28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

ARTIK, DINSEL, BILIMSEL VE İRADESEL TARTIŞMALAR SONA ERİYOR! Bu kitabı okuyan Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Ateist, Bilim Adamı, Asker, Politikacı ve her türlü farklı inanç, görüş ve güce sahip insanların; söyleyebilecekleri hiçbir sözleri ve iddiaları olamayacak, tartışamayacak ve yen korkusuz bir cğitimciden de ilginç bir anckdot: "Saltanatın kaldırılmasıyla 'halife' yapılacak Abdiilmecid Efendi'nin oğlu, 853 yaka numaralı Şehzade Ömcr Faruk Efendi bir gün, Arapça dersindc '... Ben şehzadeyim!..' diyc izin alma gercği duymadan sınıfı terkettiği için hocası Fehmi Efendi tarahndan ıki haha sonu okulda kalma cczasına çarptırıltnıştı. Genç şehzade bu cczayı çektiği holde ve okul miidüriinün 'lütfen affedin, hocam...' ricasına karşuı Fehmi Efendi Omer Faruk'u sınıta almanıakta direnince babası Abdiilmecid Efendi bir gün okııla gelerek 'hocam, Faruk ellcrinizi öpsün, affedin...' diye ricacı olmuştu. Sonuçta Faruk affcdilmiş, ama Fehmi Elendi babasının ve arkadaşlarının öniindc onıı karşısına dikerek şunları söylemişti: "Sen böylc lal dinlemez, mağrur bir adam değil lıerkesten daha iyi huylu, daha dikkatli ve daha çalışkan olmalısın. Çünkü, talihin itişiyle bir gün bu ülkenin Padişahlığma getirilirsen herkes seni kendisine örnek alacaktır." Bugünkü, günümüzün edilgin, nemelazımcı, görmezlıkten gelen, bana değmeyen yılan diyen, yeteneksiz, toplumu olumsuzlukla etkileyen özellikle sözde aydınlara önemle duyurulur. Döneldere, ılımlı islamcılara, II. Cumhuriyetçilere zaten sözümüz yok. Değerli bilgemiz Melih Cevdet Anday Onun için: "O bir kahramandı." Vedat Ncdim Tör isc: "Bıraksalar Kemalist rııhlıı gençlik orduları yetiştirecekti" diyor. Onun bıılunduğu toplantılarda: "ŞakaHicivEspri vardır ama DedikoduAdam ÇekiijtirmcArkadan Konuşmaucuz siyaset tartışnıaları.." yoktur. Sf: 209 "Çağrılı olduğu toplantılarda sofrada içki, sigara içilmezdi. Hanımlar Celal Bey'in evlerini onurlandıracağı akşamlar özenle hazırlanırlar ve onun sevdiği yemekleri muhakkak bulundururlardı." (Sf: 211) Ve onun ince ruhlu, gerçekçi ve doğaya, yaşama, biyolojik yapıya olan saygınlığı ve bu bayana verdiği yanıt: (Mimar Alten Akyol'danSf:214) ".. 'Baba dostu', çok scvdiğim Celal Bey'le zaman zaman yüriiyüp konuşurduk. Bir keresinde anlatmıştı. Genç bir mühendıs hanım sohbetinden çok zevk aldığını belirterek Celal Bey'le ahbaplık ctmek istediğini söyler. Cclal Bey'in bu güzel, gcnç ve üstelik okıımuş hanıma verdiği yanıt bir zeka, incelik ve bilgelik örneği sayılsa yeridir.: " Bak kızım der. Sen ilkbaharsın, ben ise sonbahar! Bunların ikisi de bahardır ama bir araya gelemczler, gelmezlcr!.." Evct gerçekçi bir göriiş, düşünce ve saygın duygular yoğunluğu... Değerlcrimizm kadrini ne yazık ki bilemiyoruz, hatta onları çil para gibi harcıyoruz. Yaşayanlarımızı da ölenlerimizi de. Ne yazık ki 1500 yıldan beri bu duyguların etkileri altında cziliyoruz. Erdemli bir ortama yönelme çabalarımız 1923 Anadolu Aydınlanması, Cumhuriyetle başlamış ne yazık ki 1950'lerde önü kesilmiştir karşı devrimcilerle. Yine de Mustafa Kemal Atatürk'ün Anadolu güneşi; parıltılarından hiçbir şeyi yitirmcden Muasır Medeniyet Seviyesinin Ustüne çıkaracaktır. Böylece Mustafa Kemal Atatürk devrimleri o ilkçağ Anadolusunun Tiyatro Kültür çağınm düzeyini de aşacaktır. Konuyu baglarken yine Sayın Sakallı Celal'in ödün vermez kişiliğinden bir anı ile bitirmeyi düşünüyorum. Yaşamöyküsünün yayımlanmasından sonra yayımlanan Oktay Akbal'ın bir yazısından yapılan alıntı onun kişiliğinin ne denli sağlam yapıda olduğunun bir örneği değil mi? Toprağı ışıkla dolsun. Çağımızm Diyojeninemerhaba!.." Sakallı Celal/ Orban Karavelı/ Pergamon Yaytnlan/ 230 s. " MUTLAK İRADE"yi kabul etmekten başka hiçbir çareleri kalmayacak! îdoğl^ "Akıl mı Kader mi?" adlı kitabımın akabındG 'Mutlak Irade'yi yazarak. bilgılendırme görevimin sona erdiğıni düşünüyorum. Bundan sonra, şan, şöhrel ve çıkar sağlayarak insanları aldatmaktan öte ne söyleyebilir ve ne yazabilirim ki? Değişmeyen ve değiştırilemeyen bir gerçek karşısında ilım. bilım. teknolojı. güç. iktıdar ve lemel dayanağı olmayan dınsel tarazıyelerın fikırsel ve ıradesel bağlamda hiçbir dönüşüm sağlamadığı. özgürlük ve egemenliğin • edat Nedim Tör ne demişti onun için: 'Bıraksalar Kemalist ruhlu gençlik orduları yetiştirecekti' diyor. Bırakmadılar!.. O günlerde de bugünlerde de bırakmıyorlar! Yeni kuşakları daha ilk adımda engelliyorlar, elini kolunu kırıyorlar, dahası kafalarmı zincirliyorlar; uyanmasın, bilinçlenmesin, kör saplantılardan kendini kurtaramasın!.. Sakallı Celâl Bey Ankara Sultanisi müdürüdür. Hani Ahmet Haşim'le birlikte akşam saatlerinde birlikte oldukları, o güzel okulunun müdürü. Amacı gençleri en doğru, en sağlam, düşüncelerle yetiştirmek... Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'dir. Galatasaray'dan sıra arkadaşı, dostu! Hem de, Celâl Bey'in değerini debilen biri!.. Bir gün 'gizli ve aceledir' diye bir zarf gelir bakanlıktan... Açar okur! Meğer bakan, 'Ankara'da yeni açılan adliye hukuk mektebi ve benzer kurumların gereksinmesi için Sultani'deki son sınıf öğrencilerine kolaylık sağlanmasını, 'idareten' sınavlar yapılıp son sınıftakilerin C U M H U R İ Y E T K İ T A P "V: Oktay AKBAL mezun edilmesini istiyormuş!.. Sakallı Celâl Bey'in, arkadaşı bakana verdiği yanıt, bugün bile anlamlı ve düşündürücüdür: Ankara Sultanisi 'boyacı küpü' olmadığı cihetle vekâletin talebi, kabiü tatbik görülmemiştir. Hem bendeniz cumhuriyetin ilanıyla birlikte mucize devrinin sona erdiğini sanıyordum. Demek ki yanılmışım. Tedrisatın hitam bulmasına az bir süre kaldığına göre, istifamm derhal kabulünü veya vekâlet emrine alınmamı, emirlerinize arzederim efendim. Ricalar, ısrarlar, sınıf arkadaşı bakanın özel başvuruları boşa gider! Celâl Bey'in 'irfanı hür' gençlik yetiştirme ülküsü en ince yerinden kırılmıştır. Başını alır gider! Işçilik mi, amelelik mi, ustalık mı, koskoca bir yaşam sürer gider... Geride kalan dostların yazıları, bir de iki atasözüdür: 'Cehaletin bu kadarı ancak tahsil ile mümkündür' vc 'Doğu'ya giden bir gemide Batı'ya doğru koşmaktayız...' Orhan Karaveli'nin 'Sakallı Celâl'i, öncelikle tüm eğitimcilerin, aydınlanmacıların okumaları gereken bir kitap...'(*)• (*) Oktay Akbal: Cumhurtyet Gazetesi, 8 Haziran, 2004 yaratıkları aşan ve asla ulaşılamayacak bir düş olduğunu göreceksinız. Mutlak irade'yi okurken yapacağınız mütalâayı, sahip olduğunuzu zannettiğiniz iradenizle. hayatınızla ve dünyanın gerçekleriyle mukayese ederek ve olaylarla özdeşleştirerek yapmalısınız ki. doğru bir yargıya varabilesinız. Mullak Iradenin aksini kanıtlayan her okuyucuya bir ödül vermeyi düşünüyordum. ancak yayıncımın ve çGvremın yanlış anlaşılabilir ve ıstısmara neden olabilir endişelerınden dolayı resmi olarak bundan her ne kadar vazgeçtiysem de. ısrarımı sürdürmekteyim. Amacım. her ınsanın. eğer başarabilırlerse çok iyı bir sorgulama ve irdeleme yaparak yalan ve entrikalardan kurtulabilmelerıne aracı olmaktır. tüm kitabevleri ve hipermarketlerde MAVİAĞAÇ 0212. 514 45 1112 / www.maviagac.com SAYFA 25 SAYI 764
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear