21 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
[email protected] 28 AĞUSTOS 2024 ÇARŞAMBA 2 olaylar ve görüşler Eyl Emli Devletçilik üzerine sEndi Ka cılı K Doğan ErgEnç piyasacı, neoliberal düzenler günümüzde nihayet ayağa Dr. Engin Ünsal alıyor. İşçi ücretleri kalkmak zorunda kaldı. Türk-İş So Syolog Girne AmerikAn Üniversitesi yaptığı açıklama ile 20 Ağustos’ta düşüyor, kamu harcamaları 81 ilde hükümet politikalarına kısıtlanıyor, özelleştirmeler HP tüzük kurultayına rotesto hakkı sendikacılığın karşı eylem düzenleyeceğini gerçekleşiyor. Dahası, gidiyor. Bu süreçte, Pdoğasında vardır. Hükümetin açıkladı ve beklentilerini açıkça neoliberal politikaların olumsuz ekonomik politikaları C“devletçilik” hakkında dile getirdi. Bu Türk-İş’in yakın alternatifinin olmadığı karşısında ezilen halkın sesi bir tartışma başladı. Neden? tarihinde gerçekleştirdiği en olmak; emek sömürüsü yapan, sürekli vurgulanıyor. Devlet Çünkü CHP Genel Başkanı önemli ve doğru eylemdi. işçilerin yasal haklarını kullanarak müdahalesi, kamuculuk, Özgür Özel, CHP’nin Türk-İş’in böylesine önemli sendika üyesi olmalarını onları devletçilik gibi politikaları devletçilik okunun yarısını bir duruşu, geç de olsa işten çıkararak yanıtlayan savunanlar “çağdışı” olmakla sergilemesi sendikacılığımızın yeşile, yarısını da mora işverenleri protesto etmek suçlanıyor. geleceğine örnek olması boyayacaklarını söyledi. sendikaların ve işçi sınıfının en açısından da önemlidir. Türk- Ama artık başka bir Bilindiği gibi, yeşil renk doğal hakkıdır. İş kamuoyuna “Hak verilmez dönemdeyiz. Bugün çevreciliği, mor renk ise Yükselişi önlenemeyen yaşam alınır” sloganını hatırlattı neoliberal politikaların toplumsal cinsiyet eşitliğini pahalılığının halkımızı ezdiği ve eylemli sendikacılığını birçok çevre tarafından açıktır. Ürününü değerine temsil ediyor. sürdüreceği işaretini verdi. satamayan çiftçi Cumhuriyet sorgulandığı görülmektedir. Peki, erken Cumhuriyet DİSK zaten siyasal sendikacılık tarihinin en zor günlerini yaşarken Geçmişte, neoliberal döneminde uygulanan kulvarında yürüyen başarılı bir AKP hükümeti çiftçiyi tarihe politikaların önde gelen devletçilik politikası hangi konfederasyon. Bugüne kadar gömmek için 118 kalem tarım savunucuları dahi başka koşulların ürünü olarak AKP iktidarının gölgesine sığınmış ürününü ısrarla ithal etmekte bir alternatif arayışı ortaya çıktı? Burada iki Hak-İş Konfederasyonu’nun da yaşanan bu buhrandan Özetle, Kemalist devletçilik bir sakınca görmüyor. İşçiler içinde. Hiç kuşkusuz, AKP karşıtı, uyarıcı mitingler noktanın altının çizilmesi etkilendi. Devletçi bir anlayışının, karma yasal hakları olan sendika üyeliği yapacağını açıklaması son derece neoliberal politikaların gerekiyor: ekonomi anlayışının ortaya hakkını kullanınca işten çıkarılıyor. ekonomiyi ve sosyal devleti önemli bir gelişmedir. sorgulanmasında, 2008 Birincisi; İşverenler kayıt dışı göçmenleri çıkmasında, bu sürecin de esas aldığını söylemek ekonomik krizinin ve Cumhuriyetçilerin temel işe alarak Türk işçilerinin işsizlik ciddi bir payı vardır. mümkündür. işaret fişeği ordusuna katılmasına ve işsizlik amacı, tarım toplumundan koronavirüs salgını Türk-İş’in uyarı eylemi çok iyi bir sayısının inanılmaz boyutlara çağdaş endüstri toplumuna Kemalist devletçilik  1945 ile 1980 arası sürecinde yaşananların başlangıçtır ama yetmez. Büyük ulaşmasına neden oluyor. geçmekti. Bunun için ciddi bir payı var. Artık Kemalistler nasıl bir Özellikle, 1945 ile illerde milyonluk katılımlarla ve Milyonlarca işçi ve emekli ise sermaye birikimine bu sistemin tıkandığı devletçilik anlayışına 1980 arası dönemde, tüm sendika-konfederasyonların yoksulluk sınırında yaşam savaşı gereksinim vardı. Fakat görülüyor ve vazgeçilen, sahipti? Burada öncelikle şu devletçiliğin, sosyal desteği ile yeni eylemlerin veriyor. İşverenlerin milyarlık ülkede yatırım yapacak, bir kenara bırakılan “sosyal noktanın altı çizilmelidir: devletin ve planlı ekonomi sergilenmesi iktidarı mutlaka vergi borçları silinirken, yandaş fabrika kuracak bir sermaye devlet” anlayışı insanlığın Kemalistlerin devletçilik anlayışının epey revaçta etkileyecek ve doğru kararlar şirketlere yıllarca ödenecek akıl yoktu. İşte böyle bir ortamda, gündemine yeniden giriyor. almasını sağlayacaktır. Türk- anlayışıyla, üretim olduğunu söyleyebiliriz. dışı paralar konusunda hiçbir devletçilik politikası İş Başkanı Meclis’in açılmasının araçlarının özel mülkiyetini Bu dönemde, gelişmiş adım atılmazken, halkın sırtına CHP ve devletçilik ardından Ankara’da işçi tarihinin gündeme geldi. Devlet eliyle zam üstüne zam yüklenirken tamamen reddeden bir kapitalist ülkelerde “sosyal en büyük mitingini yapma sözü Özgür Özel’in, devletçilik tasarrufun adını anmayan ve su bir sanayileşme politikası devletçilik anlayışını refah devleti” anlayışının vermiştir. Bu yıllardır işçi sınıfının gibi para harcayan Beştepe’nin okunun yarısını yeşile, hayata geçirildi ve ülkenin birbirine karıştırmamak egemen olduğunu görüyoruz. ve yurtseverlerin duymak ve durumu halkın vicdanında yarısını da mora kalkınması yolunda önemli gerekiyor. Kemalistler “Üçüncü dünya” olarak görmek istediği bir dik duruştur. fırtınalar yaratıyor. Susarak boyayacaklarını söylemesi bir yol alındı. özel mülkiyetin varlığını adlandırılan ülkelerde ise İşçi sınıfı bu iktidara erken seçim aslında çok acı konuşan halkın bazı soru işaretleri yarattı. İkincisi; 1929 yılında, kabul ederler. Ancak özel ithal ikameci, devletçi ve kararı aldıracak kadar güçlüdür. acısını AKP iktidarı anlamadı ve CHP hiç kuşkusuz, çevre dünyayı sarsan bir teşebbüsün yetersiz kaldığı halkçı politikalar yaşama Yeter ki sendika yöneticilerimiz anlamaya da niyeti yok. ekonomik buhran ortaya sorunları karşısında duyarlı alanlarda devlet mülkiyetini geçiriliyor. Yine bu dönemde, güçlerinin ayırdına varsınlar ve çıktı. Bu dönemde, “liberal olmalıdır, toplumsal cinsiyet savunurlar. Buna literatürde Sovyetler Birliği’nde ve diğer işçiler meydanlara iniyor eylemli sendikacılık kararlarını ekonomi anlayışı”nın itibarı eşitliğini savunmalıdır. “karma ekonomi” deniyor. uygulasınlar. sosyalist ülkelerde, “merkezi Türk-İş 1952’de kuruluşundan Burada bir sorun yok. Çünkü kayboldu. Devletçilik, devlet Ama dahası var: Kemalist sonra uzun yıllar Amerikan AKP iktidarı ülkeyi yönetme planlamaya” dayanan daha önce de söylediğimiz sendikacılığının partiler üstü yeteneğini ve halkın desteğini müdahalesi, sosyal devlet devletçiliği bir tür “sosyal rejimlerin egemen olduğu ve dışı sendikacılık modelini yitirmiştir. Bu hükümet ve gibi, devletçilik “sosyal devlet” gibi politikalar ülkelerin devlet” olarak tanımlamak görülmektedir. uyguladı ama hiçbir sınıfsal politikaları ile halkın mutlu anlamına geliyor bir bakıma. gündemine girdi. Örneğin da mümkündür. Bilindiği sorunu çözemedi. Eylemsiz olması olanaksızdır. Siyasal bir Neoliberal dönem Sosyal devlet anlayışını bir ABD’de, Franklin D. gibi, sosyal bir devletin sendikacılığın hiçbir soruna çare düzen değişikliğine mutlaka kenara bırakan bir sosyal Roosevelt’in öncülüğünde temel amacı, bireyleri insan Bu düzen özellikle 1980’li olmadığı, çalışma yaşamı kaynaklı gereksinim vardır. Meydanlara “new deal” olarak onuruna yaraşır bir yaşam yıllarla birlikte çözülüyor. demokrasi ise neoliberal sorunların ve AKP’nin olumsuz inen işçilerin sergileyeceği adlandırılan “sosyal devletçi” seviyesine ulaştırmaktır. Bu Küreselleşme döneminde, politikaların yandaşı haline ekonomik politikalarının işçinin eylemler erken seçimin ve düzen politikalar hayata geçirildi. da ancak devletin piyasaya sosyal devlete dayanan geliyor. Geçmişte bu açık bir sırtına bir bıçak gibi saplandığı değişikliğinin işaret fişeği olabilir. Türkiye de dünya çapında müdahalesi yoluyla olabilir. düzenlerinin yerini serbest biçimde görüldü. Eski soru(n)larla yeni öğretim yılına... nazım mutlu emekli Öğretmen eni öğretim yılına girerken Ybakanından genel müdürüne, rektöründen okul müdürüne dek birçok “eğitimci”nin çoğu klasikleşmiş ezberlerden oluşan beylik sözlerini duyarız peş peşe. Örneğin ilk günden “Okullarda çocuklarımızı çağın gereklerine uygun olarak yetiştireceğiz” derler. Ama bunu duyduğumuz herhangi bir yetkiliden, örneğin “çağın gereklerine uygun olarak yetişen” bu çocuklardan yüzde kaçının birkaç yıl sonra diplomasını eline aldığında kendi alanında pazarlıklarla “zorunlu bağış” örneğin yıllardır anadilimiz hem mutlu olabileceği hem istenir! Hatta bu işlemden geçen Türkçeden 40 sorunun yarısını, de insanca yaşayabileceği bir milyonlarca veliden birkaçı tarihle matematik sorularının gelirle çalışabileceği konusunda durumu yüksek makamlara beşte dördünü, fizik sorularının herhangi bir söz duyma olasılığı yedide altısını, en ilginci bildirir de. Çünkü bakanlığın var mıdır? de “zorunlu seçmeli”lerle “milli ve manevi değerleri” Yeni öğretim yılına doldurdukları din kültürü ve çocuklarımıza aşılamaları için girerken aynı ilgili ve ahlak bilgisi sorularının altıda kendilerinin “STK” dedikleri yetkililerin herhangi birinden beşini yapamayan lise bitirmiş onlarca dinci vakıf ve derneğe “Öğrencilerimizi milli ve manevi milyonlarca gencimize dönük akıtacağı milyarları vardır ama değerlerimize bağlı, güçlü okulda görevli çalıştıracak parası yeni bir “başarı öyküsü” duyma birer birey olarak yetiştirmeyi yoktur! şansımız var mıdır? hedefliyoruz” gibi sözler Yeni öğretim yılına Olumsuzluklara direnmek duyabiliriz. Ancak bu savda girerken örneğin yıllardır Yeni öğretim yılına girerken, olanların 22 yıllık iktidarları atanmayı bekleyen 600 bini süresince milyonlarca “birey”i yetişen kuşakların bugününe aşkın öğretmenin ne olacağı neden kendi anlayışlarınca bile ve geleceğine ilişkin hiçbir konusunda, asgari ücretin yetiştiremediklerini duyabilir gerçekçi tasarım sunamayanlar, altında çalıştırılan on binlerce miyiz? Çünkü gerçek yaşamda kendi görev alanlarında dağ gibi özel okul/dershane öğretmeni karşılığı olmayan bu savsöz yığılı sorun dururken, tarım ve konusunda, en kıyıda köşedeki (slogan), karşıdevrimcilerin orman bakanı gibi yıllar önce üniversite belgelerinde bile oda sıkça kullandıkları geleneksel gündemden düşen başörtüsü kirası 5 bin liradan başlayan bir palavradır! Aynı ağızlardan tekerlemesini yeniden diline üniversite öğrencilerinin dolar, aynı günlerde süren duymaya alıştığımız “güçlü barınması konusunda, beslenme bireyler” ise iktidarlarının orman yangınlarına su serpecek çantasına artık peynir-ekmek değirmenine su taşıyanlardan uçak bulamasa da her yıl sürekli bile konulamayan ilk ve ortaokul olursa değerli; değilse gerileyen tarım ve hayvancılığın çocukları konusunda aynı “milliyetsiz”, “maneviyatsız”, gelişmesine katkıda bulunup “eğitimci”lerimizden tek sözcük “marjinal”dir! hepimizin yüreğine su serper! duyar mıyız? Yeni öğretim yılına girerken Yeni öğretim yılına girerken Bu ve benzer sayısız işin en başındakilerden yine, çağın istemlerine ve ülke olumsuzluğa karşın hep “Kayıt sırasında kimseden bağış gereksinmelerine uygun ders umudumuz olan, iktidarın izlenceleri yerine din adına adı altında para alınmayacak, tüm dayatmalarını boşa alan olursa bize bildirin” gibi yeni hurafelerle şişirilmiş çıkaracaklarına inandığımız sözler duyarız, yıllardan beri sözde “Türkiye Yüzyılı Maarif çocuklarımıza, gençlerimize duyduğumuz gibi. herkes bilir Modeli”ni yürürlüğe sokmakla ve öğretmenlerimize başarı ki kayıtlar sırasında uzun övünen milli eğitim bakanından, dileklerimizle.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear