Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ceyat çapan Şiir Atlası Efrain Huerta/ Siirler/ Çeviren: Cevat Çapan Nefretımızı açıklıyoruz sana, her gun daha derınden duyup her saat daha esnek, her satırı daha kaba olan nefretımızı Ve senden nefret edıyorsak, ey guzel, eşsız, omurgasız kent, şaka olsun dıye değıl, asla ruh hastası olduğumuz ıçın değıl, senın soyunmuş bir bakıre gıbı ıç,tenlığındendır bu, senın Aralık ayın, kurumuş gozlerın, kuçuk burjuvaların, reklamu şaırlenn yuzundendır, 1 şaırlenn yuzunden ey koca kent Onlar kendılennı toplum dışı saymakta dırettıklerı ıçın gundelık sekız sonelerını yazmayı surdurduklerı ıçın o alacakaranlık sızlanmaları ve sonu gelmez yalnızlıkları, cınsıyetsız bir Prometheus ya da hıçkıran bir heykel gıbı flut arayan eşek ntımlerı yuzunden Ama hepsı bu değıl, ey ağır aksak hayatın egemen kentı Saklanan, urken, belkı de otuzbır çeken duzunelerle odlek var, kavramların, kıskançlığın ve kargaşanın çocukları, "ben ışımı bılırım" ayağına yatmış gençler kendı orgazmlarına terk edılmış yıkıntılar, aşağıhk, kendı sıkıntılarının sakızını çığneyen, bıze çok uzak kıtaplarda derın duşuntelere dalmış çarpık kopıller Ama bıze yakın olan ne, ey kent bızım olan, bıze mutluluk ve sevınç veren, yuzumuzu gulduren, acıkmış bir ağızdan kukreyerek bızı gonendıren, sonunda, değışık bir dunyada çalışmaya susamış ınsan olmanın gururunu duyuran îşte gorduk o soylu kararlan bir sıçrayışta sokakların o orta budala şamatasmı etkısız kılan, umut ve ılerleme uyarısıyla ınsanları ışıtan Gullerdır, sardunyalardır onlar, karanfiller ya da guverunler, zafer naralan, havaya kalkan yumruklar Kararlı seslerdır onlar, kollar ve bacaklar, kusursuz yuzler, ateşten gozler, bugun senden nefret etseler de, yarın guneş guneş gıbı doğduğunda, senı sevecek olanlann ertelenmış taktıklerıdır ama ne bir aşağılama sağanağı, ne bir yılgınlık ırmağı, ne de dız çokup surunerek geçeceğrn sahte bir kapı değıl 'Yaşıyorum, hüznün bir kıymığı gibi' 19141982 yılları arasında yaşamış olan ünlü Meksikalı şair Ef rain Huerta hukuk öğrenimi gördüyse de geçimini gazeteci olarak sağlamış, şiirlerinin yanı sıra film eleştirileri de yazmıştır. Bu arada, hukuk eğitiminin onun yapıtlarındaki haksızlığa başkaldırışın belirleyici bir güç kaynağı olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Ülkesinde insan hakları hareketinin yılmaz bir savunucusu olan Huerta ırk ayrımcılığına karşı da korkusuzca savaşmış, özellikle başkent Mexico nun kalabalığını, sorunlarını, kendine özgü kargaşasını Walt VVhitmanın başkaldırıcı sesini çağrıştıran çarpıcı bir lirizmle dile getirmiştir. Huerta'nın şiirlerinden Türkçeye çeyrilen ilk örnekleri ülkü Tamer'in Çağdaş Latin Amerika şiiri Antolojisi'nde bulabilirsiniz. NEFRET BİLDİRCESİ Sadece derısı yuzulmuş zayıf et gıbı olmak, şafağın sırtında gıden hava ve kemıkler gıbı, belalar ve en kusursuz umut arasındakı kuf kokan kısa bir zaman gıbı Alçakça anlamsız zıncırlere vurulu olmak ve denızın ruzgârla gelen delıcı çığlıklarını duymak o sıyah ve sonsuz guzel teknelerın guvertelerıne ya da ınsanı sağır eden ve bınlerce orkıde gıbı kopukle korleşen o uçsuz bucaksız kumsallara duşen kuşları SAYFA 32 Çunku nasıl da kırlı ve olağanustu o açık denız' Olu ağaç gıbı dalgalan, ender dıngınlığı ve tatlı meltemı, kulrengı beyaz ve sarı saatlerıyle Ve denızın uzerınde vukselen o hayat dolu gok kanımıza gırıp bu kaıanlık kentın kalleş sokaklannda ve havasız odalarında ışığıyla, desteğıyle bızı dırı tutan Bu her gun daha da kırlenen kulden, taştan, çelıkten, kandan ve soğumuş terden oluşan kent Kopeklere, yoksulluğa, eşcınsellere ve orospulara, şaırlenn unlu melankolısıne, dualara ve Hınstıyan nutuklanna yerı olan koca, acdı kent Korkaklığın, ınançsızhğın kıç kıvıran genç pezevenklerle kancık eşeklere ve aylak erkeklere gundelık ekmek olduğu alaycı kent Karanlık, huysuz, uysal ya da acımasız, ya da sadece ığrenç, kısaca sıkıcı Ama sokaklannda ınsanların oluk oluk aktığı, mılıtan komunısderın gunlerınde, gecelerınde, zafere ulaşmış grevlenn gunlerınde gecelerınde ı^sızlerın parklarda çokup koşebaşlarında homurdanarak ofkeİerını dıle getırdıklerı o kızıl ve mavı gunlerınde korkusuzsun, hayat dolusun Kentte geçen gunler1 Oyle belalı gıınler kı sankı kafan koparılmış, gozlerın raltaşı gıbı açik hıssedersın kendını Çurumıış meyva kaba yalanlarla (,amura bulanmış gıbı gunler, heykellerın ıncındığı, anitların her zamankınden daha ı,ok kısırlaştığı karışık gunler îkıyuzlu bakıreler gıbı, şafakları ve çıplak çocuklar gıbı dakıkaları olan koca kent, yoldan çıkmış ve gosterışlı yaşlı gacolannın arsız davranışları, mutluluk katıllerının sonunda serılıp olduklerı ara sokaklan ve acımasız tuzaklarıyla O anlaşılmaz kent, haset yuvası, anında yok edılen erdemın kaynağı, boğutu çoraklık ıçınde yanan, duyulmamış bir kelıme gıbı var olduğumuz, karanlık bir geçıt gıbı geçüğımız yuzey, kotuluk soluduğumuz çol, yakıcı gozyaşlarmın suladığı uçsuz bucaksız orman tıksıntı gozyaşlarının, aşağılayan gozyaşlarının Nefretımızı açıklıyoruz ey gorkemlı kent, sana, o uzgun, bayağının bayağısı burjuvalarına havadan, karameladan, Amerıkan fılmlerınden yapılmı^ kızlarına, ıçı çop doldıırulmuş dondurma gençlığıne, okulları, Garıbaldı Meydanı nı, cıvuvlı ve zehırlı San Juan de Letran Caddesının canına okuyan amansız nakkalarına BJR BHYA2 COLE AĞIT Sessızlık çıseleyen sesıyle yağarken vardın sen, bılge taçyapraklar Hazıranın kalbını dengelerken ve parlak ılık aylar kuçuk tekerlekler gıbı şaşkın uykusuzlukla acıtan dırı ısteklerı uçuruma taşırlarken Ey dayanıklı beyaz gul Sevecen çılgın guJ Sonsuzluğun sahıbı, oncusu denn duşuncelerın, can sıkıntısının Tutkulu ve yorgun bir sennlık gıbı tertemız yaşadın sen, bozguncu bır şafak gıbı Kımıltısız bır acıydın sen, gene de kaygılar ıçınde ınanarak kar beyaz bır sessızlık olduğuna avucuma aldım senı Hem kuleydın, hem sıs çanı Apak yundun ya da meltem Duşlere dalmış bır yıldız Sular ıçınde uyanık bır ormandın gecelerı Ya dev gıbı bır ıncıydın ertesı gun, ya koskoca bır dağ, ya da zamanın saydam ve tez canh bır çıçeğı Çılgınca, umuda kovaladım senı Yaşıyorum hâlâ, olumunle hıçbır şeyın sahıbı Yaşıyorum, huznun bır kıymığı gıbı C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 764