25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... Nietzsche Wagner’e Karşı ? Bedriye KORKANKORKMAZ lk yapıtı sayılan Tragedya’nın Doğuşu’nda (1871), yaşamında ve yapıtlarında önemli izi olan yakın dostu Richard Wagner’in kendisine ve müziğine dair birçok uyarılarda bulunmasına karşın, Wagner’i açıkça övdüğü bir gerçektir Nietzsche’ nin. Nietzsche, R. Wagner’in diğer sanatçılardan her alanda daha derin acı çektiği için üstün olduğunu ve Wagner’in yaptığı müziğe kendisinin de hayran olduğunu, bu hayranlığının Wagner’e ve Wagner’in müziğine karşı olmayacağı anlamına gelmediğini belirtiyor. Nietzsche, kendi vücudunun bir müzikten beklentisinin ne olduğunu soruyor önce kendisine. Sonra kendi vücudu, iç organlarıyla nasıl bir bütünlük sağlıyorsa müziğin de insan ruhunda aynı bütünlüğü sağlaması gerektiğine inanıyor. Tam da bu nokta da Wagner’e karşı çıkıyor. Wagner müziğinin ferahlaştırıcı etkisinin olduğunu ancak, müzik ruhunun olmadığı savunuyor. Nietzsche, Wagner’in müziğini dinlemek için Gérandel pastillerine gereksinim duyduğunu söylüyor. Wagner’in müziğinin, Nietzsche’nin bir müzikten beklentisini karşılamadığı anlaşılıyor, ünlü filozofun yakınmalarından. Bir müzikten beklentisinin müziğin yaşamın kurşun gibi ağırlığını altın, yumuşak yağ gibi ezgilerle yok edilirmiş gibi bir gücü uyandırmasını istiyor kendisinde. Ruhunun derinliklerinde karamsarlığını ve kusursuzluğunu, huzursuzluğunu... dinlendirmediği için, Wagner’in müziği kendisini hasta ettiği için öfke kusuyor Wagner’e. Nietzsche, Wagner’in, “sonsuz melodi” anlayışıyla tüm zaman güç ve biçim uygunluğunu bozmak istediğini söylüyor. Bu anlayışın, eski kulaklara, ritme, karşıtlık ve can sıkıcı unsurlar olarak bir buluş zenginliğine sahip olması, ünlü filozofu müzik adına endişelendiriyor. Çünkü bu anlayış bir öykünmedir. Bu tür, içeriği özünde barındıran, bir beğeninin egemenliğine hizmet eden ritim duygusunun tamamen yozlaşması, ritmin yerinin müzikle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir karmaşanın alması, sonuç olarak müzik için boyutları tahmin edilemeyecek denli büyük tehlikelerin ortaya çıkmasını sağlar. Nietzsche, Wagner’in müziğine niçin karşı olduğunu şöyle açıklıyor: “Her sanat, her felsefe, gelişen ya da batan yaşam için bir ilaç, bir çare olarak görülebilir: Ama hep acıları ve acı çeken insanları şart koşar bunlar. Ancak iki tür acı çeken insan vardır: Coşku dolu bir sanatı arzulayan ve aynı ölçüde de yaşamı trajik gören biri yaşamın doluluğundan ötürü acı çeker; diğeri ise yaşamın yoksullaştırılmasından ama huzuru, sessizliği, sa İ Nietzsche kin bir denizi hem de sanatın ve felsefenin büyüsünü, kramplarını, uyuşturucu gücünü de arzular. Yaşamın kendisinden öç alma böyle yoksullaştırılmış kişiler için büyünün en fazla zevk veren biçimi!.. Bu sonuncunun her iki gereksinimine Wagner de Schopenhauer de çok uygun. Her ikisi de yaşamı yadsıyor, sakatlıyor. Bu nedenle her ikisi de benim karşıt kutuplarım”(s. 2627). Bir zamanlar hayranı olduğu dostu Wagner’in Nietzsche’yi hayal kırıklığına uğratması Nietzsche’yi kendi içinde özgürleştiriyor. Çünkü Nietzsche dostu Wagner’e tapıyordu adeta. Acı çeken bir özgürlüktü bu... Nietzsche’nin Wagner’den ayrılmasına sebep olan olay, Wagner’in, umarsız ve yıkık bir durumda Hıristiyanlığın Haçı önünde diz çökmesi. Bu dehşet verici bir oyundu, en önemlisi kendisine karşı olan güvenini yitirmişti Nietzsche. Bu olayda Nietzsche, gerçekte Wagner’e değil Wagner’den başkasına değer verdiğini anladığı için kendisine çok kızgındı. Nietzsche’nin acıdan boğulmasındaki başat etken, kendisini yabancılaşmaya karşı koruma içgüdüsüdür. Bu içgüdünün içindeki güçlü sarsıntı Nietzsche’yi Wagner’in karşıtı yapıyor. Nietzsche haklı olarak, derin acıların, insanı diğer insanlardan hem farklılaştırdığını hem de seçkinleştirdiğini söylüyor. WAGNER OLAYI Nietzsche, eserin Önsöz’ünde “Bir filozofun kendisinden ilk ve son beklentisi nedir?” diye soruyor kendisine. Sorduğu soruya şu yanıtı veriyor: “Kendi içerisinde çağını aşmak, zamana bağımlı olmamak. O halde filozof bu amansız savaşımını ne ile gerçekleştirecek? Çağının insanı olmakla” (49). Öyle ise bir filozof önce çağının insanı olmalıydı. Çağının insanı olması Nietzsche ile Wagner’i eşitliyordu. Nietzsche de çöküş çağında yaşadığına göre bu gerçek Nietzsche’yi de Wagner gibi çöküş insanı yapıyordu. İşte bu gerçeğe karşı çıkıyordu Nietzsche. Daha doğrusu kendisini böyle bir çöküşten kurtarmak istiyordu. Çöküş çağında yaşayan bir insan olarak kendisini koruması için çöküşün asıl nedenlerini keşfetmesi gerekiyordu. Çöküşün birinci nedeni, ahlak değerlerinin arkasına en kutsal adların ve en yüce değerlerin saklanması gerçeğinin dayattığı bir sonuç olarak, ahlakın yaşamı yadsımasıydı. Nietzsche’nin bir hastalık hali olarak betimlediği çöküş çağının insanları olan Wagner , Schopenhauer ile birlikte tüm modern insanlığın, yazık ki, bu çöküş hastalığına tutulduğunu söylüyor. Nietzsche’nin kendisini bu hastalıktan kurtarması gerekiyordu. Bu yüzden çağdaş ve çağa uygun her şey yabancılaşmanın tekelindeydi. Nietzsche, bir filozof olarak, yaşadığı çağa karşı kendisini suçlu hissediyordu. Bunun için de çağının en iyi bilgisini edinebilmesi için kendisini bu tür hastalıklardan koruması gerekiyordu. Çünkü onun içinde yaşadığı çağa karşı sorumlulukları vardı ve o, sorumluluklarına Nietzsche bilinciyle sahip çıkmalıydı. Nietzsche, Wagner’in müziğine Bizet’nin başyapıtını dinledikten sonra katlanamadığını söylüyor. Bizet’yi yirmi kez dinlediğini ve her dinlediğinde bu yapıtın kendi bütünlüğü içerisinde bir başka başyapıta dönüştüğünü, en önemlisi Bizet’nin bu başyapıtını dinlerken kendisini daha bilgili ve daha iyi bir filozof olduğunu hissettirecek denli güçlü bir etkiyi ruhunda hissettirdiğini söylüyor Nietzsche. Nietzsche’nin Wagner’i çöküş çağı sanatçısı olarak gördüğünü belirtmiştik yukarıda. Wagner’in bir çöküş çağı sanatçısı olarak dokunduğu her şeyi hasta etmesi kaçınılmazdı ünlü filozofa göre. Yine ünlü filozofa göre çöküş çağı sanatçısı olarak Wagner, müziği hasta eden adamdı. İyi müzik yapmaktansa daha kolay olduğu için kötü müzik yapmayı tercih etmişti. Sırf bu yüzden kitleleri arkasından sürüklüyordu. Çünkü güce, yüceliğe, derinliğe, zafere ihtiyacı vardı. Nietzsche’nin bu konuda yorumu şöyle: “Bizi yerlere seren güçlüdür, bizi yücelten tanrısaldır; bize bir şeyler sezdiren derindir”(s.62). Nietzsche, güzelliğin güç olduğunu belirttikten sonra güzel bir melodiyi de tıpkı güzellik gibi tehlikeli bulduğunu söylüyor. Wagner’in yaptığı da buydu ünlü filozofa göre. Güzel bir melodi, gençlerin kendi ideallerinden farklı olduğundan, gençleri ahlaksız ideallerin peşinden sürükleyebilme gücünün olması toplumsal boyut kazandırıyordu olaya. Bu türden ahlaksızlıklardan kendini korumanın tek bir yolu vardı: Nietzsche öğretilerine uygun idealist olmak... Wagner gibi sanatçıların sayesinde müzisyenlik sanatının giderek bir yalan söyleme yeteneği halini aldığını, Wagner ve Wagner gibilerin, sanatın ve sanatçının çöküşüne çanak tuttuğuna inanıyor ünlü filozof. Wagner’in kendisine özgü bir ilkesinin olmamasını, Wagner’e bağlılığın kültür üzerindeki etkisini şöyle irdeliyor: “Wagner’in geliştirdiği bu hareket gerçekte kimi ön plana getirdi? Bu hareket neyi durmadan büyütmeye çalıştı? Her şeyden önce uzman olmayan, bilgisiz kişilerin ve sanat budalalarının kasılıp durmalarını. Bunu şimdi dernekler düzenliyor”( 79). Ünlü filozof Wagner’e niçin savaş açtığını ise şöyle açıklıyor: “Bu yazıda Wagner’e karşı bir savaş açıyorsam, bu savaş aynı zamanda Alman beğeni biçimine de karşı Beyreuth ahmaklığını bu denli sert eleştirmekle, en azından diğer bazı müzisyenleri bir festival havasına sokmak istiyorum. Wagner’e karşı diğer müzisyenler hiç dikkate alınmıyor. Bu da çok kötü. Çöküş genel nitelikli. Hastalık çok derinlerde.(...) Wagner de müziğin yok oluşunu anımsatan bir ad olarak kalacak ama o bu yok oluşun nedeni değil. Wagner, yalnızca yok oluşu hızlandırdı insanı birdenbire dehşet içerisinde bir uçurumun kenarına getirir gibi, açıkça yaptı bunu”(84). Özetle her iki eserde de Nietzsche’nin Wagner’e bu denli yüklenmesinin asıl nedeni gerçekte Wagner’e değil de, Wagner’den başkasına değer verdiğini anlaması, Wagner’in Almanlar’a özgü bir müzik yaptığına inanması, Wagner’in merhamet dilemek için Hıristiyanlığın Haçı önünde umarsız ve yıkık bir durumda diz çökmesi, Batılı aydınların cesaretini yitirten çöküş çağının temsilcileri olmasına öncülük etmesi... Nietzsche’nin Wagner’e tepkisinin altında yatan asıl nedenin, Wagner ve Wagner gibi toplumsal yabancılaşma (çöküş) hastalığına yakalanmış sanatçılara rağmen önce kendi içerisinde çağını aşmak, sonra kendisinden ilk ve son beklentisi olan çağının filozofu olma isteğini Nietzsche farkıyla gerçekleştirmesidir bana göre. ? Nietzsche Wagner’e Karşı/ Friedrich Nietzsche/ Bir Ruh Bilimcinin YazılarıWagner OlayıBir Müzisyen Sorunu/ Çeviren: M. Osman Toklu/ Ara Yayınevi/ 91 s. KİTAP SAYI Wagner ? SAYFA 30 CUMHURİYET 922
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear