Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
limard tarafından yayimlanan ve Foucault'un asistanlan olan Daniel Defert ve François Ewald tarafından hazırlanan Dits et ecrits / Söylenmiş ve Yazılmışlar (19541988) yaklaşık 3500 sayfadan oluşan dört büyük ciltten oluşuyor. Dünyada Fransızca'dan sonra ilk kez Türkçe'de yayimlanan Seçme Yazılar orijinal metnin editörleri tarafından da onaylanmış. Editörler altı ciltte yer alan yaklaşık 120 makaleden birinin değiştirilmesini istemişler yalnızca... Orijinal metin kronolojik bir sıra izlerken, Türkçe metin tematik bir seçmeyle yayımlandı; bu da Seçme Yazılar'a okur açısından önemli bir avantaj sağlıyor. Foucault, gündelik iktidar ilişkileri ve tekniklerinin, delilikten suça, cinsellikten etiğe kadar en umulmadık noktalara kadar sindiğini göstererek siyasal düşüncede tam anlamıyla bir çığır açmıştır. "îktidar her yerdedir, direniş de her yerde olmalıdır" diyerek klasik siyaset tarzına ağır bir darbe indirmiştir. Seçme Yazılar ise hem kitaplarının temellendiği düşüncelerin çekirdeklerini göstermesi açısından, hem kitaplarına yöneltilen eleştirilere verdiği cevaplar açısından, hem de kitaplarında "kapalı" kalan kimi yerleri açması açısından vazgeçilmez bir öneme sahip. Ayrıca en çok başvıırulan makaleleri ilk kez bir araya getiriyor. Zombilirkişi/ Cthan Demirci/ Çınar Yayınları/ 160 s. Mizahımızın kendine özgü bir tarz yaratmayı bilmiş usta kalemlerinden Cihan Demirci, 14. kitabı "Zombilirkişi"de ilk kez bir romanla geliyor okurunun karşısına... Ona göre bu kitap "deneme" tadında bir roman... Ustelik "CiddenDarp" bir roman!.. Kitabın başına yazdığı Zomsöz'ünde teşhisi koyuyor ve; "Bu bir otopsi kitabı" dıyor... Kitabın asla kahraman olmayan kahramanı senarist gazeteciyazar Fani Ölümlüoğlu, bir gece ansızın kendini Mississipi nehrinde Zomtilerin arasında bulur ve hayatının bütün akışını değiştirecek o müthiş gerçeği öğrenir... O artık Zombilerin de ötesine geçmis, ilan olmaz bir Zombilirkişi'dir!.. Peki ama Zombilirkişi nedir?.. Nasıl olunur?.. ölüm Türk'e neden yakışıyor?.. Bu kitap, ölünün arkasından konuşmuyor daha da kötüsü ölü halde yaşayanın yüzüne konuşuyor!.. Ölümün bir topluma yakıştığını, ölümün bir toplumu açtığını, ölümün bir toplumun üzerine oturduğunu söylemek neden hiç de kolay değil?.. Tabii bu soruların yanıtlarını gene arka kapak ötesine geçebilenler olacak!.. Zombilirkişi, Cihan Demirci usulü sarsıcı bir kara mizahın doruklannda gezinen ve yüzümüze tokat gibi inen bir Uk roman, farklı bir "otopsi" kitabı!.. Goethe der ]â..J Çeviren ve Derleyen: Prof. Dr. Gürsel Aytaç/ Türkiye tş Bankası Kültür Yayınları/ 572 s. Elinizdeki kitapta Wolfgang von Goethe'nin yapıtlarından seçilen özlü sözler yer alıyor. "Şair, duşünür, bilimadamı ve bilge kişi" niteliklcrini üzerinde toplayan Goethe'nin, alfabetik sıravla sunulan konu başlıkları altındaki düşüncelerini okurken, evrensel boyutları olan bir hayatın nasıl biçimlendiğine tanıklık edeceksiniz. "Goethe der ki..." başucu kitabınız olsun. Arada bir sayfalarına göz atın. Kim bilir, belki de aradığınız rehber, Goethe'nin bir özdeyişinde saklıdır. Diinden Bugüne Türklerde Dil ve Din/ Cengiz Özakıncıl Otopsi Yaytnevi/ 438 s. "Dil ve din ilişkileri konusundaki çalışmalarıma 1989 yılında, dinağalannın örgütlü biçimde ülke yönetimini ele geçirmeye aday oldukları; dinsömürücü yayınların görülmemiş ölçüde arttığı; yığınların artan bir ivmeyle dinsömürücü örgütlerin çatısı altında toplanıp, öbek öbek dinağalarının güdümüne girdikleri; tıpkı geçmişte tran'da komünist TUDEH çilerin dinağası Humeyni'yle işbirliği yaptıkları gibi, bizdeki birtakım solcuların da dinağalarıyla işbirliği yapmaya başladıklan; Humeyni'nin Iran'daki başarısına öykünen yerli dinağalarının, solun bir kesimini ve bölücüleri yanlarına çekerek, yönetimi ellerine geçirmek üzere oldukları; ülkenin geleceğinin gerçekten ama gerçekten karardığı bir ortamda; susmanın ihanetten başka bir şey olmadığını kavrayarak, ulusumuzu bu karanlık gelecekten ancak bilimsel usyürütmenin SAYFA 22 kurtarabileceğini düşünerek, ortaya yığınları dinağalarının karanlık güdümünden kurtarıcı nitelikte bilimsel çalışmalar koymak, onları din konusunda bilimsel usyürütmenin ışığıyla aydınlatmak ve dinağalarının kendilerini sürüklediği karanlık sondan uzaklaştırmak dileğiyle başlamıştım." diyor Cengiz Ozakıncı üçüncü basıma yazdığı önsözde. lslam'da Bilimin Yükselisi ve Çöküşü (8271107)/ Cengiz Özakmct/ Otopsi Yayınevil Batının bilimsel üstünlüğünü Esğ ^ ^ Ç k l Yh Çoktanrıcılığının, Yahudiliğinin ve I Iıristiyanlığın bir başarısı olarak eösterenler, Doğu'nun bilimsel geriliğini tümüyle Müslümanhğa bağlamaktadırlar. Oysa Müslümanlar 8271107 yılları arasında yeryüzünde bilimin tek öncüsü durumundaydılar; elimizdeki kitap bunun belgeleriyle dolu. Peki ama nasıl oldu da Müslümanlar 400 yıl süren bilim öncülüğünü Batı'ya kaptırıp Batı'dan bilim dilenir duruma düştüler? Kitap, bugüne dek doyurucu bir yanıt verilemeyen bu soruyu Dİlimsel verilere dayanarak yanıtlamaktadır... Konuşan Kadavralar Komedyası/ Hüseyin Kılıç/ Otopsi Yaytnevi/ 23} s. Orhan Pamuk'un çok tartışılan "Benim Adım Kırmızı" romanı, okurların azımsanmayacak bir bölümünce "anlaşılmaz" ya da "zor okunur" bulundu. Aydınlar arasında "on sayfadan ötesini okuyamadım" diyen köşe yazarları ile romanı övenler arasında sert polemikler çıktı. Hüseyin Kılıç, kitabının ilk bölümde "Konuşan Kadavralar komedyası" olarak nitelediği "Benim Adım Kırmızı"yı irdeliyor... Türk Dil Kurumu'na yönelik eleştirisinde Alevi yurttaşlara yöneltilen "mumsöndü" karaçalmasına da yanıt veriyor, "Folklor, Müzik, Edebiyat ve Sanat başlıklı bölümde Büyük sanat'ın nasıl halk yaşamından beslendiğini olanca açıklığıyla ortaya koyarken, "Ölümsüzün Ölümü" bölümünde şair Hasan Hüseyin'in trajik ölümüne ilişkin anılarını kendine özgü duyarlı biçemiyle bizlere aktarıyor. Bitmeyen Oyun ve Türkiye'yi Bekleyen Tehlikeler 19191999/ Metin Aydoğan/ Otopsi Yaytnevi/ 318 s. Yeni Dünya Düzeni, Kemalizm ve Türkiye adlı kitabıyla USİAD Büyük Onur Ödülü'nü alan Metin Aydoğan'ın elimizdeki bu kitabı da aynı kuruluşun Merkez Şubesi tarafından Onur Ödülüne değer bulundu. Aydoğan'm kitapları gönencimizi ulusal bağımsızlıkta gören tüm kişi, kurum ve topluîukların benimsedikleri bir ulusal kurtuluş manifestosuna dönüşüyor. Çünkü bu kitaplardan sonra özelleştirmeyi, MÂI yi, Uluslararası Tankimi, Yeni Dünya Düzenini ve emperyalist dayatmaları sevimli göstermek eskisi denli kolay olmayacak. Benim Yazarlarım/ Erendiz Atasü/ Bilgi Yaytnevi/ 274 s. Erendiz Atasü, "Benim Yazarlanm"da edebiyat kuramlarının değil, kendisi ae yazar olan özgür ve duyarlı bir okurun penceresinden bakıyor zamandaşı Türk ve dünya yazarlarına... Bir yazarın penceresinden bir başka yazara bakabilmenin ilginç örnekleri yer alıyor kitapta. Kaçırmayın... Dönüyordu Bektaşilikte Zaman Kavrayışı/ Reha Çamuroğlu/ Doğan KitapçlıklO5 s. Tüm dinsel düşünce ve inançlar, iyiler ve kötüler üzerinde durur. lyileri ve kötüleri biriktirenler, sabit kılanlar, envanterini tutan ve ömürlük muhasebelerini yapanlar bir yanda dururlar, iyiyle kötünün dönüşücülüğünü, geçiciliğini, sabit anahtarları olmadığını, her yeni ivi ve kötünün kendine göre anantarı olması gerektiğini bilenler ise öte yanda. Tüm yıldız ve gezegenlerin dünyanın etrafında dönmedikleri ileri sürüldüğünde Ortodoks Hıristiyanı onca sinirlendi ren, her şeyin kendi etrafında dönmüyor olabileceğinin ima edilmiş olmasıydı. Tüm öteki'ler onun yüce ben'i etrafında dönmek zorunda değiller miydi? Ben ve öteki'nin başka bir bilgisi mümkün müyaü? Dünyayı tutmak, ona tutunmak ile kazık kakmak arasındaki fark da burada başlayacaktır. Ne demiştik? "Dönüyordu..." hâlâ da öyle. , Sabah Rüzeârı "Enelhak" Detnişti Nesimî/ Reha Çamuroğlu/Dog'an Kıtapçtlık/ 108 s. "Tann'yı, her yeri, her şeyi ve herkesi işgal edecek şekilde tanımlayabilirsiniz. Onunla sıkı bir pazarlığa da girişebilirsiniz... Tapar ve Sabah karşılığını alırsınız, itaat eder ve Rüzgârı güvenli bir hayat yaşarsınız... Zaten alışık olduğunuz, her yerde her zaman yaptığınız bir şeydir bu. Yeter ki onu erek edinmeye kalkışmayın... Yaratıcılığı erek edinmek demektir bu. Her işe onun adıyla başlayabilirsiniz. Rahman ve Rahim olmaya kalkmadıkça. îşte Nesimî'nin "hatası" buydu. Her Rahim'in ötekine gebe olabileceği ve ötekini istemeyen bir dünyada yaşamak. diyor Reha Çamuroğlu. Tarih Heterodoksi ve Babaîler/ Reha Çamurog'lu/ Doğan Küapçıltk/ 214 ş. " 'Üç hazinem var' diyor Tao, 'birincisi derin ask, ikincisi sadelik, üçüncüsü ise dünyaya baş olmaya kalkışmamaktır.' Babaîler AyakTarîh lanması'nın özgül anlatımı bir maHeterodoksi sal ya da destan olabilirdi. Belki o ordulave Babajler Babaîleriki korkunç Selçukgeyiklerrını on kez yenerken, den, ceylanlardan, kuşlardan, ırmaklardan ve belki de saflarında çarpışan çocukların 'temiz yüreklerinden* almışlardı bu gücü. Belki Malya Savaşı'nda yenilmelerinin nedeni, 'kötü ruhların' Selçuklulara yardım etmesiydi, belki de dökülen burıca kandan, geyiklerin, ceylanların, kuşlann ve ırmakların ve hatta çocukların 'temiz yüreklerinin' bile kirlenmiş olmasıydı." diyor Reha Çamuroğlu. Son Yeniçeri/ Reha Çamuroğlu/ Doğan Kıtapçtlık/ 451 s. Saul oğlu Petru, 1769 yılında "Türk"e karşı savasmak üzere Besarabya'dan yaya olarak yola çıkar ve Hotin Kalesi'ne esir düşer. Esir düştüğü Arif Ağa'nın önce kölesi, sonra da Müslümanlığı kabul ederek oğlu olan "San"nın hikâyesi, aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin gerileme döneminin ve özellikle Vakai Hayriye olarak bilinen Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması olayının da hikâyesidir. Tarih üzerine yaptıinceleme, araştırmalarla tanınan Çamuroğlu'nun tabı belgelerin ışığında bir "tarih" romanı. tsmail/ Reha Çamuroğlu/ Doğan Kitapçıltk/382 s Reha Çamuroğlu'nun romanı îsmail bu kez tüm kitaplarını yayımlayan Doğan Kitapçılık tarafından yayımlandı. Bir tarikatın devlete, bir şeyhin şaha dönüşümünün ve bu sürecin insanda neden olduğu yıkımın anlatısını sunuyor bize lsmail... Anadolu'da Sünni'liğin etkisini arttıran bir dönemi anlatan roman, Osmanlı'nın ve Şah îsmail'in o dönemine ilgi duyanlar için kaçırılmaması gereken bir yapıt. Kaptamn Şür Defteri/ Haztrlayanlar: Cevat ÇapanErdal Alova/ Doğan Kitapçılık/319 s. Homeros'un "Odysseus"sından Nâzım Hikmet'in Mavi Limanı'na, Neruda'nın "Okyanus'un îhtiyar Kadınları"ndan Ahmet Haşim'in " O Belde"sine kadar dünya ve Türk şiirinin en usta isimlerinden bir şür denizi. Çok detaylı bir araştırma ve çalışma sonucu Cevat Çapan ve Erdal Alova tarafından derfenen Kaptamn Şür Defteri, geniş bir coğrafya ve zaman dilimini tarayan ve şiirseveri dünyanın tüm kıyılarında gezdirmeye niyetli bir antoloji... • CUMHURİYET KİTAP SAYI 565 İONYENİCERİ S