ya da NAken iyi huylu ve iyi ahlaklı insanları genellikle “kötülere” yeğler. Sevişen Beyin psikolojiden biyolojiye, antropolojiden felsefeye, iktisattan pazarlamaya, genetikten oyun kuramına, müzikten spora kadar birçok disiplinden zengin ve kışkırtıcı örnekler sunarak seksüel seçilimin insanlığın milyonlarca yıllık tarihinde oynadığı rolü irdeliyor. Sanat, ahlak ve dil gibi bütün insan toplumlarında görülen olguların temellerini günümüzün yaygın kendinden menkul “kültürcü” anlayışlarına dayanarak açıklamaktan ziyade, atalarımızın eş bulma sürecinde evrimleştirdikleri somut dünyevi olgularla açıklıyor. Sevişen Beyin bilimsel bir konuyu popüler tarzda başarıyla ele alabilen ve okuru derin düşüncelere sevk edebilen bir yapıt. Ancak bu kitap bir çırpıda bitirilebilecek bir kitap değil pek. Hem yoğunluğu açısından, hem de kitabın ilk bölümleri son bölümleri için kavramsal bir altyapı hazırlama gayesini öne aldığı için o bölümleri geçerken okurun biraz zorlanması olası. Ama sabredenin ödüllendirildiği bölümlere hızla geliniyor. İtalyanca, Japonca, Almanca, Çince, Macarca gibi ondan fazla dile çevrilen bu kitap evrimsel psikoloji çalışmalarında tüm dünyada şimdiden bir başyapıt olmuş durumda.? Sevişen Beyin: Eş Bulma Süreci İnsan Doğasını Nasıl Belirledi?/ Geoffrey F. Miller/ Çeviren: M. Asım Karaömerlioğlu/ NTV Yayınları/ 464 s. C Hüseyin Atabaş’tan ‘Çıplak Su’ Bilgeliğe yolculuğun şiirleri Hüseyin Atabaş Hüseyin Atabaş’ın Çıplak Su adlı bu son şiir kitabında genel olarak insanlık hallerini bütün çıplaklığı ile ama şiir dili ile sarmalayarak veren şiirler var. Kitapta “Beklemeler”, “Uğultu” ve “Adamlar Adamlar” bölüm başlıkları altında otuz üç şiir yer alıyor. Ë Selami KARABULUT lak Su şairin dokuzuncu şiir kitabı. Yayımlanmış olan ayrıca beş de deneme kitabı var. Hüseyin Atabaş bir söyleşisinde, bugünkü şiirin, ölçünün ve uyağın yarattığı ahenkten önce imgesel bir tat ve anlam zenginliği ahengi olarak karşımıza çıktığını söylüyordu. Çünkü imge, kabullenilmiş değerler toplamı değil, şairin öznel yorumudur ona göre. Bu da bizim, koşullanmışlıktan kurtularak, dünyaya eleştirel bakmamızı sağlar. İşte böyle düşünen bir şair olan Atabaş için Haydar Ergülen Varlık dergisinin Ekim 2009 sayısında, “Hüseyin Atabaş bilgeliğe yolculuğunu (…) yazıyor” diyordu. Hüseyin Atabaş’ın Çıplak Su adlı bu son şiir kitabında genel olarak insanlık hallerini bütün çıplaklığı ile ama şiir dili ile sarmalayarak veren şiirler var. Doğal olarak bunlar çok özel bir çalışmanın sonunda ortaya çıkan ürünler olmaktan önce onun şiirinin geldiği yerin ortaya konulması gibi bir durum. Bu kitapta ayrıca biçimsel olarak kendi lkemizin en saygın şiir ödüllerinden biri olan Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne 2009 yılında Hüseyin Atabaş’ın Çıplak Su adlı şiirler toplamı değer görülmüştü. Ödülün seçici kurul üyelerinden Doğan Hızlan, “Çıplak Su şiirler toplamı kitaplaştığında şiir severlerin ilgisini çekecektir” diye yazmıştı (Hürriyet, 13 Nisan 2009). Okuyucuya ulaştırılan bu kitapta “Beklemeler”, “Uğultu” ve “Adamlar Adamlar” bölüm başlıkları altında birbirinden özgün otuz üç şiir yer alıyor. Bunlar, hiç kuşku yok ki şiirseverlere 20. yüzyıl Türk şiirinin geldiği noktayı da gösteriyor. Atabaş’ın daha ilk kitabı Gelecek için Cemal Süreya 1975 yılında kaleme aldığı bir yazıda “Türk şiir deneyini yaşamış, ondan çok şey edinmiş, Türkçeyi güzel kullanan, güzel şiir söyleyen bir şair” diyordu. Çıp Ü şiiri bağlamında kimi yenilikler denemiş yine de. Kitabın ilk bölümde aşk ilişkilerinin ve durumlarının ağır bastığı şiirler, ikinci bölümde dünyanın kulak vermemiz gereken bir uğultudan ibaret olduğunu söyleyen şiirler, üçüncü bölümde de örneğin Cemal Süreya gibi, Bob Dylan gibi, İlhan Berk gibi, Hasan Ali Toptaş gibi kimi şairyazar arkadaş, dost ve büyüklerine göndermeler yaptığı şiirler yer alıyor. Ancak, “Şiirlerim arasında hiçbir zaman ayrım yapmıyorum, çünkü onların hepsi benim sevgililerimdir” diyordu yine bir söyleşisinde. Hüseyin Atabaş’ın, arkadaş sohbetlerinde kendilerinden dizeler okuduğu gerek bizden, gerekse dünyadan; şiirde, anlamla estetiği örtüştürebilen şairleri sevdiğini biliyor ve kendi şiirinde de bunu yapmaya dikkat ettiğini görüyoruz. Onun şiirlerinde, “Şiir güzel söz söyleme sanatı değildir, ama sözü güzel söylemeden de olmaz” (Dilin Gizil Gücü, 2009) görüşünün karşılığını da bulabiliyoruz. Ayrıca sevdiği şairlerin tümünü ustası olarak görür, çünkü onlar olmasaydı şiir bugünkü olgun düzeye yükselemezdi. Ne ki Hüseyin Atabaş kendisini nasıl ve şiirin neresinde gördüğünü söylemeyecek kadar incelikli, engin gönüllü bir şairdir. Ama biz onu, o sevdiği şairlerin düzeyinde görüyoruz. Bugüne dek onu izleyen ve Çıplak Su kitabını okuyacak olan herkesin de bu kanıya varacağını düşünüyorum. “Kendisiyle hesaplaşmayı bilemeyenin, yaşadığı hiçbir şeyi içselleştiremeyeceği, dolayısıyla da yaşadıklarıyla barışık olamayacağı kanısındayım.” Atabaş, bu hesaplaşmayı aşkın kızgın sacında kendisini sınayarak yapar: “Şair kuruntusu fukara avuntusudur/ bir iki dize daha düştün mü bu şiire/ aşkımızın kanıtı çöllerde ara beni.” Hüseyin Atabaş’ın şiirini okurken, onda kendimizden de mutlaka bir şeyler buluruz. Çünkü onun şiiri hayatın içinden insanın vicdanına tutulmuş gülümseyen bir ayna gibi” demiştim bir yazımda. (Deliler Teknesi, TemmuzAğustos 2007) Şimdi onun Çıplak Su adlı bu son kitabını okurken, hiç de yanlış bir şey söylemediğimi bir kez daha anlıyorum.? Çıplak Su/ Hüseyin Atabaş/ Boyut Yayınları/ 80 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1058 SAYFA 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear