29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

1 4 A R A L I K Z 0 0 0 • Fethi Naci, Eleştiri Günlüğü'nde bu hafta, Hemingway'in "Denizin Değiştirdiği"ni değerlendirdi Jsayfada • Cem Ulutaş, Georges Daniel'le "Atatürk" kltabını konuştu 7 vtyfada ü NedretTanyolaç öztokat, Gölge'nin renginigündemegetiriyor ıosayfada • Inci Aral'la, 'Gölgede Kırk Derece' üzerineNecatiGüngörgörüştü .n.sayfada KIT/UP Cumhuriyel 1 Şerver Tanilli'den İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyop?' ve Strasbourg Yazılan' önünde Yeni bin yılın başlarındayız. Geleceğimizin ne olacağına, ancak geçmişe bakarak sağlıklı cevaplar verebiliriz. Server Tanilli hocamız da öyle yapıyor ve bizleri nasıl bir geleceğin beklediğini göstermeye çalışıyor. 'Insanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?' ve 'Strasbourg Yazıları' Tanilli'nin en son yayımlanan iki kitabı. Bu kitapları tanıtmaya çalıştık. İSMET ZEKİ EYUBOĞLU Yeni, kapsamlı, ancak iırkiitücü bir çalısma sergilemiş Sayın Tanillı: "insanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor" başlığını taşıyan bu önemli çalışma, adından da anlaşılacağı üzere yüzyılımızı yargılamadır. Beş günde okuyabildını sorunlarla yüklü, çözümü uygarlığın irdelenmesinde arayan, okuyucuyu sarsıcı sorularla yüz yüze getiren bu yapıtı. "Önsöz"ünde tüm sorunları diziliyor, okuyucuya neler sunacağını, hangi sorunlarla yasadığımız çağla gelecek arasındaki bağlantıyı kurabileceğimizi, yarına olan borcumuzu, bilgece bir tutumla, seriyor önümüze. "Gelecek kuşaklara daha şimdiden bırakılmış mirasımız pek olumsuzdur" diyor (s. 63). Birbirini izleyen konular insan varlığının geleceğine yönelik açıklamalan içeriyor. Yapıtı okurken, ister istemez, J. J. Rousseau'yu anımsaaım. Uygarlığın gelişmesiyle insanın karşısına çıkan, aşın çıkarlar uğruna insan değerlerini dışlayan, 'sanayi devrimi" kendine uygun, onaylanmaz bir "etik" getiriyor; insani kendi buyruğu altına alan, onda yoğunlaşan varlıksal değerleri önemsemeyen bir "etik". 1789 insan ve Yurttaş Haklan Bildirisi'nden beri, dokunulmaz ve kutsal diye bilinen sadece mülkiyet hakkıdır" (s. 112). Işte böyle başlıyor uygarbğın insana bakışı. Sayın Tanilli'ye göre insanlık bu bakışın süzgecinden geçirilirken öz değerleriyle değil, sanayide yaşanan ölçüsüz gelişmenin ağında cırpınan bir örümcek gibi görülmüştür. Nedeni açık bunun: "Demokrasi CUMHURİYET KİTAPS/4V/ 585 yargıç kansız düşmüstür ve yeni liberalizmin sahte dogmaları ile uyuşturulmuştur". Gelişmiş diye nitelenen ülkelerin engel tanımayan kazanç, çikar girişimleri uygarlığının içini dışına çevirerek çıkmazlara sürüklenmesine olanak sağlamıştır. Nitekim pek övülen, sevilen "sanayi kalkınması, yalnız doğanın bütünü değil, tüm insanlık için de geri döndürülemez bir felakete götürüyor" (s. 33). "Doğal yaşam alanları, geçim olanaklan sömürülüyor, yer yer ortadan kaldırılıyor. Oysa bağımsızlığımızı sağlamamız için ekolojik bağımlılığa ihtiyacımız vardır (s. 14). Nitekim "Kültürumüz geçmiş kültürlere kapı açtıkça, aklımız da bağımsızlığını geüştirme şansına sahip olacak" (s. 35). Biz, birer insan olarak, üzerinde yasadığımız ".. dünya içimizdedir ve biz de dünyanın içindeyiz." (s. 35) Oysa biz içimizdeki dünyayı dönüştürerek, yasamı gelişmiş toplumlann çıkarları uğruna bambaşka bir alan a çevirmişiz. Böylece "insani çevresinden ayn düşünmeve ve nesneleri de kendi içıerine kapatmaya alıştınldık" (s. 36). Uygarlık adına sürdürülen bu tutum insanın gerçeğinden kopması, çevresel bütünlüğünün dağıtılma sıdıı. İnsan, ancak çevresiyle vardır, çevresiyle bilinçli bağlantıyı kurduğu oranda insandır. ' însan, düşünmeye, düşünsel ürünlerini sergilemeye başladığı evreden beri sorunlarla kuşatılma ortamına girmistir, dahası insan kendi varlığının bilincine çevresini anlamaya başlamakla ulaşmıştır. Bu nedenle, insani değerlendirirken çevre içinde geçen yaşamı da değerlendirmemiz gerekir" (s. 37). "Insana duyulan saygının kokleri yaşarrun toprağındadır. lnsanı, çevreyi, yaşamı değerlendirirken, 'insana saygının yaşamla bağlantılı olduğunu düşünerek', düşüncemizin ilkelerini de değiştirmeliyiz" (s. 37). Sayın Tanilli çevresel sorunlara ağırlık verirken doğanın önemini de vurguluyor, insani doğanın içinde görmenin gereğini düşünüyor. Ona göre bu "çevresel sorun, toplumların ve bütün insanlığın gelişme sorunuyla iç içedir" (s. 37). Bu nedenle yapıtın birinci bölümünde işlenen bu sorunlar dünyamızın sanayileşme sürecinde ne denli bilinçsizce ılgarlandığmı gündeme getiriyor. Ikinci bölümde bilimin, tekniğin durumu sergileniyor. Bilimin gelişmesi, tekniğin aşın ölçüde ılgarDevamı 4. sayfada.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear