Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O K U R L A R A Enver Aysever, tiyatrodaki başarılarını edebiyatta da sürdürmeye kararlı gibi görünüyor. Son romanı “Bir An Bin Parça” yaşamın kıyısında kalmış insanların düşlerini, aşklarını, acılarını, hissettiklerini tiyatro ekseni çevresinde akıcı bir dille anlatıyor. Enver Aysever’le bu romanını konuştuk. Kateb Yacine’in “Nedjma”sı Can Yayınları tarafından yayımlandı. Nedjma, hem genç ve tehlikeli bir kadın hem de Cezayir’in kendisidir. Anlatı içinde anlatılarla gelişen roman, anlatım tekniğiyle de öne çıkıyor. Nedjma’yı Pınar Savaş değerlendirdi. Pervin Bilol, gezmeyi ve gezi izlenimlerini paylaşmayı seviyor. “Keşiften Keyfe Yolculuk” adlı kitabını yayımlayan Pervin Bilol, çocukluğundan beri gezdiği, gördüğü yerleri sade, samimi ve açıklayıcı bir dille anlatıyor. Bilol’la kitabını ve gezilerini konuştuk. Metin Cengiz, şiir üzerine düşünceleriyle de öne çıkan bir isim. Son kitabı “Aşk İlahileriGünümüze Hüzzamlar” üzerine söyleşirken şiir ve şiirin kuramsal yapısı arasında mekik dokuduk. İlginizi çekecek bir konuşma çıktı ortaya. Didem Uslu, edebiyat kuramı çalışmalarından sonra bu kez doğrudan edebiyata yöneliyor. “Zamanın Ötesinde Buluşma” adlı romanı üzerine konuştuk. Romanın karakterleri arasındaki yolculuğumuz bir hayli ilginç geçti. İlginizi çekecektir. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr turhangunay@cumhuriyet.com.tr E DİP: KaragözHacivat kutuplaşmasını gününe uyarlama sorunu, Ercümend Behzad sonrasında da birkaç kez denenmiştir. 1968 yılında düzenlenen bir yarışmanın ardından kitaplaştırılan ve nicedir sahaf dükkânlarından bile sırra kadem basmış durumda olan “Günümüzün Diline ve Hayatına Uygun 5 Karagöz Oyunu” başlıklı derlemede Aziz Nesin, Mehmet Seyda, Erkut Babakul, Hidayet Gülen ve Erol Aksoy’un denemeleri yer alır. Bu oyunlardan biri, Mehmet Seyda’nın “Karagöz’ün Seçmenliği” adlı metni, altmış yıllık çokpartili siyasal yaşamın hâlâ eskimemiş bir sorununa el atar. Aday adayı, Satıcının Ölmezi, Komiser, Bekçi Memiş gibi yeni tipler önerir Seyda ve ara sıra Karagöz’ün klasik lezzetine yaraşır diyaloglar ördüğü göze çarpar. Özellikle de Karagöz’ün “bunları önce öldüreceğiz, sonra yaşatacağız”, “çorak topraklara hep aşure ekeceğiz”, Hacivat’ın “partimiz sizi kuş sütüyle besleyecek”, “siz çalışacaksınız, bizler otlayacağız!” türü seçim vaatlerini aday adayının “ceğiz!”, “cağız” replikleriyle tamamladığı bölümlerin üzerinde durmaya değer. KARAGÖZ: Ne o ulan, yakında yoksa seçim mi var? HACİVAT: Aman Karagöz’üm sakın ola bir daha “ulan! demeyesin, yoksa ilk seçimden Başbakan olarak çıkıverirsin sandıktan! EDİP: Değerli konuklar, görüyorsunuz bu Karagöz’le Hacivat’la uğraşmaya gelmiyor, sözü bir ucundan tutmaya görsünler! Çok uzaklaşmadan konuma dönüyorum hemen. Az önce andığım derlemede Aziz Nesin’in de bir oyunun yer aldığına değindiydim. Aziz Nesin, belki de o yarışmanın hızıyla, iki Karagöz oyunu daha kaleme almıştır, üç oyundan sonuncusunun adı “Karagöz’ün Antrenörlüğü”dür. Konunun başlığından da anlaşılacağı gibi, hem “günümüzün diline ve hayatına uygun”luğu açısından dörtdörtlük bir seçimdir bu, hem de, günümüz Türkiye’sinin bütün televizyon kanalları futbol tartışma programlarında KaragözHacivat geleneğini farkında olmaksızın uyguladıkları için, Aziz Nesin’in önceleyici bakışının önemini vurgulaması bakımından apayrı bir yeri vardır bu oyunun. Öte yandan, yazarın yapıtı baştan uca bir muhalif çizgi çektiği, toplumun hemen her kesimini yergi merceğiyle taradığı için, Karagöz figürünün ona çekici gelmesi eşyanın mantığından sayılabilir. Ne ki, bu yaklaşımın doğruluğunu tartmak için biraz daha bekleteceğim sizi. KARAGÖZ: Yazdım. EDİP: Karagöz, Türk şiirinde pek az görünmüştür. Ercümend Behzad’ın andığım şiirinin yanında Halit Fahri Ozansoy’un Karagöz, Salâh Birsel’in Hacivat şiirleri anılabilir Salâh Bey Tarihi’nin ilk bölümünü oluşturan “Kahveler Kitabı”nda yer alan “Alsam elini elime aman” başlıklı denemeyi de unutmamak gerekir. Ama asıl ağır top, bana kalırsa, Ece Ayhan’dır. Onun “Ölümün Arkasından Konuşmak” başlıklı şiirinde, Türkiye’de DoğuBatı tartışmasının 1970’li yıllara gelirken aldığı boyuta ilişkin köktenci eleştirilerini KaragözHacivat kutuplaşmasında simgeleştirdiği görülür. O şiirden aktarıyorum: “Evet, açıl Doğu açıl! Doğu açılsın, Doğu açılacak elbette. Ama yeni bir Akdenizli der ki, hem yeni ayana, hem yeni divanilere, Doğu’ya doğru fazla giden, coğrafya yüzünden, Batıya düşer. Tersi de geçerlidir bunun. İster Hacivat’ın, ister Karagöz’ün olsun, ölü bir altyapıya dayandığı için, birbirinin tersi olmaktan öte, bir anlamı, karşıt Enis BATUR Pervasız Pertavsız Karagöz: Kollokyum içre kollokyum (3) ların çatışması olmayan bu düşünceler, topraklarda, halkın arasında, bir halife, bir oğul bırakmayacaktır, bırakmıyor”. Ece Ayhan’ın Karagöz’ü bir metafor olarak değilse bile, bir “motif” olarak kullanmayı sevdiği dikkat çeker. Kaldı ki, çeşitli şair ve sanat adamlarıyla gerçekleştirdiği bütün söyleşilerde, Karagöz oyunlarının sözakışı düzenine iyikötü ayak uydurduğu fark edilir. KARAGÖZ: Yazdım, yoruldum. EDİP: Bir tek Karagöz mü, sanırım herkes yoruldu. Ne var ki, esas yorumumu sona sakladığım için, uzun bir tirad daha çekmek zorundayım şimdi. Biliyorsunuz, ‘yeniden kullanım’ın öne çıktığı postmodern çağda yüzüyoruz bir süredir. Yaklaşımındaki köktenci özgünlüğün hakkını teslim etmekle birlikte, Ece Ayhan gibi büsbütün karşı çıkmıyorum o tür kullanımlara iyisi, doğrusu varsa önümde, neden olmasın demeye hazırım. Gelgelelim, Türk Edebiyatı’nın çağdaş serüveninde sözgelimi Karagöz’ün yeniden dolaşıma sokulduğu örnekleri yalnızca nicelikçe değil, nitelikçe de oldukça cılız bulduğumu itiraf etmek isterim. Bunun gerekçesini, Ece Ayhan’ın “tedavülden çekilmiş paralara bakırcılarda dahi rastlanmıyor” yargısına bitiştirmemek gerekir gene de. Geleneğin, geçmişin tohumlarından verimli sonuç almak bir bakıma iyi okumakla, doğru okumakla, başka türlü okumakla bağlantılıdır. Pierre Chuvin’le Karagöz kollokyumu üzerinde konuşmak üzere buluşalı aylar oldu. Geçen süre içinde Karagöz külliyatını yeniden okudum; bu, doğal bir durum. Aynı süre içinde, çevremdeki farklı okur kuşaklarından arkadaşlarıma sorunca anladım ki, hiçbiri Karagöz metinleri okuduklarını anımsamıyorlar. Gerçekten de, klasik metinleri artık kimsenin okumadığı, çünkü herkesin bildiği doğru demek ki. İki soru çıkıyor şu kavşakta, önüme. Birincisi: Neden okumuyorlar? İkincisi, elbette okuyanları vardır, nasıl okuyorlar? Biribirilerine kenetli bu sorular, hem de sıkısıkıya. Doğru yanıt, iki Türk yazarının metinlerinde bulunuyor bana kalırsa: Orhan Duru’nun ve Orhan Asena’nın birkaç yıl arayla Papirüs ve Tiyatro dergilerinde yayımlanan denemeleri, sorunun özünü aydınlatıyor. Orhan Duru, yüzyıla yakın bir süredir Karagöz metinlerinin nasıl ehlileştirildiğini, budandığını, nezih bir hale getirildiğini olanca açıklığıyla ortaya dökmüştür “Karagöz’de Erotizm” başlıklı denemesinde. Namık Kemal’den başlayan, Nurettin Sevin, Selim Nüzhet Gerçek, Banarlı gibi Cumhuriyet döneminin kültür adamlarına varan “korumacı” bir zihniyetin temsilcileri Karagöz’deki cinsellik ögelerini, “ahlak dışı” buldukları ayrıntıları ayıklamaktan, bundan da önemlisi ağzıbozuk Karagöz’ü rötuşlamaktan yana olmuşlardır. İğdiş edilmiş bir Karagöz neden okunsun? Nasıl bir yeniden yaratım odağı olarak görülsün? Bir dönem banka reklamlarına konuk edilen KaragözHacivat çiftinin kitleselleştirilme biçimine neredeyse ağıt yakar Orhan Asena: “Zavallı Karagöz, dilini kesecekler senin. Öyle uluorta konuştuğun için, edep erkân bilmediğin, söz gümüşse, sükut altındır atasözüne uymadığın için. O bol biberli, bol küfürlü konuşmalarından ötürü… Karagöz, hadım edecekler seni. Hadım edecekler de, uysallaştıracaklar, çağdaşlaştıracaklar, insan karşısına, çoluk çocuk karşısına çıkabilecek bir hâle getirecekler…” Orhan Duru’nun ve Orhan Asena’nın yazılarını Karagöz uzmanları zaten tanıyordur daha önemlisi, uzmanların Karagöz’ün dilini çok iyi tanıyor olmaları şüphesiz. Benim kaygım, dar uzman çevresinin dışında Karagöz metinlerinin gizilgücünün düz okura nasıl ulaştırılacağı yönünde biçim alıyor asıl. Türkiye’de otorite, Halk’ı Halk kültüründen korumak için uğraş veriyor üç çeyrek yüzyıldır. Pertev Nail Boratav’ın Nasreddin Hoca çalışmasının başından geçenleri bilen biliyordur. Karagöz “corpus”unun durumu bana farklı görünmüyor. Bu temel metinlerin okullarda olduğu gibi, nasıl derlenmişlerse öyle okutulmaları gerektiğini söyleyecek olsam –ki elbette söylüyorum, söyleyeceğim. Eğitim dünyasının bekçileri vaveylâ koparacaklardır, “çocuklarımızın ahlakını bozmaya çalışıyorlar” diye; o insanlar besbelli Türk çocuklarının ağzının ne denli bozuk olduğunu bilmeyecek, görmeyecek haldeler adam gibi Karagöz’ü, Hoca’yı okuyacak olurlarsa, hiç değilse en kaba biçimiyle sövüp saymaktan kurtulur, ağzıbozukluğun ince taraflarını öğrenir ve zekâlarını geliştirirler. İşte bütün bunlar olduğunda, olabilirse, şu okkalı Karagöz metinlerini tanıyarak yola çıkacak yeni kuşak Türk edebiyatçıları sıkı “nevi icad”larda bulunabileceklerdir. HACİVAT: Yıktın perdeyi eyledin vîrân! KARAGÖZ: Her ne kadar sürei lisân ettiyse af ola! ? Haftanın kitabı: Medeniyet Kaybı, Tanıl Bora, Birikim Yay., 292 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 856 SAYFA 3