28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

O K U R L A R A "Ben burada Sabahattin Ali'yi geniş açıdan ele almak istiyorum. Yani tüm yaşamı, gençliği, aşkları, Sertellerle ve Nâzım'la olan dostluğu, çektiği acılar, Aydın'da tutuklanması, Konya'da başına gelen felaket, Turancılar'ın saldırısı, Devlet Konservatuvarı yılları, 'Görüşler' ve 'Tan' olayı, 'Markopaşa' macerası, kamyonla taşımacılık ve kaçış..." Hıfzı Topuz edebiyatımızın unutulmaz adı Sabahattin Ali'yi anlattığı 'Başın Öne Eğilmesin' adını taşıyan kitabının başına yazdığı 'Birkaç Söz'de anlatıyor bunları. Sabahattin Ali'yi yakından tanıyan bir dostu olarak da önem taşıyor. Topuz'la kitabını konuştuk. Arif Keskiner anılarını anlatmaya devam ediyor. 'Çiçek Gibi', 'Yine mi Çiçek'ten sonra bu kez de 'Elbette Çiçek' ile geldi okurlarının karşısına. Yine zamanlar, mekânlar ve insanlar yan yana, iç içe, birlikte. Yine, her öyküsünde kâh gülümsetiyor okuru, kâh buruk bir tat bırakıyor damakta. Sinema ve aşklarıyla başlayan kitap, tanıdığı insanlarla sürüp gidiyor. Arif Keskiner'le kitabı üzerine söyleşiyi Erdem Öztop gerçekleştirdi. HıfzıTopuz söyleşisini de Erdem Öztop'un yaptığını belirtmek gerekiyor. Halim Yazıcı, İzmir'li şairlerden. Kitabı 'Âşıkhava Sineması' edebiyatseverler tarafından ilgiyle karşılandı. Kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdik. Kitabı ile ilgili bir değerlendirme yazısıyla birlikte yayımlıyoruz. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr turhangunay@cumhuriyet.com.tr lpay’lı Köln lige galibiyetle başlamış; milli futbolcumuz, ilk golün asistini yapmış. Yıldıray’lı Hertha Berlin, buna karşılık, 11 berabere ayrılmış sahadan, Yıldıray ilk onbirdeymiş, 81. dakikada oyundan alınmış. Mustafa Denizli, bir aksilik olmazsa, bugün yarın Persepolis’le kontrat imzalıyormuş; televizyon kanallarımızdan biri İran liginden naklen yayına başlar artık. Bıraksanız, uzar gider bu liste. Gurbetteki gurur tablomuz. Hakan Yakın’ın bileği burkulsa, haber. Tugay üşütmüşse, öğreniyoruz. Bizi temsil ediyorlar. Çılgın Türk’ün yapabileceklerini cümle âleme göstermek için oradalar. Nihat’la övünmemek için enikonu ulusal bilinçten yoksun olmak gerekiyor. Bir başka yakada, uluslararası başarılarıyla gündemin ilk sırasına oturan, yaban elde el üstünde tutulan hekimlerimiz var. Sık sık kansere, AIDS’e, en onulmaz hastalıklara çare buldukları bildiriliyor. Bu haberlerden varsın Evrensel Tıp Dünyası’nın haberi olmasın. Sanatçılarımızın uluslararası düzlemde durmadan parlayıp sönmeleri bir başka kalem. Yapıtlarıyla, katıldıkları festivallerde, programlarında yer aldıkları bienallerde ortalığı kasıp kavurduklarını gazetelerimizden takip ediyor, ülkemizi böyle tanıttıkları için mutlu oluyoruz. Bunlara, bir süredir yazarlarımız eklendi: Gün geçmiyor ki bir başarı öyküsü bize ulaşmasın. Göğsümüzü kabartıyor yurtdışında, onca engele ve komplo girişimine karşın, bir bir utkular kazanmaları. Bütün bunlar iyi güzel de, kantarın topuzunu biraz kaçırdığımızı düşünüyorum ben. Gerçi bu türden düşünceleri yüksek sesle dile getirmenin sonuçları olabileceğini bilmiyor sayılmam: Dünyaca ünlü bir sanatçımızın dünyanın hiçbir yerinde kaydına rastlamadığımı söylediğimde, vatan hainine ne türden bir bakış fırlatıldığını gözlerimle görmüştüm sözgelimi. Ne var ki, "aramızda kalsın" üslubundan gına geldiğini de itiraf etmek isterim. Dünya karşısında oldukça ezik bir duruşumuz var aslında. Bunu örtmek için ikidebir horozlanıyor, komşu ülkelerin husumet dolu yaklaşımlarından başlayıp Avrupa’nın külliyen bize tavır alışına geniş bir yelpazede düşmanlık ve önyargı tabloları oluşturuyoruz. Türk’ün Türk’ten başka dostu yok; oysa, örneğin Patagonya’nın her kıtada yakın dostları bulunuyor. Böyle olunca, ister istemez, kişisel başarılarıyla "onlar"a haddini bildiren temsil yeteneği yüksek bireylerimiz ve olağanüstü performansları büyüteç altında tutuluyor. Köln küme düşmekten zor kurtuluyor, Alpay ikidebir kırmızı kart alıyor, Türk gurbetçileri stada çeksin diye takımda tutuluyor, burada kazanamayacağı bir düzenli gelir ve her an eşine sövülmeyecek bir ortam yüzünden orada işte bunları anımsatmak, Türklüğümüze hiç yakışmıyor. Gurbetteki sporcularımız arasında Basın’la ilişkilerini sıkı tutarak, burada da gündemde kalmanın yolunu arayanlara rastlanıyor şüphesiz. Gene de, buradan oraya yönelen yoğun ve sahici bir ilgi olduğu tartışılmaz. Süper sanatçılarımız için de geçerli aynı durum: Yurtdışı turnelerine basın görevlileri eşlik ediyor, yerli "fan"ları yaban elden haber akışıyla besliyorlar. Peki ya yazarlarımız, onların yurtdışı performansları kimin ne ölçüde tasası acababiraz buna bakmalı, diyorum. Yirmibeş yıl önce, bir Türk edebiyatçısının herhangi bir yapıtının herhangi bir yabancı dile çevrilmesi, uluslararası bir ödüle A Enis BATUR Pervasız Pertavsız Kendini tanıtmanın, övmenin ölçüsü aday gösterilmesi, önemli bir etkinliğe kapeş peşe karşılaşınca, yaptığım işten utatılması sahiden de bir kültür haberiydi: Tıpnıyorum. Koskoca yazarlarımızın, yurtdışınkı, ülkemizin büyükçe bir kasabasında ilk daki günlük gazetelerde sıradan adamların kaloriferli binanın inşa edilmesinin haber haklarında yazdıkları basmakalıp paragrafniteliği taşımasındaki gibi. ları Türkiye’de çıkan kitaplarının arkasına Şu var ki, "ikinci" kaloriferli bina artık hasıralamalarını onlara yakıştıramıyorum. berciyi de, okuru da pek sarmaz. Bugün, Her şeyin ölçüsü var. Elbette, nesnel olaonlarca dilde onlarca yazarımızın kitabı yarak haber niteliği taşıyan gelişmeler bize yımlanıyor, pek çok ödül hanemize yazılyansıtılmalı. mış durumda, herkes yurtdışından çağrılar Ama bu düzlemde ifratın, olsa olsa aşaalıyor; evrensel arenada on dakikalığına ğılık kompleksiyle orantılı olduğu da anlaünlü olmayan kaç kişi kalmıştır? şılmalı. Oysa, her gün kültürsanat sayfalarında EKİN bu türden haberler yeralıyor hâlâ: A.’nın roRadikal’de iyi hazırlanmış bir haber: Kimanı Norveç’te, B.’nin şiir kitabı Bolivya’da tapçıları talan etmişler, Necip Mahfuz’un yayımlanmış; C.’ye bir ödül verilmiş Tacibir iki kitabını güç belâ bulabilmişler. Yazakistan’da; D.’ye gelince, Varna Şiir Festivarın ölüm haberini duyunca (duydulardı mı, li’nden döner dönmez Tanca’daki Şiir Günbir de bunu soruşturmak gerekirdi), herleri’ne hareket etmiş; E.’den hiç sözetmihangi bir kitabevi vitrin ya da raf düzenleyorum, Die Zeit’ta hıçkırık tuttuğunun, The mesi yapmış mıdır, sanmıyorum; ilerlemiş Guardian’da uyülkelerde yapılır bu, biz geriliyoruz. kusuz geceler Haber gerçekten de iyi geçirdiğinin hahazırlanmış ve iyi ki yaberi yer almış. pılmış gene de gülümBu haberlerin seme yayıldı yüzüme: ezici çoğunluğuKitapçılarda Orhan Dunun kaynağı yaru’nun, Muzaffer Buyzarların kendisi. rukçu’nun, Leylâ Erbil’in, Bülten hazırlayaOktay Rifat’ın kitapları rak, telefonda bulunuyor mu acaba? dikte ederek taLeyla Erbil Bir kitaplarına rastlananıdıkları gazetebiliyorsa ne mutlu. Durucileri başarılarınmu saydığım isimlerle sıdan haberdar ediM. Buyrukçu nırlı sanmayın, pek yorlar. Bir ara Neçok yazarımızın pek dim Gürsel’e takıçok kitabevinde varlılırlardı, doktora ğı yapıtının gölgesi yaptığını bile basın oranında bile değil. yoluyla izledikleri Şairleri hiç sormayın. için. Onu sarakaya Mikrofon uzatıldıalanların, yabancı ğında, "ne satılıyorsa bir ülkede kitapları onu bulunduruyoruz" çıktığında her yayın Oktay Rifat diyeceklerdir. Öyle mi organını taciz ettikgerçekten de? Benim lerine tanık olduk; Orhan Duru gözlemim ters yönde: işin kötüsü, söz konusu kitaba o ülkenin Ne bulunduruluyorsa, o satılıyor. hiçbir kitapçısında rastlamak kimseye naNitelikli kitabın raf payı iyiden iyiye azaldı sip olmamıştı. son yıllarda. Bir avuç özen gösteren kitapçı Bana asıl çirkin görünen, pek çok okuru kaldı. Ötekiler okurun yerini tüketicinin alda incittiğini gördüğüm bir yazar tavrı: Yamasına yol açan bir politikayı yeğliyorlar. bancı icazeti üzerinden kendi ülkesinde Bu gidiş yalnızca okuru biçimlendirmiyor, üstünlük taslama eğilimi son yıllarda iyice yazarı da dönüştürüyor. Hep birlikte irtifa öne geçti. kaybediyoruz. Amerika’da kitabı çıkabilir, çıkacak, çıkıEktiğimizi biçeceğiz. ? yor, çıktı, hem de nasıl çıktı haberleriyle İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 869 SAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear