25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

...KISA KISA... Ë Aysel SAĞIR onunda bir gün çağırdılar, Birinci Şube’ye gittim. Neden Çankırı Hapishanesi’ne gittiğimi sordular. Pek bir şey söylemedim. Bir iki gün sonra Ankara Valisi beni çağırdı; o yılların meşhur valisi Nevzat Tandoğan... ‘Semiha Hanım, siz Çankırı’ya gidip Nâzım Hiknın Çankırı Cezaevi’ne nakilleri sırasında met’le görüşmüşsünüz. O rezil adamı yaşadıkları bir anı anlatışlarındaki gizli niye gidip görüyorsunuz?’ Valinin yüzühüzünle öne çıkan görüntü, Kemal Tane baktım. Ne diyeyim? Ağzımdan iki hir’in mektubunda şöyle beliriyor: “Pesözcük çıktı: Onu seviyorum!” ronda çamur ve uykulu insanlar vardı. Nâzım Hikmet ve “Tosca”sı, Semiha Biz üç arkadaş, Nâzım, Doktor Hikmet ve Zeliha Berksoy’un derlediği, annesi ve ben, beklenmeyen bir seyir olduk. İki Semiha Berksoy’un Nâzım Hikmet’le şişman zat, bizi jandarmaların arasında dostuluklarının, uzun bir süreci aynı çerdaha yakından görmek için kocaman çevede paylaşmalarının bir göstergesi seslerle, büyük birer fedakârlık yapar olan mektuplar ve anekdotlardan oluşugibi gazete aldılar. Sivil bir polis neferi yor. Türkiye’nin ilk opera sanatçılarındünyadaki bütün belediye reislerine yedan biri olan Semiha Berksoy’un hayatı, sanatı ve yaşamı hakkında bilgi veren kitap, 1929’lar döneminden itibaren Berksoy ve Nâzım arasında gidip gelen mektuplarla 1941 yıllarına kadar uzanıyor. Daha çok dostluğun ön plana çıktığı iki sanatçı arasındaki ilişkide, naif yanları açığa çıkıyor. Bir tarafta düşüncelerinden dolayı mahkum edilen bir şair, diğer tarafta daha da gelişmesi için bizzat devlet tarafından desteklenen bir opera sanatçısı arasındaki çekim gücü oldukça yüksek bir ilişkiye tanık oluyoruz. Zira Semiha Berksoy, sanatı gereği dönemin ileri gelen yöneticileriyle aynı ortamda bulunmaktadır zaman zaman. Ama mektuplardan anlaşıldığı kadarıyla da mahkum edilmiş bir şair, onun gelişiminin ana kaynağıdır. Bu yüzden de yine mektuplardan yola çıkarak, Berksoy’un Nâzım Hikmet’e maddi manevi destek sunmak gibi bir kaygı içinde olduğunu görürüz. Semiha Berksoy, Nâzım Hikmet’e parasal desteğini daha çok ona sağladığı çeviri işleriyle sürdürmektedir. Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kurucularından ünlü yönetmen Carl Ebert’e Berksoy bir gün Tosca operasını oynamak istediğini söyleyecektir. Daha sonradan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün Semiha Berksoy. (Puccini ‘Tosca’. 1941) katılımıyla oynanacak operanın, yani Tosca’nın çevirisini Nâzım Hikmet’e vermek için çabalayacaktır. Kitaba da adını veren, Türkiye’nin opera tarihindeki ikinci profesyonel opera olan ‘1941 Tosca’sının hikâyesi, bir anlamda 1940’lı yılların da hikâyesi gibi yer alıyor kitapta. “S Nâzım Hikmet ve ‘Tosca’sı tecek kadar ciddi, etrafımıza toplanan köylü çocuklarını ve hamalları dağıttı. Ayaklarımızı sabırsız beygirler gibi çamura vurarak bagajları bekliyoruz. Şehirde tek tek elektrik yanıyor. Sabahlayın birdenbire karşılaşmak pek meraklı olacak. Çankırı galiba çukurda kurulmuş. Elektrik ‘pavlokasının’ kalın ve hamarat sesi tepelerde akis yapıyor. Ampuller ya pek küçük, ya pek yukarı asılmış, ışıkları karanlığı aralayarak toprağa kadar inemiyor, ayak yordamile yürüdük. Jandarma karakolunda bir müddet istirahat onbaşıyı uyandıracaklar. Ortada üstü muşamba örtülü bir masa var. Masanın üzerinde iki sürahi, iki bardak, iki dane de boş çiçeklik duruyor. Yer toprak. Jandarmaların yatakhanesinden iç çekmeye benzeyen derin ve yorgun nefesler işitiliyor. Duvarda zorla parlatılmış bir dane mavzer tüfeği dayalı. Şehrin elektriği 12’de sönermiş. Henüz yarım saatimiz aydınlık geçecek. Karakol nöbetçisi eşya dersleri kitaplarında görülen madencilere mahsus grize lambalarına benzer iki fener yaktı. Biz bu gece nerede yatacağını bilmeyen üç kişiyiz.” ÇAMUR VE UYKULU İNSANLAR VARDI Semiha Berksoy’un Nâzım Hikmet’le tanıştığı 1929’dan itibaren başlayan dostluk sürecini takip ettiğimiz kitapta, bir ara Nâzım Hikmet’le aynı cezaevi ve koğuşta kalan Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Kemal Tahir de beliriyor. Fakat bu iki kült isim bir iki mektuptan sonra kayboluyor. Berksoy, Hikmet’i ziyarete gittiği dönemlerde Kıvılcımlı ve Tahir’le de tanışıyor. Özellikle, Nâzım Hikmet, Kemal Tahir ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın birlikte kaleme aldıkları ve Berksoy’a gönderdikleri mektup, diğer mektuplara göre oldukça uzun oluşu ve önemli üçlünün yazdıklarıyla diğerlerinden ayrılıyor. Söz konusu mektup, Berksoy ve Hikmet’in rutin mektuplaşma akışının dışında kitaba farklı hareket ve döneme ilişkin perspektif sağlıyor. Üç büyük insaSAYFA 18 SUÇSUZ VE ELİ KOLU BAĞLI Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın da Semiha Berksoy’la ilişkisine tanık olduğumuz kitapta, zor dönemler yaşandığını anlıyoruz. Hitler Almanyası’nın dünyaya saldığı dehşet belli belirsiz dile geliyor mektuplarda tam da savaşın içinde olunmasına rağmen. Nâzım Hikmet’in Berksoy’a yazdığı mektuplarda, daha çok kişisel değinimler ve sanatla ilgili değerlendirmeler yer alıyor. Daha doğrusu Nâzım Hikmet’in Berksoy’a yazdığı mektuplarda, Berksoy’un başarılarını dile getirme isteği ağır basarken, tüm dünyaya açılan bir ses olarak da Semiha Berksoy’un şairle olan dostluğu dar mekânları aydınlatıcı bir işlev görüyor: “Kızım, mektuplarını muntazaman alıyorum. Seviniyorum. Tatilinde Bursa’ya gelirsen, beni yoklarsan çok bahtiyar olurum. Şu hocanın kim olduğunu bir türlü anlayamadım. Her halde Maarif Vekaleti’nden filan olacak. Sen bana ismini yazıver. Toska operasını, radyomuzun başında ve saatinde dinlemek iznini Müdürümüzden almıştım. BiNâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım. naen aleyh harikulade sesinin dalgalarıyla uvunabildim, müteselli oldum. Para bugün yarın gelir. Toska tercüme hesabını da bu suretle sayende kapatmış olduk. Plakların anneme verilecek. Merak etme. Sana göndermek için yaptığım resmi beğenmedim. Sana layık bulmadım. Bir yenisini yapıyorum. Dayı paşanın gözlerimden öpmesine teşekkür ederim. İnsan bu kadar suçsuz ve memleketinin böyle günlerinde hâlâ eli kolu bağlı durmağa mahkum oldukça gözlerimdem öpülmesi acayip teselli oluyor. Ne yapalım.”? Nâzım Hikmet (1), Kemal Tahir (2) ve Hikmet Kıvılcımlı (3) diğer mahkumlarla Ž birlikte Çankırı Cezaevi avlusunda, 1940.  ? Nâzım Hikmet ve “Tosca”sı/ Semiha Berksoy/ Yapı Kredi Yayınları, 2008/ 147 s. ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 982
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear