29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kemal Urgençten "Eylülname'1 12 EylüTün kerrakesi EYLÜLNAME KemtlUrpnf Kemal Urgenç'in karikatürlerini, önsözdeki "düğüm" ve "ilmek" imgeleriyle okuyup anlamlandırabiliriz. Çünkü 12 Eylül askeri yönetimi, toplumun boynuna, belleğine yukarıdan aşağıya geçirilmiş bir "düğüm" ve onun türeyi olan "unutmak ilmigi "dir. Mizahın ve karikatürün işlevi de "bu unutkanlık ilmiği'nin çözülmesindeki etikestetik işlevdir. "Baylar!/ Bın dokıız yüz wku'n birdeytz/ Karşınızda cylulun sesı/ Ağus/os çekıldi, eylülün sesi/Birazdan konuşacak/ 'Bu dünyada yaşamah can sıkct bir \eydır baylar. 7/ Her $ry a kadıir dakunaklı ki/ Eylühem, istcmedvn hırılıyoruun huzen/ Dagınık, n'nksız bir mozctytk gibıysem/ Üslc/ık yalmztam btr de lelefonda kuş salerı /Aynalardan duvarlara bir üzünç akmtısı/ Bu dünyada çekingen olmak çok iyı bir \eydır baylar." Edip Cansever haldc 12 Eylül'ü sürekli uzağa irerek, gö rünmez kılan rcsmı tarih karşısinda, çizginin ve muhaliflcrin işi onıı sürekli yakına getirip görünür kılarak "suç duyurusun da" bulunmaktır. Urgenç'in, 12 Eylül'ü çizgileriyle en yakına getirip, iyice görünür kılıp, yiııe çizgilerle yakasına ya|)işma sı estetik, evet ama etik, evet ama polirik bir duruştur. Çünkü, tarihin marangoz hatası devletlerin ve Cuntaların kötiilüklerinin görünür kılınıp teşhiri, iyiliğin dinamiklerinin tle nerede olduğunun göstergesidir. (Turgut Uyar'ın; "Çıkmazın güzelliği" cümlesini anımsayalım.) Çizgilerin içine gizlenen çizgileri algılamak ise okurun çabasrna bağlı. tyi bir karikatür okuru/izleyicisi olmak, çizginin ve söziiıı, ilk anlamın ötesine geçmektir. ijiirin sözcükleri eksilte eksilte oluşması gibi karikatür de çizginin ek.siltilcrek töz'ün ve öz'üıı magmasındaki anlamlar ve yan anlamlar dünyasında oluşur Urgenç, dünyada söz lazlalığı olduğunu bildiğinden, "Eylülname" salt çizgi karikaturİerden oluşuyor. Bu, anlamı ve çızgiyi "hazır lokma" olarak tüketen hercai tlı'ız okura (pop ve nıarka okur) ters geleıı bir nıtelık. ()nun okııru/izleyeni; (Uineyd Bağdadi'nin, "Ara makla bulunmaz ama bulanlar yalnı/ ara yanlardır" cümlesinin ı/ını sürmek zorun MARKA OKUR... cağrıştırır. 12 Eylül, Cenıal Süreya'nın "Birçiçek yokııiHi kesti!" dizesinin tersidir Bir kö fülıık yolıınıu/u kesti! "Kü^üktüm ııhıcık tım, diış oynadım acıkttnı" çağında Kemal'in yolıınu kesen 12 F.yliil'c ili^kin dü^tüğii dipnot öncnıli: "Ortaokııl yılLırıındı Dönemın başlangıcmı o günlerde yaşadını. Babanı ılarbeyi ilk dııyduğunda 'Memleket 50 seııc geriye gıtn' denıişti. Oyle bir dönem başlaını^tı ki boyıırları, etkileri, dalgalanmaları hâlâ içindc bulunduğutnuz yaşamımızın gözeneklerinde canltlığını koruyacaktı..." larikalarından biri. Urgenç, hem yetim hem öksü/ çi/.gi sorular sormaktan yüksünmııyor, tcrsine, bu bir taammüt. Bu noktada, "Eylülname"yi Faust'un "Buraıla bazı bilmecelerin çözülmesi gere kır"ine, Mephisto'nun verdiği, "Ama kimi yeni bilmeceler de ortaya çıkabilir" yanıtıyla ilişkilendirmek gerekir. Salav.ıt (işaret) nannağını hiçyıtirme ycn, tarihin ve tarihin ters dönmesine karşın "biitiin mümkiinlerin kıyisında" başka bir dünyanın münıkünlüğünün heveskârı olan Urgenç'in, kendine özgü bir çizgi dıli olduğunu söylemek malumun ilanı olsa gerek. ()nun çizgilerindeki diyalektik, poppopüler olanııı dışında, ötesindcdır. Çünkü, çizmek, her şeyden öncc, akıl tutıılmasına uğramış bir dünyada çizerin de hangi çizgiye "kayıtlı" olduğuyla da ilgilidir. Bu nokra, mizah politika ilişkisinin de diyalektiğidir. Ve "kayıtlı" olmaktan murat edilen esas olarak kapitalizmin dışında bir başka dünyaya ait olmanın varoluşudur. Mızahı "artakalan" olarak kavrayıp düsjere kerhen dahil ederek "kırmızı yanlışlıklarımı çok severim" anlayışının dışın da bir çızerdir Urgenç. "îjairin hayatı şiire dahildir" sozü, çizerin hayatının çizgiye dahil olmasıdır. Ama bu nokta onda kaba polırık indırgemeciliğe, zaafa dönüşmez. Çunku, politika, felsefe bilir ama çizerken bilmezlikten gelir. Böylece, "politika" çiz gınin ve anlamın içinde, elmanın içindc var olan ama göriilmeven vitamin gibidir. ("Çiçek her zaman çekirdeğin(in) içinde gizlıdir" cümlesini anımsayalrm.) Çok yakını mızda olduKarikatürün, anlama, gösterme, çizgilerle verili dünyaya itiraz etme işinde nevi şahsına münhasır bir işlev gördüğü söylenebilir. "Eylülname"dekı kaııkatürler, söyledıklerinin ve açığa çıkardıklarının değil, söylemediklerinin, gizlediklerinin, açığa çıkarmadıklarının izini sürerek okunabilir. Bu nedenle bu çalışmalar organik okurtın ılüşbaşı yapnıasıyla kendi karşılığmı bulabilir. "Bunca okumamaya ııasıl vakit bulabiliyoruz" çağında, karikatür izlcyicisinin de giderek "marka okuı" okkı ğu düşünükkığunde, onun gibilerin dünyada her zaman az yer kaplayacağı, ama kıymetli ve nıüjdeli bir yer kaplayacağı kesin. Şiir için söylenen bir cümleyi bu tür karikatürler ve karikatüristler için de söyleyebiliriz: "Sonuçlayarak diyebılirim ki, bir topkımda yeri oknayışı onun yeridir." (EeeÂyhan) "Eyİükıame"nin yolumıı kesmesiyle, 12 Eylül 1980 sonrasında karikarürcünün ve karikatürün izlediği seyir üzerine de düşündüm. Bu bağlamda da Kemal Urgenç'in, "kumaşı başka" insanlardan, sanatçılardan olduğunu hep düşünmüşüm dür. Zamanın, imgenin, sözün, görüntüııün, şiirin, sanatın ve sanatçının metaya dönüştürüldüğü bir ortamın dışında yaşa dığından, bu dünyada az yer kaplayanlardandır o. Pop ve popüler olana direnerek, çizgileriyle akıntıya yürek çeken bizım mahallenın çocııklarından bir düşyalı... Kendini göstermeyen, tüm az'lar ve azınlıklar gibi saçakaltlarından yiırüycn, ıçi mizdeki en güzel çekingenlerden biridir o. Sürekli olarak çızgilerine mahcup olııp yenilen pop çizerlerin dünyasında, çizgileriyle ve hayatla sahici ilişkileri olan, gör meye alışık olmadığımız bir sanatçı figürü... "Eylülname" ismi, albümdekı teına nın sınırtnı çı/iyor, ama onun aşılınasını da çizgi uçları taşıyor. Yirmi beş yıldır, tek çizgili resmi hayata mahkum edilen, "esas duruş mülkün temelidir" kuralının işlcdiği diizene, "evet isyan, evet insan" diyen çizgilerin direnmesi yirmi dört ayar düş kıymetinde bir çaba. Bu nedenle 12 Eylülün toplumun ustiinc giydirmeye çalışlığı haki ve dar kerrakeye sivil çizgilerle itiraz etmek insan olmanın olmazsa olmazlarındandır. Tarihin çözemediği, eoğralyanın orta yerinde ıluran soru şudurr1 12 Eylül 1980 ile hakı gömlek giydirilmiş kötülük toplumu nereye gidiyor... Çizgiler, ozgürlükler ve insanlık nereye gidiyor. . Bana sorarsanız hâlâ, "Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz..." • Eylülname/ Kemal Urgenç/ Sorun Yayınlan/ H0 s SAYFA 19 DÜCÜM ' VE İLMEK1 Urgenç'in karikatürlerini, önsözdeki "dügTim" ve "ilmek" imgeleriyle okuyup ahlamlanclırabiliH/. Çünkü 12 Eylül askeri yönetimi, toplumun boynuna, belleğine yukarıdan aşağıya geçirilmiş bir "düğüm" vconıın rürevi olan "unutmak ilmiği"dir. Mizahın ve karikatürün işlevi de bu "unutkanlık ilnıigT'nin çözülmesindeki ctık estetik işlevdir. Insanlara, geçmışlen ni ve zulmü unutarak devlete ve düşlcrine yenilmelerini açıkça zorla dayatan bir kıışatma. Karikatür, bir tür hafıza çizgisidir. Marc Auge'nin "Unutnıa Biçimleri" kitabındaki "Bana unııttuğunu söyle, !>ana kim olduğunu söyleyeyim" cümlesindeki ima, "EyliilniUTie"nin ana fikri gibidir. îriraz edip, "Hayır! Hiç yenilmedik, hiç unutmadık, sadccegeri çekildik" diyenler de olabilir. Ama tarihin ve siyasetin sonuçları ortada. Aslında, halen, Urgenç'in, "Eylülname" mctaforuyla sunduğu anın ve sürecin içindeyiz. Hayattan, kitaplar dan, diişlerden ve en trajiği de birbirimizden eksilme hali sürüyor. Devlete yenilenler, birbirlerine devlet olarak biıbirlerini yenmek çababinda. Insanların evlerinden kendinin eksıği olarak çılaşının larkında olmayışı, "unut!" komııtuyla insanı insan yapan değerlerin unutulması sürecin temel karakteristıği. Bu, F,ce Ayhan'ın "Esas duruş, mülkün temelidir" cümlesinin 12 Eylül ilc birlikte toplumu ve muhalifleri gctirdiği nafıle noktadır. Zatcn, Urgenç'in derdi, 12 Eylül'e çizgilerle şerh düşmekten öteye, çizgilerle sorular da sorarak, uınudu saklı tutmak vc yeniden örgütlemek. Çün kii, 12 Eylül Cuntası'nın, zortın her türiınü uygulayarak özelliklc muhaliOere dayattığı, dünyayı yo rumlama ve değiştirme umudunu yitirip sisteme dönmeleridiı. Çiz gilerin kalbini kırmadan sorıılar sormaktan "Eylülname"nin alameti 802 ~i sezai SARIOĞLU ylül, sözcüğü işin içine girince, ilk önce, bir tragedya anı ve siireci gelır her muhalilin aklına. Zulünı, ışkenec, devlet dersinde öldürülen bizinı nıahallcnin çocuklan, dua ilc marşın eşzamanlı olarak çifte kavruknuş yükselişi, devlete yenilenlerin birbirlerini ycııme trajedisi, biitiin randevuların taammüden unululduğu Eylül sabahı, iş kadını vcya işadann olmaya karar verilen Eylül günleri, biitün ölümlerimizi o gün öklüğümüz Eylül... "Kötülük Toplumuna" ve yukarıdan aşağıya örgütlenen "kötülük dayanışmasına" rağmen, bu sözcüğü cümle içinde kullanmakta ısrarlı oluşumıız; "12 Eylül şikâyctçileri" olmaktan yorulmayışimız, bu sö/cüğü kirletenlerle yü/.Ie^nıck inadından kaynaklanıyor. Bu dünyanın güzcl çckingenkTİnden, Kemal UrRcnç'in "Eylülname" isiiiıli karikatür albünıü climc gcçınce ilk elden bunları sayıkladım. Çünkü, 68 vc 7X "kuşağı" içiıı "12 Mart" ve "12 Eylül" kavramlan, bilinçaltımızda surckli ışleycn bir toplumsalsiyasi yaranııı neden ve sonuçlarını E C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear