29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Serdar Kızık'la 'Alışma' üzerine Topraklarından koparılıp, emperyalist odakların işgücünü sağlamaları için ABD'ye getirilen zencilerin isyan, haykırış ve bir o kadar da direnç ezgisi olan caz müziği bugün milyonların dilinde ise, doğduğu topraklardan kıtalar aşıp, başka başka hayatlara ilham verdiyse, sormak gerek; ulaştığı yerdeki yankısı nasıl oluyor? İsyanı ve karşı çıkışı mazlum yığınların haykırışına dönüştüren tını her coğrafyada aynı ezgiyi mi seslendiriyor yoksa başka başka söylemleri de beraberinde mi taşıyor? Bu soruları, sorun bellediğinizde, yerelden evrensele uzanan bir köprü kuruyorsunuz. Hikâyeler farklı farklı da olsa kıskaç altındaki yaşamlar ve buna karşı oluşan refleksler “bir” nasıl olsa. Nâzım Hikmet değil mi; “Kardeşlerim bakmayın sarı saçlı olduğuma ben Asyalıyım/Bakmayın mavi gözlü olduğuma ben Afrikalıyım” diye başlayıp giden dizeleri ilk söyleyen... Küreselleşmenin büyük bir köye dönüştürdüğü gezegende yaşamı; drama, sömürüye, yoksulluğa ve yoksunluğa bürünen Ege insanının hayatını, benzer sıkıntıları soluyan ülke bireylerine haberdar eden bir köprü kuruldu İzmir'den. Duyurunun ölçeği salt Türkiye insanıyla da sınırlı değil, küreselleşme olgusunun boy gösterdiği tüm coğrafyalara sesleniyor Serdar Kızık; “Alışma” adını verdiği kitabıyla. “Tarihin bugünkü kesitine, Ege'den, İzmir'den bir not düşme çabası” diyor gazetemiz Ege Bölge Temsilcisi Serdar Kızık, Ege ilavesinde haftada bir yazdığı yazılardan derlediği ve Cumhuriyet Kitapları'ndan çıkan ilk kitabı için. ‘Yaşananlara isyandır yazdıklarım’ ? Ozan YAYMAN erelden, evrensele giden süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Küreselleşme vahşice ve olanca pervasızlığıyla ulusları zapturapt altına alma halini devam ettiriyor. Yazılar, Ege ekinde yazılsa da, bu tür yerelliklerin evrensel boyutu var. Küreselleşme olgusuna Ege Bölgesi'nden ya da dünyanın herhangi bir noktasından laf söylenince bu söz gidiyor, küreselleşmenin merkezine kadar ulaşıyor. Yani bir noktada söylenen söz, sözün çıktığı mekânla çerçevelenmiyor. Ege'den, Türkiye ve dünya nasıl gözüküyor? Mezopotamya uygarlığının Batı Anadolu'daki medeniyetle buluşma noktasından söz ediyoruz. Batılıların Yunan uygarlığını abartması, büyük Y bir tarihsel yanıltmaca. Çünkü biz biliyoruz ki, uygarlık bu topraklarda filizlendi ve buradan Batı’ya yayıldı. Şimdi binlerce yıllık tarihsel mirası sahiplenmek kadar doğal bir olgu olabilir mi? Bunun yanı sıra, Yunanistan işgal yoluyla, ABD ve İngiltere'nin kışkırtmasıyla bu topraklara saldırdığında, çok güçlü bir karşı duruşla yüz yüze geldi. Efeler, direniş mevzileri kurdular. Daha sonra yıllar içinde Batı’nın, faşizme karşı sergilediği tutumu, o dönem efeler, yurduna saldıranlara yansıttı. Bu hareket de ulusal kurtuluş savaşına dönüştü. Bu toprakları bu biçimde savunanların mirasçılarıyız. O kültürün yansıması kadar da doğal bir şey olamaz. Biliyoruz ki, günümüzün pek çok mazlum ülkesindeki direnişçiler Kuvayı Milliye ruhunu kılavuz aldı. Bu da, ayrı bir gönenç kaynağı. İzmir'in, ülkedeki yerinin ayrı olduğu söylenir. Laik ve demokrat yapısının altı çizilir. Kültürel iklimine vurgu yapılır. Kentlilerin aidiyet duygusu baskındır. Siz de yazılarınızda, kent kültürü ve kentlilik bilinci üzerine yorumlarda bulunuyorsunuz. Nasıl bir şey İzmirli olmak, İzmir'den solunanı ülke geneline yayma istemi? Büyük kentler çok göç alıyor. Bu yadsınmaz bir gerçek. İstanbul, Ankara ve yanı sıra İzmir. Burada, İzmir'e gelen yurttaşlar ile ülkenin diğer büyük kentlerine gidenleri karşılaştırmak gerekiyor. İzmir'e gelenleri kent bir nevi dönüştürebiliyor. Geleneksel hoşgörü ortamı tüm bireylerinin bir arada, sorunsuz biçimde yaşamasına olanak tanıyor. Bugün ülkemizde kentlilik bilincinin bu kadar yüksek olduğu başka bir yerleşim sayamayız. Kordon'a dolgu yol yapılmak istendi, kentliler karşı çıktı, durdu. Konak Meydanı'na büyük alışveriş merkezi dikmek istediler, yurttaşlar birlik oldu, engellendi. Yasadışı otoparklar ve daha benzeri çok yapı, yurttaşların katılımıyla yıkıldı. İzmir'in farkı bu gibi katılımcılık ilkesiyle ortaya çıkıyor. EGEMENLERİN İSTEMLERİ Hikâye bildik. Kurbağayı yakalarlar ve kaynar suya atarlar. Sudaki sıcaklığın etkisiyle kurbağa kovanın dışına fırlar. Ama ılık su hayvanı ürkütmez. Bunu bilenler, suyun altını usul usul ısıtırlar ki, kurbağa ürküp kaçmasın. Sonra neyin sofrasına kurulabilirler ki egemenler? Peki bizim ülkemizde suyu ne zaman ısıtmaya başladılar? Mustafa Kemal'in ardından. ABD ile yapılan ikili anlaşmalar ülkeyi kıskaca almaya başladı. Ardından gelen sağ ? ‘Alışma’ya başlarken ? Hakan DİRİK nutmak istiyor bazen insan, yalnızca unutmak... Onu, onları, olayları... Kolay mı?.. Değil elbet, onları, olayları, bir kenara koymak, yaşamın dışına itmek! Öyle, öyle de... Söylenmiş yıllar önce: “Hafızai beşer nisyan ile maluldür.” Günümüz Türkçesi, “mealen” şöyle: “İnsan hafızasıdır, unutur!” Öyle mi gerçekten, kolay mı unutmak?... Popüler kültür ürünlerinden biriyse söz konusu olan, zerre türeddüt yok, kolaydır unutmak, bir başka deyişle, tüketmek... Alıştık çünkü... O tene, onun kokusuna... Orada bir duralım. Çünkü her şey ikili ilişkilerin karmaşası kadar basit değil! Hani derler ya “Titre ve kendine gel”, şöyle bir titreyelim ki konjonktür ister istemez dayatıyor ve bakalım alıştıklarımıza. Sovyetler yıkıldı ya, alıştık Yanki'lerin Ortadoğu müdahalelerine. Ama alışmalı mıyız, “orada” kuracakları devletçiğe?.. Alışmalı mıyız, mesela sırtımızdaki hançere? Alışmalı mıyız, iki tarafı keskin bıçağın soğukluğuna?.. Alışmalı mıyız, günübirlik çıkarların ödünlerine?.. Alışmalı mıyız?... Bir ses duyuluyor, “hayır” diyen... “Hayır!” diyor: “Alışma!” Bu söylem cümlelere, denemelere dökülüyor. Sonra güneş doğuyor, Ege'den... Güneşin sıcaklığını, kitabın sayfalarına yansıtan bir yapıta gelecek söz. Sözün sahibi Cumhuriyet Ege Büro Temsilcisi Serdar Kızık. “Alışma” kitabında, bunu öneriyor, belki de, bir U süreci gözler önüne seriyor. Yani diyalektik, kapaktan, kitabın adından başlıyor. Cumhuriyet Kitapları'nın son yayınları arasında yer alan Serdar Kızık'ın “Alışma” yapıtı, bir kentten, bölgeden başlayarak Türkiye'yi, belki de dünyayı algılamanın ipuçlarını verme çabasında. Cumhuriyet'in Ege Bölgesi'nde verdiği “Cumhuriyet Ege” ekinde çıkan yazılarını “Alışma”da derleyen Kızık, kitabına “Babam Hicri Bey'e” diye başlıyor. O Hicri Bey ki, Köy Enstitülerinin aydınlanma ışığında yol haritasını çizmiş, biriktirdikleriyle Serdar Kızık'ın yoğurduna maya çalmış. “Unutmak insani bir eylem” kabulüyle başlıyor kitabına, ancak “ancak” diyor: “Anımsamak da gerekiyor bazen. Akıp giden zamanı, çirkinlik ve güzellikleriyle, iyilik ve kötülükleriyle yapılanları, söylenenleri, tutumları, tavırları, niyetleri, kısacası yaşananları önüne koymalı insan. O zaman 'daha insan' oluyoruz çünkü...” Yazılarını “geçmişe ayna olsun” diye tanımlıyor Kızık. “Alışma” üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm olan “Su Isınırken”de Avrupa BirliğiTürkiye ilişkileri, bölgeselden küresele uzanan bakış açısıyla güncel gelişmeler perspektifinde irdeleniyor. İkinci bölüm, “Siyasi Paranoya”, Türkiye'deki partilerin geçirdiği evrimi, seçmenin tutumunu, partililerin davranışlarını, kısacası “siyasetin bin bir masalını” anlatıyor. “Yarınları Yoktu” başlığı altında toplanan üçüncü bölümdeyse, kentlilik bilincinden insani değerlere dek pek çok konu tartışmaya açılıyor. Sözü 'sahibine' verelim: “Ege'den bakıştır bu yazılar. Bu coğrafyadan ülkeye, oradan dünyaya uzanmaya çalışan. Yıllar içinde bir yelpaze. Türkiye'de ve dünyada neler oldu? Neler yaşadık, nasıl bir süreç geçirdik? Nasıl geri döndü bize? Hesaplanmayan, görmezden gelinen, geçiştirilen 'olmaz' denilen olasılıklar tek tek yaşama geçince, şaşkınlıktı bazen hissedilen. Bazen tepki, hatta öfke, bazen ders... Bazen kızdık umudumuzun törpülenmesine. Bazen daha da bilendi yarına umutlarımız. Alıştık mı ne, olan bitene? Yoksa içimize, 'karşımıza' söylediğimiz, ya da bize yöneltilen 'alışma!' uyarısı mıdır asıl olan? Hangisi?” Soruyu sahiplenmekte sakınca olmasa gerek: “Hangisi?..” ? ............... SAYFA 8 CUMHURİYET KİTAP SAYI 896
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear