Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
M.ıııro cU \fascon«elos KRİSTAL YhLKHNl.l SİHİRLLDEGNEK Ç qcukl ar 1 £ j n K i tjı p 1 a r Hazırlayan: Nllay Yılmaz • Çizimler: Mustafa Deiioğlu dan bir belirri olarak yorumlanıyordu. ürada yaklaşık ıkiyüz hasta vardı. An nclerinin utançtan yalnızca geccnin ka ranlığında, hiç kınıscnin görenıeyeceğindcn cmin olduklarında gelip aldıkları altnıış karayazılı. Bir dc çocııklarının korkunçluklarını tümiıyle unııtmak istcyen annelcrin hiç gelip almadıkları öbür çocuklar' (s.50)... "Hiç kimsc benim öbiir çocuklardan zckaca daha iistiin olduğumu anlayamamıştı. Sakatlığım zckamdan daha çabuk ilcrlemekteydi. Anıa Anna teyze bcnim ımdadınıa yetişti. Beni kaptığı gibi eve götiirdü" (s.51) Anna teyzc vc Eduardo'nun birlikteliği böyle başlar... LJzun bir yolculuktan sonra gittikleri ev, Eduardo'ya kristal bir yelkenli'yi çağrıştırır. Sahil, orman vc orada tanıştığı kişiler Eduardo'nun ya^anunı değiştirir. Eduardo yaşamı sevnıcyc başlar. Kaplan (îabricl, Ba yanku^ Mintaka, Kurbağa Bolitro vc tcyzcsi Anna sayesindc yaşama diren mcyi vc yaşamdan kcyif alnıayı öğrenir. "Sırtınıa bineceksin, "korku" denilcn şcyi unutacaksın. Söz mii?" (s.79)... "O çoktandır yapuıayı düşiındüğüm Kristal Yelkenli Josc Mauro de Vasconcelos, Can Yayınları,2OO5, 117 sayfa Resimleyen Jayme Cortez Türkçeleştiren fjehsuvar Adil, (9+) Eduardo oniiç yaşında doğuştan engelli bir çocuktur. Ortopedik araçlar yardınııyla yürümeyc çalışır. Aııcak çevresinden yardım almadan yaşaması zordıır. Başının şekli ve de büyüklüğü de onıın çevresi tarahndan iyice farklı biri olarak görülmesine ncdcn olmaktadır. Eduardo ailesinin bile onıınla ilgilenmediğini, ondan urandıklarını düşünınektedir. Çünkü babası diğer erkek kardeşlerine Eduardo'ya davrandığı gibi soğuk davranmamaktadır. Evlerine konuklar geldiğinde onların da Edııardo'dan rahatsız olduklarını öğrenir ve iyice içine kapanır. Teyzesi Anna onıı dinleyen, onunla konuşan tek kişjdir. Ancak Eduardo gittikçe kendi dünyasma çekilir, konuşmaz.. Sonunda ailcsi onu "Özürlü Çocuklar Yıırdu"na göndermeye karar verir. "Tüm çocııklar geri zekalı ya da deliydiler. Harekctlcri, yüzleri, bakışlan, konuşmalarındaki dengesizlik. ürası bir gerizekahlar dünyasıydi; nedcnsiz gülenler diinyasıydi. Sanki acı çekmek ho!; bir şeymiş gibi. Çocııkların yaptığı hcr hareket, her söz, dclilcr dünyasın yürüyüşü bugiin gerçeklcştireceğinı. Bahçenin o goniş, ^inıli bölünıünü ge çip köklcri duvarın altında birbırıne karışmış o iki ağaca varacağıın" (s/5S>). Artık amcliyat vakti gelmistir. Anna teyzc ilc Eduardo'nun tatili dc sona crcr. Eduardo'nun dıışleri, ıınuıtları, hayalleri "Kristal Yelkenli" ilc birlikte yollara koyıılur... "Şeker Portakalı" adlı kitabı ilc bircok ülkede tanınan Vasccincclos, "Kristal Yelkenli"yle dc birçcık (,ocuğa ulaşaca fia benziyor. Yazarın, "Kristal Yelkenli"de engelli eocııkların sorunlarına ve onların iç dünyalanna yaklaşımı dıkkatc değcr... "llüzün duygusu, Vasconcclos'un zorlu çocukluk ılöncminin bir yansıması gibi. Ancak yapıtlarına sincn karamsar duygular, berabcrindc yaşam sevincini de getiriyor. Doğa bctiınlcmeleri, hayvanlar, (,içcklcr çocuklara başka dünyaların kapılarını a^ıyor... Düş ve gerçck birbirine kaıışıyor... Cortez'in siyalıbcyaz çizinıleri de çocukları Vasconcclos'un o ılüşsel dıinyasına çekiyor. "Şcker Portakalı", "Yaban Muzu ", "Güneşi Uyandıralım", "Kayığım Rosiııha", "Kardeşim Riizgar Kardc^iın Deniz", "üelifışek" ve "Çıplak Sokak " Vasconcelos'un Can Yayınlarından çıkan diğer yapıtları... Eduardo, engelli çocukların vc ailelerı nin sessiz bir çığlıgı... Siz de dııyuyor musunuz? Çocuklardan Istanbul'a 4 anıt heykel... Çocuklar Istanbul'a 4 anıt heykel armagan ediyor. llhan Koman Vakfı'nın "Beldemiz tçin Sanat" (BİS) projesi çerçevesinde, 714 yaşları arasındaki 100 çocuğun yaptığı heykellerden seçilen 4 tanesi anıtsal boyutlarda büyütiilerck Istanbul'un 4 farklı semtinc ycrlcştiriliyor. îlkıni sayfamızda yayımlıyoruz. Diğerleri öniimüzdeki sayılarda...^ Nilay Yılmaz Kurtulıış Deresi Cad. No: 47 Bilgi Üniversitesi, Dolapdere / lstanbul nilayy@bilgi.edu.tr Tel: 0212 236 78 42 Buluşan Duvarlar, Tarlabaşı, Btyoglu Örneğin, bir dönem (hatta şimdilerde de) görüldüğü gibi 'suç silahı' olarak haber bültenlerinde kamuya duyurulması, kitabın ülkemizde nasıl algılandığına dair iyi bir gösterge olsa gerek. Tıpkı, öğretmenlerin çocuklara hangi kitapları okumalarına salık vereceklerine ilişkin tereddiitlcrini gide ren şu meşhıır 100 kitap gibi... Öğretmenleri miişkül durumda bırakan tereddüt, çoğu kcz edebi değil, ideolojik kaynaklı: Milas Anadolu Lisesi'nde okuyan Ç.C.'nin, okulıın düzcnlcdiği şiir dinletisindc, Nâzım Hikmet'in 'Vatan Haini' adlı şiirini önceden haber vermeksizin okuması sonucunda, soluğu karakolda alması mı acıdır, yoksa kaymakam Hulusi Doğan'ın, Nâzım Ilikmet hakkında bilgi sahibi olmaması (ya da güdümlü bilgiye sahip olması) mı daha acıdır, bilemiyorum doğrusu. Bir büyük ve özel öğretim ku rumunda dahi, UNESCO elçi liğine kadar yükselen, ders kitabı yazması için kcndisinden özellikle ricada bulıınulan bir yazarın kitabın ı, kapağında kırmızı renk hakim diyc (kırınızı çocukları şiddete teşvik KONUK SİHİRLİ DEĞNEK Murat Battnankaya "HannaTann'nın Küçiik Meleği", Angela Sonımer Bodenburg, Say Yayınları, 2005 (ilkgençİtk) Daha 'diin'c kadar Fransa'da marjinal edebiyat olarak değerlendirilen çocuk yazını, bir polisiye, bir bilimkurgu, bir yeraltı edebiyatı kadar bile hoşnut değil, içinde bulunduğu halden. Çoğu kere 'edebiyat' ile 'eğitim' birbirine kanştırıldığı için mi böyledir bu, yoksa bu alanda kalemini oynatanların niyet ve kudretleri midir, trenin güzergahını belirleyen, mutlak bir teşhiste bulunmak zor... Belki de çocuk yazınının ele avuca gelmemesi, biraz sınır ihlallerine açık yapısında, biraz da gem vurulmaya pek de öykünınemesinde yatıyor galiba... Dcrken bakış açısını bir adım öne cıkıyor... Ebeveyn farklı bakıyor kitaba (keşke bakmak ycrine okumayı tercih etseler), çocuk farklı... Ebeveyn için 'ideaP olan, abartmamaya çalışalım, çocuk için pek de 'ııygun' olmuyor... Çünkü çocuk okııyor; okumaktan da doğrudan bilgi edinmeyi değil dc, eğlenmeyi, heyecan duymayı, kurmaca alemde var olmayı, hiç de£ilse özdeşleşebileceği kişi ya da kişiler aramayı anlıyor. Tabii, kitabın bir 'nesne' olarak işlevi de önemli kültür hayatmda... cdermiş) okul kütüphancsine sokmayan müdür ve rehber öğretmenlere ne buyrulur peki? Tüm bunları, sözü, yakın zamanda kitapevi raflarında yerini alan "HannaTanrı'nın Küçiik Meleği "ne getirmek için söyledim ("iianna", ülkemizde dc sevilen Küçük Vampir dizisinin yazarı Aııgela SommerBodetıburg tarafın dan kaleme almiij). Tartışmak istediğim şey, kitabın kendinden önce, içinde eğitim sistemine getirdiği eleş.tiri... Bunu özel kılan şey ise, Hamburg'ta, bir ilkokulda 12 yü boyunca öğretmenlik yapan bir yazar tarafından dile getirilmesi... Kitap, Bay Findling'in bir kompozisyon ödevi vermesiyle başlıyor. Wolfgang, kompozisyon konusu olarak kardeşi Hanna'yı seçiyor; çünkü onıın yeryüzüne inmiş bir küçük melek olduğunu düşünüyor. Buraya kadar sorun yok. Ancak ilerleyen sayfalarda, Bay Findling, Almanca dersinde, üstelik yazılı yapmak istcrken, kendini birden meleklerin hiyerarşisini anlatırkcn buluyor. Yine bir başka Almanca dersinde, melek resimlerinden oluşan bir slayt gösterisi yapıliyor sınıfta. Ve slayt gösterisini, kara tahtaya yazılan şu soru bitiriyor: Tanrı kimdir? Yeni bir ödev... I lanna ile Wolfgang, bu konuyu evde tartışıyorlar. Hanna, "Tanrı, Tanrı'dır." diyor. Wolfgang, bunun Bay Findling'i tatmin etmcycceğini söylüyor. Hanna'nın buna yanıtı ise şöyle: "Bay Findling'in bununla tatmin olup olmadığı önemli değil ki. Önemli olan, bunun doğru olup olmaması." Wolfgang'ın yanıtı ise üzerinde durulmaya değer nitelikte: "Okulda önemli olan bu değil. Okulda öğretmenin duymak istediğini yazmak zorundasın." Işte bu! Farklı kültürlerc rağmen, benzer bir eğitim mantığı... Ne var ki, o kültür Michael Ende, E. Kaestner, Jonosch, Enzensberger gibi sayasız yazarlar yetiştirebiliyor. Öyle sanıyorum ki, Türkiye'de genel yönelimin değil de, çocukların okumak istedikleri kitaplar yazıldıkça, çocuk yazınının varlığından daha cmin bir şekilde söz etmek mümkün olacak. Aksi takdirde, kendimiz pişirip, kcndimizyiyeceğiz... <r SAYFA 26 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Yl 80i