24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

şam öyküsünde sizi etkileyen en çok hangi dummlar oldu, öğrenebilir miyiz? Benim Aylin'in hayatında en gıpta ettiğim dönem, Radomisli ile evli olduğu dönemdi. Hem mutlu bir evliliği vardı hem de mesleğinin zirvesine çıkmıştı. Dört yıl tek kclime konuşmamış bir rahibeyi vc on beş, kcrc intihara tcşebbiis etmiş bir genç kızı sağhklarına kavuştunnak her doktorun harcı değildi ama Aylin başarmıştı işte. KENTSOYLU KADINLAR Aynı kitabınızda 1940'h yıllann Ankara'sıno vc başkentin kuruluş aşamasında (mimarî yapılaşmasında) özel bir yeri olan Millî Müdafaa Caddesi'ni ve 'Soysal Apartmanı' sakinlerinin yaşam biçimini çok güzel anlatmışsınız. Bu apartmanın paralelinde bulunan Atatürk'ün yakın arkadaşlanndan (kızlarından) Afet \nan Hantm'tn evi de aynı cadde üzerindedir. Olaya sosyolofik açıdan bak/ığımızda: Aylin ve ablası Nilü/er'in kuzenlerinin (sizin) gerck aile yaşantısında ve gerekse bürokral, sanatçı ailelerle birlikte yaşamınızın Aylin 'de ve sizlerde kültürelbir farklılaşmanın olduğunu görüyoruz. Aylin, serüvenli ve seçici bir yaşamı yeğler... Hemen hemen sizin kadtn kahramanlanmz; aristokrat, kentsoylu kadınlardır. Bu bir tesadüf müdür yoksa? Bu bir tesadüf değildir. Her ikisi de yakından tanıdığım ve kendi çevremde yaşamış insanlardır. Ama onlann yaşamöykülerini kentsoylu aristokrat kadınlar oldukları için yazmadım. Aylin'in yaşamı çok değişik olduğu, Füreya'yı da seramiği dört asır sonra tekrar gündelik hayatımıza sokan, ülkemizin ilk kadın seramikçisi olduğu için yazdım. Füreya'nın benim için bir önemli özelliği de Osmanlı'nın çöküş, Cumhuriyet'in de doğuş yıllanna tanıldık etmiş olmasıydı. Aylin, serüvenli bir yaşantımn kadıntdır. Başka bir deyişle, hayal gücii zengin, istekleriyoğun ve yaşam standartının iist dü olmuyor... O öykülerin çoğuna hayatımın zor ve hüzünlü bir dönemiyle sızdığımı kabul etmek zorıuıdayım. Yazarlar öykülerine sızma işini sık yaparlar. Kitabın başındaki birbirinc ba^lı iiç öykiinün çıkış noktası ise, birtakım hasta ruhlıı insanlann genç çocuklan 'din kursu' adı altında dershanelere hapsederek onları bunalıma ve intihara siirüklediklerine işaret etmekti. 19')') yılında yayımlanan 'Sevdalinka' ısımli romantnızda ise dünya larihinin en acımaKiz soykırımlarından birınin yasandığı, halk tabirıyle komsu savasım Bosnalı bir gazetecı olan kahramanınız Nimcla ekseninde konu altyorsunuz. Bir tepki romam diye nitelendirehilir miyiz bu kitabınızı? Sevdalinka, bir 'bilgilendirme duyurmagöze sokma' romanıydı: "Heyy insanlar, demek istiyordum, yanıbaşımızda bir soykırımı yaşanıyor! Duyun, farkına varın ve birşeyler yapın!" ZOR BİR ROMAN zeylerinde yaşamak ister. Bir bakıma onda hem mesleğinde yükselme, hem de hayat yollartnda kendisinden söz ettirmesini isteyen tutum ve davranış sergilemektedir. Kadın gözüyle olaya baklıg'ımızda Aylin'in otoportresinde özgür, doyumsuz, 'debdebeli' bir yaşam ve nihayet Aylin i duygularımn, hırsımn bir tulsağı olarak betimleyebilir miyiz? Diğer bir deyişle, 'birbirimize yapışmadan yasamak' söz konusu mu? Kesinlikle doğru bir gözlem. Bence de Aylin'in sonunu, yaşamın tiim katmanlanna karşı doyumsuz olması hazırlamıştır. Ama, "birbirimize yapışmadan yaşamak" bambaşka bir konu! Karıkocaların, sevgililerin, anaoğullann, anakızların birbirlerine nefes alma alanı tanıyabilmelerini sağhklı bulanlardanım. 'Adı: Aylin'in ardından 1998'de öykiiye dönüs yaparak Genis Zamanlar isimlı kitabımz vitrindeki yerini alıyor. Bu kı/aptaki öykülerinizde ise hüznii sezmek hiç zor 2000'de yayımlanan, ünlü seramik sana/çısı Fü'reya Koral'tn yaşam öyküsünü anlat/ığmtz 'Füreya' isimlı kıtabınızla biyografık romana geri dönüs yapıyorsunuz. Bu süreçle yasananları anlatır mıstnız? Sevdalinka zor bir romandı. Bir başka ulusun tarihini, coğrafyasını, çapraşık siyasi yapısını, insan ilişkilerini, şehirlerini en ince ayrıntılarına hatta Saraybosna'nın sokaklarına varıncaya kadar öğrenmek zorunda kalmış ve gerçek bir savaşın vahşetini yazmıştım. Belki de bilinç altında, Aylin'i yazdığım için beni cezalandıran çevreye, bu kadar çetrefil bir işin altından kalkarak kendimi bağışlatmak istemiştim. Yorgundum. Füreya Koral'ın yaşamöyküsünü yazmak, bana bir bahar esintisi gibi keyifli geldi. Kendi sularımda yüzüyordum. Çok iyi bildiğim yakın tarihimizi, bana gurur ve kıvanç veren ilk Cumhuriyet yıllannı anlatıyordıım. Füreya, büyük mutluluk duyarak yazdığım ve tek bir satınnı bile değiştirmek istemediğim roma nımdır benim. 2001 yılına gcldığimızde, okurken göz yaşlarınıa hâkını olamadığımı ılıraf edeceğim, 'Köpru isimlı romanınız yayımlandt. Dönemin Erzincan valısı, geçen yılelim bir Irafik kazası geçtrerek yaşamını yitıren Rccep Yazıcıog'lu'nıın Erzincan va/iliğidö'ncmindeki bir köprünün hikâyesını anlalıyorsunuz bu kitabınızda Romanda her nc kadar bir köprii yapımı anlaiıha da tabirinizle 'her alandıg'ı ılc berekel ve aydtnlık tasıyan vc bu öyküdekı köprünün yapıtmnı gerçeklcslıren, ülkemın ufkundan parlak bir yıldız gibi kayan, Cumhuriyct tarıhinin en renklı valisı Recep Yazıcıog'lu nun yaşam öyküsünü anlatıyorsunuz. Ne dersiniz? Köprü bir yaşam öyküsü değil, bir bölgenin hikâyesidir. Bu romanda, bir köprünün yapımını anlatmak üzere yola çıkmışken, kendimi bir bölgenin gerçeğini anlatır ve bu gerçeğin nedenlerini irdelerken buldum. Ama bilinç altımda (madem ki okur roman kahramanlarına öykünebiliyordu) alın bakalım gençler, işte öykünmenize değer bir bürokrat tanıtıyorum size, siz de onun gibi olun ki, bir gün bir yerlere varabilelim mi demek istiyordum.^ Herhaldeevet! Köprünün satır aralarmda lürkiye'nın o varltklı yıllann ardından geldig'ı köiü durumu, 90'lı yıllann baş belast PKK terörünü, onlarca aydınımızın vahşice ve göz göre göre yakıldtğı Sivas Kalliamı'nı işliyorsunuz. Tabıı, hunlartn arasına valilnönü kapışmalannı da eklemek de yarar var!.. Inönü'nün heykelini Vali ile konuşturarak, bir özeleştiri yaptırıyordum Cumhuriyeti kuranlara. Inönü iç siyasete yönelik uygulamalarından ve bazı kararlarından dolayı sıkça suçlanmış bir liderdir. Inönü'ye kendini savunma imkânı veriyordum. Çünkü her durumu, o durumun yer aldığı şartlar içinde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. 2002 yıltnda 'tçımde Kızıl Bir Gül Gi Shan Sa, yükselen Çin edebiyatmm Avrupa'daki en genç ve başarılı temsilcilerinden biri... Go Oyuncusu da onun en parlak romanı. "... Çok mu iddiah? Şöyle demek daha doğru olur: çok romantik." LeMonde "UstEihklı bir dil ve cesur bir kurgu. Kitabın zehir gibi bir çekiciliği var." L'Expres8 "Bu, moda renkleri yansıtan klişe bir fotoğraf değil, yüreğimize işleyen siyahbeyaz bir fotoğraf." Le Point "Böyle bir eser için anlatım ustahğı ve özenli bir gözlemin yanı sıra güçlü bir kadın eli gerekirdi. Shan Sa bütün bunlara sahip olduğunu gösteriyor." L'Humanite OOĞAN KİTAP www.dogankitap.com.tr SAYFA 18 C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 751
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear