Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA Haldun Taner Seyir Defteri Haldun TANER nin ana sorunu, gazeteradyotabela vb. kullanımı, oyun sonları, ikili,üçlü seçenek/yorum sunma, metinlerin bölümlenmesi ve klasik epik öğeler bakımından incelenir, sonuç bir çizelge biçiminde okuyucuya sunulur. ‘İKİLİ KARŞITLIK DURUMLARI’ İkinci bölümde biraz daha derinlik kazanır inceleme ve metinler daha boyutlu olarak ele alınır. Her şeyden önce, Haldun Taner’in metin yapısını “ikili karşıtlık durumları” üstüne kurduğu saptanır. Konuların ana çatışmasını bunlar yarattığı gibi, gerek tip düzleminde çizilmiş asal kişilerin biçimlenişi, gerekse aktarılmak istenen ileti hep ikili karşıtlık aracılığıyla oluşturulmaktadır. Biraz daha deşildiğinde, sözü edilen durumların kendi içlerinde de üç ana çatışma içerdikleri saptanır: Gerçeklik ile Görülmek istenen, Eski ile Yeni, Ezen ile Ezilen. Öte yandan, oyunların asal kişilerinin toplum ile ilişkilerine bakıldığında ortaya çıkan, “Kendi dışında biri olmaya yeltenme durumu” ile “Zorunlu/gönüllü eylemsizlik, Tepkisizlik”tir. Sonuç olarak hep bir Yap(ama)mak, Ol(ama)mak sorunsalı yaşar Taner kişileri. Püskürtülen özne ya genelgeçer toplumsal değerlere teslim olacaktır ya da kendi kendine, kendi değerlerine sığınacaktır. Ne olursa olsun, temelde beliren kendini bulamamış, oturmamış bir toplumun imgesi olacaktır; ciddi bir temelsizlik sorunu… ? Hilmi KAVALA aldun Taner Seyir Defteri”, yazarın kabare oyunları dışındaki tiyatro metinlerini inceleyen, yine aynı doğrultuda seyirciyle kurulan ilişkiyi, ona biçilen konumu belirleme uğraşına giren bir çalışma.Dört bölümden oluşuyor kitap; bunlara bir de arka kapak içine katlamalı biçimde iliştirilmiş ve “Haldun Taner Tiyatro Haritası” adını taşıyan bir tablo eklenmiş. Yazarın on iki oyununun sunduğu veriler ile incelemecinin bilgi ve birikiminin buluşmasıyla oluşturulan bu ilginç “harita” Haldun Taner dramaturgisinin ayrıntılı dökümünü yapar, aynı zamanda da kitabın ana kaynağını oluşturur. Öteki çalışmalarında olduğu gibi bunda da makrodan mikroya veya genelden özele giden Esen Çamurdan işe “Haldun Taner Tiyatro Haritası”na genel olarak bakmakla başlamış ve kitabın ilk bölümünü buna ayırmış. “H Esen ÇAMURDAN on iki oyunun yarısında artzamanlılık yaratmış, geriye kalanlarda ise seçenekleri konunun içinden vermiştir. Seyirciyi bir tartışma ortamının içine çekmeyi hedefleyen yazarın bir başka yolu da şaşırtmacalı oyun sonlarıdır. Gerçekten de, tarihsel olayları işleyen ya da geçmiş zamanı sahneye getiren üç yapıt dışındakilerin tümünün sonu beklenmedik niteliktedir. Bununla da yetinmez yazarımız, kimi oyunlarının sonlarına doğrudan ya da dolaylı müdahale eder, ibret dersi verir. Böylece Haldun Taner’in seyirciye karşı duruşu, daha doğrusu onu koyduğu yer yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Tüm epik yazarlar gibi Taner de seyirciyi yönlendirmek ister, çeşitli yollardan onu etkilemeye çalışır. Kendini metnin ardından da gösterir yazar; yaratılan karşıt durumlar buna hizmet ettiği gibi Anlatıcı, Koro benzeri epik öğeler de onun doğrudan sözcülüğünü yaparlar. Dahası, ayraç içleri, kişi ve oyun adları da aynı hedef için seferber edilmişlerdir. Sonuç olarak Haldun Taner seyircisine, oyun kişisine davrandığı gibi davranır: Babacan bir yaklaşım içindedir, seyircinin yanlış yola sapmasından korkar, sürekli korur onu, yol gösterir. Üstelik hep iyi görmek ve göstermekten yanadır, seyircinin de böyle yorumlaması için çaba gösterir. “Ama gerçek o ki, ne yaparsa yapsın, görmek istediği toplum imgesi görülenin çok ötesindedir daha. Bir türlü kurumlaşamamış bir toplumdan sahneye yansıyanlar, çığrından çıkmış bir dünyanın tüm budalalığını dile getirir.” “Haldun Taner Seyir Defteri”nde Esen Çamurdan, bu kez Taner tiyatrosu için değişik bir okuma önerisinde bulunmakta.? Başka bir deyişle, okuyucuya böyle bir okuma yolu önermiş. Sözkonusu yaklaşımın bütünü görmeyi sağlayacağına inanan araştırmacı, bunun aynı zamanda onu oluşturan öğeleri de, hem kendi içlerinde hem de bütünün bir parçası olarak, değerlendirmeye yarayacağını vurgular. On iki oyun konu kaynağı, Anlatıcı, zaman, yer/ uzam, kişiler, ana çatışma, asal kişi ŞAŞIRTMACALI OYUN SONLARI Bu noktadan sonra, Taner oyunlarının üstyapısını oluşturan toplumsal karmaşanın metnin yapısına, yani altyapıya yansımasının peşine düşer Esen Çamurdan. Ve oyun boyunca sürdürülen çatışmanın seyirciye de yansıtıldığının ve ona dolaylı, dolaysız ikili üçlü seçenek veya yorum sunulduğunun örneklerle altını çizer. Amacına ulaşmak için Haldun Taner, ve mutlulukla savaşa katılan erler, bir süre sonra garipleşip, tabiri caizse delirirler. Psikiyatrların devreye girişi, tam da onların sapır sapır dökülmesiyle ilgili olsa da, biraz da cevahiri kurtarma işlemiyle psikiyatriyi önemsemek zorunda kalan ordu, 1. Dünya Savaşı’nda, “gülle şoku” tanısıyla onlarca askerin ‘iş göremez’ hale gelmesini ilk anda hazmedemez. Dr. Paul Davis, ruhsal çöküntü yaşayan bir asker için, “Değişik duygular karmaşasında şiddetli anksiyete ve bezginlik, ruhsal çöküş, yaşamaktan utanç duyma, savaşmaktan kurtulduğu için ferahlama, depresyon ve huzursuzluk, düşmandan hem nefret hem de korkma vb. duygular ön plana çıkacaktır” saptamasını yapsa da Haldun Taner Seyir Defteri/ Esen Çamurdan/ Bilgi Yayınevi/ 102 s. tüm bu gerçekler 20. yüzyılın sonlarına doğru kabul görecektir. “ÇAĞDAŞ BASKILARA” PSİKOTERAPİST Sinir Savaşı, her ne kadar askerlik yaşamının neden olduğu ruhsal bozukluklar alanında derinlemesine gezinse de, bugünkü normal yaşamda önemli bir alanı işgal eden psikiyatrinin, hızının önemli bir kısmını savaşlardan aldığına dair tarihselsosyal gerçeklikten yola çıkıyor. Sanayi devrimiyle birlikte hızlanan kent yaşamı yabancılaştırıcı etkisiyle insanları ‘tükeniş’e götürürken, kalabalıklaşan insanlar da, bilimsel araştırmanın ve popüler söylemin konusu olurlar. Sinir Savaşı’nın sosyolojik izleği, artık KİTAP SAYI Sinir Savaşı ? Aysel SAĞIR avaş, psikiyatriyi gereksindiğinde, öldürmeöldürülme gerçeğiyle ilişkisi de değişir mi? Savaş gerçeğiyle ilgili bir şey söylenecekse eğer, bütün yollar oraya, yani ego’lara çıkar. Savaş da, dev ego savaşımıdır dersek konudan uzaklaşır mıyız? Oysa ki konu, savaşın dövüş(türül)en özneleri olan askerlerin psikolojisini ve akıl sağlığını nasıl bozduğuyla ilgili. Ben Shep S hard, Sinir Savaşı’nda, 1. Dünya Savaşı’ndan Körfez Savaşı’na kadar uzanan çizgideki asker gerçeğiyle birlikte, başarılamayan hayatlarla savaş arasındaki bağlantıya işaret ediyor. Ama karşımızda sadece yüksek rütbeliler ve onları zincirleme takip eden bir hiyerarşi yok. Daha çok erkeklerin istihdamından oluşan savaş sektöründe bu kez, gerçek hayattan alınmış tıp otoriteleri de arzı endam ediyor. Daha işin başında neredeyse coşku ? SAYFA 24 CUMHURİYET 876