Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
VİTRİNDEKİLER ¥ min Belge Mektupları 19271965” adıyla ilk kez yayımlanıyor. Venedik İhaneti/ Steve Berry/ Çeviren: Füsun Talay/ Bilge Kültür Sanat Yayıncılık/ 486 s. Eski Sovyet Cumhuriyetleri birleşmiş ve SSCB’nin küllerinden Orta Asya Federasyonu adında yepyeni bir güç doğmuştur. Tüm dünya için büyük bir tehdit oluşturabilecek güçte biyolojik silaha sahip federasyona başkanlık eden İrina Zovastina, kendini en büyük askeri dehalardan biri olan Büyük İskender’le özdeşleştirmiş ve gözünü dünya hükümdarlığına dikmiş despot bir kadın liderdir. Hükümetten, kısıtlayıcı yasalardan, tarifelerden, vergilerden, kendilerini hizaya sokan her şeyden nefret eden bir grup gizli güç simsarının oluşturduğu Venedik Birliği’nin de bir üyesi olan Zovastina Asya’yı yeniden fethederek modern dünyanın Büyük İskender’i olma arzusundadır. Steve Berry, “Venedik İhaneti”yle okuyucu karşısına çıkıyor. Renkli Taşların Siyah Gölgesi/ Altuğ Çakmakçı/ Tekin Yayınevi/ 224 s. Müfettiş Mehmet bir gecede tüm ahalisi ortadan kaybolan sahil kasabasının gizini çözmekle görevlendirilmiştir. Araştırmaları sonucunda hem amirinin hem de kendisinin yıllardır izini sürdüğü bir isme ulaşacaktır. Olağan şüpheli Recep İrfan Karakaya’nın ikinci doğumu ise İstanbullu bir ailenin Türkiye’nin yakın geçmişindeki üç döneme yayılan talihsiz hikâyesinin tatsız bir parçasıdır. Altuğ Çakmakçı’nın kaleminden “Renkli Taşların Siyah Gölgesi” öfke ile başa çıkma yetisinin bir bireyin kaderini nasıl değiştirebileceğini, öfke insanın etrafını sardığında ne kadar kırılgan olduğunu, öfkeli günleri nasıl ‘kötü günler’ olarak adlandırdığını ölüm, aşk ve doğum döngüsü üzerinde anlatıyor. Mahşerin Dört Atlısı/ Vicente Blasco Ibanez/ Çeviren: Neyyire Gül Işık/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 446 s. Vicente Blasco Ibanez, hukuk eğitimi aldı, siyasetle ilgilendi. 1891’de El Pueblo adlı cumhuriyetçi dergiyi kurdu. 1901’de parlamentoya giren, 1908’de Arjantin’de tarım kolonileri kurmaya çalışan Ibanez’in “Mahşerin Dört Atlısı” adlı kitabı 1916’da yayımlandı ve Ibanez’e büyük ün kazandırdı. Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa cephesini konu alan eser, iki kez de sinemaya aktarıldı. benden? Akıllı mı, deli mi? Seviyor mu, eğleniyor mu? Sevişecek miyiz? Telaş yoktur yine de; yanıtsız soruların bile sevildiği ender anlardan biridir. Bunların dışındaki bütün sorular çocukçadır –akılmış, inançmış; ortalama olmakmış ya da olmamakmış hepsinin bir yanıtı vardır, yoksa da bulunur. Soru bile sayılmazlar. Sonra bu an da geçer. Böyle bir anın yaşandığı da unutulur uğultu!” “Gün Ortasında Arzu” ile 2008 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Behçet Çelik, “Dünyanın Uğultusu” adlı bu ilk romanında, huzursuz bir dünyayı resmediyor. Medya Milliyetçilik Şiddet/ Yayına Hazırlayan: Barış Çoban/ Su Yayınları/ 256 s. Medya egemen ideolojinin bir aygıtı olarak, milliyetçiliği yenidenüretirken söylemsel şiddeti yoğun olarak kullanmaktadır ve iktidarın tehdit olarak gördüğü ‘öteki’leri toplumsal sorunların nedeni olarak göstermektedir. Medya söylemsel şiddeti kullanarak toplumsal öfke, nefret duygularını üretir ve ‘öteki’lere karşı yöneltmesine neden olur, toplumsal söylemi şiddet içeren, faşizan bir yapılanım içersine sokar. Medyanın şiddet üreten bir aygıt olmaktan çıkartılarak ve toplumsal barışın sağlanması için etkin bir toplumsal hareketliliğin ve barış kültürünün yaratılması ve yayılmasında da kullanılabilir. Barış Çoban’ın yayına hazırladığı “Medya Milliyetçilik Şiddet” isimli bu eleştirel çalışmanın amacı da, medyanın barışçıl hale getirilmesi için toplumsal bakışın değişmesi gerekliliğinin vurgulanmasıdır. Molokanlar/ Semyenov İ.Y., Erkan Karagöz/ Çeviren: Ludmila Denisenko, Nahide Kıyas Gökçek/ Su Yayınları/ 152 s. Bu gün üç milyona yakın nüfusuyla dünyanın dört bir köşesine yayılmış bir halk Molokanlar ve Dukhoborlar. Onlar pasifist olarak adlandırılmalarına, bilinmelerine karşın savaşmayı reddeden, şiddete karşı çıkan; ancak boyun eğmeyen; kiliseyi ve ruhban sınıfı kabul etmeyen, insanca yaşamadan yana, komünal yaşamı savunan bir felsefeye sahiptiler. Türkiye’de Kars, Ardahan, Iğdır ve hatta Erzurum, Erzincan yörelerine yerleşen; belli bir dönem Anadolu insanıyla da aynı kaderi paylaştılar. Semyenov İ.Y. ve Erkan Karagöz’ün kaleme aldığı “Molokanlar” başlıklı kitap, bu halkın geçmişi ve bugünü arasında bir köprü kuruyor. Çağdaşlık ve Yurttaşlık Bilinci/ Erol Manisalı, Aysel Ekşi, Yaşar Hacısalihoğlu, Nazan Moroğlu, Oktay Ekinci, Deniz Banoğlu, Zafer Fortacı, Barış Doster, Alparslan Işıklı, Aydeniz Alibah Tuskan/ Cumhuriyet Kitapları/ 168 s. “Günümüzde toplumsal gelişmeler, bireyleri doğaldan ilgilendirmektedir. Ulusal kaynaklarımızın, kimlik ve kültürümüzün yıpranmasına izin vermeden, dünyada ve ülkemizde olup bitenlerin farkında olmak hepimizin yararınadır. Toplumlar, onları var eden değerlere sahip çıkan yurttaşları sayesinde gelişirler. Yurttaşlarımızın, etkin yurttaş olma bilincini kazanması; daha nitelikli, bağımsız, ilkeli, adil, hoşgörülü ve üretken bir yaşama biçiminin toplumumuzda gelişmesi hepimizin özlemidir.” Birçok yazarın katkılarıyla hazırlanan “Çağdaşlık ve Yurttaşlık Bilinci” isimli kitap, akla, bilime, çağdaş uygarlığa gönül vermiş, Türkiye’ye sahip çıkmak isteyen yurttaşların daha katılımcı olmaları yolunda bir rehber olma amacını taşıyor. Hollywood Sinemanın Kâbesi/ Blaise Cendrars/ Çeviren: Sevgi Tamgüç/ Can Yayınları/ 132 s. Blaise Cendrars’ın 1936’da ParisSoir gazetesinin muhabiri olarak gittiği Hollywood’dan yazdığı yazılar, ‘Sinemanın Kâbesi’ni bambaşka bir gözle anlatıyordu. Yapıtlarında edebiyatın kalıplarını kırmış olan Cendrars, Hollywood’a da alışılmışın dışında bir yaklaşım getiriyor; yalnızca yıldızların yaşamını, ışıltılı partileri ve dedikodu dünyasını değil, film setlerinde çalışanların, stüdyoların kapıcı ve bekçilerinin, yıldız avcılarının, yıldız olmak için yanıp tutuşanların öykülerini de gözler önüne seriyordu. Bu parıltılı dünyadaki intihar oranının yüksekliğine açıklık getirirken, California polisinin kışın komşu eyaletlerden buraya akın eden yoksulları nasıl engellediğini de yazıyordu. Cendrars’ın gazeteciliğini yansıtan “Hollywood Sinemanın Kâbesi”, 1930’ların ABD’sine de kara mizah yüklü, alaycı ve eleştirel bir bakış getiriyor. Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları/ Nedim Şener/ Güncel Yayıncılık/ 336 s. Hrant Dink’in katili, Samsun’da yakalanmış ve burada ilk ifadesini Emniyet’te ve Jandarma’da birlikte fotoğraf çektirdiği güvenlik görevlilerine vermişti. İstanbul’a geldiğinde başka bir ifade vermişti. “Kullanılmış”tı. Ve birlikte hareket ettiği arkadaşları vardı. Verdiği isimler Trabzon’da yaşıyorlardı. Hemen İstanbul’a getirildiler. İfadeler tek bir isimde düğümleniyordu: Yardımcı İstihbarat Elemanı Erhan Tuncel. İstanbul ile Trabzon Emniyetleri arasındaki “istihbarat savaşı” da bu arada başlamıştı. Çünkü kamuoyuna da yansıdığı gibi, Emniyet’in Hrant Dink’in öldürülmesi konusundaki ihmallerine her gün bir yenisi ekleniyordu. Nedim Şener, “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları”nda faili belli, azmettiricileri meçhul Dink Cinayeti’ndeki “istihbarat yalanları”nı gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Yakut Yüzük/ Diane Haeger/ Çeviren: Serim As Özdemir/ Can Yayınları/434 s. Yıl 1520. Kutsal Roma kenti, ününün doruğundayken ansızın ölen sevgili ressamı Raffaello’nun yasını tutmaktadır. O günlerde genç bir kadın, Roma yakınlarındaki bir manastıra sığınmak ister. Bu kadın, bir fırıncının kızı ve Raffaello’nun sevgilisi Margherita Luti’dir. Raffaello’nun pek çok Meryem Ana tablosuna modellik yapmış olan Margherita, Vatikan Kilisesi’nin hışmına uğramıştır. Diane Haeger, yeni romanı “Yakut Yüzük”te, bu buluştan yola çıkarak, Raffaello ¥ SAYFA 27 Dünyanın Uğultusu/ Behçet Çelik/ Kanat Kitap/ 232 s. “İster inan, ister inanma. Aynı nehre bir daha girilir. Bir daha yanıp tutuşulur. Daha önce yaşananlar görmezden gelinir, geceler boyu kaçan uykular, kurgular, kuruntular... Hiçbir uğultu çalınmaz kulağa sadece kalbin ritmi. Bu da uzun sürmez, çok fazla soru birikmiştir stokta: Ne istiyor bu kadın CUMHURİYET KİTAP SAYI 991