25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Konstantin Sluçevskiy(18371904)/ Şiirler/ Çeviren: Kanşaubiy MizievAhmet Necdet ‘Kat kat çöküyor son günlerin sisi...’ Şair ve yazar Konstantin Konstantinoviç Sluçevskiy 1837’de Petersburg’da doğdu. 1855’te askeri liseyi bitirdikten sonra Smenov muhafız alayında askerlik görevini yaptı. 1859’da Genelkurmay Akademisi’ne girdiyse de 1860’ta ayrıldı ve yurtdışına gitti. 1861’de Berlin, Leipzig, Heidelberg üniversitelerinde felsefe ve fen bilimleri üzerine eğitim gördü, felsefe doktoru unvanını aldı. Rusya’ya dönüşünde Maliye Bakanlığı’nda basınyayın dairesinde çalıştı. 18911902 arası resmi ‘Hükümet Gazetesi’ genel yayın yönetmenliğinde bulundu. Hayatının sonuna doğru İçişleri Bakanlığı Yönetim Kurulu ve Eğitim Bakanlığı Bilim Komitesi’nde görev aldı. Konstantin Sluçevskiy’in şiirleri ilk olarak Nekrasov’un yönettiği ‘Sovremennik’ dergisinde yayınlandı (1861). Ancak devrimci demokratlar (Dobrolübov ve Kuroçkin) Sluçevskiy’in şiirini öyle ağır eleştirdiler, öyle alaya aldılar ki, şair şiir yazmayı bıraktı ve yurtdışına gitti. 11 yıl sonra şiirleri tekrar yayınlanmaya başlayan Sluçevskiy, artık ünlü bir usta durumuna geldi. İmgeciler ve öncelikle de tanınmış şair Brüsov, Sluçevskiy’in şiirine yüksek bir değer biçti ve kendisini ‘çelişkilerin şairi’ olarak tanımladı. Sluçevskiy’in şiirlerinde ‘yalana boğulan’ insanların donmuş, yok olmaya yüz tutmuş hayatdüşleri yer alır. Şair zaten kendini uyumsuzluk ve ahenksizlik şairi olarak tanımlar. Konstantin Sluçevskiy 8 Ekim 1904’te Petersburg’da dünyaya gözlerini yumdu. O namussuzdur, safahata dalar... Korkmaması için uyardımsa da: Babanız öldü! Ne yazık ki doktorlar, Geceleyin ânında yetişemedi... “Ya, öyle mi?” TANRI’NIN GERZEK KUŞU Aklımız bazan savaş sonrası “Savaş dursun” emriyle sözün kısası Kayıplar verip yürüyor saf saf, Kanlı izlerle kaplı hemen her taraf, Çiğnenmiş otda süngü uçları parlar, Burda ölüler ve va çekişenler var, Seslere kulak verip yürür hemşire, Papaz yürür günahlar çıksın diyeKat kat çöküyor son günlerin sisi... Tanrı’nın gerzek kuşuysa, armağan sanki, Canlı bir türkünün harika sesi, Süngüye oturup kana bulanmış yine, Şakıyor barış ve aşk üzerine... CENAZEMİ GÖRDÜM Ah, kendi cenazemi gördüm. Kocaman mumlar yanıyordu, Çömez buhurdanı sallarken İlâhiler okunuyordu. Tabutta, atlas bir yastıkta Yattım, konuklar geliyordu, Duasını bitirdi papaz, Akrabam veda ediyordu. Karım ilginç bir çılgınlıkla Kırışık alnımı öpüyordu Ve yas örtüsüne bürünüp Yeğene birşeyler diyordu. Üzgün kardeşler, kız kardeşler (Hiç uzlaşmaz bir doğamız var!) Hıçkırıyor, gelirin dörtte biriyle Karşılaşıp seviniyorlar. Dalgın ve kaşlarını çatmış, Görüyorum alacaklıları, Bulanıktı ve çok korkunçtu Onların yabanıl bakışları. Kapıda dua eder uşaklar, Yitik işlerine ederek veda, Mutfaktaysa obur bir aşçı Uğraşır mayalı hamuruyla. Börek iyiydi. Gömdükten sonra Benim sesvermez kemiklerimi Bu zengin törende şişerek Akraba, uşak, konuk tüketti. 896 SAYFA 35 “YA, ÖYLE Mİ?” Dedim ona: kaldırımlar kirlidir, Suratlar asık, gökyüzü karamsar... Dedim ki, günler hep tekdüzedir, Ve yüreğime sürgit kasvet saçar, Balo da, tiyatro da sıktı beni... “Ya, öyle mi?” Dedim ona: şehirde kolera var, Onlar ölüp gitti, herkes biliyor... Bizde şiir macera, hem ne kadar, Yetenekliler içkiden ölüyor, Rusya’daysa hayat amaçsız gibi... “Ya, öyle mi?” Dedim ona: kardeşiniz intiharda, CUMHURİYET KİTAP SAYI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear