25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

¥ Adı Aşk’tır o gizin, Mece’dir: “Büyük bir şiirdir onunla olmak, kadın ya da erkek olmaya veda etmektir.” “Daha Mece’nin yüzünü görür görmez, aşkın ilmi içime akmıştı sanki… Sözcüklerin sihrinden daha yoğundu aramızdaki etkileşim. Dışardan bakan birisi, tutuşan ellerimizden saçılan alev zerreciklerini görebilirdi belki, azıcık şiirlenmişse. Artık dünyanın tüm uykularını ve rüyalarını, tüm sevinçlerini ve umutlarını, tüm anlamlarını ve doğrularını, tüm seslerini ve görüntülerini erteleyebilirdim. Mece, yaşamın bana sunacağı tüm değerlerden ve güzelliklerden daha fazlasını veriyordu, bir bakışı ve dokunuşuyla…” Her şey, Bece’nin Bece olmayı, aşk olmayı, Mece’yle büyük bir şiir olmayı göze alıp almamasına bağlıdır. Maritsu dininin 33. Meleği İntis, “erimeyen kartopu”ndan bahseder Bece’ye; eğer “erimeyen kartopu”nu Zuko Dağı’ndan alıp Latipa Dağı’na götürebilir ve orada eritebilirse, Lutya ülkesine hakim olan karanlık güç Metsis, büyük bir darbe alacaktır. Çünkü “erimeyen kartopu” eriyince, dünyadaki bütün değerli madenler de Buhar Dağı ile birlikte eriyip buharlaşacaktır. Böylece Bece, aşkına ve kızına, vicdanı rahat ve özgür bir hayata; herkes hayallerine, yeryüzü ise “şiirsel adalete” kavuşacaktır. VİCDAN TANRIÇASI BESSİNA Gerçekle rüyanın, hayalin sıklıkla yer değiştirdiği, kimi zaman hangisinin gerçek olduğunun anlaşılamadığı bu düşsel yolculukta, birbirinden zorlu pek çok meydanda, en önemlisi de kendi zihninde savaşmak zorunda kalır Bece, karşısına çıkan engellerle… Bir çölün altına hapsolur, düşüncelerini okuyabilen Prenses Krilla’yla karşılaşır; hayatının bütün karanlık yönleriyle, tüm acıları ve tüm suçlarıyla yüzleş mek için Vicdan Tanrıçası Bessina’nın onu yatırdığı uykudan uyanmak ve Metsis’in kafasındaki bütün asice düşleri ve hatta öldürülmüş olan asi arkadaşlarının izlerini bile silmek için yolladığı düşünce ajanlarını alt etmek zorundadır… Bütün yolculuğu boyunca kafasını bulandıran, her şeyin gerçekliğinden şüphe ettiren, Metsis’in insanları köleleştirmek için bütün ülkeye yaydığı, ama sonra kendisinin de kontrolünü kaybettiği Letrab’a karşı bilincini hep açık tutmaya, vicdanının, hayallerinin pusulasını yitirmeden yoluna devam etmeye mecburdur… GERÇEĞİNİZDEN BİR MASAL “Sonun Başlangıcı”yla başlayan roman, “Başlangıcın Sonu” adlı bölümle bitiyor. Ama Bece’nin, düşten çalıp gerçeğe kattığı “masalı” henüz bitmiyor; çünkü yazarı, bir seri olarak tasarlamış bu düşsel anlatıyı… Bülent Usta, “politik bir aşk romanı” olarak tanımladığı bu sıra dışı romanla, yeni ve farklı bir şey, bir tür deneme cesaretini gösteriyor… İster “büyülü gerçeklik”, ister “fantastik” deyin adına, çeviri metinlerde sıkça rastladığımız, ama Türkçede pek örneğini bulamadığımız bir türe karşılık geliyor. Bece’nin “Tabula Rasa” denilen görünmezlik yeteneğiyle istediğinde görünmez olabilmesi, sevgilisiyle gökyüzünde yaptıkları aşk dansları, üç kulaklı kedi İvam gibi fantastik olay ve kişilerle roman boyunca sıkça karşılaşıyor okur. Ve yazar, belki de bizim olan bir hikâyeyi, çok daha acı ve gerçek ve olasılıkla umutsuz bir hikâyeyi, masal biçimine sokarak, baştan sona aşkla ve rüyalarla örerek, aslında herkesin masalının, kendi gerçeğinde saklı olduğunu söylemeye çalışıyor… Tabii eğer, gerçeğinizden bir masal ya da tam tersi, hayalinizden bir gerçek yaratmaya cesaretiniz varsa… ? Karınca Hastanesi/ Bülent Usta/ Versus Yayınları/ 178 s. Bülent Usta CUMHURİYET KİTAP SAYI 946 Yitirdiklerine kavuşma ihtimali her zaman var mıdır insanın, yitirdiği şeyin hayali bile yittiyse peki? İnsan en yararlı gıdasından, hayallerinden ayrı düştüyse? Bir masal anlatmış Bülent Usta, “Karınca Hastanesi” adlı romanında… Fantastik bir masal, hayatlarımıza hiç benzemeyen ve aynı zamanda çok da benzeyen… ¥ SAYFA 27
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear