24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

]ulio Cortazar'dan "62, Maket Seti' Şeltir, zaman ve anlar üzerine "62 Maket Seti"inde baştan sona süregiden bir 'vampirlik' izleği var. Bu kimi zaman bir yan motif, kimi zaman bir ima olarak dolayh; kimi zaman da korku veren bir olayin aktarılması olarak doğrudan çıkıyor karşımıza. Vampirlik teması Transilvanya'nın, Macaristan'ın korkunç şatolarından gelip Orta Avrupa'nın cski ve ürküntü veren sokaklarında hüküm sürcn, karanlık boyutudur yaşamın. Romanda, Transilvanya'nın bir şatosunda üzerine duvar örülerek uğursuz bir ölüme terkedilmiş vampir 'Kontes' ve onun ruhunun beden bulduğuna inanılan Frau Marta adıyla beliriyor vampirlik olgusu. SÜHA SERTABİBOĞLU Frau Marta adıyla belirivor vampirlik olgusu. Bir diğer boyut da yazarın (ya da romandaki adıyla Juan'ın) 'Paredros' adını verdiği, başka bedenlerde yaşadığını düşlediği 'alter ego'sundan oluşmuş düşsel (ya da kısmen düşsel) kişilerle olan ilişkisidir. Bu kişiler birbirinden farklı; Marrast, Calac, Polaneo adh erkcklcr; Helene, Nicole, Tell adlı kadınlardır. Bu kişiler Juan'la ve birbirlcriyle dostluk kurar, sevişir, kavga eder, ayrılır. Helene, Juan'ın umutsuz, erişilmez aşkıdır. Helene hep soğuk mesareli, tam anlamıyla mükemrnel ve hep uzaklardadır.Onun emrini bekler bütün telelonlar; öncesi vc sonrası tufandır. Roman boyunca 1 Ielene figürü, vampirlik olgusunun karşısında aydınlık boyutıı oluşturur. (...) Rucde Vaugırard kösesı hâlâPoltdor'nn yetnek salonunda mevcuttu, yeni imgden yansıtan ayıtamn, mönüye bakmanın (...) hiçkıymetiyoklu. Sen deoradaydın Helene, (...) aynada (. .)parçalart birbirinden ayırmak mümkün degildi. (...) Bu avna metaforu romandaki kişiler arasındaki ilintiyi gösteren, önemli bir boyuttur. Aslında Helene, juan'ın kendisinin bir kadında bedenlenmiş halidir; kendi egosunun bir yansımasını erişilmez bir yüksekliğe atmıştır yazar ve Tann'yı öldürmüş hemen tüm insanlar gibi, onun ycrine konmuş, yalnızlıktan kurtulmak için düşienecek, hep gözleyen, hep hesan verilen, hep sevgisi dilenilen, ama erişilmez bir tanrısevgili imgcsi yaratmıştır kendisine Helene'den. Bu imge Juan'ın benliginin kadın şeklinde bir yansıması, yani aynanın öteki tarafıdır. Aslında erkeğin (Juan, Calac, Polaneo ya da Marrast'ın) nerde bitip kadının (Helene, Nicole ya da Tell'in) nerde başladığı belli değildir. Bilinç merkezi aynanın bir bu yanına, bir öteki yanına geçer. Anlatıcı bazen Juan ya da Polaneo ya da Marrast'tır ama birden 1 lelene ya da Nicole ya da Tell oluverir. Orneğin kadının içindcn geçen düşünceler, anlatıcı erkek olunca sanki onun düşündüğü şeyi biliyormuş gibi, onu yanıtlıyormuş gibi, kaldığı yerden devam eder. (Bu biraz Carljung'un, erkekte ki kadın arketipi olan anima ile kadındaki erkek arketipi olan anımusun birbirini karşılıklı etkilemesi ve benlikgölgebenlik ayrışmasını andırıyorgibiyse de elbette sonuçta ondan farklıdır. Çünkii gölgebenlik insanın ilkelhayvansı yanıdır; oysa burada daha çok, 'kişilik bölünmesi' ya da yansıması gibi bir şey vardır.) Aynamn öteki tarafı ulio Cortazar Latin Amerika cdebiyarının en iinlü romancılarından, (62, Maket Seti" isc onun cn ilginç / yapıtlarından biridir. Ama bu yapıta ruman dcmek, romanın sınırlarını epeyi zorlamak olur. Zaten Cortazar, Samuel Beckctt vc Margucrite Dııras'ın temsil ettiği Fransız 'Yeni Roman' tarzına; yani kişisiz, olaysız, eylemsiz ve 'roman'ın tartışılmasına yol açmış bir anlatı ekolüne yakın sayılır ama yine de onlardan farklıdır. Aslında Cortazar Latin Amerika edebiyatından da farklıdır. Cortazar'ın en çok etkilendiği vc izinden gittiği yazar, yine onun gibi Arjantinli olan Jorgc Luis Rorges'tir ki çoöu eleştirmen Borge^'i Latin Amerika edebiyatından saymaz. Bence Cortazar da, büyük esin kaynağı ve ustası Borgcs gibi, Latin Amcrika tarzından ıızak, dana doğrusıı lıerkcstcn uzaktır. Bu romanı anlatmak çok zor; çünkii ortada bclirgin bir kurgusal tema, okuyucuya aktarılabilecek bir olay örgiisü yok. Ama bu yapıtı anlatmanın olmasa b ilc duyumsatmanın, bu büyük edebi yatçının yarattığı o benzersiz evreni sizlere tanıtmanın bir yolunu bulmak gcrek. Bu amaçla, kitaptaki ic içe geçmiş farklı boyutlara ayrı ayn bakalım. Kitapta baştan sona süregiden bir ' 'vampirlik' izleği var. Bu kimi zaman bir yan motif, kimi zaman bir ima olarak dolayh; kimi zaman da korku veren bir olayin aktarılması olarak doğrudan çıkıyor kanjimıza. Vampirlik teması Transil vanya'nın, Macaristan'ın koıkunç şatolarından gelip Orta Avrupa'nın eski ve ürküntü veren sokaklarında lıüküm süren, karanlık boyutudur yaşamın. Romanda, Tıansilvanya'nın bir şatosunda üzerine duvar örülerek uğursuz bir ölü me terkedilmiş vampir 'Kontes' ve onun ruhunun bcdcn bulduğuna inanılan SAYFA 8 riye (geleceğe) ve geriye (geçmişe) doğru uzanan zamansal birboyut; Paris, Viyana, Londra ve Milano'ya uzanan ınekânsal bir boyut ve bir de bu farklı mekânlara gidebilen farklı kişilerde yaşananların oluşturduğu, bedenötesi bir düşünsel boyut vardır. Cortazar'ın fantastik anlatımı bir düş gibi değil de daha çok, uyanık bir insanın iç monologları gibi, o anda yaşanan ana bağlı olarak düşledikleridir. Onun imgelemi, bultınduğu noktadan yani andan başlayıp çok farklı boyutlarda uzanan, yani belli bir hacmi tutarak ilerleyen bir imgelem evrenidir. Bu ilcrleyişin rotası ise yaşamda gördüğü, karşılaştığı, yaşadığı ve düşünmek zorunda kaldığı şeylerle belirlenir. Yazar bu bütünlüge 'şehir' adını veriyor. Burada bu boyut başka bir boyutla karışır; bir siyasal sürgün, bir vatansız olan Cortazar kendini hep bir yabancı gibi görür. Ama onun yabancılığı yersel olmaktan çok, düşünsel boyut tadır. (...) Benim şehrim snnsuz otellerdir ve hep aynı otel, (...) en kötiisü, bos olduklannda sonuız bir seyahatc cıkmaktır iderinde, (...) yabancı, şekilsizyolcularla dolu bir tramvay içinde (...) llepimiz dola\ırdık \ehirde, (...) döndüSümüzde de ondan konusıtrduk, Cltıny'de otururken yollanm ve kumsallarını kıyadardık. Pa~ ris'le ortaya çıkabilirdi sehır; Tell ya da Calac'ın karşısına Oslo'aaki bir birabanede çıkabilirdi; birımiz şehırden geçip Rarselona'da bir yatakta bulmuştu kendini, belki de tam tersi. Açıklanacak bir şey değıldi şehtr, sadece vardt. (...) Juan, bir yörüngetutturmuş imgelemi yani şelıri içinde, yersizyurtsuzlufiun ve yer değiştirmenin simgesi olan oteller de ve tramvaylarda görür kendini sık sık. Her an, yeni bir ycrdir; onun şehiri sürekli değişen, ama Juan'dan bağımsız değişen bir şeydir ve kendisi ona yabancıdır. îjehri kendisine ait sanır; ama bu duygu, kuleleriyle, meydanlarıyla, bulvarlarıyla anılardaki sevgili bir kentin kendisine ait olduğunu düşünmek gibi bir şeydir. Romanda zaman zaman yinelenen, şehiri tamamlayan bir imge daha vardır: ( ) lutlin maballesinin sokaklarında ve çiseleyen yag'murunda kayıtsızca do laşmak vardt, elindeolmadan Paris'tc Noet arifainın, yani herkesın evıne gittiği bir vecenin basluğunu hissetmek, sokaklarda olanlar sadece kararsıznerdeyse suç ortağt gibi görünen insanlardtr, yan eözleka/elerdekiya dakösebaşhmndakıharlara bakarlar, hemen hemen hepsi erkektir ama paket taşıyan bir iki kadın da vardır, 24 Aralık günü gecenin on buçuğunda sokakta olmak için tek bahane bunu bulduklanndan belki de, hiçbirı ne genç ne de güzel olan, ama hepsi yalntz ve hıraz ayrıkst olan bu kadınlardan birinin yanına gidip elindeki pakelin içinde gerçekten bir sey var mı yoksa dtkkatlice dertop edilmiş bir paçavra ve gazetc ytğjnı, herkes evinde otururken böyle yalnız basına yürüınekten onu koruyacak bir yalan mı diyesormakgelmistiJuan'ıniçinden. (...) Buradaki, elinde pakct taşıyan kadın fi gürii romanda sık sık karşımıza çıkar ve iictişimsizliği, yalnızlığı ve yalnızlıktan kurtulmak arayışlarını simgeler sanki. Romanda alttan alta, boydan boya uza nan vampirlik olgusu ise doğrudan belirtilmese de, aslında zamanı simgeler. Zaman, yaşamın, varoluşun düşmanı bir vampir değil midir? Dişlerinin açtığı delikten gençliğimizi, yaşamımızı, her şeyi mizi çeker, kııru bir iskelet kalıncaya dek bitirir bizi; karanlığa götürür. Ondan kurtuluşumuz olmadığını bile bile ona karşı direnmeye çalışırız. Ama ölütn, o soğuk ve uzak sevgiliden daha çok seviyor bizi; daha vefalı çünkii. Yazar, uzak, soğuk, acımasız sevgili Hgürünü vampir imgesinin karsısına koyar, ikisini birbiriyleyarıştırır sanki; ama melekşeytan kontrastını andıran bu ikili de bazen ayna örneğindeki gibi birbirine karışır. (...) Pckiya sen l lelcnt; yine hiçliğe karsı yanımda tasıdığım bir isim mi olacaksırı, Frau Marta ve Kontes yanıma gelıp bana baktıklarında sözcükferle icat ettiğim bcnzer bir suret mı olacaksın'•>( ) Aslında her şey şehirdedir, şehrin karanlık sokaklarında ve eski otellerinde vampirler dehşet salar, trarnvaylarında sevgililere rastlanır, otellerinde buluşu lup sevişilir. (...) Törensel bir dönenme gibıydi kalkıp bir bardak içki almak, bir lambayı ya da bir sigarayı yakıp mndürmek, (. ) sa rılmak, alttan alta, diişman zamamn bir nabız gibi atttğı ezıct sessızltk (...) sonrakucaklaşmalar ve inlemelcrlc yuvarlansak da, (...) kayıtsızca bekleyen o düsman zamanı ezmek için gövdelerimizin ağtrlığtnıkullansakdafaydayoktur. (...) Çaresizlikle bana sanlmasının, bcnı takibedecejfine sö'z vermcsınin, bu tara/ta olduğu gibi o tarafta da beni bulacağını söylemesinin nefaydası vardı. (...) Aslında romanda vampirin karsısına konan şey Helene ise de ona karşı sarılınan silah, andır. (Derinlemesine yaşanan her an, bir yılan gibi sinsice ve acımasızca kayan zamanı yere çivileyen; derine çakılmış birçividirçünkü.) Romanın anfatımında bir andan daha sonraki, ya da daha önceki bir ana atlamalar ve daha önce yaşanmış ya da yaşanmış olması gereken anlann tekrar tekrar yaşanıyormuşcasına anlatılması, bir senfonik müziğin zaman zaman yineleyen temaları gibi estetik bir amacın yani sıra, zamanın acımasız ve karşı konulmaz gidişine başkaldırmak, onu geçersiz kılıp akışı kendi eliyle belirlemelc isteğinin dışavurumuymuş gibi geliyor bana. Anlık duyarlıkların büyük ustası Cortazar, karamsar bir izlenim vermcsine karşın, anı yaşaması ve öne çıkarması bakımmdan karamsarlık kavramının dışında biri olsa gerektir. Cortazar'ın "62, Maket Seti"nde yazdığı, yaşamın, dizelcri anlar dan oluşan şiiriair. Onun ustası Borges'e kulak vererek son verelim sözümüze: "Eğer yeniden baslayabiheydim yaşama ../... seyahat ederâim daha fazla.J Daha çok güneş doğuşu izlerj daha çok dag'a tırmanır, daha çok nehirde yüzcrdim / Clörmedrğ/m bir çok yere giderdim./ (. ) Yeniden baslayabiheydim cgerj yalntz ve nıutlu anlarım olurdu./ Yarkında mısınız bilmem. Yasam budur zaten:/ Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. • 62, Maket Seti/ Julio Cortazar/ Çevi ren. Aslı Diçem/ Ayrıntı Yayınlart CUMHURİYET KİTAP SAYI 450 Acımasız sevgili figürü Vampirlik' izleği Romanın önemli bir boyutu da 'anlar'dır. An, bilıncın ana mer J U | | 0 C o r t a z a r , n 6 2 MaketSetrnde vazdıflı. yaşamın, dlzelehankezıdır ve buradan de lardan oluşan şilridlr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear