Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Fikret Baskaya'dan yeni bir calısma 'Çığırından Çıkmış Bir Dünya' Fikret Başkaya kitabıyla ilgili olarak şunları söylüyor: Benim kitapta yapmak istediğim, şu anki dünya kapitalist sisteminin kapsamlı bir analizi.' iNlhatAKKAYA oç. Dr. Fikret Başkaya yeni kitabı Çığmndan Çıkmış Bir Dünya'da kapitalizmin kapsamlı bir analizini yaptı. Kolomb'dan başladığı analizinde küreselleşme ya da imparatorluk gibi son dönemlerde sıkça kullanılan terimleri neden tasvip etmediğini anlattı. Ama Başkaya, feminizm ya da savaş karşıtı gibi hareketlcre de pek değinınedi. Son zamanlarda sıkça kullanılan ve sıziıı de kıtabımzda yer verJijŞjnız birterimısorgulamakla başlayalım: Amerikan Hegemonyası. Bilindiğj gibi hegenıonya, sınıflar arasında ilişkilerı açıklamada kullanılan bir terim. Uluslararası ilişkilerı düşündüfjimüz zaman burada kullanılması gereken asıllerımın etnperyalizm olrtıası gerekmiyor mu? Emperyalizm kavramı ilc hegemonya kavramı birbirlerinin yerine kullanılacak kavramlar değil. Eınperyalist bir dünya, ülkeler var; fakat bu ülkeler içinde de bir hiyerarşi vardır. Bu piramidin tepesinde bulıınan eınperyalist ülke hegemonik ülke olarak tanımlanır. Atna küreselleşme yerinc emperyalizmi kullanmarnız gerekir. Çünkü kiiresellcşme diye bir şey yok. Zira yayılma, genişleme ve merkezileşme eğilimi kapitalizmin özünde var olan temel bir eğilimdir. Örncğin 1914 öncesinde hegemonik güç Ingiltere'ydi. Ama bir 'kriz döneminin' ardından 1945'ten sonra tartışmasız bir şekilde ABD, dünya kapitalist sisteminin hegemonik gücü haline geldi. Bu iki kavramı bu anlamlarda kullanmamız gerekır. Küreselleşme kavramını kullanmıyorsunuz ama küreselleşme denincc daba çok uluslararası şirkellerin bir güç olarak orlaya çıkmast konuşuluyor. Kapitalizmin özünde yayılma ve genişleme dinamiği vardır. Her seferinde yeni alanlar ve bölgeler kapitalist üretim ilişkilerinin egemenliği altına giriyor. Tarihsel olarak görünen manzara da öyle. Fakat kapitalizm mekânsal gelişmenin yanında, dikey bir genişleme de scrgiler. Dikey genişleme, eskiden kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu bir alanda kapitalist ilişkilerin yoğunlaşmasıdır. Örneğin, tarıma kapitalizmin girmesi mekânsal bir genişlemeyken, evde kullanılan birçok şeyin sanayi maIı haline gelmesi, dikey bir genişlemedir. Bu anlamda, küreselleşme diye bir şey yok, ashnda kavram ideolojik bir araç olarak kullanılıyor. Yayılma dinamiği rekabete dayalı kapitalist sistemde bir tckelleşme eğilimi yaratıyor ki, çokuluslu şirketler de oradan kaynaklanıyor. Şu anda bu tekelleşmenin bugünkü evresi çokuluslu şirketlerin dünyası denilen bir tabloyu ortaya çıkarmış durumda. BİLİNCİN SÖMURCELE5TİRILMESI Bilincin somürgeleştirilmesinden söz ediyorsunuz.. Toplumsal olaylar çok farklı belirleyiciliklerin ve unsurların diyalektik bir bütünlüğü olarak var olur. Yani burada dinamik bir bütünlüktcn söz edebiliriz. Bir ülke sömürgeleştiği zaman en çok göze çarpan nedir? O ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yağmalanması... Ama bir de bilincin sömürgeleşmesi olayı var. Sömürgeleşmiş ülkenin halkı, sömürgecinin bilincini içselleştiriyor. Kendi ülkesinin, kendi toplumunıın sorunlarına sömürgecinin gözüyle bakmaya başlıyor. Orneğin Türkiye'de yaşayan bir insan, genel olarak sömürge bilinci taşır. Çünkü okullarda öğrendiği tarihi yazan Batılılardır. Eğer gerçekten antiemperyalist bir hareket gcliştirilmek isteniyorsa, bunu sadece yabancıları kovmalda yapmak ınümkün olmaz. Sahip olduğu bilinçle, velhasıl geçerli paradigmayla da hesaplaşması gerekir. Çünkü sömürgeleşmiş bir bilinç dumura uğramış bir bilinçtir. tşte bilincin sömürgeleştirilmesi dediğim şey bııdıır. Ve bu insanlığın en önemli sorunudur. Peki sivil toplum kunduşları neredeyanlış yap/ıf STK'ler genel bir çerçevede emperyalizm tarafından araçlaştırılmış durumda. OIup bitenlerin gerçek neden inin anlaşılmasını engellemek için bir sivü toplum ve STK retoriği devreye sokuluyor. Ashnda sivil toplum dcmokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Ama şu anda emperyalizmin gözdesi haline gelen bugünkü örgütlerin büyük çoğunluğu araçlaştırılmıştır. Çok az istisna vardır. Ama kaideyi bozmuyor. Sivil toplum örgütleri araçlaştırılarak, neoliberal emperyalist saldırı meşrulaştırılıyor. Bunun içinde "bağımsızkuruluş" denilen ama csas itibarıyla kitle tabanı olmayan çok sayıda kurıüuş, craperyalizm tarafından finansc ediliyor. Amaç da insanları, toplumu apolitizeetmek, asıl sonınların tartışılmasını gündem dışına atmaktır. Çünkü özgürlük, eşitlik, kardeşlik, demokrasi, dayanışma mücadelesi tarih boyunca devam etmiştir. Ama bunu düz bir çizgi olarak düşünmemek lazım. Şu anda biz bir dibe vurma dönemi yaşıyoruz. Bu fazla uzun sürmez çünkü kapsamlı bir saJdırı ile karşı karşıya insanlık. Bu saldınnın karşılıksız kalması mümkün değildir. Bu nedenle ben dalganın vakitlice döneceğini düşünüyorum. Fakat bilinç ve eylem düzeyindeki yetersizlik şimdilik bir zaaf tablosu ortaya çıkarmış durumda. HUKUKSUZLUK KÜRAL HALİNE CETİRİLİYOR' Uluslararası bir allernatiflikten söz etlinız. Örneğin Derrida bile Uluslararası Ceza Mahkemeleri'nin olması gerektiğjne deg'imr. Hukuksuzluk kural haline getiriliyor, sonra da herkesin ona uyması isteniyor... Önce eşitsizliği sürdürecek kurallar, kanunlar konuyor, sonra da ona uymayı 'hukuk', 'hukuk devleti', vb. olarak sunuyorlar. Bu tip şeyler kısmi yararlar sağlayabilir. Sosyalistler öncelikle mülkiyet ilişkilerinin tartışıldığı ve mülkiyeti aşan bir dünya sistemi tasarlamak zorundalar. Zira başka tiirlüsü mümkün değildir. Bilindiği gibi bunu kitapta da yazdım kapitalizm reforme edilebilir bir sistem değildir. O zaman da yapılacak şey ortada: Ya sistemi aşacaksın ya da tüm pisliklerini, kötülüklerini sineye çekeceksin ama bu mümkün değildir... Bugünkü dünyada kısmi kazanımlar sanıldığı kadar önemli değil ve bunları abartmamak gerekir. Bu tür düzenlemeler demokratik bilincin vükselmesinde ctkili olabilir ama çözüm o değil. Doğrudan mülkiyef Üişkilerini tartışmamız gerekiyor. Ama ona cüret edenler fazla değil... Piramidin en üstiiııe dönersek... Amerikanın en üstte yer almasını bir imparatorluk olarak değcrlendırmek dogrıt mudur? Klasik anlamda bir imparatorluk olarak adlandırmak mümkün değil. Ashnda bu post nıodern bir yaklaşım oluyor. Bu nedenle ben emperyalizm kavramının kııllanılmasından yanayım. Çünkü klasik imparatorluklar bugünkü kapitalist sistemin ortaya çıkardığı hiyerarşiden farkhydı. Nitekim, eski imparatorluklar bugünkü kapitalizmde olduğu gibi sadece sömürmek ve yağmalamak gibi kaygılar taşımıyordu. Son dönemlerde Marksizme yeni bir bakış açtsının geliştirilmesi gerektiği söyleniyor. Siz debunu kitabınızda belirtmışsiniz... Marksizm'in yenilenmesine şöyle bakılmalı: Marx kapitalist sistemin derin bir analizini yaptı. Fakat ileriyc dönük pek çok şey söylemedi. Ki bu da zaten mümkün değildir. Marx'ın söylediklerinden hareketle bir dizi dogma oluşturuldu ki, bu ashnda Marx'ın öğretisinin inkârıydı. Alman Sosyal demokrasisinin, bir bütün olarak Avrupa solunun, daha sonra Sovyetler'in yaptığı da buydu. Biz onun bıraktığı yerden eleştirilerimizi yapabildiğimiz sürece, bunu sürdürmüş oluruz. Sosyal realite sürekli değişen bir bütünlüktür. O dcğişimi kavramak, ona uygun siyasi stratejiler oluşturmak. Işte Marksizmi yenileme kategorisi bu bütünlük içinde yer almahdır." Çığırından Çıkmış Bir Dünya/ Fikret Başkaya/ (hgür Ünıversite Yayınları/ 2004/ 1X2 s. SAYFA 23 D tahribatına maruz kalanlar bunlara derece derece tepki gösteriyorlar. Kapitalizmin ilk ortaya çıktığı Avrupa'da işçi sınıfı akıl almaz bir sömürü ile karşı karşıya geldi. Buna karşı ciddi anlamda bir muhaKAPİTALİST SİSTEMİN lefet oluşturdu. Ama aynı proletarANALİZİ ya dünyanın başka yerlerindeki aşı Kitabıntzda son zamanlarda sıkn sömürüyü, köleliği, soykırımları, ça vurgulanan femınist, eşansel ya vb. bir sorun olarak gündemine da savaş karşıtı gibi bareketlere pek taşımadı, çünkü o da Avrupa'nuı değinmemışsiniz.. "uygarlaştırıcı misyonu" retoriği Benim kitapta yapmak istedini içselleştirmişti. ğim, şu anki dünya kapitalist siste Yanı Avrupa Solu bunun birparminin kapsamlı bir analizini yapçası mı? mak. Başka konulara girdiğin za Tabii ki... Muhaleietin orada man, kitabın hacmi iki iiç kat büçıkması gayct doğal. Çünkü hcr yüyebilir. Bu nedenlebu tür konusaldırı karşı saldırıyı tetikler. Sölara bilerek pek girmedim. Ama bu mürge halkları sömürgecileri hiçsözünü ettiğiniz hareketleri ben bir zaman kabullenmediler ve hep STK kategorisi içine sokmuyorum. mücadele içinde oldular, ancak naTabii ki bu hareketleri kapitalizmc sıl olup da sömürgeciliğin o kadar karşı mücadele eden hareketler uzun sürdüğünü tartışmak gerekir. olarak görüyorum, ve bunların çoKitabın birinci bölümünde bunu ğalmasını ıımut ediyorum. Ama anlattım. Emperyalizmin dayatılabenim söylemek istediğim başka bilmesi için her zaman 'yerli unbir şey. Neden bu dönemde bu surların' desteğine ihtiyacı vardır. STK retoriği? Neden böylesi bir Aksi halde orada kökleşemez. Taideolojik manipülasyoni' Ashnda rihsel olarak bu pis misyonu taşısorun neoliberal emperyalist salyan iki kesiınden söz edebiliriz: Södırıyı meşrulaştırıp kabullendirmürgecilik statüsünden maddi çımekle, dayatmakla ilgili... Bu işçi kan olan, onunla kurulan ticaret sınıfının vc ezilenlerin 150 yıllık ve yatırım ilişkilerinden çıkar sağdönemde elde ettilderi sosyal haklayan komprador burjuvazi ve Avlan, kazanımları geri almak için yarupamerkezli idcolojiyi içselleştirpılıyor. Işte bu saldırıyı gözden miş, bilinci sömürgeleşmiş mekuzaklaştırmak için bir STK retori tepli taile veya diplomalılar... ği peydahlanıyor. Bunlara içinde Bugün de değişen bir şey yoktur.... bulunduğumuz döncmin emper Çığırından çıkmış bir dünya yalizminin 1 "ruva atlan dcmekte bir içinde belki de çok soruldu amasakınca yoktur... nedcn sosyalist bir sisteme varıla Merkezden çıkan bir kapitalizm, madı? ama buna allernatij sistem düşün Şu ana kadar varılmamış olmacesınin yine merkezden çıkması... sı bu işin imkânsız olduğu anlamıÖrneğın Ispanya'da Sosyalist Parna gelmez. Bizim insan olarak yati'nin iktıdara gelmesi ve Irak'takı şama süremiz ortalama 6070 yılaskerlerıni gerı çckmeye başlaması. dır. Ama toplumların tarihi böyle Kapitalizmin dünya çapında kısa dönemlerde belirlenmiyor. Kapitalizmin kendini dayattığı dönem çok da gerilere giden bir dönem değil ashnda. Tabii yapüan bazı hatalar, bazı tarihsel fırsatların kaçırılmasına neden oldu. Bence en büyük hata şuydu: Başlarda Avrupa'da işçi sınıfı, bir ücrctli kölelik sistemi olan kapitah'zmi aşmayı hedefliyordu. Zamanla bu hedefinden uzaldaştı ve emperyalizmi ciddi bir sorun haline getirmedi. Düzen içi kazanımlarla yetindi. Halbuki her kazanım onun için büyük kayıplar anlamına geliyordu. Sonuçta küçük kazanımlar esas sorunu gündemden çıkardı. Sovyet sisteminin sahneye çıktığı dönemdeki geçerli sol düşünce de ikinci Enternasyonal'den farklı değildi. Halbuki sosyalizm dünya çapında mümkündür. Dönüşümler eş zamanlı olacak değil elbette. Ama mutlaka evrensel bir sistem olan kapitalizmin alternatifi de en az onun kadar evrensel olmak zorunda. Bence insanlık bu başarısız deneyimlere karşın önüne koyduğu hedeflerden vazgeçmeyecektir. U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 746