28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

? Laik Eğitimden Şeriatçı Eğitime/ Nurettin Koç/ Berfin Yayınları/ 376 s. ları yoktu artık… Ritmi hissedip dokuları beraberce soluduğunda hareket etmeye başlar ve sonunda inanılmaz bir zevk dalgasına kapılır, soluksuz kalırlardı.” B. A. Boryan’ın Gözüyle TürkErmeni Çatışması/ Mehmet Perinçek/ Kaynak Yayınları/ 92 s. Mehmet Perinçek, Ermeni devlet adamı Boryan’ın “Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB” adlı yapıtı üzerinden Osmanlı’dan Lozan’a Ermeni meselesini inceliyor. “B. A. Boryan’ın Gözüyle TürkErmeni Çatışması”, Boryan’ın yayımladığı zengin belgeler yanında, RusSovyet arşivlerindeki başka belgeler de sunuluyor. Boryan, bu kitabı nedeniyle Ermeni milliyetçileri tarafından hain ilan edilmiştir. Kırmızı Karanfil/ Reşat Enis/ Yordam Kitap/ 256 s. Kırmızı Karanfil, 1984 yılı başında ölen Reşat Enis’in son romanı ve ilk kez yayımlanıyor. Gerçek ile kurgunun iç içe geçtiği bu anıroman, yazarını yorulmazcasına gerçekleri yazmaya yönelten yaşam deneyimine, dönemin toplumsal ve siyasal çelişkileriyle birlikte tanık ediyor okuru. Roman, yakın dönem İstanbul’unun tüm çarpıklıklarını katı bir gerçeklikle, bir aydın gazetecinin eleştirel gözüyle sunuyor. Reşat Enis (Aygen), toplumun alt katmanlarına yönelen dikkatiyle sosyal ve moral çarpıklıkları tüm çıplaklığıyla yansıtan bir tutum izlemiştir. Tercümei Kenzü’lİştihâ/ Ahmed Cavid/ Hazırlayanlar: Seyit Ali KahramanPriscilla Mary Işın/ Kitap Yayınevi/ 174 s. dilinin (bincuşk) kadınlarda şehveti artırdığını söylüyor. Tehlikeli Akrabalık/ Zafer Şenocak/ Alef Yayınevi/ 128 s. Yer yer kararmış bir gümüş kutunun içinde, bir ailenin unutulmak, üstü örtülmek istenen anıları gelir kapıyı çalar... Anılar, şömineye atılacak olan fotoğraftaki “komik bıyıklı bir adam”a aittir. Bu Osmanlı subayının 1916 yılında yirmi yaşında, doğduğu yer olan Kars’ta görev yaparken tutmaya başladığı günce, on yıllar sonra torununa kalacaktır. Büyükbabayla torunu birbirine bağlayan bu tehlikeli akrabalık, torunu, Doğu ile Batı’nın, geçmiş ile şimdinin arasına sıkışan, Berlin, Münih ve İstanbul sokaklarında ve Amerika bozkırında derin bir kimlik arayışına sürükler. Kanında Almanlık, Türklük, Yahudilik ve Müslümanlık barındıran torun, dilini ancak bir çevirmenden yardım alarak anladığı büyükbabasının elyazmalarını okurken, zihnine bir soru saplanacaktır: Büyükbabam neden intihar etti? Yitik Dünyadan Resimler/ Lawrence Ferlinghetti/ Çeviren: Gürkal Aylan/ Artshop Yayınları/ 44 s. Lawrence Ferlinghetti 1919’da New York’ta doğdu. Halen San Francisco’da yaşamaktadır. Ferlinghetti, ellili yıllarda modern Amerikan toplumunun ikiyüzlülüğünü eleştiren yazarlar, şairler ve diğer sanatçıların oluşturduğu Beat kuşağının sözcüsü ve putları kıran bir sembolüdür. Lawrence Ferlinghetti’nin “Yitik Dünyadan Resimler” adlı şiir kitabı, ilk kez 1955’te yayımlanmış. İmbatta Karanfil Kokusu/ Selma Fındıklı/ Remzi Kitabevi/ 160 s. Bu kitapta, Osmanlı Devleti’ni yiyip bitiren din eğitimi ve onun yol açtığı ahlak çöküntüsü de Türkiye Cumhuriyeti için büyük tehlikeler oluşturan imam hatip liseleri ile Kuran kurslarının içyüzü de çeşitli kaynakların yanı sıra, resmi belgelerle sunuluyor; zaman zaman bir bakanlık içinde iki müsteşarlığa bölünecek kadar ileri giden genel eğitimmesleki ve teknik eğitim, özellikle de genel eğitimteknik eğitim sürtüşmesi belgelerden izlenebiliyor. Kimi zaman da yabancı dille eğitim konusunda ulusalcı olunamadığını; anaokulu, çok amaçlı lise, eğitim haritası, halk eğitimi, eğitim izlenceleri gibi konulardaysa Osmanlı’dan bu yana kayda değer bir ilerleme sağlanamadığını açıklıyor. Gitmenin Tam Vaktiydi/ Jak Alguadiş/ Yitik Ülke Yayınları/ 130 s. “Jak Alguadiş’in, ‘Gitmenin Tam Vaktiydi’de, ama bilerek ama bilmeyerek, Binbir Gece Masalları’ndan doğan bir anlatma geleneğinin modern bir karşılığını verdiğini; kutu içinden kutu çıkan, bir halkadan daha genişine ilerleyen amansız kader hikâyeleri ile kaybolmuş bir zamanın anahtarını bulup bize yeniden armağan ettiğini düşünüyorum. ‘Gitmenin Tam Vaktiydi’, İstanbul’da yazılmış en özel, ayrıksı kitaplardan biri: Alguadiş’in bütünüyle özgün serüveninin süreceğinden şüphe duymuyorum” diyor Enis Batur. Kraliyet Doktorunun Ziyareti/ Per Olov Enquist/ Çeviren: Füsun Ece Ferah/ Kanat Kitap/ 314 s. VII. Christian’a kraliyet doktoru olarak seçilen Struensee’nin ziyareti “küçük ve tuhaf” Danimarka Krallığı’nı geri dönülmez biçimde değiştirecekti. Aydınlanmacı Alman doktor, kralın akli dengesizliğinin yarattığı iktidar boşluğunu doldurarak “Strueense Devri” olarak adlandırılan dönemde altı yüzden fazla kararnameye imza atacak, ifade özgürlüğü ilkin kuzeyin bu küçük krallığında yürürlüğe girecekti. Ancak, ilerici fikirlere karşı olan saray onu durdurmak üzere harekete geçecek, bu “büyük oyunun” başaktörlerinden biri de “küçük İngiliz kız” Kraliçe Caroline Mathilde olacaktı. Voltaire ve Rousseau gibi Aydınlanma filozoflarının övgüyle bahsettiği “aydınlanmış” kral Christian, içinde karanlık meşale taşıyan bir çocuk muydu? Peki karanlığın meşalesi aydınlık saçabilir miydi? Peki en büyük arzu, yaşam ve ölüm, sınırda mıydı? “En büyük zevkin, onun derinliklerine girip beklemek olduğunu anlamıştı; altında gözleri kapalı uzanan kadının onun nabzını beklediğini hissederdi. İkisi de beklerdi, vücutSAYFA 36 Ahmed Cavid’in “Tercümei Kenzü’lİştiha” adlı kitabı, İranlı şair Mevlana Ebu İshak Hallacı Şirazi’nin (ö. 1423 veya 1427) Kenzü’lİştiha (İştah Hazinesi) adlı şiirindeki yemeklerle ilgili tabirlerden oluşan bir sözlüktür. Bu yapıtın asıl önemi, eski İran mutfağı ile Türk mutfağı arasındaki bağlantıları göstermesinden çok kendi zamanına ait gözlemleridir. Cavid, 18. yüzyılda İstanbul’un yemekleri, satıcıları ve gıda maddelerinin fiyatları gibi çeşitli konularda bilgiler veriyor ve yemekle ilgili çeşitli gelenekleri anlatıyor; çocukların dişleri çıkınca yapılan diş buğdayı (danek), çörek otunun nazar olarak çocuklara takılması (buğnec) ve dostların arası açılınca barıştırmak için verilen yemek (aşti huvare) bunlar arasında. Ahmed Cavid sözlüğünde, başta bitkiler olmak üzere birçok yiyeceğin tıbbi faydalarını anlatıyor. Örneğin devedikeni basura (uştur har), karnıyarık humma ateşine (bergosi), karnıyarık peltesi öksürüğe (buşuliyon), kimyonlu yahninin istiskayı zıkkiye hastalığına iyi geldiklerini, kuş İmbat püfür püfür esiyor akşamüzeri... Kadifekale’de, Basmane’de, Kordonboyu’nda, Alsancak’ta, Soğukkuyu’da, Bornova’da, Naldöken’de, İkiçeşmelik’te, Kokaryalı’da, Frenk Mahallesi’nde baygın karanfil kokuları... Rıhtımda her zamanki kalabalık... Şık giyimli Levanten kadınları... Dervişler, hahamlar, papazlar... Gemilerden indirilecek malları bekleyen heyecanlı tacirler... Seyyar satıcılar, lostracılar, balıkçılar... Kediler, köpekler, martılar... Mavnaların çatırtısı, hamalların gürültülü konuşmaları en güzel şarkı. Kordonboyu’nda tiyatrolar, oteller, sinematografhaneler, kafeaman’lar, kafeşantan’lar, Hamidiye vapurları, atlı tramvaylar, süslü faytonlar... Türkler, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Levantenler, Beyaz Ruslar... Sultan Abdülaziz devrinden İkinci Dünya Savaşı’nın ilk kıvılcımlarına kadar acıları, sevinçleri farklı olsa da aynı rüzgârla serinleyen tüm İzmir halkı anlatılıyor bu kitapta. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 876
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear