14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
gorus@cumhuriyet.com.tr 27 TEMMUZ 2024 CUMARTESİ 2 olaylar ve görüşler yağma kültürü mü, üretim kültürü mü? bir kültürün yaygınlaşmasına insan ticareti, mafyatik faaliyetler, kıyı şeridindeki sahillere, ormanlara, Yağma kültürü, yaşamın yeni normali Prof. Dr. MuhteşeM KaynaK yol açmıştır. Yağmacı kültürün uyuşturucu ticareti, kaçak inşaat madenlere kısaca ülke kaynaklarını haline gelmektedir. Böyle bir toplumda ugün üretim kültürünün hâkim yaygınlaşmasıyla birlikte ulusal ve kaçakçılık yaygındır. Bu türden halkın tüm itirazlarına rağmen gasp ahlaki ve dini kurallar geçerli değildir. oluğu gelişmiş ülkelerde, kaynaklar çok küçük bir azınlığın toplumlarda, siyasi aktörler, güç ve etmek zenginleşmenin en kolay yolu Bu arada, Müslüman ülkelerin Börneğin Avrupa, ABD ve çıkarlarına peşkeş çekilirken aynı servet peşinde koşarken her türlü haline gelmiştir. kiminde kimilerinin seslendirdiği gibi, Uzakdoğu’nun birçok ülkesindeki zamanda uluslararası çıkar grupları aracı kullanmaktan kaçınmadıkları kendileri gibi yaşamayan ve düşünmeyen Yozlaşma her alanda kalkınma süreçlerinde devlet her da bu talandan paylarını almaktan gibi yasaları çiğnemekten de kişilerin mallarını, ülke kaynaklarını zaman en önemli aktör olarak yer Bu yolda her şey mübahtır. Burada kaçınmamışlardır. Bir anlamda, kaçınmazlar. Bu ülkelerde, ve devlet hazinesini sanki “darül harp” almıştır. Buna karşın, Somoza’nın ne üretmek için yatırım yapmak, ne yerli ve milli bir azınlık, yabancı demokrasi, seçim özgürlüğü, hak, koşullarının geçerli olduğu bir ülkede Nikaragua’sı, Mobutu’nun Zaire’si, emek harcamak ne de kazancının ortaklarını da ihmal etmeden hep hukuk, sosyal adalet ve insan yaşıyormuşçasına gasp etmeyi makul Marcos’un Filipinler’i yer alan vergisini vermek vardır. Böylece birlikte ülke kaynaklarını har vurup hakları gibi kavram ve eylemler sayanlara, “darül harp”ın ancak ve kleptokratik, yani hırsızlar rejiminde yaygınlaşan yağma kültürü, yavaş harman savurmakta hiç sakınca geçersiz kurallar “manzumesi”nden ancak Müslümanların hâkim olduğu bir devlet ne üretim ne de ülke yavaş halkın kılcal damarlarına görmemişlerdir. ibarettir. ülkede Müslümanların güvensiz ve korku kalkınmasını düşünmemiştir. kadar zerk edilmektedir. Sonuçta, Hırsızlar rejiminde, iktidardaki içinde yaşayarak dini görevlerini yerine ‘Demokrasiye yer yok’ Bu ülkelerde iktidarı elinde tutan yozlaşmaya başlayan halk, kamu yöneticilerden de destek getiremedikleri yerlerde geçerli olabilecek kesim ve bu kesimin yakınları Yağmacı kültürün hâkim olduğu ilgilileri ile olan işlemlerde kolay yol alarak şahısların menkul ve bir durum olabileceğini hatırlatmak sadece kendi ceplerini doldurmanın hırsızlar rejiminde, demokrasiye olarak rüşvetçiliği, kayırmacılığı, gayrimenkullerine zor ve şiddet gerekir. Böyle bir durumun geçerli peşinde olmuşlardır. Böylece yer olmadığı gibi, ne yasalara ne kopyacılığı, hırsızlığı, gaspçılığı uygulayarak yasal olmayan yollarla olmadığı Müslüman ülkelerinde “darül oluşturulan yağmacı anlayış, de anayasaya saygı ve itaat vardır. normalleştirmeye ve işin rutini el koymanın yanı sıra, şehir harp” diye bir durum olamayacağından ülkenin her kesiminde bu türden Bu yüzden, karapara aklamaları, haline dönüştürmeye başlamaktadır. çeperlerindeki hazine arazilerine, gasp etmenin de bir gerekçesi olamaz. Hırsızlık rejiminin elemanları yalan ve dolanla her kavramı ve düşünceyi kendilerine yonttukları gibi “darül harp”ı Geçmiş ve gelecek arasında köprü kuran kitaplar... da kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yorumlamakta ve en azından halkın bir kısmının aklını bu şekilde karıştırmaktadırlar. Sonuç olarak üretim kültürüne ve emeğe saygılı toplumlarda, özel ve kamu mülkiyetlerine haksız ve yasadışı yollarla el koymaya izin verilmemesi, yasadışı işlem sahiplerine karşı da gereken yasalar uygulanarak “yeni normal” hale gelmeye başlayan yağma kültürünün en kısa sürede önlenmesi gerekir. Sanata sahip çıkmak oĞuZ ÖZLeM AnkArA Devlet BAlesi sAnAtçısı lkemizde her gün iç karartan olaylar Übirbirini kovalıyor ancak Türkiye ilginç bir ülke. Bu kaos ortamında kültür ve sanat ise hız kesmiyor. Bu alanın üretkenliğini ve insanlarımıza yansımasını görmezden gelmek, umursamamak onlara yapılan en büyük kötülüktür. Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatrosu ve orkestra genel müdürlüklerinin yıllarca emek sarf ettiği ortadadır. Son zamanlarda oldubittiye getirilip içi boşaltılarak politikacıların kamplaşma alanına dönüştürülmesi ve bunun sonucunda 75 senelik geçmişe sahip olan bu kurumların, “olsa da olur...” düzeyine getirilmesi insanlarımıza büyük haksızlıktır. ÇÇocuklarocuklar GençlerGençler Sanat ve kültür, insanların bakış açılarını değiştiren, yaşam biçimlerini kaliteli hale getiren, duygusal tatmin tatildetatilde tatildetatilde sağlayan mucizevi bir tedavi şeklidir. Çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi kitapkitap kitapkitap amaçlayan Atatürk, 1936’da Meclis açılış nutkunda “Güzel sanatların her şubesi için, Kamutay (Meclis)’ın göstereceği okusun...okusun... okusun...okusun... alaka ve emek milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir” saptamasında bulunmuştur. Dolayısıyla bu kurumlar yalnızca SET-1 SET-1 sanatseverleri değil, tüm yurttaşlarımızı kucaklamalıdır. Amaç, çeşitli etkinlikler, turneler ve festivallerle sahnenin güzelliklerini insanlara aktarmaktır. İnsanlarımızın bitmez tükenmez ilgisi ve alkışlarıysa bu sıkıntılı ortamda sanatçılarımızın tek tesellisidir. Güncel bir örnek verelim. Bodrum bu yıl 21’incisi düzenlenen Uluslarası Bodrum Bale Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Bodrum’un doğası, antik 367,5 TL 397,5 TL değerleri ve benzeri büyüleyici ortamındaki güzellikleri, 250’ye yakın SET-2 SET-2 sanatçı ve temsillerle bütünleşecektir. Bunun değerini bilmek, sahip çıkmak ve onu daha yukarılara taşımak özellikle bölgedeki yurttaşların önemli bir görevi olmalı. Dünyada yalnızca birkaç kentte yapılan bu festival, neden bir dünyada yankılanmasın? Örneğin turistlerin gelişleri Bodrum Bale Festivali’nin programına göre ayarlanmasın? Bu tip festivallerin turistler açısından kentlerin cazibe merkezi olduğu bir 367,5 TL 397,5 TL gerçek. Bodrum’un en güzel yerindeki antik tiyatronun “Ben buradayım, bu faaliyetler için asırlar evvel yapıldım. Beni eski halime döndürün” diye seslenişini duyalım. İnsanoğlu güzellikleri gereği gibi tanımalıdır. Kimse güzellik ve sevgi yağmurundan eksik kalmamalıdır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear