Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Aral, ya$ama yenlden baslatıyor okuru nı umuyomım. Burada öncelikle evliliğe yönlendirilmiş ama beklediklerini bulamamış insanlar var. Birçok kitabında olduğu gibi evlilik kurumuna olumsuz eleştirilerim var. Benim kahramanlarım açısından bu durum yalnızca evliliğin özgürlüğü, fantezileri, heyecanları tüketmeye yatkın olmasıyla ve insanı kıstırmışlığıyla açıklanamaz elbette. Sorun o evlilik içindeki iki kişinin ayn ayrı yani kadınlık ve crkeklik rolüne şartlanarak yetiştirilmiş olmalan. îki cins çocukluktan başlayarak ayrıma tabi tutulduğu için birbirini yeterince tanımıyor. Geleneksel değerler, kadın cinselliğine ilişkin geri kalmış namus şablonlan kafalarını önyargılarla dolduruyor ve sorunun özünün gözden kaçmasına neden oluyor. Gölgede Kırk Derece'nin Bedia'sı oldukça kültürlü bir aile içinde ve iyi eğitim alarak yetismesine rağmen annesinin iffetini kaybetmesi korkusuyla ona koyduğu sınırların içine sıkışıp kalmış, erkelderle sağlıklı işler geliştirememiş ve kırkına yaklaşırken "ebedibakireliği' ile yalnız kalmıştır. Ilişkiye girdiği erkeğin kötülüğü ise herhangi bir sıradan zamparanın kötülüğünden öte değil. Burada kusurlu olan bütün zavallılığı içinde seçici olmayan Bedia'dır. Adını Anmamaya And Içiyorum'daki ressam Nurettin kötü müdur? Hayır. Onu sevdiğimi söyleyeyim. Yalın ve alçakgönüllü dünyasına giren, onu sınıf atlamaya, olmadığı birini oynamaya zorlayan, natta "kurtarmaya" kalkışan soylu Nurhan'ın mutşuzluğu ne yüzdendir acaba?" "Uzun Ölüm"ün politikaya da bulaşmış Sabri'si karısına açıkça söyler, "toplumun istediği gibi bir erkek olmak zorunda olduğunu..." Bu tablo içinde anlattığım erkeklerin hangisi mutludur? Hiçbiri. Kadının mutsuz olduğu yerde erkeğin mutlu olması da olanaksızdır çünkü. Erkek toplumsal konum ve rolünün dışında kalmaktan çok korktuğu için duygularını bastırıp korunma refleksleri geliştiriyor. Aşk hiç kuşkusuz yalnızca kadınlara özgü değil, insana özgü bir duygu zenginliğidir. Erkekler de aynı şiddede seviyorlar ama zaaf göstermektense ölmeyi yeğleyebiliyorlar. Onlara karşı kesinlikle önyargılı değilim. Dünyalarını anlamaya çalışıyorum ve bunu sevgiyle yapıyorum. Daha çok kadınlan anlatıyorum çünkü bana gerek dostarkadaş gerek okurum olarak yüreklerini, dünyalarını güvenle, kolayca açiyorlar ve onları daha iyi tanıyorum. Sorunlanndan kaçış yöntemlerini, kendi içlerinde kaybolma serüvenlerini, terk etmekle etmemek, boyun eğmeyle başkaldırmak arasında bocalayişlannı, koptukları erkekle aynı yatakta yatmak, aynı çatı altında vaşamak zorunda kaldıklannda hissettikleriCUMHURİYET KİTAP SAYI 596 ni, düslerinin zenginliğini niliyorum. Ote yandan aynı acıyı çeken, aynı yalnızhkları yaşayan iki erkeği de anlattım bu kitaoımda. Her dem âşık, sulu gözlü, şair Çalıkuşu'nu. Onun karısı feadar korkunç kadınlar da var elbet ve onları da iyi tanıyorum. Evini, kocasını bıraktp giden bir kadın da var kitapta. Genellikle erkeklerin kurulu düzenlerini daha kolay terk ettiklen yolunda bir inanıs var toplumda öyle değil mı? Evet ama pek de doğru değil bu. Kadınlar da yapabiliyorlar aynı şeyi. Erkeklerde ağır bir sorumluluk duygusu var. Mutsuzluk nedeniyle gitmiyorlar. Onların en çok rastlanan terk nedeni bir başka kadın tarafından baştan çıkanlma, âşık olmak va da değişilc bağımlılıklar oluyor. Içki, kumar vb. Kadtn kahramanlan btrtakım yantlgtlara ve dolayısıyla mutsuzluğa sürükleyen şeyin altında temel bir yanlıslık yattyor sanki. Aşk ile cinselliğin birbirine kart}ttrtlması! Ask olduğu sanılan şey aslında cinsel açlığm ta kendisi. Cinsellik bıtince aşktn olmadtğt anla}ilıyor...Tabii bu açltk yalnızca kadın için değil erkek millett için de geçerli, belkı daha çok geçerli, onu kabul ediyorum. Her iki taraf da doygunluk noktasından sonra duygusal tükenişe düşüyorlar. Ama sonuçtabir tarafötekinefatura kesiyor. Yantltyor muyum acaba? Cinsellik tabu. Bakirelik hâlâ sorun. Aile meclisi karanyla namus dnayederinin işlendiği, kızlann boğazlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu konudaki tutuculuk cinselliğin insanlar için aşın önemli olmasından ileri geliyor. Önemli çünkü sahip olma fiilini de içeriyor. Bu sahiplik o insanın her şeyinin sahibi olması anlamına geliyor. Özellikle erkeğin kadın üzerinde sulta kurma istcgi dnsel isteğinden daha yoğun olabiliyor. Öte yandan âşık insanın cinseiliğini sınırlayabilmesi oldukça zordur. Bu durumda iki cins cinselliği ya gizli kapaidı, yasak günah korkulan içinde "yeraltında" öğreniyor ya da birikmiş bir özlem olarak evliliğe saklıyor. Deneyimsizlik, eğitjmsizlik, evlilik arayışının avnı zamanda bir arkadaslık, yoldaşlık, dayanışma ve sevecenlik olduğu gerçeğini örtüyor. Yanlış, acele evlilikJer yapflıypr. Bu anlamda gözleminiz doğru. Önemli olan, insanın evlilikle ilgili umut ve beklentilerini gerçekçi bir biçimde sınırlayabilmesi. Evlilik kusursuz bir kurum değil. Belirleyici yanı da aşk değil. Aşk bittikten sonra iki insanın derin, duyarlıklı, eşit, sürekli yenilenen bir sevgi ilişkisi kurabilmeleri önemli. O zaman cinsel doygunluk noktasında yeni zenginlikler keşfedilebilir. Yürümediği zaman da kimse kimseye fatura kesmez. Kadtn erkek konusu açtlmtşken, }öyle bir söze katılır mısıntz, bilemiyorum: Kadtnı erkeğin ihanetinden kendi iyiliği korur, derler. Sızce doğruluk payt var mı bu sözde? îyilikle anlatılmak istenen nedir acaba? Nasıl bir iyilik? Aklı başında bir erkeğin her türlü eziyetini çeken, hiç eleştirı yapmayan, ona ne yapması gerektiğini anımsatmayan ve yol göstermeyen bir kadından hoşlanmadığını söyleyebilirim. Erkekler her şeye rağmen karşılarında bir kişilik isterler ve gizlice yönetilmeye gereksinme duyarlar. Aldatmaya gelince: Bu insanın kendi boşluğu ile ilgili bir durum ve ne aşısı ne de "iyilik" adlı ilacı var. • Sıcakta uşuyenler çeşit iktidar uğruna birbirini yok etmeye calısan, özünden uzaklaşıp saflığını kaybeaen, mutsuz olduğunu bile fark üykünün eskiye oranla daha çok yaedemeyen, gündelik çıkarların ve hırszıldığı, öykü yazanlann sayısının arttığı, lann ardına takılmış, basireti bağlanmış öykü üzerine daha çok tartışmanın yapılinsanın öyküsü. dığı şu günlerde Inci Aral'ın yeni bir öyMutluluğu mudaka bir erkekle yakakü kitabı yayımlandı. On dört yıl aradan lamaya çalışan, erkeği yakalayabilmek sonra "Gölgede Kırk Derece" adını veriçin de kurnazca bir düzen kuran, onu diği kitabıyla înci Aral yeniden okurlabir üst sınıfa sokmaya, değiştirmeye hatrıyla buluştu. ta satın almaya çalışan bir kadının, NurAral, ilk öykü kitabı" Ağda Zamanı"nı han'ın öyküsü ' Adını Anmaya And Içi1979'da yayımladı ve 1980 yılında "Akayorum". demi Kitabevi Ilk Öykü Başarı ÖdüErkek, kadınca bir kurnazlıkla 'yataklü"nü aldı. îkinci kitabı "Kıran Resimta' razı ediliyor evlenmeye. Dünya kadar leri" ise Nevzat Üstün Öykü Ödülü'nü borca girilip tarihi bir yalıda düğün yakazandı. 1989 yılında Fransızcaya çevripılıyor. Evlendikten sonra Bodrum'a len ve Fransa'da yayımlanan kitap, Kahyerleşip bir bar açmaya da yine yatakta ramanmaraş'ta yaşanan toplumsal olayrazı ediliyor erkek. Sonra evlilik topalları konu alıyorau. "Uykusuzlar" ve lamaya başlıyor, sonra şiddet egemen "Sevginin Eşsiz Kışı" da Aral'ın daha oluyor ilişkıye ve tabii ayrdık sonunda. sonra yayımlanan öykü kitaplan. Inci Aral, öykülerinde sınıfsal farklıîlk romanı "Ölü Erkek Kuşlar" 1992 lıkların neden olduğu çatısmalan, aşkı, yılında "Yunus Nadi Roman Ödülü'ne seksi tadı yerinde, altını kalın çizmeden değer görüldü. 1994'te "Yeni Yalan Zave doğal bir biçimde yansıtıyor öykülemanlar", 1997'de "Hiçbir Aşk Hiçbir rinde. Ölüm", 1998'de "Içimden Kuşlar Gö"Düşlerimin kapt zilleri uykulanmt böüyor" yayımlandı. Bol ödüllü ve üretlüyor geceleri. Kimi zaman aldtrmıyor, uy;en bir yazar Inci Aral. kumu sürdürüyorum. Ktmt zaman da kalKimi kitaplar anılanmızla, geçmiş yaktp merdiven karanlığına doğru, "Kim o?" şantımızla, içinde bulunduğumuz dudiye bağmyorum. Gözlerimiboşluğa dikerumla, duygu ve düşüncelerimizle örtürek merdivenleri dinliyor, yukartya çtkaşür; yazarla bütünleşiriz, yazdıklan bam cak ayak seslennı bekliyorum. Kimse geltelimize basar. Yüreğimizde, belleğimizmiyor. Hiç kimse beklediğim olmuyor." de bir yol açüır. Kimi zaman üstü örtü"Şeyler ve Düşler" kitabın en sevdilü, çok derinlerde kalmış bir anımız canğim öyküsü. Bir hesaplaşmanın, düş kılanır, kimi zaman da "an işte söylemek rıklığının, açı bir boyun eğmenin hikâistediğim tam da buydu deriz. Inci yesi. Düslerinin kapılarını, aklının penAral'ın öykülerini okurken bunu ducerelerini kapatmaya çalışan yalnız bir yumsuyorsunuz. kadın... Işkencelere dayanamayıp çözülînsanın iç dünyasını, tutkularını, müş bir kadın. umarsızlığını, çelişkılerini, yoksunluklaZaman zaman içinde öldürülen bir şerını, arayışlarını, çabalannı, kayboluşlayin belli belirsiz titreştiğini duysa da rını, başkaldırılarını, nefretlerini, özlemunutmak zorunda kalıyor yaşadıldarını. lerini, aldanışlarını, ikiyüzlülüklerini, Kurulu düzeni, evi, çocuğu, sorumlusahtekârlıklarını sorgulayan dokuz öylukları üste çıkıyor ama hesaplaşma bitkü yer alıyor kitapta. Yakıp kavuran inmiyor. san ilişkilcri, kadının vc erkeğin ayrı Şiddetin, ikiyüzlülüğün, aldatmanın, dünyaları, uzlaşmaz çelişkileri. alaanmanın, dayatmanın egemen oldu"Düşlerımin ailiniçalışıyorum. Sö'zcükğu dünyada yarım kalan hayatlar, ezilip ler kıpırdtyor, bılınmedik tatlar yükseliyok edilen kadınlan.. yur sesımden Imgeler ve biçimler, uysalKitaba adını veren "Gölgede Kırk Dehk ve yadsıma birbirine karı$tyor. Saatler rece "Evin Kadını", "Kara Delik", ktrıganlığtmın parlak çtçeğinı hoyratça ö'rseliyor. Sevdiğimle aramızdaki uzaklık "Çalıkuşu", "Üçüncü Kişi" Inci Aral'ın diğer yeni öyküleri. açtltyor." Inci Aral, dili, kurgusu ve biçemiyle, Bir tutkunun öyküsü "Sırça Sözcükyaşamı sorgulayışı ile yaman bir öykücü ler". Yakıcı bir özlemin, kavuşmanın, olduğunu yeniden anımsatıyor okurlarıbedenle akıl arasındaki çarpışmanın, dena. I lilikle aşk arasındaki taşkınlığın, bağışlamanın, ayrılığın labirentlerinde yol alan ve cinayete varan bir aşkın öyküsü. Bütün öyküleri gibi "Sırça Sözcükler" de Aral'ın o bildik, insanın içine işleyen anlatımı ve nefis Türkçesiyle yazılmış. "Uzun Ölüm" adlı öyküsünde cam yeşili gözlü Aynur, annesinin ölümiiyle çahucak çocukluktan çıkıyor. Göz göze bakışıp sevdiği gülüşü güzel delikaruıyla değU, göreneklere uygun bir biçimde babasının istediği bir evlilik yapıyor. Bir ağa oğluyla evlenerek bahtsız bir yaşama adımını atıyor. Geleneklerin karanlığında yirmi altı yıl süren çileli bir evlilik, uzun bir ölüm... Boyun eğdikçe başkaldırmayı öğreniyor Aynur. Yüreği pır pır, yüreği açık, elini verse bir sonsuz denizlere doğru yol alacak. "Admı Anmaya And lçiyorum" uygarlığın yoksullaştırdığı, kalıplar içine hapsettiği, doğallıktan uzaklaştırdığı, her Aral. yaman bir öykücü olduOunu anımsatıyor blze. NEMİKATUGCU E SAYFA 13