Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Fuat Ercan'dan "Gelişme Yazını Açısından Modernizm, Kapitalizm ve Azgclişmişlik Gelismenin ekonomisi olur mu? Mvrdal'a göre "Temel kavramlarımıza atfedilen cleğerler bir soruna ilişkin ıl giıııi/.i/çıkarımı/.ı temsil ecler, düşünce Ierimize yön verir ve çıkarsamalarımıza anlam atfeder. Oyle sorular sorar kı, onlarsız cevaplar olmaz. Bu anlamda önemli ve zor olan kavıamları tJeğeılerden arındırmak degil, atfedilen değerlerin açık bir hale getirilmesidir" (Myrdal, 1969, s. 336). Böyle bir persnektiften bakıldığııula konu, özellikle akademik dünyacla sos yal bilimlere hakim olan, değişime kar şı direnen, parcalı ve muhafazakâr yapı ve yönteme ilişkin soru ya da snrıınlan da göz önüne almayı gerektirmektedir. Bu gerekliliği karşılayabilmek için ise, sosyal bilimlerin üzerinde yükseldiği felsefi/entelektüel geleneği tarihsel bir yaklaşımla, zaman ve mekân içindeki farklılaşmaları atlamadan sorgulamak zorunlıılugu karşımıza çıkmaktaclır. Tüm bu gereklilik ve zoıunluluklar elbette, farklı bakış açılarınca yapılan farklı tespitler ve bu tespitlerclen nareketle ortaya konan formülasyonlar yine farklı düzlemlerde gündeme getirilmektedir. Bu bağlamda l'uat Krcan, çalışmasi; Gelişme Yazını Açısından Modernizm, Kapitalizm ve Azgelişmişlik'de yukarıJa vurgulanan tüm gereklilik ve zorunlulukları göz önüne alarak modernizm, kapitalizm ve azgelişmişliğe ilişkin Ortouoks ve Marksist kökenli yazını eleştirel bir perspektifle ele alarak yeniden sorgulamaktadır. Ercan'ın çahşmasında ilk vurgu "gelişme"nin ne olduğundan önce nasıl ele alınması gerektiğine ilişkindir. Buna göre "gelişme" ancak, üç boyutkı 'geçmişşimdigelecek' bağlamında mekana ilişkin befirlenimleri ilc beraber ele alındığında anlamlı bir sorgulama mumkün olacaktır. Böyle bir yaklaşımın kendine ö/.gü zorlukları elbette vardır. Ancak zaman ve zemini göz önüne alan böyle bir yaklaşım ilk etapta gelişme sorununun muhatabı clurumunda olan farklı yapı ve konuma sahıp toplıım ve/veya ülkelerı birbirınden ayırmayı ve kendi aralarındaki iliskilerin açığa çıkmasını mümkün kıl maktadır. Bu ayırım ve farklılığa ilişkin kurgu, kapıtalizmin eşitsiz dogası ve bu eşitsizligin modernite üzerindeki etkilerı söz konusu olıluğunda önem kazanmaktadır. Çünkü, kapitalizm tarihsel bir sistenı olarak eşitsiz bir bıçimde gelişmiştir ve gelişmektedir. Dolayısıyla bu eşitsizligin farklı konum ve yapılar üzerindeki etkileri de kendi içinde farklı biçimler alacaktır. Modernitenin başlangıçtaki özgürleştirici özelliği, kapıtalizmin sürekli/kcsintisiz birikime dayalı eşitsiz mantığının dayatmalarıyla süreç içinde tanı karşıtına dönüşmüştür. Bu dönüşüm, toplunı ve birey için sürekli olarak kendini yenileyen ve geliştiren bir disiplin altına alınma ya da Weber'in vurguladığı anlamda çelik kafes ve/veya görünmeden gözaltında tutabilmeyi ifade eden panoptican tarz anlamına gelmektedir (s. 55). Ancak kapitalizmin süreç içinde gelişmesiyle ortaya çıkan bu durum da yeryüzünc homojen bir şekildc dagılmamıştır ve bugiin de dagılmamaktadır. Diöer bir dcyişle toplumların sahip oldukları farklı yapısal ve kurumsal özelliklerin oluşturdugu bir çeşit prizma, kapitalizmin dayatmalarıyla ortaya çıkan etkileri söz konusu toplumlara farklı biçimlerdc yansıtmaktadır. Bu yansıma farklılıklarının okunması ise bir bütün olarak gelişme yazını açısından en kritik noktayı oluşturmaktadır. Gelişme yazı Fuat Ercan, çalışmasi; "Gelişme Yazını Açısından Modernizm, Kapitalizm ve Azgelişmişlik"de aşağıdaki yazının başlangıcında vurgulanan tüm gereklilik ve zorunlulukları göz önüne alarak modernizm, kapitalizm ve azgelişmişliğc ilişkin ürtodoks vc Marksist kökenli yazını eleştirel bir perspektifle ele alarak yeniden sorgulamaktadır. Yrd. Doç. Dr. MEHMET TÜRKAY £ y > clışmc'nin "ekonomisi" olur I m ı ı ? I ICT sorıı gibi hu soruya V ^ J cla, "hangi zaman vc zcminde" sorulduğıına göre farklı ccvaplar vermek nıümkün. Ancak böyle bir cevap yctcrli değil. Çünkü, burada ileri sürülen "/anıan vc zemin" unsurlarını tamamlayacak olan "kim?" unsurıı eksik. Bu uurıımda, bu ya da başka hcrhangi bir soruya karşı şöyle bir cevabın/sorunun f"ormülc cdilmcsi göreli dc olsa daha anlamlı olacaktır; 'Bu ya cla herhangi'bir soru, "hangi zaman ve zeminde kim" tarahndan sorulmaktadır?". Böyle bir formülasyon yine de tartışmaya acık olmakla beraber bu yazı bağlamında, Fuat Ercan'ın "modernizm", "kapitalizm" ve "azgelişmişlik" kavramlarını gelişme yazını (gelişme iktisadı/ sosyolojisi), bağlamında birbiriyle ilişkilendirme biçimini anlamamız açısından gerekli zemini bizim için sağlayacaktır. Tarihçi E.Carr'ın özel olarak iktisatçılar için yaptığı ancak toplunı ve insanı konu alan tüm bilimler için geçerli olduğunu düşündüğümüz vurgusu konuyu daha net ve somut bir hale getirecektir. Carr'a göre, "İktisadı öğrenmeye başlamadan önce iktisatçıları incelemelisin, iktisatçıları incelemeye başlamadan önce, onların tarihsel ve toplumsal ortamlarını anlamalısın." Vurguda da açık olduğu üzere, iktisatçıları ve onların yaşadıkları tarihsel ve toplumsal konjonktürü göz önüne almadan 'iktisat' anlatılır ya da öğretilirse ortaya çıkacak olan çarpıklık ve koukluğu görmek, anlamak ve bunların ir bütün olarak topluma ilişkin düşünme süreçleri üzerinde yaptığı tahribatı ortadan kaldırmak her geçen gün biraz daha zorlaşacaktır. Konu çok yönlü, çok katlı ve karma şık olmakla beraber ilk etapta bir noktaya dikkat çekmekte fayda var. Bu da düşüncc süreçlerindc ortaya çıkan söz konusıı çarpıklık ve kopukluğun doğrudan doğruya sahip olunan değer sistemi ve/veya ideoloji ıle ilişkilı olduğuclıır. Bu noktayı detaylandırmak bu yazının sınırlarını aşnıaktadır. AncaK Gelişme İktısadının öncülerinden Gunnar Myrdal'ın bu konuda u/ıın zaman önce yapmıs olduğu bir uyarıyı hatırlatmanın ayrı bir önemi olduğunu düşünüyorum. Cî. C tanımlandıgını ve bu tanımlamamn ne tııı bir işlevi yerine gelirdiğini anlava bilmek için bilgi, bilgi üretme süreçleri ve iktidar arasındaki ilişkilerin doğasını anlamak gerekmektedir. Ercan, çahşmasmda bu gereklilikten hareket etmekte ve "gelişme"nin bılgisinin ne tür bir bilgi olduğu üzerinde durmakladır; "Kapitalist modernleşmenin toplumu disipline edicı maddı güçleri, yani yasanan ontolojik temel kendısi için gerekli bir bilgi biçimini de örgütlemiş ve disipline etrniştir. Özellikle azgelişmişliği anlamak için geliştirilen teorik ele alışlarda bu tür disipline olmuş bilgiler ol dııkça belirli olmuştur. Sosyal bilinıle rin yaşanan toplumsal pratikleri anla ma ve kodlamaları ıle onları belirli ta nımlanmış ideal tipler içinde tıııma kaygısı öncelikle kapitalist toplumların disipline edilmesi için kullanılmışsa da, bu pratikler aynı zamanda azgelişmiş, ilkel toplumların anlaşılması için de önemli kaynaklar olmuş...gelişme yazını bir bütün olarak bu epistemolojik çerçeveye bağlı olarak..." üretilmiştir (s. 5152). Bu çerçevede bakıldığında bilgi ve iktidar arasındaki ilişki, 'güçlü olanın bilgisinin gerçek olduğu' bir öze sahiptir. Bilgiyi iktidar ile ilişkisi içinde, ıktidarın dile geliş biçimi olarak ele alan Ercan'ın bu bağlamda iktidar konusunda yaptığı tespit sahip olduğu perspektifin genişliği bakımından önemli ipuçlarını içinde taşımaktadır; "Burada iktidar ile tanımlanan tekil olarak bir sınıf ya da kişiden öte, bir toplumsal sistemi tanımlayan bilinçli ya da bilinç dışı unsurların bileşimindcn oluşan ve bu toplumsal biçimin sürekliliği için gerekli olanların iktidarıdır" (s. 52). Bu tespit gerek Marksist gerekse Ortodoks gelişme yazınında önemli bir yer işgal eden her türden indirgemeciliğe yönelik önemli bir uyarı özelliği de taşımaktadır. Kavramların göz önünde olan ilk anlamlarıyla yetinmeyen bu tür bir yaklaşımın sağlayacağı bütünsellik, gelişme yazınının pratik süreçleri yönlendirmcye yönelik özelliği nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü genel olarak toplumların, özel olarak ise bireylerin gündelik hayatlarım doğrudan etkileyen politika ya da süreçlerin gündelik olanın sıcak, puslu ve yanılsama larla dolu ortamında doğru' olarak algılanmasını ancak söz konusu bütünsellik sağlayacaktır. Buraya kadar Eı can'ın çalışmasının birinci bölümüne iliş kin vurgular bir araya getirildiğinde şöyle bir ara değerlencıirme yapmak mümkündür; Kapitalizm, modernizm ve azgelişmişlik geçmişşimdi gelecek zaman boyutlarından oluşan tarihsel bağlamda birbirleriyle çok katlı ve karmaşık içsel bağlantılara sahip süreçlerdir. Bu '* CUMHURİYET KİTAP SAYI 353 ni ç e l ç e v e s ı u d e " g e l l ş ı n ı 1 ' ı ı l l ı i K ' V e g Ö r e SAYFA 12