Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Meridyen’in ilk üç kitabı YKY’den macera, polisiye, gerilim... Yapı Kredi Yayınları, Meridyen markasıyla üç roman yayımladı: İktidar, din, yönetim ve bugünün ifadesiyle derin devletin karakteristik yapısıyla ilgili önemli düşünsel ipuçları da sunan Komutan Alatriste; hafif tonda yarattığı psikolojik gerilime rağmen, akıcı anlatımıyla psikanalitik açılımlar sunan Louis Drax’ın Dokuzuncu Canı ve Kralkilise egemenliğinin hüküm sürdüğü on yedinci yüzyıl İngiltere’si ve Avrupa’sında yeni doğmakta olan bir sınıfla, eski egemen güçlerin kıyasıya mücadelesini anlatan Ex Libris. psikoloğu Perez’den pek hoşlanmadığını yine onun anlatımlarından anlarız. Tümüyle çocuğun dünyasından bakıldığında çoktan sempati duyduğumuz Louis, aslında kendisini sarmalayan gerçeğin pek de farkında değildir. Ve aslında Louis’in içinde bulunduğu durumun gerçeklerin ironik bir görüntüsü olduğunu sonradan anlarız. Trajik olayların art arda geldiği kitaba, Dr. Dannechet ve Natali Drax arasında gelişen aşk ilişkisi de eklenince, durumlar içinden çıkılamaz bir hal alır. Dr. Dannechet’in hastası olan Louis, bitkisel hayattadır. Anne, Natalie, oğlu ve eşiyle gittiği piknikte, Drax’la tartıştığını, Drax’ın Louis’i alacağını, Louis’in de gitmemek için direndiğini ve bunun üzerine babasının oğlunu uçuruma ittiğini söylemektedir. Bu ana kadar her şey anlatıldığı gibidir. Zira, Natalie, oldukça bedbaht bir durumdadır ve kocasının tıpkı oğluna yaptığı gibi kendisine de zarar vereceğini düşünmektedir. Ancak, arka plan tümüyle farklıdır. Biz bunu, Dr. Dannechet’in olayın merkezinde yer almasıyla daha sonra öğreniriz. Öldüğü için morga konulan Louis’in daha sonra nefes almaya başlayarak herkesi şoka sokması, başlangıçta heyecanlı bir atmosfer yaratır. Bu durum kitabın bütününe hâkim olmaya devam edecektir. Louis bu kez de telepati yoluyla olayları yönetmeye başlayacaktır. Natalie ve Dannechet dahil, Louis’in yakınları, onun yanına sokulup konuşmaktadır. Tabii, bu işi en çok Dr. Dannechet yapar. Zamanla konuşanın Dannechet değil de Louis olduğu anlaşılacaktır. Zira, Louis’le, Dannechet arasında kurulan telepatik ilişki olayların çözülmesi yönünde işlev görecektir. Artık bir sır perdesine dönüşmüştür olaylar. Söz konusu sır perdesi ise kitabın sonuna doğru hızla kalkacaktır. Louis’in “kazakolik” olmasında, biyolojik babası olmayan Drax’ın akıbetinde Natalie’nin asıl rolü bir şamar etkisi yaratacaktır. Oğlunu da, babasını da uçurumdan aşağı iten Natalie’nin çelişkili bir ruhsal yapıya sahip olması bir yana, ince psikolojik faktörlerin gerçeklerin üzerini başarılı örtüşü ve kaçınılmaz ikilemlerdir anlatılan. BİR PARŞÖMENİN PEŞİNDE Ross Kıng, Ex Libris’de din ve bilim arasındaki çekişmeyi, feodalitenin çözülmek üzere olan zemini üzerine oturtmuş. Kral ve kilisenin egemenliğinin hüküm sürdüğü on yedinci yüzyıl İngiltere’si ve Avrupa’sında yeni doğmakta olan bir sınıfla, eski egemen güçlerin kıyasıya mücadelesini anlatan Ex Libris, bilginin iktidarlar için önemli bir güç olduğu gerçeği üzerine oturmuş. Bir anlamda yazılı ve basılı olanın tarihçesini de CUMHURİYET KİTAP SAYI 946 Arturo PerezReverte Ë Aysel SAĞIR omutan Alatriste, 17. yüzyıl gibi bir çağın tanıklığını yapıyor. Her ne kadar roman Alatriste üzerinde dönse de, Avrupa’nın 17. yüzyıldaki sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel dünyasını bir serüven eşliğinde anlatıyor. Olaylar İspanya ve Madrid’de geçiyor. Arturo ve Carlota PerezReverte’nin bir çocuğun anlatımı eşliğinde sunduğu Komutan Alatriste, iktidar, din, yönetim ve bugünün ifadesiyle derin devletin karakteristik yapısıyla ilgili önemli düşünsel ipuçları da sunuyor. Komutan Alatriste’nin arkadaşı Lope Balboa’nın oğlu Inigo’nun anlatımıyla başlayan romanda, yine Inigo’nun babasının savaşta öldüğünü öğreniyoruz. Henüz on üç yaşında olan Inigo’nun bir tür ustaçırak ilişkisi içinde Diego Alatriste y Tenorio’nun yanında barındığını görürüz. Flandr Savaşları’nda eski piyade alaylarında er olarak savaşan Alatriste, Madrid’de geçimini “üç beş kuruşa, daha çok kendi meselelerini halledecek kadar yürekli ya da maharetli olmayanların eften püften kabadayılık işlerine bakarak” sürdürmektedir. Bir gün uzman asker Alatriste’ye zaptiye teğmen Martin Saldana tarafından bir iş önerisi gelir. Söz konusu iş karşılığında yüklü bir para alacaktır. Ancak Alatriste, geçimini söz konusu işlerden sağlasa da kendine has kişiliği, değerleriyle çevresinden saygı gören biri olması ve haksızlık karşısında net duruşu gözümüzden kaçmaz. Gerek Inigo’nun çocuk bakışıyla anlattıkları, gerekse Alatriste’nin diyaloglarından bunu anlarız. Saldana’nın önerdiği işi kabul eden Alatriste onun verdiği adrese gider. Muhatap olduğu yüzleri maskeli görevliler, İngiltere’den gelecek iki kişiyi yaralayıp, yanlarında getirdikleri evrakları almasını isterler. Özellikle de Thomas Smith’i ve John Smith’i öldürmemesi gerektiğinin altını çizerek ayrılırlar. Onların hemen ardından gizli bir kapıdan bir başkası girer. “Üzerinde Dominikenlerin giydiği” bir kıyafet vardır ve maskeli değildir. Kendisini Peder Emilio Bocanegra olarak takdim eder. Söz konusu kişi ‘Kutsal Engizisyon MahkeSAYFA 6 K mesi’nin başkanıdır. İki İngiliz’in kesinlikle öldürülmesini ister, önerdiği para diğerlerininkinin iki katıdır. Komutan Alatriste iki arada kalmıştır. Adalet duygusu hassas olan Alatriste, kısa süre içinde muhakemesini yapar ve kendi yüreğinin sesini dinler. Daha sonra gelişen olaylar, günümüzün siyasi komplolarını çağrıştırır nitelikte olacaktır. Alatriste, Engizisyon Başkanı’nın emirlerini yerine getirmediği için tutuklanacak ve öldürülme girişimlerine maruz kalacaktır. On yedinci yüzyıl İspanya’sının sosyalsiyasal ortamını çoklu yan karakterler eşliğinde takip ettiğimiz Komutan Alatriste, dönemin şairleri (Lope) ve ressamlarının da içinde olduğu renkli bir atmosfer eşliğinde izleyeni peşinden sürüklemeyi başarıyor. “HER GÜN BİR KADIN ÇOCUĞUNU ÖLDÜRÜYOR” Louis Drax’ın Dokuzuncu Canı, ise başından sonuna kadar okuyucuya sürprizler sunan bir kitap. Olayların içi içe geçmesine ve yarattığı psikolojik gerilime rağmen, akıcı anlatımıyla, aynı zamanda psikanalitik açılımlar sunan Louis Drax’ın Dokuzuncu Canı, Louis, annesi Natalie ve Dr. Dannechet etrafında dönüyor. Ancak, yazar Liz Jensen’in kitaba polisiye bir ton kattığını da söylemeden geçmeyelim. Zira, dedektif Charvillefort’un ve bölgedeki polis teşkilatının da içinde kendine yer bulduğu kitap, suça yatkın insanların giderek arttığı günümüzden bir kesit yakalamış. Psikolojik çözümlemeleriyle kendine has kurgusu olan Louis Drax’ın Dokuzuncu Canı’nda tanıştığımız Louis Drax’la anlatımlarıyla karşılaşırız ilkin. Louis Drax, büyüklerin dünyasını ve onlarla kurduğu ilişkileri anlatırken her ne kadar çocuk dilini kullansa da, bilgece saptamalar yapmaktadır. Dokuz yaşında ve oldukça zeki olan Louis, bir “kazakolik”tir. Louis’in iç dünyasının hâkim olduğu kitapta, psikolog Perez’le olan diyaloglarına da tanık oluruz. Ancak Louis’in, sunan Ex Libris, parşömenin bilgiyi saklama gücünden büyülü ve sırlarla dolu ilişkilere doğru uzanmış. Londra’da (1660) bir kitap satıcısı olan Isaac Inchbold’ın serüveni doğrultusunda takip ettiğimiz kitap, Avrupa’da sancılı bir uzun dönemin güç ilişkilerine tanık ve hatta farkında olmayarak onun bir parçası haline gelecek olan Inchbold’ın gerilim yüklü macerası etrafında dönüyor. Sessiz, kitapları arasında mutlu, hayatı seyrederek yaşayan Inchbold’ın aldığı bir mektupla tüm rutini bozulacaktır. “Kral 2.Charles’ın, on bir yıl önce Cromwell ve arkadaşları babasının boynunu vurduğunda boşalan tahta oturmak için Fransa’daki sürgününden döneli çok az olmuştur” aylardan temmuzdur. “Yirmi sekiz haziran” tarihli gecikmeli bir mektup alır. İç savaşta yağmalanmış bir malikânenin sahibi Alethea Greatorex’ten gelmiştir mektup. Alethea mektupta, sadece kendisiyle görüşmek istediğini belirtmektedir, tüm bilgileri kendisiyle yüz yüze görüşünce açıklayacaktır. Bu da, oldukça merak içinde kalan Inchbold’un Alethea’nın bulunduğu kasaba Pontifex Hall’a gitmesini çabuklaştırır. Pontifex Hall’da soluğu alan Inchobold’un tekrar kitapçı dükkanına dönmesi ise yaşadığı olaylar nedeniyle neredeyse yıllara denk gelecektir. Zira, Alethea, Inchbold’dan tüm güç odaklarının peşinde olduğu kayıp bir parşömeni (Dünya Labirenti) bulmasını isteyecektir. Parşömeni bulmak için Alethea’nın bilgilerinden de yararlanan Inehbold, Alethea’nın manipülasyonları doğrultusunda yola koyulacaktır, ta ki, tekrar Alethea’nın yanına dönüp, gerçeği ondan öğrenene kadar. Ama bu arada, Avrupa’nın KatolikProtestan savaşı dahil, Bohemya İmparatorluk Kütüphanesi’nden, Pasifik’teki “Altın Şehir”e, Papalık kardinalleri ve İspanyol ajanlarının cirit attığı bir arenanın içine de balıklama dalacaktır. ? Komutan Alatriste/ Aurturo ve Carlota PerezReverte/ Çeviri: Zerrin Yanıkkaya/ YKY , 2008/ 204 s. Louis Drax’ın Dokuzuncu Canı/ Liz Jansen/ Çeviri: Şirin Okyayuz Yener/ YKY , 2008/ 280 s. Ex Libris/ Ross King/ Çeviri: Kutlukhan Kutlu/ YKY, 2008/ 500 s. Ross King