07 Ocak 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 MAYIS 2024 PAZAR 8 HABER/yo Rum umurta kırılmadan açtığım davalardan birinde, omlet yapılmaz” der, avukatım ilk duruşmaya mazeret “YFransızlar. dilekçesi gönderip katılmadı diye, Yıllardır sözün ateşinde davacı taraf olan şahsıma ikinci pişirdiğim omletler kaç kişinin duruşmaya gitmezsem “polis beynini besledi, kaçını zehirledi zoruyla getirtilme” kararı çıktı, iyi bilmiyorum. Ama kırdığım mi? yumurtalar çok kızgın olmalı Oysa yıllardır sanık sandalyesine ki 1996’dan beri “en çok dava oturtulduğum 100’ü aşkın davanın Yargı erki, yıldırma açılan kadın gazeteci” rekorunu hiçbirinde, benden şikâyetçi İstanbul’un Atatürk ve onca yıldır elimde tutmanın olanların “polis zoruyla” duruşmaya dayanılmaz ağırlığını yaşıyor, aparatı mıdır? getirildiklerini görmedim! bin bir yüzünden ana sözü  hâlâ dayanıyorum. Zaten onca mahkemede şahsımı yargılanıyorum. Adliyeleri derme çatma kiralık dava eden hükümet üyelerinin, ugün Anneler Günü. Onlarca davanın kimini kaybettim, bana yansıyanlar! apartmanlarda ama gerçek muktedir akrabalarının ya da Ondan söz etmek için bile kimini kazandım. Neyse ki en yargıçların gerçekten adalet terör ve organize suç liderlerinin evgili okurlarım bu hafta oldukça Bneden var. yoğun savaşım sürecinde, FETÖ ve sağladığı zamanlar tanıdım. FETÖ’cü hiçbiriyle karşılaşmadım. Hepsi sakin olan mahallemden çıkıp Adnan Oktar silahlı suç örgütüne Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evi çakma yargıçların hukuku paspas avukatları tarafından verilen şikâyet Sİnsan Hakları Derneği’nde yapılan operasyonlar yapıldı, maskeleri ilk ziyaret eden Türk başbakanı. yaptığı ve dürüst, ilkeli yargıçların dilekçeleriyle dava açtı, hiçbiri 22. Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade düştü ve dürüst yargıçlar önünde Evin doğru tanımı “Atatürk’ün hakarete uğradığı, sürüldüğü adalet ifade vermek için ne karakola Özgürlüğü ödül törenine ve canımız kazandığım en büyük başarı, şimdiye doğduğu ev”. Daha doğrusu saraylarının da müdavimi oldum. zaten ne de mahkemeye çağrıldı; Celal Başlangıç’ın Almanya’da yapılan kadar hapse düşmemek oldu. “Zübeyde Hanım’ın Mustafa’yı” TSK’nin ve kamuoyunda artık ne hiçbirine “Şikâyetçi misin, emin misin, cenaze töreniyle, kıskançlıkla sevdiği doğurduğu” ev. Daha daha doğrusu adı anılıp, ne esamesi okunan bir son kararın mı” diye sorulmadı. ülkesinde eşzamanlı gerçekleştirilen Vay sen misin davacı olan?  baba Ali Rıza Efendi’nin 47 yaşında dizi bakanın; yazılarıma hapis cezası anma törenlerine katıldım. Tören Basın Bir süre önce ömrümce ölüp de Küçük Mustafa’nın 7 yaşında istemiyle açtığı ağır ceza davalarında Müzesi’nde yapıldı. Her iki törende Madem organize şikâyet, yargılandığım hakaret davalarını, yetim kaldığı, yürümeyi odalarında yargılandım. Asliye ve hukuk konuşmacıydım, dostların arasındaydım öyleyse Vatan Emniyet birikimiyle güvenimi kazanan Av. ceza mahkemelerinde savcıların, koridorlarında öğrendiği ev... ve geçmiş gene beni kuşattı. Özellikle Batuhan Kalkan aracılığıyla bana Yakın zamanda, 44 kişilik bir yargıçların zaten karşılarında Ayşe’nin töreninde tanıştığım LİSTAG’da O ziyaretten akılda kalan ise hakaret edenlere açmaya başladım. trol ordusunun organize şikâyetine görmekten gına getirdikleri sanıktım. (LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Grubu) aktif Reyiz’in, evdeki Kuranıkerim’i Vay sen misin sanık dayalı “cumhurbaşkanına hakaret olarak çalışan Serpil Bilgin’in anlattıkları incelerken çektirdiği resim. sandalyesinden kalkıp davacı olan? suçu” iddiasıyla; ikamet ettiğim ve artık gördüğüm en kalabalık kent olan CIA’sal İslamcının Demek ki laik Cumhuriyetin Adam şahsıma açıkça “orospu”, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde Kahire’yi bile geride bırakan İstanbul kurucusu Kuran okunan bir evin ve muhatap aldığı tek kadın “fahişe” diye hakaret etmiş, daha verebileceğim ifade için “Vatan beni iyice şaşkına çevirdi. Öyleyse bugün ailenin çocuğu. neler neler demiş; oysa avukatımın 2010’da köşe yazarı olarak Emniyet” diye ürpertiyle anılan konumuz İstanbul olsun, Boğaz hâlâ güzel yaptığı suç duyurularının çoğu, Gerçi bu bir “gelmişken ziyareti” döndüğüm Cumhuriyet’te, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne ama ben bir başka İstanbul’dan söz etmek bazı savcılıklar tarafından “Davacıyı idi. sivri dilimle gazeteme zarar çağrıldım. istiyorum. kastettiği anlaşılmamıştır” diye AB 2003 yılı zirvesi Selanik’te vermeyeyim diye siyasetçilerden Oysa basın yayın suçlarına 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür reddediliyor. çok az söz ettiğim haftalık bakan Cumhuriyet Savcılıkları, suç toplanmış. Ufukta henüz ne “asrın Kenti projeleri arasında, benim on Reddedilmeyen başvurular Röveşata yazılarımla bile eski içermediği çok açık iletileri işleme lideri” hedefi var ne “ümmetin yıldır kurup yönettiğim “Herkes Film ise ikamet ettiğim İstanbul ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa koyarak “muhalifleri yıldırma” aparatı önderi” misyonu. Yapabilir” atölyesinin bir projesi de vardı. Fethiye’de “İfadesini alın” diye Varank, cumhurbaşkanının dünürü olmamalı! Kervan yolda düzüldü... Doksan dakikalık 10 kısa filmden oluşan karakola gönderiliyor. Beni ve silah tüccarı Özdemir Bayraktar, Fakat değerli yoldaşım Barış “Dürbünümde İstanbul” adlı projenin HHH karakola çağırıyorlar, “Şikâyetçi kendisi ölünce de oğlu Selçuk Terkoğlu’nun temyiz bekleyen hikâyelerinden biri de Tarlabaşı’nda Bugün Anneler Günü. misiniz, emin misiniz, son kararınız Bayraktar’ın sürdürdüğü vb. hapis cezasına; meslektaşım Hakan yaşayan transseksüel bir genç adamın Geçmiş o ziyareti anlamlı kılmayı mı” tadında sorulara “Vallahi, billahi davalarda yargılandım. Gülseven’in açık hakaret bile hikâyesiydi. Ben sanat yönetmeninden üstümüze vazife sayalım. Evlerinin şikâyetçiyim” deyip imzalıyorum. CIA’nın elçisi Fethullah Gülen’in içermeyen bir espri yüzünden iki yıl film kişisinin evi için son derece romantik, Ancak o zaman işleme konulmak öyküsünü bir de Atatürk’ün ağzından şahsen dava ettiği tek kadın olmak hapse atıldığına bakarak şansıma ve tüyler ve pembe yatak örtüleriyle döşeli üzere savcılığa geri gönderiliyor, dinleyelim: ayrıcalığını yaşadım. FETÖ’nün halime şükrediyorum. bir oda yapmasını istemiştim. Ne olur şikâyet dilekçelerim. “Meşrutiyet’in (1908) ilanından yamağı Adnan Oktar ve bugün Yorgun ama özgürüm. ne olmaz diyerek başka bir projede çok evvel komitecilik yapıyorduk. hapiste olan müritlerinin açtıkları Siz çağırın beyler, yetmiş üç birlikte çalıştığım, cinsel seçimlerinden Polis zoruyla getirtilme Bizim evde bir gece içtima (toplantı) onlarca davayla boğuştum. Daha da yaşıma yeni bastım. Kamu ulaşımı ötürü mağdur kişilere yardımcı olan bir yapmıştık. (...) Bizim odaya bakan kararı bitmedi. Adnancıların hapishaneden bedava. Ben tramvay, vapur, metro, arkadaşımdan da bize bir transseksüel hizmetçi, bunları ve müzakerelerimizi kişi bulmasını ve evini gezdirmesini açmayı sürdürdükleri davalarda hâlâ Yetmedi, Anadolu Adliyesi’nde otobüs, gider gelirim. anama haber vermiş. Anam hasta istedim. İyi ki istemişim. Benim romantik ve ihtiyar. Yatağından kalkmış. Bizim hayallerim güzelce yıkıldı. O kişinin evi tek bir odadan ibaretti; ocak tuvaletteydi odanın kapısına gelmiş ve kısmen Kırmızı Kedi yayınlarının okuyucuyla buluşması engellendi iddiası ve yağmur yağdığında odanın pek çok ne konuştuğumuzu da dinlemiş. yerine kova koymak gerekiyordu. O gün Tekrar odasına gitmiş. Daha sonra anladım ki benim bilmediğim bir İstanbul arkadaşlar evi terk ettiler. Uyumakta vardı ve o günden sonra bu İstanbul’u olduğunu zannettiğim anam yanıma tanımaya çalıştım. Serpil Hanım durumun geldi. ‘Fuarda kitaba sansür’ şimdilerde daha da acı olduğunu ve artık Bana dedi ki: tek odada üç kişinin kaldığını söyledi. Kimi - Çocuğum bir şey anlamak rzurum Büyükşehir Timur Soykan gibi pek okurlarla buluşması zaman açlık çektiklerini de. Ve acımasızca istiyorum. Sen ve arkadaşların yedi öldürüldüklerini de! Belediyesi tarafından çok isim bulunuyor. engellenmek isteniyor. evliya kuvvetindeki padişaha isyan mı Madem başladık devam edelim. Önce Edüzenlenen 6. Doğu “Yasak” iddialarına Yumuşamanın sınırları ediyorsunuz? bir devlet hastanesinin doğum kliniğinden Anadolu Erzurum Kitap Fuarı ilişkin açıklama yapan bu kadar. Bugün Anama ne yapmak isteğimizi içeri girelim. O da ne? Yaşları 12-14 “yasak” tartışmalarıyla gündeme yayınevinin sahibi Haluk kitapların okuyucuya yüzlerce kız çocuk karınları burunlarında söylemek istemiyordum. Ama her sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlar. şeyi görmüş ve duymuş. Artık ondan geldi. İddiaya göre 17 Mayıs’ta Hepkon, şu ifadeleri ulaşmasını engelliyorlar, Çoğunun yanında yaşları biraz daha ve kardeşimden hakikati gizlemeye başlayacak fuarda Kırmızı Kedi kullandı: yarın ellerinden gelse büyük anneleri, kızların kiminin suyu lüzum görmedim. Onları tenvir etmeyi Yayınevi’ne ait politik kitapların yayımlanmasını da gelmiş, kiminin rahmi 10 santim açılmış, (aydınlatmayı) tercih ettim: ‘Protesto ediyoruz’ stantlara konması yasaklandı. yasaklayacaklar. küçük çığlıklar atarak sıra bekliyorlar. - Evet anne dedim, senin yedi “Erzurum Belediye Yasak talimatının Erzurum Okurlarımızın ve Sırası gelen, yeşil bir örtünün kapattığı evliya kuvvetinde farz ettiğin adam başkanının ismini daha doğum odasına giriyor ve çığlıklar Büyükşehir Belediye Başkanı yazarlarımızın desteği hiç de bir kuvvete malik değildir. Biz daha da yükseliyor. Sanki kara bir film önceleri seçimlerde Ekrem Mehmet Sekmen’den geldiği öne bize güç veriyor. burada toplanan insanlar memleketi sahnesindeyiz. Kızlar o kadar küçük ki İmamoğlu’nun mitingine sürüldü. Kırmızı Kedi’den çıkan Yasaklanmak istenen sadece bu zalimlerden kurtarmak istiyoruz. elleri ayakları sürekli titriyor, kimsenin taşlı saldırıyı savunurken Senin aklın buna ermeyebilir. Yahut kitaplar arasında yazarlarımız Kırmızı Kedi değildir. Bu onlara sarıldığı yok. evladın olduğumu unutursun. Gider duymuştuk. Şimdi de Kırmızı İstanbul öylesine büyük ki, ikinci Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu zorbalığı ve kitap düşmanı evliyalara kavuşursun! adımımız ucuz uyuşturucu üretiminin Kedi yazar ve kitaplarının ile gazeteciler Merdan Yanardağ, bağnazlığı protesto ediyoruz.” Anam o vakit dedi ki: ve ticaretinin aileler tarafından yapıldığı Dolapdere olsun. Adımlarımızı hızlandırıp - Evladım siz acemisiniz. Mademki karanlık bir kapıdan giriyoruz. İçerisi böyle şeylerle uğraşıyorsunuz, beni öyle kesif bir dumanla kaplı ki içeride ne yaptığınız işlerden haberdar ediniz ve Üniversite öğrencisi kurye öldürüldü var ne yok görmek için epey bir çaba gizli şeylerinizi bana veriniz. Hem çok harcıyoruz. Şimdi görüyoruz, yaşları BAl IkEsİr’d E motokurye olarak öğrencisi olduğu öğrenilen genci dikkat etmelisiniz. Ne yapayım, tek 18’i anca bulan kız ve erkek çocuklar, çalışan üniversite öğrencisi Ata bıçaklayan E.Ö. ile onu saklayan erkek evladımsın. Senin mahvolmanı önlerindeki nargilenin içine konmuş Emre A. sipariş götürdüğü sokakta babası olaydan kısa bir süre sonra istemiyorum. uyuşturucuyu, sırayla çekiyorlar. Gruplar - Anne dedim, bu işler olmuş ve uğradığı bıçaklı saldırı sonucu gözaltına alındı. Adliyeye sevk halinde yaptıkları tek iş bu. Hepsinin yürümüştür. Ben namuskâr bir adam yaşamını yitirdi. İhbar üzerine olay edilen şüphelilerden E.Ö’nün kasten şimdiden gözleri kaymış, ansızın ön olarak bu işlerin içinde bulunmak yerine gelen polis ve 112 Acil Sağlık yaralama, tehdit gibi olaylardan altı taraftaki bir yükseltinin üstüne dört genç mecburiyetindeyim. Beni bundan ekipleri, talihsiz gencin 10 yerinden suç kaydının bulunduğu belirtildi. çıkıyor ve hiçbir müzik aleti kullanmadan men eder misiniz? dans etmeye ve hip hop tarzında tuhaf bıçak darbesi aldığını belirledi. Zanlının olay günü alkollü olduğu bir şarkıya başlıyorlar: “Kimse senin kim - Hayır evladım dedi, seni namus Turizm ve otelcilik programı da tespit edildi. olduğunu söylemez,/ Tek dostun o!/ O ve haysiyet sahibi olanlarla beraber seni uçurur!/ Bilmediğin bir dünyanın görmezsem, işte o zaman meyus kahramanı olursun!/ O tek dostun senin, o (kederli) olurum. Ben senin kadar KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr elindeki parlak hap!” okumadım. Senin kadar bilmem. Evet parlak haplar bu büyük kentin her Yalnız dikkat et; hayatta esas olan yerinde dolaşıyorlar. Okul çıkışlarında, her muvaffak olmaktır. Muvaffak olun!” gün gidilen kahvelerde, hiç durmadan, (Mustafa Boysan, “13 Mart 1926 hiç durmadan dağıtılıyor. “Ama polis var, Günü Başyazar Falih Rıfkı Atay’a uyuşturucuyla mücadele var.” Ne kadar Anlattıkları”, Atatürk’le Konuşmalar, safsınız, benim bir zamanlar olduğum Yeditepe Yayınları, İstanbul, 1955 kadar. Bu 25 milyonluk kentin polis gücü s.106.) 34 bin ve bu nereye yeter! Ayrıca ülkemiz uyuşturucunun geçiş yeri ve emin olunuz Hiç kuşku yok ki Mustafa Kemal, elimize geçen paranın bir kısmı da bu Cumhuriyet tarihimizde “ana sözü”nü adeta artık “yasal olan” ticaretten geliyor. dinleyen hem de harfiyen dinleyen ilk Ve bununla mücadele edenler, gaddarca ve belki de tek evlattır. öldürülüyor. Benzetmek gibi olmasın, Şimdi bu karanlık sinemanın kapısında “Atatürk’ün evini gezen ilk başbakan” biraz duralım. Kendimizi göstermemiz sıfatlı Tayyip Bey’in annesinin de gerekir çünkü sinemanın kapısında acaba oğluna verdiği bir nasihat başlayan oyun birden bozulabilir. O da ne? var mı? 6-9 yaşlarında yedi erkek çocuk kapının Varsa nedir? Nasip olur kendisiyle önüne geldiler; içlerinden birinin reis bir gün karşılaşırsak, o günü Anneler olduğu belli; çocuklara nerelerde durmaları gerektiğini söylüyor. Biz görünmeden Günü sayıp bu soruyu soracağız. bekliyoruz. Az sonra belli ki çocukların çok Belki, 21 yıl önceki “ev ziyaretini” iyi tanıdığı kellifelli bir adam sinemanın anlamlı kılmak, böylece mümkün olur! kapısında beliriyor ve çocuklardan birine işaret veriyor; çocuk adama doğru gidiyor; adam iki bilet alıp çocukla birlikte NAMAZ VAKİTLERİ sinemanın karanlığında kayboluyor. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı Bana “Işıl yeter artık” dediğinizi duyar İstanbul 03:57 05:42 13:05 17:00 20:19 21:56 gibiyim. Tamam sinemanın kapısından Ankara 03:47 05:29 12:50 16:43 20:01 21:35 uzaklaşalım ve E5 yoluna ve kentin ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com İzmir 04:18 05:56 13:13 17:03 20:20 21:51 sahil yollarına doğru yola çıkalım. Saat 2.00’ye yaklaşıyor. Birden yaşları 15 bile olmayan küçücük kız çocukları önceden belirlenmiş yerlerini alıyorlar. Pezevenkler Mücadeleyi sürdürüyoruz! gölgede. Kızların üstlerinde daracık parlak kumaştan elbiseler, ayaklarında taraklı ayaklarının sığmadığı topuklu ayakkabılar, çoğunun saçları sarı boyalı, diplerden kara kara saç çıkmış. Ve sonra son derece lüks bir araba kızların bölgesine yaklaşıyor ve arabadaki adam eliyle işaret veriyor, iki kız istiyor, kızlar topuklu ayakkabılarıyla zar Desteğinizi bekliyoruz. zor yürüyerek arabaya biniyorlar. “Yeter Işıl” mı! dediniz? Peki yetsin! Bilgi hattı: 0312 231 1923
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear