Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
A Y R I N N M EDEPSİZLİK, ANARŞİ ve GERÇEKLİK İnceleme/Çev.: Abdunah Yılmaz Crispin Sartwel Sartvvell, Edepsizlik, Anarşi ve GerçekliKte felsefenin soyut, steril dünyasından, acıları ve kötülükleriyle hayatın çıplak gerçekliğine açıldığımızda nelerin olacağını gösteriyor bize. Alışık olmadığımız kişisei bir dille şenlik ve aşka; elbette nefret ve ölüme, kısaca hayata çağırıyor bizi, hem de üniversite kürsüsünden, felsefenin sayfaları arasından... Ona göre, tüm ahlâki değerler olması gerekeni anlatır; olanın eksik var olduğunu söyler, gerçekliği inkâr eder. İhlal ise yaşamaya "evet" demektir. Çünkü yaşadığımızı günahlarımızla, suçlarımızla, korkularımızla, acılarımızla anlarız. Dünya erdem ve güzellik kadar sidik, bok ve nefretle birlikte vardır. Aşk kadar nefret de hayatın gerçeğidir; olduğu gibi olumlanmaya ve sonuna kadar yaşanmaya layıktır. Hayatımızı "kitleyen" araçlardan biri olan devlet ise hem yalan hem de yalancıdır. Gücün ve ölümün örgütlenmiş çetesidir. Artık posttotaliter sistemlerde temel çatışma ezen/ezilen arasında değildir. Tek tek her ınsan hem ezen hem de ezilendir; kişi "sistemin hem kurbanı hem de payandasf olmuştur. iktidar tek tek herkesin içinden geçerek örülmüş, kişı kendısi tarafından ezilmeye başlamıştır... Sartvvell kavramlara ve ciddiyete saldırdığı bu provokatif kitabında bizi edepsizliğe ve oyuna yanı hayata çağırıyor... "Cehenneme Övgtf'den ötesine geçmek isteyenlere... TUTKULU SOSYOLOJİ Zygmunt Bauman, Sosyolojik Düşünmek adlı kitabında, sosyoloji dahil insana daır tüm disiplinlerin eksiklikten ve müphemlikten kurtulamayacağını söyleyerek, sosyolojinin "ayrıcalık" ve "kesinlik" iddialarına ağır bir darbe indirmişti. A. Game ve A. Metcalfe da Tutkulu Sosyoloji adlı kitapiarında sosyoloji disiplininin ve üniversite düzenınin nasıl işlediğini cüretkâr ama sağlam tezler eşliğinde gözler önüne seriyorlar. Üniversitelerde ne tür oyunlar oynandığını, ritüelleri ve ciddiyetiyle korku üreten derslerin, ödevlerin, sınavların, başarı ölçmekten çok hiyerarşiyi pekiştirdiğini, şenlikli bir sosyoloji öğretiminin önündeki engellerin neler olduğunu çarpıcı bir netlikte gösteriyorlar. Onlara göre mevcut öğretim ortamı öğrencileri bedenlerini ve duygularını unutmaya, onları soyut hakikatin doruklarına tırmanmaya çağırır. Ders kitapiarında ise yazarların otoritelerini güçlendiren ve öğrencileri güçsüzleştiren hikâyeler anlatılır. Oysa boş bir sayfa olarak görülen öğrencilerin de yazarlar ve öğretmenler kadar hikâyeleri vardır ve bu hikâyeler gerçekliğin, olmazsa olmaz parçalarıdır. Hayatına şiir katmak, öğretimi oyuna dönüştürmek, sevişir gibi okuyup, kulaç atar gibi yazmak isteyenlere bir çağrıdır bu kitap... Yankısını monoloğun iktidarına atılan tekme sesinde ve kantinde atılan kahkahada bulacak olan bir çağrı... İnceleme/Çev.: Oşman Akınhay Ann Game & Anarevv Metcalfe TAHAYYÜL GÜÇÜNÜ YENİDEN DÜŞÜNMEK Kültür ve Yaratıcılık İnceleme/Çev.: Ertuğrul Başer Der.: Gillian Robinson &John Rundell Günümüz düşünce dünyasını biçimlendiren modern ve postmodern, bilim ve ütopya, ilerleme ve kıyamet, akıl ve tahayyül gücü gibi, genellikle gerilimli bir tarzda birbirine gönderme yapan kavram ve düşünce kümeleri dışlayıcı ve kıyaslanamaz ikilikler midir, yoksa birbirini besleyen diyalektik çiftler mi? Yoksa daha öte bir manaları mı var? Cevap vermek zordur... Bu karmaşada görece tereddütsüz bir şekilde öne sürülebilecek olgu, tüm bu gerilimli çiftlerin Aydmlanma ve romantizm arasındaki tartışmada taze bir soluk bulduğu ve günümüz dünyasını biçimlendırecek bir mecraya kavuştuğudur. Burada Aydmlanma "aklın", romantizm "tahayyül gücü"nün militanlığını üstlenmiş gibidir. Modernlik kendını tanımak, anlamak, aşmak ıstıyorsa, "akıl" ve "tahayyül gücü" ile hesabını kapatmak durumundadır. Peki, ne tür bir modemlik yaşadığı epeyce tartışmalı olan, akla her zaman "Devlet", tahayyül gücüne ise olsa olsa bir "Devlet Sanatçısı" olarak davranmış bir kültür toplumu ölçeğinde bu ne ölçüde başarılabilir? Adından da anlaşılacağı gibi bu kıtap nehrin öte yakasında, tahayyül gücü yakasında oturanlara söz veriyor. Karl Marx'tqn Walter Benjamfıı'e Siyaset Felseffesİ Denemeleri İnceleme/Çev.: YavuzAlogan DUNYAYI DEĞİSTİRMEK ÜZERİNE Michael Löwy <M Marksizm bugünlerde sıkça söylendiği gibi kesinlikle öldü mü? Dağılan Doğu Bloku sosyalist miydi? Üretenlerin üretim sürecinin efendisi olduğu; en geniş ekonomik, toplumsal ve siyasal demokrasiyi temel alan; cinsiyetçi, etnik, siyasal sömürü ve baskılardan kurtulmuş bir toplum özlemi kuruntu muydu? Ekonomistlerin, ideologların, işadamlarının ve medyanm iddia ettiği gibi kapıtalızmden başka alternatif kalmamış mıdır artık? Yoksa Marksizmi eleştirmeye ve yenilemeye tam tersi bir noktadan; Marksizmin, endüstriyel kapitalizm modelinin temellerınden yeterince radikal biçimde kopmadığı noktasından yeniden mi başlamalı? Bu ve benzeri sorulara yanıt arayan Lövvy'ye göre, kurulu düzenin 'modernist' mazeretlerini, kapıtalist piyasayı ya da bürokratik despotizmi meşrulaştıran 'gerçekçi' söylemlerini reddederek, 'umut ilkesi'ni; yani kullanım değerini ve demokratik planlamayı, yenılenebilen enerji kaynaklarını ve ekolojik üretimi, ırk ve cinsıyet eşitliğini, özgür insanlar topluluğunu ve uluslararası dayanışmayı temel alan bir duruş noktası inşa etmeliyiz. Bürokratik rejimlerin komünizm ve sosyalizm adına işledıkleri suçlar sosyalizm fikrini derinden yaralamış olsa da, özgür ve eşitlikçi bir toplum, toplumsal ve ekonomik demokrasi, doğanın korunması, özyönetim ve aşağıdan denetim özlemleri insanlarda yok edilemeyecek bir biçimde kök salmıştır. İçinde bulunduğumuz kriz durumunda pek çok sosyalistin yaşadığı ideolojik kafa karışıklığını liberalizme, bireyciliğe ve pozitivizme kapılmadan aşmak mümkündür... Hâlâ "değiştirme" umudunu taşıyanlara... Elektronik Çağda Yazılı Kültürün Çöküşü Ye Şiddetin Yükselişi ÖKÜZÜN A'SI Terry Eagleton İnceleme/Çev.: Mehmet Küçük İnceleme/Çev.: ŞehnazTahir Bgrry Sanders POSTMODERNİZMİN YANILSAMALARI YENİ ADRES: AYRINTI YAYINLARI Dizdariye Çeşmesi Sk. No. 23/1 34400 Çemberlitaş/İstanbul