25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

? turan bir simge. 1908 yılından bu yana uzanan süreçte, birçok özel kişinin yaşamında yer edinip, belleklerine imgesini yerleştirmekle birlikte, toplumsal, siyasal olaylara mekân olmuş ve böylece, siyasal bir simgeye de dönüşmüştür. Bu tarihsel bina ve alanın, tarihini, öyküsünü anlatan belgesel bir çalışma var elimizde: Mutlu Binark, Gani Çulha ve İshak Kocabıyık'ın imzasını taşıyan yapıt, “Zaman ve Uzam İçinde Haydarpaşa Garı / Görsel ve Sözlü Tanıklık” adını taşıyor. Kitap, Mülkiyeliler Birliği Yayınları'ndan çıktı. Bu ortak çabayı gerçekleştirenlerden Mutlu Binark, Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim üyesi, Gani Çulha, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde lisans öğrencisi. İshak Kocabıyık'sa, TCDD çalışanı. Gani Çulha, Haydarpaşa'nın yirmidört saatine görsel tanıklık yapmış. Siyah beyaz karelerde, yüz elli fotoğraflık bir arşiv oluşturularak altmış ikisi seçilmiş. İshak Kocabıyık'sa, sözlü tanıklığı gerçekleştirmiş. Otuz ayrı kişiyle görüşmüş. TCDD çalışanlarından Gar'ın geçici konuklarına dek… BELGESEL BİR KİTAP Çalışmanın sonucunda, seçilen fotoğrafların yanı sıra, garın tarihini, edebiyatta ve görsel sanatlardaki yerini anlatan metinler de fotobloklara dönüştürülmüş. Bunlar ilk olarak Ankara'da, Çankaya Belediyesi'nin Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde sergilenmiş. Sergi daha sonra, Ankara'daki çeşitli okullarda izleyicilerle buluşturulmuş. Dahası Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Malatya'yı gezmiş. Şimdi ise, bir belgesel kitap olarak elimizde…Kitapta, Haydarpaşa Garı'nın, bunca önemine karşın yok edilmekle karşı karşıya olmasına da değiniliyor elbette… Marmaray Projesi ve kentsel dönüşüm uygulamaları çerçevesinde Haydarpaşa Garı'nın işlevsiz hale getirilmek istendiğine dikkat çekiyor kitap... Orada yeni bir rant alanı yaratılmak istendiğine… Kitap, bu yok etme girişimine karşı bir tavır aynı zamanda. Bir uyarı… Yazarlar, “toplumun kolektif belleğinin değersizleştirilmesi”ne karşı kamusal özneyi, yani halkı, bizleri, mekânlarımıza, belleğimize sahip çıkmaya çağırıyor…Haydarpaşa Türk toplumunun, yalnızca Türk insanının değil, dünyanın ortak belleğinde müthiş bir imgedir. Haydarpaşa'yı yok etmek, toplumu belleksizleştirme yönünde atılmış, geri dönüşü olanaksız bir adımdır. Andığımız kitapsa, buna karşı, ortak belleğimizi savunan, insanlar gibi toplumların da anılarının yok edilmemesi gerektiğini gösteren bir çalışma. Yazımı, kitabın tüm gelirinin Mülkiyeliler Birliği Vakfı Öğrenci Burs Fonu'na aktarılacağını da belirterek, Behçet Aysan'ın dizeleriyle bitireyim. Nurettin Rençber'in besteleyerek türkü olarak da söylediği, (Gerçekten, şiirin ruhuna uygun bir bestedir.) dahası bir albümüne ad yaptığı “Ay Düşünce” şiirinden dizelerle… “ay düşünce denize / seni hatırlarım / ince ince yağan yağmur, / iskeleye yanaşan vapur / Haydarpaşa Garı / seni hatırlarım” ? Zaman ve Uzam İçinde Haydarpaşa Garı Görsel ve Sözlü Tanıklık,/Hazırlayanlar: Mutlu Binark Gani Çulha İshak Kocabıyık, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Birinci Baskı: Nisan 2007, Ankara.. Can Pazarı Fikret Otyam ? Abdullah TEKİN ikret Otyam, Aksaray, Ankara, İstanbul, Ankara, Gazipaşa çizgisini izledikten sonra Antalya'da karar kılmış ve Geyikbayırı yerleşiminde Beydağları'ndan Akdeniz'i izlemeyi yeğlemiştir. Resim malzemeleri,keçileri ve beyaz kedisiyle. Anadolu yollarında yıllarca dolaşmanın yorgunluğu ancak böyle atılır. Bu yorgunluk, ürün olarak, fotoğraflar, tablolar ve kitaplar oluşturmuştur. Bu kitaplardan birinin yeni baskısı yapıldı. “Gide Gide 10” başlığı altındaki kitap “Can Pazarı, Vay Kurban ve Hayvanlar ve İnsanlar” içerikli. Gide Gide 10'da yer alan yazılar 1968 1969 yıllarında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır. GİDE GİDE SERİSİ Otyam'ın Gide Gide serisi , “Ha Bu Diyar'la başlar. “Doğudan Gezi Notları”, Gide Gide'nin ikinci kitabı,“Harran, Hoyrat, Mayın ve Irıp” Gide Gide'nin üçüncü kitabı, “Uy Babo” Gide Gide'nin dördüncü kitabı,“Topraksızlar” beşinci,“Hu Dost,altıncı,“Bir Karış Toprak İçin” yedinci, “Oy Fırat Asi Fırat, Denizi Yiyenler,Yaşama Duvarı ve Kızamık Melekleri” sekizinci kitabı,“Ha Bu Diyar, Korku, Köprü ve Kara Tohum” dokuzuncu Gide Gide'yi oluşturur. Bu kitaplardan herhangi birini okuyanlar, Otyam'ın salt iyi bir gazeteci olduğunu görmekle kalmaz, aynı zamanda onun tutkulu bir yurtsever olduğuna da tanık olurlar. Otyam özellikle geri kalmış iki bölgemizde göze çarpar,ve o bölge insanlarının sorunlarına eğilir. F Sorunları yansıtır yanı sıra bilgiler verir ve çözüm yolları için ilgilileri uyarır. “Can Pazarı” ağırlıklı olarak Çukurova'da güç ortam ve koşullarda göze çarpan, pamuk işçilerinin yaşamlarını yansıtır. Otyam kitabını sınıf arkadaşı ve kitabın desenlerini çizen Orhan Peker'e armağan etmiş. Fotoğraflar Ara Güler tarafından çekilmiş. Kitabın ilk sayfalarında “Bir Dost” başlığı altında kısa bir not göze çarpar. Bu notun altında ünlü Ermeni asıllı Amerikalı yazar W. Saroyan'ın imzası görülür: “Büyük ruh sahibi ve akıcı üsluplu bir yazar ve fotoğraf sanatçısı olan Fikret Otyam ile birlikte Türkiye'de dolaşmak mutluluğuna eriştim. Bilhassa Otyam'ın mükemmel önderliği ve hazırlıkları, Bitlis ve Muş'a yaptığım ziyaretlerimi unutulmaz bir anı haline getirmiştir. Onun bir dostu olabildiğimi ümit edebilirim. Onun sanatının insanlığının ve kişisel yakınlığının hayranıyım.” Özgünlük konusunu sanatının tüm dallarında yansıtmaya özen gösteren Otyam, “Can Pazarı”nın da bu çizgide kalması yaklaşımına koşut olarak pamuk işçileri gibi giyinmiş, sakal bırakmış ve sırtında bir yorganla dolaşmıştır. Otyam'ın bu yaklaşımını “Oy Fırat Asi Fırat”ta da görüyoruz.Ulaşılamayan,yolu olmayan köylerin bu sorunlarını yansıtmak için Fırat'ı bir salla geçmeye çalışmıştır. Otyam'ın “Gide Gide”leri Anadolu'nun Anadolu insanının yaşam belgeleri olarak değer bulacaktır. Bölgede mayınların temizlenmesinden, Ermeni dostluğuna,yol sorunlarının çözümlenmesine, konar göçer toplulukların yerleşik düzene geçmesine uzatılacak çizgide Otyam'ın katkısı, desteği ve payı vardır. Otyam, ötelerden beri bozuk gelmiş bir düzenin bundan böyle bozuk sürüp gitmemesi için çaba harcamıştır. Bozuk düzenin dişlileri arasında yer alan ezilmişler, topraksızlar, yoksullar ve yoksunların güzel bir geleceğe, güzel günlere ulaşmaları yönünde özlemlidir ve yapıtlarının temel çerçevesini bu özlem oluşturur. AHMED ARİF’TEN KATKI Otyam'ın “Dosttan Gelen Selamsım”, “Arkadaşım Orhan Kemal” isimlerini taşıyan kitapları da var. Ama “Gide Gide” dizisi Anadolu'nun bir destanı gibidir.Biraz hüzün taşıyan boyutları olsa bile. Ünlü şair Ahmed Arif de bu destana katkı sağlamaya çalışır zaman zaman: “..Çukurovam, Kundağımız, kefen bezimiz. Kanı esmer, yüzü ak. Sıcağında sabır taşları çatlar, Çatlamaz ırgadın yüreği Dilerse buluttan ak, Köpükten yumuşak verir pamuğu. Külhan, kavgacıdır delikanlısı, Ünlü mapusanelerinde Anadolu'mun En çok Çukurovalılar mahpustur. Dostuna yarasını gösterir gibi Bir salkım söğüde su verir gibi Öyle içten Öyle derin Türkü söylemek, küfretmek Çukurova yiğidine mahsustur..” Can Pazarı/ Fikret Otyam/ İstanbul/ Günizi Yayıncılık, 2007/ 303 s. KİTAP SAYI ? SAYFA 24 CUMHURİYET 907
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear