Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? demektir şair doğduğu zaman. Şair doğduğu zaman, yüreklerdeki çanlar uyandırır çocukları ve bayramlık giysileri içinde sevinçle koşar onlar: Düğüne mi ölüme mi çağrılıyız acaba? Şair doğduğu zaman. Şair doğduğu zaman, anneler ağlar sadece, örtünerek alacakaranlığı, dehşetle bakarlar bomboş kalmış beşiğe anneler kendileri için hiçbir şey doğurmazlar, şair doğduğu zaman. TAPINAK KÜÇÜK, ROLLERSE İKİ Meryem Ana’lık sana, İsa’lık da bana düştü. Çarmıha ben mi, yoksa sen mi gerileceksin? Bilmiyorum. Ama yer olmadığı belli başka tanrılar için: tapınak çok küçük, rollerse iki. BU GECE EVİME BİRİSİ GİRMİŞ iki tane sigara içmiş art arda ve çekip gitmiş. Bir katil miymiş acep, uykuma kıyamayan? Veya gizlice benim için yaş döken bir kadın? Ya da hırsızın biri, çalacak şey bulamadan geri dönen ben bunca yoksul muyum Tanrı’m? HER GÜN YENİ ŞEYLER BULUYORUM BEN Yepyeni bir şey buluyorum sesinde. Gözlerinde yepyeni bir şey buluyorum. Yürüyüşünde, parmaklarını oynatışında. Senin her dokunuşun yeni. Senin her yokluğun yeni. Yenidir senin her bir gelişin. Ve yepyeni buluyorum ben seni her gün. Her gün daha güzel oluyorsun sen. Ben seni her gün daha çok seviyorum çünkü daha çok güzelleşiyorsun gittikçe, çünkü ben seni yeniden keşfediyorum. Ve gecenin yarısında ayrılırken ellerimiz, düşüncelerimiz sarmaşırken gecenin yarısında ben seni okumaya çalışıyorum dikkatle ve dua ediyorum senin için içimden Tanrı’ya yalvarıyorum senin için bir de kendim için: Durmadan değiş! Durmadan değiş! Yenilikler keşfedemediğim ilk an seni sevmekten vazgeçeceğim, inan. *** CUMHURİYET KİTAP SAYI Ts. M.’ye Birçok kadınımız vardır belki de, ama bizi tek biri sever sonuna kadar: o ki, cesaretle çıkışan bize aklımızı çeldiğinde yalan sevdalar. Birçok kadınımız vardır belki de, ama ömrümüzü koruyan tektir: O ki, namlu alnımıza çevrildiğinde, bize: Eğilme, dik dur! diyebilendir. Birçok kadınımız vardır belki de ama biri bölüşür en gerçek sevgimizi: o ki, düşleri parayla değiştiğimizde, hemen ihanete uğratacaktır bizi. BİR TAŞRA AKTRİSİNİN MİNİK GECE İTİRAFI (Pencereye vuruşları yağmur damlalarının tıpkı alkışlar gibi.) Kollarına girmedim hiçbir adamın tam yedi aydan beri. Dedikodu açlığı var her yanda, ilginç bir şey açlığı, kol geziyor! Akşamları herkes bu kasabada bizim sırlarımızla sebepleniyor. İki köftenin arasına sıkışıyor mahkeme kararını andıran özet: gerçekten yasak aşk mı yaşıyor Romeo ile Juliet? Ayrı kişilerden mi, yoksa aynı adamdan Ophelia’nın düşükleri? (Pencere saklıyor yağmur damlalarından inen tokatlar gibi.) Medea, Jeanne D’arc, Virginia Woolf... Sahnedeyim, sesim telâş estirir. Ömrümde başardığım en büyük şov yerli bir soyluyu sahiplenmektir. Bize dürüstlük ve görev öğretenlerin yatağından geçer en kısa yollar, bir gün mutlaka ulaşabilmek için başkent tiyatrolarına kadar. (Pencereyi titretiyor yağmurun damlaları tıpkı alkışlar gibi.) İçinizde tek bir eğlence bilen var mı aktrislerin girmediği? Reddettin mi mezara diri diri gömerler. Koyunlarına girsen de atarlar paçavra gibi. Namuslu yaşamak ne zormuş meğer. Namuslu aktris beyaz karga örneği. Ün peşinde düşledim şansımın eşsizliğini. Ama artık yok. İçiyorum. Yalvarmadan asla. Kuruntular yavaşça ölüp terk ederken beni insanlık rolüm girdi artık son fasla. Gel, ey benim hiç kimseye ait olmayanım! Bir iki saat sahnede yapmacıktan sev beni... (Pencerede saklayışı yağmur damlalarının aynen alkışlar gibi.) 907 TÖREN Dosi Dosev’e Yoksul bir şairim yine paralarım yetmiyor, ekmeği çok azalttım (ne sigara, ne içki), eskiden kalma hepsi giysilerimin. Her meyhaneci, işadamı, manav, siyasetçi ve Çing acıyarak bakıyorlar bana dilenciymişim gibi. Öteki türlü bu çağ tamamen bir sanat çağı: korkunç didişmeler, ilginç yazgılar, gürleyen konularla sarsılan bir gerçek yaşam! Oysaki hiç kimse okumak istemiyor bizi, ne görmek istiyor, ne de duymak. Dolayısıyla tek kuruş vermek istemiyor kimse. Yoksa iyiliğe alamet midir bu? Kim bilir, belki de bu sefalet çıkarcıları, şan delilerini ve aymazları mabetten kovacak. Ve sonuçta sanatla yalnız deliler uğraşacak. (Ve dehalar). TARTI Bu gece erkenden yatmış olsan da, uyuyamayacaksın geç vakte kadar. Bakışın uzun uzun dolaşacak tavanda çözüm buluncaya dek zorlu sorunlar. Anıları deşeceksin takvim seyrinde yeniden yaşanacak coşkulu günler, yürek tartısının hassas kefelerinde istiflenecek her şey, hem teker teker: sevinç ve onunla birlikte acı, sadakat ve onun bağları yaman, şefkatler ve onların ilk usancı, yeminler ve ardından ilk yalan. Tartacaksın, kıyaslayacaksın, tedirgin, başkasının dudaklarıyla dudaklarımı, gözlerimi gözleriyle kim bilir kimin ve sezeceksin güç ile nezaketin farkını... Sonra her şeyin karıştığını anlayacaksın, rasgele dolduracaksın kör gözlü kefeleri: can sıkıntısının yanına aşkı koyacaksın, aşkın yanına da alışkanlık denen şeyleri... Uyanman korkunç olacağından kesin uyumaman daha iyi sabahlara dek: gitmek zor olacak senin için, dönüş ise küçülmek. ANA’YA YÖNELİK DUA Mezarıma gel, haç üzerindeki adımı sıvazla, gezdirerek nazik parmaklarını, bir iki dakika düşün nedir seni var eden ve ben dirileceğim, ruhen ve bedenen, sağ olacağım bir iki dakika, belki günlerce kısacası, beni düşündüğün sürece. SAYFA 31