25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

İşkencede ve direnişte kadın Latin Amerika'da Askeri Diktatörlük ve Kadın / Enloe, Sehirmer, Agosin, Bunster, Arditti Derleyenler: Ümit CizreSerpil Üşür Belge Yayınlan / 164 s. / 5.250TL^ Kod No: 016.086 BURAK ELOEM Muz cumhuriyetlerindeki kadınların dramı *" "tşkencc ile ilgili bir makalc okumak başka şey, bir işkencc kurbanı ile doğrudan doğruya konuşmak başka şey. tkincisi, bu tüylcr ürpcrtici gerçekliğe sizi bir adım daha yaklaştırıyor" dıyordu ünlü ^.ırkıcı Sıirıg 1986 yılında Uluslar.irj.si Al Örguıu'nun bir incelemc gezisınden döndükten sonra. Günlük konusma ılılıne "k.ıybolmak" sözcüğünün lyıden iyiye yerle^tigi "jıli'dc, yakınl.ırı "kaybolan" k,ulınlarla yaptığı gorüsmeler onu son derece etkilemış, "Gueca Solo" karşısında ıse büyülenmıştı. Latın Amerıka'nın askeri dıktatörlük altında yaşayan ülkelerınde, mücadeleyı surekli kılıp yepyeni direni> üslupları gelijtiren kadın ların sembolik bir eylemıydı Gueca Solo. Şili'nın gclcnckscl danslarından olan Gueca, alanlar dolusu kadın tarahndan "solo" olarak icra ediliyordu. Göriinüıde tek başlarına dans Latın Amerika'nın askeri diktatörlük altında yaşayan ulkelerınde mucadeleyı sürekli kılıp yepyeni direniş üslupları gehştıren kadınlar K I T A P TA B İ R B Û L ÜM ••• Gizli acılarını ve evcil scssızliklerini coplumsal bir protestoya dönüştürürken bu kadınlar, devletin, sözde aıleyı yüceltirken gerçekte onu yok etmesi çelişkisıni dramatize ediyorlar. Devleti açıkça ve cesaretle sorgulayan kadınlar, onun gücü ve denetim metotlarının da açığa çıkmasına yardım ediyorlar. Gösterilerinde kullandıkları, çiçek ve mumlar, taşıdıkları fotoğraflar ve söyledikleri şarkılarla, ölüm kültüne, yaşamın kutlanması ile karşı duruyorlar. Böylece, onların protestoları çeşitli düzeylerde gerçekleşen kasıtlı bir görmezden gelme taktiğine karşı çıkan siyasi bir aykırılığı gösteriyor ve bu ülkelerde daha sonra oluşabilecek kitle seferberliklerine zemin hazırlıyor. Kadınlar, oğul ve kızlarının nerede olduğunu bilme hakkını elde etmek ıçin öne sürdukleri kamusal alan talebiyle, yönetimin görünüşünü tepctaklak ediyorlar; devlet daıreleri ve bakanlıklar ölüm anıtlannı simgelerken, kadınların meydan ve sokaklardaki bir anlık ortaya çıkışları Adalet ve Düzen'ı ve temsıl edıyor. Ideolojik olarak değil, koşulların zorlamasıyla harekete geçen, meydanları çevreleyen sokaklarda yürüyen bu kadınların sunduğu imaj, kaybolmalnrın siyasal bir sorun olduğunu yadsıyan baskıcı devlet gorüsü ile çok kcskin bir karşıtlık içindedir. Aynı zamanda baskıcı devleti karşılarına alıp, sorunu "susturulmuş ve yalnı/" sokaklar ve boşaltılmış meydanlara taşıyan bu kadınlar, artık baskıcı hareketlere ağlayarak tanık olan kadın sembolü olarak görülemezler. ünlar, terörıze edılen toplumlarının saldırıya uğramış siyasal katnıanlarının tanınmasına yardımcı olan siyasal aktörler oldular. Yasamın korunması ve adaletin yeniden kurulması yolundaki bu tür kadın politikası bir başka çelişkiyi de gözler önüne seriyor.... eden kadınlar, aslında yakalarına iğnelediklerı fotoğraflardaki e>leriyle, oğullanyla, crkek kardejleriyle yapıyorlardı bu dansı. Polis, asker ya da güvenlik güçleri tarafından "kaybedilen" yakınlarıyla yani. Latin Amenkalı kadın yazarların askeri dıktatörlükler ve kadının konumu ü^erine kaleme aldıkları makalelerı bir araya getiren "Latin Amerika'da Askeri Diktatörlük ve Kadın" adlı derlemeyı okurken, ister istemez Gueca Solo'nun etkisindeki Sting'ın "They Danced Alone" adlı şarkısını anımsıyor insan. Ardından da Batılı insanları derinden etkileyen, hatta sarsan bu mistik görüntünün, aslında Latin Amerikalı kadınların günlük yaşam pratiei içınde geliştırdiklerı eylem bıçımlerinden yalnızca sıradan bir örnck olduğu geliyor akla. Emperyalizmin taşıma suyla desteğine karşın çürüyüp paslanmaya başlayan muz cumhuriyetlerindeki militer devlet mekantzmalarının, dünyanın gözünün icine baka baka milyoıılarca insana yaşattığı trajik süreçlerin içine derinlemesine nüfuz ediyor, o doku içinde tartışmasız en çok zarar gören kesimi, yani kadınları izliyorsunuz kitap boyunca. Izlıyor ve dinliyorsunuz; Latin Amerika'nın askeri diktatorlükleri üzerine bu kez kadınlar konuşuyor. Erkek toplumu"maço" değerleraskerlıkıktidarmiliter devletdiktatörlük biçiminde bırbırıne eklenen halkalarla oluşan Latin Amerika'nın toplumsal yapısı, askeri diktatörlük gıbi baskı rejimlerinde doğal olarak insanların karşısına bir cinsel kimlikle çıkıyor. Katoliklığin de etkisiyle günlük hayatta iyiden iyiye baskı altına alınân kadının kimliğı, "anne" ya da "seveili eş" cerçevesinc iikıjtırılınca, erkek toplumun maço aeğerlerle beslenmiş askeri diktatörlüğü de kadınların karsısına "cinsiyete özel" bir ekstra baskıcı kimliğiyle çıkıyor. Böylece Latin Amerika'nın kadınları "çifte kavrulmuş" bir ezilmeyi yaşıyorlar kısacası. Askeri diktatörlüklerin deeişmez ışkence politikaları, "özne" kadın olduğunda, bedensel acı vermenin ötesine uzanıp salt onun cinselliğine yapılan bir saldırı ve asağılama niteliğini kazanıyor. (Erkeklere uygulanan fiziksel iş kcncclcr arasında psikolojik tahribatı en tazla olanın da cinsel kimliğın örselenmesi olduğunu belırtmek gerek.) "Baskıcı bir rejime karşı mücadele ederek kendi yasamları konusunda sö>. sahibi olma cesaretini gösteren siyasallaşmış kadınlar, cinsel iskenccnin hcdcfi olurlar. Kadınlara cinsel iskence yapılmasının ardındaki temel fikirlerden biri, ona evine geri dönerek eş ve anne olarak gelcneksel rolünü yerine gctirmcsi gcrcktiğinin öğretilmesidir." Kadının cinsel köleleştırılmesı üzerine kaleme aldığı yazısında, işkence altındaki kadının "normal yaşam"dakiyle örtüşen bir idcoloji uzantısında tümüyle özel bir işkence gördüğüne değiniyor Ximena Bunster. Askeri diktatörlüklerde kadının ezilmesi yalnızca siyasal iktidar ve onun işkence kurumları aracılığıyla olmuyor. Çoğu zaman salt cinsel kimliğinden ötürü muhalıf ve devrimci örgütlenmelerdeki çözülmemiş erkek ideolojisinın baskıcı özünden de nasibini alıyor Latin Amerika kadınları. Sözgelimi "muz cumhuriyetleri"nın temel üretim ve ihraç alarıı olan muz plantasyonlarında belirleyıci üretim aşamalannın yalnızca erkekJerce gerçekleştirilip kadınlara üretim sonrasındaki daha ikincıl ve tali görevlcrin verilmesi, sendikal örgütlenme sırasında da belirgin bır cins ayrımcılığı yaratıyor. Plantasyonun belirleyici yükünü üstlenen erkekler sendikal örgütlenmeye giderken k.ıdınlarını bundan uzak tutuyor, mücadele içinde bile cinsiyete dayalı iktidarından vazgeçmıyor. Bu da Latin Amerikalı kadının çifte kavrulmuş ezilişi. Beş yazardan toplam altı makaleyi bir araya gctircn "Latin Amerika'da Askeri Diktatörlük ve Kadın", hem Latin Amerika'daki askeri diktatörlüklerde yaşanan insanlık trajedisinin çoğu zaman göz ardı edilen bir baska boyutunu sergilemesi açısından önemlı hem de çızdığı çerçevedeki değişkenlerin Latin Amerika özelıyle sınırlı kalmayıp, militarizmin buram buram solunduğu tüm Üçüncü Dünya ülkeleri için geçerli olma:;ıyla. Antimilitarist kampanyaların tartışılmaya başlandığı şu günlerde, okunmasında yarar olan bir kitap; hem kadınlar nem de erkekler için. • S A Y F A 9 CUMHURİYETKİTAPS/AV/3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear