22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

B U L M A C A 1 A 2 J 3 I 4 O 5 B 6 A 7 G 8 E 9 İLKER MUMCUOĞLU J 10 J 11 I 12 H 13 M 14 G 15 C 16 N 17 N 18 J 19 F 20 E 21 C 22 J 23 B 24 J 25 C 26 H 27 J 28 O 29 I 30 G 31 I 32 G 33 K 34 B 35 H 36 F 37 A 38 L 39 J 40 H 41 B 42 C 43 J Feyza HEPÇİLİNGİRLER 20 Aralık Çarşamba Türkçe Günlükleri 22 Aralık Cuma 44 C 45 F 46 G 47 D 48 J 49 C 50 D 51 J 52 C 53 J 54 G 55 H 56 N 57 G 58 G 59 C 60 I 61 O 62 J 63 C 64 K M 65 J 66 D 67 E 68 G 69 E 70 D 71 E 72 L 73 F 74 H 75 F 76 E 77 O 78 N 79 B 80 F 81 B 82 N 83 E 84 O 85 J Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairimizin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şairin “Yalnızın Denizi Gece” adlı kitabından bir şiir alıntısı ve yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Boyalı...” (Jerzy Kosinski’nin tanınmış romanı). 1 6 37 B. “Resimli ...” (Serveti Fünun Dergisi’nin 1928’den sonraki adı). 23 79 34 81 41 5 C. Raymond Quneau’nun deyimiyle, “çağdaş aşk romanlarının en güçlüsü”nü, “Günlerin Köpüğü”nü yazan Fransız yazar. 15 59 21 52 63 49 25 44 42 D. Kendi kullanıldığı alandan başka bir alanda, benzerlik ve anıştırmayla gerçeği çağrıştıran anlatım. 50 47 66 70 E. Kısa ve özlü söz, veciz. 69 83 71 20 76 67 8 F. “... Öyküler” (Tahsin Yücel’in bir kitabı). 75 19 45 36 73 80 G. “... Orta Yeri Sinema” (Atilla Dorsay’ın, “sinema denen büyülü uğraş” üzerine nostaljik yazılarını içeren bir kitabı) 58 57 7 14 30 54 68 46 32 H. “Acı bir şey söylememek için birkaç kere yutkunduktan sonra başını eğdi ve... ... aşağı inmeye başladı.”R. N. Güntekin. 26 55 74 35 12 40 I. Bir işi gerçekleştirmek amacıyla türlü ve düzenli görevler yapan organlardan oluşan. 29 60 11 31 3 J. “Artık ... ... göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun.” Oğuz Atay. 22 9 65 27 24 2 51 62 48 43 18 53 85 10 39 K. Eski dilde “baba”. 64 33 L. “... Mani Padme Hum” (Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitabı). 72 38 M. “... Vitamini” (Cemal Süreya’nın tanınmış bir şiiri). 13 N. “Ona takılan bu... kendisini ihmal etmek için bir sebep sayılmaz.” A. Ş. Hisar. 82 78 17 16 56 O. “Nermi ...” (“Dilin Gücü”, “Felsefenin Çağrısı”, “Güneşle” ve “İnsan Açısından Edebiyat” adlı kitapları da olan yazar.) 61 77 28 4 84 illiyet Kitap, birinci yaş gününü Hilton Altınkubbe salonunda kutladı. Herkesin herkesi yapmacık gülücüklerle selamladığı bu tür toplantıları pek sevmiyorum. O yüzden bu davetlere pek katılmıyorum; sonra katılmadığım için kendime kızdığım bir an geliyor; tam o anda yapılan bir davet olursa ona katılma kararı alıyorum. Bundan sonrası, o günün / gecenin nasıl bir izlenim bıraktığına bağlı olarak değişiyor yeniden. Kalabalıktı Milliyet Kitap’ın daveti. Çoğunu göremediğim, çoğunun da beni görmediği bir ünlü yazarlar topluluğu... Gözleri sizi delip arkanızdakilere ulaşan kimi ünlüler karşısında görünmez olduğunuz duygusuna bile kapılabiliyorsunuz. Milliyet gibi yaygın bir okur kitlesine seslenen gazetenin kitap eki vermesi kuşkusuz çok önemli. Şu anda kitap eki veren 20’nin üzerinde gazete varmış. Bunların en eskisi ve en köklüsü, elinizde tuttuğunuz Cumhuriyet Kitap. Ancak yine de bir, hatta iki soru var ortada: Kitapla okur arasında köprü oluşturması gereken bu ekler, edebiyat dergilerinin daha az okunmasına neden oluyor mu? Tanıttığı kitaplar hakkında bilgi sahibi ettiği okurun, o kitapları okumuş gibi bir izlenime kapılmasına yol açıyor mu? E peydir yazmıyorum konuşma yapmaya gittiğim yerleri. Okuru bıktırmak istemediğimden... Geçen haftalara hiç girmeyeyim; bu haftanın başında Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu’ndaydım; dün Şemsipaşa Halk Kütüphanesi’nde; bugün Irmak okullarının Kitap Şenliği’nde... Az sonra da 11. Bursa Edebiyat Günleri’ne katılmak için Bursa’ya hareket edeceğim. Bugün Irmak’taki Kitap Fuarı’nda hediye edildi, bayıldım kitaba. Çınar Yayınları, “Hababam Sınıfı”nın 50. yılını özel bir baskıyla kutlamış. 407 sayfalık, büyük boy, citli, çok albenili bir kitap haline gelen bu yeni baskı, ayrıca Turhan Selçuk’un çizimleriyle de görsellik kazanmış; Rıfat İlgaz’a yakışan bir kitap olmuş. Bir de adını daha önce duyduğum bir kitap: “Eşekle Gelen Aydınlık”. Köylere eşekle kitap taşıyan; demek ki aydınlık götüren Mustafa Güzelgöz’ün yaşamöyküsünü Mephisto yayımlamış. Tayfun Talipoğlu’nun “Bir Yol Hikâyesi” adlı TV programı çerçevesinde yaptığı bir röportajı da içeren kitap, fotoğraflı ve VCD hediyeli. 25 Aralık Pazartesi 21 Aralık Perşembe nder İlhan’ın elektronik mektubu gözümden kaçmış; arka sayfalara geçince de unutup gitmişim. “Selanik dönme lehçesi” ile ilgili bir şeyler soruyor aslında; ama araya “Cumhuriyet Gazete’sinde” diye yazmanın mı, “Cumhuriyet gazetesinde” diye yazmanın mı doğru sayılması gerektiği sorusunu da sıkıştırmış. Açıkçası, yazım kılavuzlarında bu konuda birlik sağlanmış değil. Gazete sözcüğünün de özel adın içinde yer aldığı varsayımından hareketle her iki sözcüğün büyük yazılmasını öneren de var; ama uygulamada gazete sözcüğünün küçük harfle başlanarak ve kesme ile ayrılmadan yazılmasının (ben henüz öyle yazmayı başaramasam da) genel kabul gördüğünü söyleyebiliriz. Ender İlhan’ın asıl sorusu ise şu: Deniz Kavukçuoğlu’nun köşesinde yer alan bir okur mektubunda Selanik dönme lehçesinden söz edilmiş; “yoktur, demektir, örgüttür” sözcüklerinin doğru yazılışının “yokdur, demekdir, örgütdür” biçiminde olduğu öne sürülmüş. “Ben böyle bir şeyi ilk defa duyuyorum.” diyor ve kuralı anımsatıyor Ender İlhan. Öyle ya, “p, ç, t, k, f, h, s, ş” gibi sert ünsüzlerden biriyle biten sözcüğe “b, c, d, g” seslerinden biriyle başlayan ekler getirildiğinde, ekin başındaki yumuşak ünsüz sertleşir ve sırasıyla “p, ç, t, k” seslerinden birine dönüşür. Dilimizde “Ünsüz benzeşmesi” dediğimiz kuraldır bu. “Yok, demek, örgüt” sözcükleri k ve t sert ünsüzleri ile bittiğine göre, yanlarına, yumuşak d ünsüzünü değil, onun sertini, yani t ünsüzünü almalıdır. Hazır sözü buraya kadar getirmişken “Ünsüz yumuşaması”na da değinmek iyi olur; çünkü sık sık “Irak’a, Orhan Pamuk’a” okunuşları da geliyor kulağımıza. Bu sözcükler böyle yazılır; ama “Irağa, Orhan Pamuğa” diye okunur. Kimi tek heceli sözcüklerle kimi yabancı sözcükler bu kurala uymasa da “p, ç, t, k” seslerinden biriyle biten sözcüğe ünlüyle başlayan ek geldiğinde, sözcüğün sonundaki sert ünsüz yumuşar, “b, c, d, g, ğ...”ye dönüşür. “Selanik dönme lehçesi”ne gelince... Bu konuda bir şey bilmiyorum. B “E 879. sayının çözümü: A. Abüüü, B. Tarık Dursun Kakınç, C. Tarafından, D. İhsan Bey, E. Lulu, F. Asır, G. İşler, H. Löbon, I. Hürrem Sultan, J. Albert, K. Nuas. Şiir: “Her sene bir eylül bıçaklanır/ ufuktan martılar dökülüşür/ sonbahar İstanbuldan utanır Suna Su.” ursa... Tarihse tarih, doğaysa doğa; nasıl zengin bir kültür... “Bursa’nın nesi ünlüdür?” diye sorulduğunda bir çırpıda sayılamaz Bursa’yla özdeşleşmiş olanlar. Sözgelimi, 11. Bursa Edebiyat Günleri için “Edebiyatımızın İpek Şehri Bursa” başlığı kullanılmış. Yalnız ipek mi? Bursa’nın döneri, Bursa’nın bıçakları, Bursa’nın havluları, Bursa’nın camileri, Tanpınar’ca söylersek Bursa’nın zamanı, Nâzım cephesinden bakarsak Bursa’nın cezaevi, Reşat Nuri Güntekin açısından yaklaşıldığında Çalıkuşu Feride’nin sığınağı; 11.si düzenlendiğine göre Bursa’nın Edebiyat Günleri ve kim bilir aklıma gelmeyen daha neler... İlk gün neredeyse tümüyle “Yazın Dünyamızda Kadın” konusuna ayrılmıştı; ama hazırlıklarda unutulan ya da önemsenmeyen, pek de ayrıntı sayılamayacak önemli bir eksik vardı. Bu günlerle ilgili olan tüm afiş, duyuru, reklam, program vb. basılı kâğıdın üzerinde 11. Edebiyat Günleri’nin simgesi olarak bir dolmakalemin ucu ve yazar portrelerinden oluşan bir kolaj yer alıyordu. 13 yazar ve şair fotoğrafı arasında tek kadın yazar ya da şairin bulunmaması, konuk yazar ve şair kadınların gözünden kaçamazdı; kaçmadı. Oturumlardan birinde Halide Edip’in başörtülü bir fotoğrafı kolajın bir yanına projeksiyonla eklendi; oturum bitince de kaldırıldı. Bu ihmalin dışında her şey çok iyiydi. Biz İstanbul’dan gidenler her oturumda dinleyici olarak salonu doldurduğumuzdan Bursalıların etkinliklere çok fazla ilgi göstermemesi bile pek dikkati çekmedi. Tekin Sönmez bir sinevizyon gösterisi yaptı, şiirler okundu, imza günü düzenlendi, konuşuldu, tartışıldı, atölye çalışmaları yapıldı. Kimler yoktu ki! İşte yalnız ilk günün programındaki adlar: Sennur Sezer, küçük İskender, Salih Bolat, Zeynep Uzunbay, Ömer Erdem, Metin Celal, Nurduran Duman, Bâki Ayhan T., Ali Akbaş, Mustafa Efe, Hilmi Haşal, Enver Ercan, Mine Ergen, Bilgesu Erenus, Mediha Göbenli, Tülin Tankut, Ülker Köksal, Hande Öğüt, Mahmut Temizyürek, Necmiye Alpay, Yakup Deliömeroğlu, Hilmi Yavuz. ? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. CUMHURİYET KİTAP SAYI 881 SAYFA 39
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear