24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 Haziran 1970tearamızdan ayrılmıştı Orhan Kemal'i kendi sesinden dinlerken Orhan Kemal'i bundan 34 yıl önce yitirmiştik. Edebiyatımızın bu unutulmaz yazarının şimdilerde kitaplarının yanı sıra, kendi sesinden yapıtlarını ve düşüncelerini içeren bir bir kaset de yayımlandı. öğreten, düşündüren, dostlarını onunla yeniden karşı karşıya getiren bir şölen sunuyor bu kaset bizlere... ? • O Konur ERTOP Büyükannemin oradan göçmen olarak kaçışı, göçmen de değil belki, bir felaket sonunda bir yangın sonunda, bir harp sonunda kimscsiz kalaraktan muhacir kafilclerine karışaraktan kaçması bende yirmi sene evvelinden bcri kafamda bir birikim yapmıştır. Buradan başlayan bir roman yazmak... Öyle bir roman olsun ki bu, kısmen Bulgaristan'dan Orhaniye'den baslasın, Anadolu'da, Türkiye'de Türkiye'nin ekonomik sosyal politik değişmelerinc paralel olaraktan bir ailenin gelişen hayatını ihtiva etsin. Bir de zannediyorum bunu tezgâhlayacağım. Ki ben bunun üzerinde en az on seneden beri çalışıyorum." Bir ricamız daha var sizden üstat, eserlerınizden bir parça okur musunuz? Seçimi size ait. Mesela nerden okuyayım? El altında şöyle bir kitap var, bunu da yeni gördüm, yeni verdiler bana, Türkiye olarak, "Umut Dünyası" diye. Burada kısa bir hikâyem var: "Fırlama" diye. Isterseniz bunu okuyayım..." Söz konıısu öykü, yazarın bizdeki "Yağmur Yüklii Bulutlar" kitabındadır. Istanbul'da bir dolmuş durağında çığırtkanlık cderek üç beş kııruş kazanmaya çalışan bir çocuğu konu edinir. Çocuk okumak istemektedir; ancak babası bir kadına kapılarak evi bırakıp gittiği için çalışmak zonında kalmıştır. Arkadaşlarıyla ilişkilerini, özlemlerini, umudıınu yazaranlatıcının çocukla karşdıklı konuşmasından öğreniriz. Kitaptaki metinden farklı olarak Orhan Kemal'in Sofya'da okuduğıı öykü şöyle bitiyor: "Güneş, yüklü yağmur bulutlarından kurtulmuştu." Bu bitiş, yazarın "aydınhk gerçekçilik" anlayışının ürünüdür. Bu anlayışı, şöyle açıkladığı anımsanacaktır: "Ben aydınlık, umut dolu, okuduğum zaman bana yaşama sevinci, kötülüklerle savaşabilmc gücü veren romanları, hikâyeleri, şiirlcri, bir kclimeyle sanatı seviyorum." "Fırlama" öykü.sünün banttaki çeşitlemesinde yer alan biti$ tümcesı, yazarın ilk öykülerinden beri uyguladığı, "aydınlık gerçekçilik" anlayışına uenk düşen bir bitiştir. Pck çok öyküsü, böyle umudu, inancı dile getiren bir betimlemeyle sona erer. Nitekim, ilk öykü kitabı "Ekmek Kavgası"nda "Afaracı Hacı Ali" öyküsünün şöyle bittiği burada anımsanmalıdır: "Huğun içi ılık mayıs ve ıslak saman kokuyordu." Aynı kitaptaki "Bir Kadın" öyküsünün bitişi de şöyledir: "Kuyrukkaldıranlar, üveyikler, tibilüer, bereketli tarlaları cıvıltılara boğarak, o kesekten o keseğe uçuyor, tanyerinde güneş, içi kan dolu yuvarlak bir küreyi hatırlatarak yükseliyordu." Sizi dinliyorum, dedi. ilk mısramı bitirir bitirmez, Tamam, canım kardeşim, anlaşıldı diye sözümü kesti. Bundan sonrakini oku. Halbuki bilhassa ilk tnısrama hepsınden çok güveniyordum. Fakat ne yapalım, başka birşiirokumayabaşladım. Birincısarıriokudum: Hiçbir şeye benzemiyor. Kan beynime sıçradı. Bir şiir daha... Berbat. Ben artık daha fazla okuyamıyordum. Canım kardeşim, bu edebi zartzurtun ne değeri var.'' Tabiri hoş görün. Bu lal tumtıırağının değeri ner1 Çekmediğiniz, bilmediğiniz bir şeyi yazıyorsunuz. AJlah aşkınıza bu eülünç halinizle kendinizi teşhir ettiğinizin farkında değil misiniz? Nâzım konuşmaya devam ediyordu. Sözlerine ikide bir realizm, sosyal realizm, sanat ve hakikat deyimleri kanşıyordu. Gözümün önünde Izzet ve Necati, hakkımda ne düşünüyorlar acaba? 1yi ki bu imtihan onlar olmadan yapıldı. Nâzım nakikı deri kaplı bir siyah defter çı kardı ve şu teklifte bulundu: Şimdi benim şiirlerimi dinleyiniz. Fakat tenzilatsız, nezakctsizce acımadan, ınsafsızca tenkit edilmem şartıyla. Ben de tamam, ılham dolu, harikulade vezinli Hazar Denizi veya Salkımsöğüt gıbi şiirleri dinleyeceğimi zannettim. Fakat bunlar yerine basit, hcr gtinkü eda ile yazılmış sözler dinledim. Okuyor, arada sırada bana bakıyordu. Gözlerini banakaldınyordu. Şeytan kulağıma, Bu kadarını ben de yazabilirim, diye fisıldadı. Okuması sona erince gülümsedi. Piposunu türrürdü ve fikrimi sordıı. Ben de şiirinin harikulade olduğunu söyledim. Oysa bana şüpheli şüphelı baktı. Inanmamış olacaktı. Bana karşı pek de insaflı davrandınız dedi. Piposunu, birkaç defa dumanını savurarak çekti ve devam etti: Benimle çalışmak ister misiniz? Hiç şüphesiz sanatta istidadınız var. Ben şiirlerinizi fazla sert tenkit ettim. Kusura bakmayın, fakat iş sanata dayanınca, hiç şakaya gelemem. Umumi kültürünüzü ele almak isterim. Dayanabilir misiniz' Önce Fransızca, sonra felsefe ve ekonomipolitik dersleri Ben ancak başımla tasdik edebildim. Yorulmadan, yılmadan, umutsuzluğa kapılmadan çalışacağınıza söz veriyor musunuz? Söz. O, elini uzattı Yemin eder misiniz? Ediyorum. Aman ne iyi. O da memnun bir eda ile piposunu tüttürmeye devam etti. lşte karşılaşmamız böyle oldu. Böylece talebesi oldum. Size anlattığı hikâyenin manası tamamen doğrudur. Uydunnuyordu, ben de ona kendimden fazla inanıyordum. Şiirlerimi sonradan yok ettim." "Orhan Kemal'in Kendi Sesinden Yapıtlan"nda yazarın okuduğu "Aslan Tomson" öyküsü de okuyamamış bir başka çocuk olan işportacı Nuri'yi anlatmakta. Çocuğun çevresiyle ilişkilerini, sığındığı düş dünyasını, gerçeklere gösterdiği tepkiyi canlandırmakta... Orhan Kemal öykülcrin yanı sıra, "Arkadaş Islıklan", "Bir Fıliz Vardı", "Dünya Evi" romanlarından bölümler okuyor. Kahramanlarını ne kadar yakından tanıdığı, iyilere sevgiyle yaklaştığı, onlara kol kanat gerdiği görülüyor. Acuııasızlara, kendini olduğundan başka türlü göstenneye kalkanları eleştiriyor, üçkâğıtçılara bıyıkaltuıdan gülüyor. Öğreten, düşündüren, dostlarını onunla yeniden karşı karşıya getiren bir şölen..." K İ T A P SAYI 746 GERÇEKÇİ EDEBİYAT Orhan Kemal, 1970 yılında Sofya radyo sunda konuşurken edebiyattmızı "gerçekçi bir edebiyat" olarak değerlendirmekte: Türk edebiyatı hangi ana hatlarda gelişi• Bana öyle geliyar ki gerçekçilik üzerinde yogunlaşıyor. Ama tabii gerçekçiliğin çeşitli türleri deneniyor. Her genç yazar kendi sesiyle kervana katılıyor şüphesiz. Gerçekçiliğin tam karşısında denemeler yok mu? Var. Var ama, tam karşısında değiller galiba. Yani tam karşısı derken şunu anlıyorum: Gerçekçiliğin tam karşısı, faşist bir edebiyat, bu yok! Bu kadarı da olacak, bu da doğal. Doğal ya, pek öyle ağır basmadıgıru da iddia edebiliriııı. Daha zıyadc gerçekçilik vc gerçekçiligiıı yeni şekıüeri. Bu kuşaklâr çünkö, yeni kuşaklar, onlat da gerçekçiligj deniyorlar. Fakat herkes, yukanda söylcdiğim gibi kendi şesiyle( keodi edasıylfl, kendi anla. tım tarzjyîa bu kejvana'katılıyor. 2 Haziran 1970'te aramızdan ayrılan Orhan Kemal'in doğum tarihi 15 Eyliil 1914. Demek bu yıl 90 yaşına basıyor. Olüm yıldönümünden birkaç giin önce onun görmüş geçirmiş, inançh sesini dinledim... Çocuklarınm kurup yönettiği "Orhan Kemal Kültür Merkezi", biiyük yazarın yapıtlarını tanıtıp yayma yolunda verimli etkinlikler siirdürmekte; TaksimCihangir'de Akarsu Caddesi 32 nurnaralı yapınm biririci lcatında bu değerbilir kuruluşun oluşturduğu Orhan Kemal Müzesi bulunüyor, yanıbaşuıda da yazann anılarıyla dolup aşan "Ikbal Kahvesi" yazarın okurlannı ağırlıyor. Sürdürülen çahşmal;ır kapsaınında edebiyat dünyasıruı kazandırılan önemli ürünlerden biri de, "Orhan Kemal'in Kendi Sesinden Yapıtlan" adını taşıyan kaset. Orhan Kemal'in sesinin giinümüite ulaşmasını, yaşamının noktalandığı Bulgaristan yolculuğunda Sofya Radyosu'nun düzenlediği izlenceye borçluyuz. .> Bizim Radyo ve Televizyonumuz, Orhan Kemal'e ödiil veren kuruluşlar, yapıtlarını beyazperdeye taşıyan sinema dünyamız bu büyük yazara hak ettiği ilgiyi gösterseydi "Radio Bulgaria"dan sağlanan kasetin behzerlerine biz de sahip olabilecektik. Böyle bir birikim Orhan Kemal'i yeni kuşaklara daha yakından tanıtabilecekti. "Orhan Kemal'in Kendi Sesinden Yapıtlan" kasetinden, yazarın gerçekleştiremediği son roman tasarısını öğreniyoruz. ' « R ORHAN KEMAL ÖYKÜSO ' ' Radyodaki söyleşide«öz Orhan Kemal'in BuJgaristan'da basılmış kitaplarına geliyor: 1 Jstat, Bulgaristan a« gerek Türkçe gerek Bıılgarca olarak bazt eserleriniz yayımlandı, duymuşsunıizdıır herhalde. Bu hususta ne düşünüyorsuhuz? Seçimleri iyi yapılmış mı sizce? Elime gtçenlerden ben çok tnemnunum. Gerek baskı, teknik hususunda, gerekse diğcr özellikleri bakımindan çok sevdim, çok beğendim. Sonra bir yazann yapıtlarırun yabana dillere çevrilmesi o yazara elbette ki gurur verir. Ben de gurur duydum. Tekrar edeceğim, sahiden çok güzel basılmıştı. Onun için bunu seçerdere, basanlara, dizenlere teşekkür etmeyi borç bilirim. NAZIM HİKMET'LE KARŞI KARŞIYA Bantta, "Nâzım Hikmet'le Üç Buçuk Yıl" kitabından okuduğu bölüm de, "Sosyal Yayınlar"da 1965 yılında çıkan kitaptan oldukça farklı: "Onunla yalnız kalınca şiirlerimi okumama ısrar etti. Ve, AİLE TARİHİNİN ROMANI Sofya Radyosu'ndaki söyleşide Orhan Kemal anlatıyor: " Iki üç hafta kalmak üzere geldim. (...) Orhaniye'ye uzandığımda Öyle ya, Orhaniye üzerine bilgi vereyim size Orhaniye benim babaannemin, büyiikannemin memleketi. 93 Harbi'nde sekiz yaşındayken kendinden iki yaş biiyük ablasıyla birlil'.te göçmen kafilelerine karışmış, ve Türkiye'ye doğru yol almışlar. Ondan zaman zaman dinlemiştim. Bana anlatmıştı. Dağlar arasında bağlar, yollar vesaire vesaire diye. Şimdi Bulgaristan'a gelince ne de olsa insan atasının yerini görmeyi istiyor. Bu bakımdan uzandım, oraya gittim. Fakat çok modern bir şehirle karşılaştım. Sordum, büyükannemin ailesine Pestilcizadeler derlermiş o zaman, doksan yüz sene evvel. Telgraf memuruymuş büyükannemin babası. Tabii gün ola harman ola dedikleri hesap. Hiç kimse kalmaınış o zamandan bu zamana. Kimse bir şey bilmiyor. Sadece müzeyi gezdik dolaştık. Bu arada sanki çocuklu#unu, o sekiz yaşındaki öksüz kızı, yetim kızı göriir gibi oldum. Bayağı hislendim. SAYFA 10 Soldan Sağa: Orhan Kemal, salt Falk, Flkret Otyam.. C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear