Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sağnak
16 EKİM 2024 ÇARŞAMBA
6 HABER
ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETİ
Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin kuruluş felsefesine sahip çıkmak,
SINAN MEYDAN
geçmişe saplanıp kalmak değil, Türkiye’nin aydınlık geleceğine sahip çıkmaktır.
Ayağa kalkanlar
özgürleşmesi kolay değildir.
Tarihten
Batı’da yüzyıllar içinde kiliseye
ve yerde
Günümüze karşı verilen uzun soluklu ve hatta
kanlı bir mücadele sonunda laikliğin
sürüklenenler
gelişmesi sayesinde akıl ve vicdan
zun zamandır TBMM’nin
özgürlüğü sağlanmıştır. Bu nedenle
açılışında Erdoğan karşısında
laik devletin istediği insan, “aklı hür,
Uayağa kalkmayan CHP’lilerin
vicdanı hür” bireydir.
bu dönem ayağa kalkması üzerine
Laikliği, devletin değişmez din
ydınlanma ve Sanayi devrimlerini
daha önce yazmıştım ama
kuralları yerine, insan aklının eseri
yapamamış, yüzde 90-95’i okur-
söyleyeceklerim bitmedi. Özgür
değişebilen dünyevi kurallarla
Ayazar olmayan, savaş yorgunu,
Özel’in Erdoğan’ın ayakta
yönetilmesi ve toplumun da bu
yoksul, hasta ve uluslaşmamış bir
karşılanması kararı karşısında CHP
doğrultuda şekillendirilmesi olarak
din-tarım toplumunda, 600 yıllık
grubunun yarıya yakını tepkisini
tanımlamak mümkündür.
saltanatın gölgesindeki çokuluslu bir
genel kurula girmeyerek, bir bölümü
Hegel’in deyişiyle “Devlet dinle
imparatorluğun enkazından yaklaşık
de salona girip ayağa kalkmayarak
birleştiği zaman dinin kalıbına
on yıllık bir meşrutiyet tecrübesi ile laik
gösterdi. Böylece grup üçe bölündü.
girer… Dinin devletle özdeşleşmesi
bir cumhuriyet çıkarmak hiç de kolay
Bu durum, ülkede hangi kesimler
ölümcül sonuçlar yaratır.” Bu
değildi. İşte 101 yıl önce Mustafa
CHP yönetiminin kararına uyardı diye
nedenle Aydınlanmacı düşünce,
Kemal Atatürk bu zor işi başarmıştı.
düşünmeme yol açtı.
devletin ve dinin birleşmesine, devlet
Peki ama Atatürk için Cumhuriyet
inceleyen medeniyetin kudret bilime önem verilmesiyle mümkündü.
HHH
ve din özdeşliğine itiraz etmiştir.
neydi? Sadece egemenliğin kayıtsız
ve yüceliği karşısında Ortaçağ Atatürk, 22 Eylül 1924’te, Ayda 12 bin 500 TL ile açlığa
Laiklik, bu haklı itirazın sonucunda
şartsız millete verildiği, yöneticilerin
zihniyetiyle, ilkel hurafelerle Samsun’da cumhuriyetin mahkûm edilen emekliler ve asgari
ortaya çıkmıştır.
seçimle belirlendiği, ülkeyi halkın
yürümeye çalışan milletler öğretmenlerine -dünya tarihine altın ücretle sürünen çalışanlar ayağa
Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni
temsilcilerinden oluşan bir meclisin
mahvolmaya mahkûmdurlar…” harflerle yazılacak sözlerle- şöyle kalkmayı bırakın, salonu terk ederdi.
laik bir devlet olarak kurmak
yönettiği bir siyasal rejim miydi? Yoksa
(Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.17, s.286) seslenmişti: Kadınlar, Türkiye’yi İstanbul
istemiş, ancak dönemin
Atatürk için Cumhuriyetin çok da derin
Atatürk, medeniyeti, bazen coşkun “Dünyada her şey için; maddiyat Sözleşmesi’nden tek imzayla çeken
sosyolojisinde Cumhuriyeti adım
ve geniş bir anlamı var mıydı?
bir sele bazen de kuvvetli bir ateşe için, maneviyat için, hayat için, AKP genel başkanı karşısında ayağa
adım laikleştirmeyi daha uygun
Herkes gibi Atatürk için de
benzetiyordu. Medeniyetin coşkun başarı için en hakiki mürşit (en kalkmaz, kürsünün önünde eylem
bulmuştur. Atatürk’ün neredeyse tüm
Cumhuriyet, her şeyden önce
yaparak protesto ederdi.
seline karşı duranların o selde gerçek yol gösterici) ilimdir,
devrimleri Türkiye Cumhuriyeti’ni
yöneticilerin halk içinden seçimle
boğulacağını, medeniyetin kuvvetli fendir. İlmin ve fennin dışında Yeni Soma katliamları olmasın
laikleştirmeye yöneliktir. Çünkü
belirlendiği “ulusal egemenliğe”
diye çıplak ayakla Ankara’ya yürüyen
ateşine kayıtsız kalanların da o ateşte yol gösterici aramak gaflettir,
Atatürk, siyasetin, hukukun,
dayanan bir siyasal rejimdi. Atatürk,
yanacaklarını söylüyordu: cehalettir, sapkınlıktır. Yalnız ilim ve ve hükümetten konuşacak kimseyi
eğitimin, ekonominin, toplumsal
Cumhuriyeti, kavramın özündeki
bulamayan Fernas işçileri de ayağa
“Medeniyet öyle kuvvetli bir fennin yaşadığımız her dakikadaki
ilişkilerin çağdaş gelişiminin
“halk” ve “halk iradesi”ne gönderme
ateştir ki ona kayıtsız olanları yakar, safhalarının gelişmesini kavramak kalkmaz, yere yatıp baretlerini taşa
ancak -dinlerden bağımsız- laik
yaparak “Halkçılık” ve “Demokrasi”
vururdu.
mahveder. İçinde bulunduğumuz ve ilerlemelerini zamanında
bir anlayışla sağlanabileceğini
ile eşanlamlı olarak da kullanıyordu.
Geleceğe ilişkin umutlarını yok
medeniyet ailesinde layık izlemek şarttır. Bin iki bin, binlerce
görmüştü. Siyasi yapıyı, hukuku,
Yani Atatürk için Cumhuriyet yönetimi
eden yirmi iki yıllık iktidarın başı
olduğumuz yeri bulacak ve onu sene önceki ilim ve fen dilinin
eğitimi çağdaşlaştırmadan; saltanatı,
demek, “halkçı” ve “demokratik”
karşısında gençler ne yapardı? En
koruyacak ve yükselteceğiz. Refah, çizdiği kuralları, şu kadar bin sene
hilafeti kaldırmadan, kadınlara
bir yönetim demekti. (1930’larda
sert sloganları atarlar ama ayağa
mutluluk ve insanlık bundadır.” sonra bugün aynen uygulamaya
medeni ve siyasi haklar vermeden,
liselerde okutulan, Afet İnan imzasıyla
kalkmazlardı.
Atatürk bu sözleri, 1925 yılında kalkışmak, elbette ilim ve fennin
akılcı ve bilimsel bir eğitim sistemi
yayımlattığı “Vatandaş İçin Medeni
“Giderlerse gitsinler” denerek
şapkayı tanıtırken kılık kıyafet içinde bulunmak değildir.”
kurmadan, cehaleti yenmeden,
Bilgiler” adlı kitabında Cumhuriyeti
adeta kovulan doktorlar, bilim
devrimini yaparken söylemişti. Bu (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.17, s.44)
yeni kanunları benimsemeden
bu şekilde kullandığı açıkça
insanları ne yapardı? Büyük
sözlerden önce söylediği şu sözler de Atatürk, bu sözleri tam 100 yıl önce
ülkeyi demokratikleştirmek ve
görülmektedir.) Ancak Atatürk’ün
olasılıkla kayyum rektör atanarak
çok dikkat çekiciydi: söylemişti. O sırada Cumhuriyet
çağdaşlaştırmak mümkün değildi.
anladığı ve Türkiye’de kurduğu
liyakat krizinin ayyuka çıkarıldığı
“Biz her görüş açısından medeni daha bir yaşına bile basmamıştı.
Atatürk, bu temel uygarlık gerçeğini
Cumhuriyet, sadece siyasal rejim
Boğaziçi Üniversitesi’nde her gün
olmalıyız. Çok acılar gördük. Yüzyıllarca sultan-halifelerin yönettiği,
görerek Cumhuriyeti laikleştirmiştir.
değişikliğini değil, aynı zamanda
yaptıkları gibi sırtlarını kürsüye
Bunun nedeni dünyanın durumunu şeyhülislamların yön verdiği, dinsel
Atatürk; sultanı-halifeyi “Allah’ın
çağdaş bir sosyo-kültürel değişimi
dönerek ellerindeki pankartlarla
anlayamamamızdır. Fikrimiz, kuralların egemen olduğu, yüzde
yeryüzündeki gölgesi” olarak gören
amaçlıyordu. Bu yönüyle Atatürk’ün
sessiz ama etkili bir eylem
düşüncemiz tepeden tırnağa kadar 90’ı okuryazar olmayan bir din-
siyaset teorisiyle, biat kültürüyle,
Cumhuriyeti, akla, bilime dayanan bir
gerçekleştirirlerdi.
medeni olacaktır. Şunun bunun tarım toplumunda o toplumu
değişmeyen şeriat hukukuyla, nakilci
toplumsal aydınlanma projesidir.
Hükümetin uyguladığı yanlış
sözüne önem vermeyeceğiz. biçimlendirecek Cumhuriyetin
medrese eğitimiyle, kadının en temel
politikalar yüzünden üretim yapma
Bütün Türk ve İslam âlemine öğretmenlerine “En hakiki mürşit
haklarını gasp eden dünya görüşüyle,
Cumhuriyetin amacı:
olanakları neredeyse yok edilen çiftçiler,
bakın. Düşüncelerini, fikirlerini ilimdir fendir…” demenin anlamı çok
tekke, tarikat, cemaat yapılanmasıyla,
ürettiklerini kasalarla Meclis’te getirip
medeniyetin emrettiği değişiklik ve büyüktür.
Muasır (çağdaş) medeniyet eski takvimle, tartıyla, ölçüyle,
yere dökerek salondan ayrılırlardı.
İşte Cumhuriyet, Atatürk’ün
ilerlemeye uyduramadıklarından ne
Türkçeye uymayan Arap harfleriyle,
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin
Gericilik kıskacı altında tarikatlara
büyük felaket ve ıstırap içindedirler. bu çağını aşan “En hakiki
temel amacı çağdaş medeniyetti. çağa uymayan eski kılık kıyafetle
teslim edilen milli eğitim sistemi
Bizim de şimdiye kadar geri mürşit ilimdir fendir” sözü
her geçen gün değişen ve gelişen
Atatürk, bu gerçeği şöyle ifade
içinde çağdaş eğitim vermeye çalışan
kalmamız ve en nihayet son felaket doğrultusunda toplumun “ilimle,
ediyordu: dünyada “tam bağımsız” ve “çağdaş”
öğretmenler, oturma eylemi yapardı.
çamuruna batışımız bundandır. fenle” çağdaşlaşarak yükselmesini
bir hayat sürmenin olanaksız
“Milletimizin hedefi, milletimizin
Bağımsızlığı yok edilen yargının
Beş altı sene içinde kendimizi hedeflemiştir. “Bu hayat ancak
mefkûresi (ideali) tam anlamıyla olduğunu 100 yıl önce görerek laik bir
adaletli temsilcileri, anayasaya uymayan
kurtarmışsak zihniyetimizdeki ilim ve fen ile olur. İlim ve fen
Cumhuriyet kurmuştur.
medeni bir toplum olmaktır. Çünkü
biri karşısında cüppelerini sıralara
nerede ise oradan bulup alacağız
değişmedendir. Artık duramayız,
dünyada bir milletin varlığının Atatürk, “Vatandaş İçin Medeni
bırakıp giderdi.
çünkü mecburuz.” ve her millet ferdinin kafasına
Bilgiler” kitabında laiklikle
değer, özgürlük ve bağımsızlık
Meslek etiğini her şeyin üzerinde
Atatürk’ün teşhisi çok doğruydu. koyacağız. İlim ve fen için kayıt
hakkı, sahip olduğu ve yapacağı çağdaşlaşma arasındaki ilişkiyi şöyle
tutan onurlu gazeteciler, kalemlerini
Türk-İslam dünyası “medeniyetin ve şart yoktur,” diyen (Atatürk’ün
vurgulamıştır:
medeni eserlerle orantılıdır. Medeni
yere atarak boyun eğmeyi
emrettiği değişiklik ve ilerlemeye Bütün Eserleri, C.14, s.44-45)
eser yaratmak yeteneğinden “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi
reddederdi.
uymadığı için” geri kalmış ve sonunda Atatürk’ün liderliğinde gerçekleştirilen
yoksun olan milletler özgürlük dini yoktur. Devlet idaresindeki
Hayvan hakları savunucuları,
Atatürk’ün deyişiyle büyük bir “felaket Cumhuriyet Devrimlerinin
bütün kanunlar, nizamlar, ilmin
ve bağımsızlıklarını kaybetmeye
talimat verip çıkarttığı “katliam yasası”
ve ıstırap içine” düşmüştü. Toplumsal tamamı bilimsel bir temele
mahkûmdurlar. Medeniyet yolunda çağdaş medeniyete sağladığı esas
yüzünden ülkenin her yerinde korkunç
kurtuluş için medenileşmekten dayanan çağdaşlaşmaya yönelik
ve şekillere; dünya ihtiyaçlarına
yürümek ve başarılı olmak hayatın
hayvan cinayetlerini tetikleyen bir
(çağdaşlaşmaktan) başka çare yoktu. düzenlemelerdir.
şartıdır. Bu yol üzerinde ileriye göre yapılır ve uygulanır. Din
hükümetin başı karşısında, en ağır
İşte Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, Cumhuriyetin parolası bilimdir:
telakkisi vicdani olduğundan, din
değil geriye bakmak bilgisizliğini
cümleleri haykırır, yaşam hakkını
Türk toplumuna, medeniyetin Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’ndaki
ve ihtiyatsızlığını gösterenler, fikirlerini, devlet ve dünya işlerinden
savunurdu.
coşkun selinde boğulmadan ve ifadeyle “Türk milletinin yürümekte
genel medeniyetin coşkun seli ve siyasetten ayrı tutmayı,
Hepsinden önce, bu ülkenin
kuvvetli ateşinde yanmadan hayatta olduğu ilerleme ve medeniyet
altında boğulmaya mahkûmdurlar.” milletinizin çağdaş ilerlemesinde
kurucusuna “ayyaş” diyen biri
kalmanın, büyük bir felaket ve ıstırap yolunda elinde ve kafasında
(Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.16, s.288) başlıca başarı etkeni görür.”
karşısında gerçek laik Cumhuriyet
içine düşmeden kendini kurtarmanın tuttuğu meşale müspet ilimdir.”
Atatürk’ün deyişiyle, “medeniyetin HHH
savunucusu hiç kimse ayağa
nasıl mümkün olacağını göstermeyi
coşkun selinde boğulmamak” için o Amacı “çağdaş medeniyet”,
kalkmaz, “Mustafa Kemal’in
amaçlıyordu. Cumhuriyetin niteliği: Laik
selde yüzmeyi öğrenmek ve o sele parolası “bilim”, niteliği “laik”
askerleriyiz!” diyen teğmenler gibi
katılmak gerekiyordu: Atatürk, kurduğu Cumhuriyetle, olan Atatürk’ün kurduğu Türkiye
slogan atardı.
Cumhuriyetin parolası: Bilim
“Medeniyetin coşkun seli bilime dayanarak toplumsal Cumhuriyeti, kuruluşundan 100 yıl
HHH
karşısında direnç boşunadır ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin aydınlanmayı sağlayıp Türkiye’nin sonra bugün, kuruluş felsefesinden
Ayağa kalkanlar, “Biz AKP
o gafil ve itaatsizler hakkında parolası hiç tartışmasız bilimdir. çağdaşlaşmasını amaçlamıştır. Ancak uzaklaştırılmak isteniyor. Atatürk’ün
genel başkanına değil, TBMM’yi
çok acımasızdır. Dağları Türkiye’nin, Atatürk’ün gösterdiği bilimsel gelişme için her şeyden önce kurduğu laik Cumhuriyetin kuruluş
açış konuşmasını yapacak
delen, gökyüzünde uçan, göze hedefe; “muasır medeniyetler aklın özgürleşmesine ihtiyaç vardır. felsefesine sahip çıkmak, geçmişe
cumhurbaşkanının makamına saygı
görünmeyen zerrelerden yıldızlara düzeyine, hatta onun da üzerine Aydınlanma süreçlerinden geçmemiş saplanıp kalmak değil, Türkiye’nin
için ayağa kalktık” dese de toplumun
kadar her şeyi gören, aydınlatan, çıkabilmesi”, çağdaşlaşabilmesi ancak bir din-tarım toplumunda aklın aydınlık geleceğine sahip çıkmaktır.
geniş bir kesimi bu gerekçeyi içine
sindirememiştir. Bunu tahmin
edememek, sokağın sesini
duymamaktan başka anlam taşımaz.
Selçuklulardan
‘İklim sorunu
Ayağa kalkarak sağdan oy
kazandıklarını savunanlara, bugüne
JES’e izin yok bugünün sorunu’
kadar anketlere güvenerek kaybedilen
seçimleri hatırlamalarını öneririm.
İZMİR’İN Selçuk ilçesinde DÜNYA Doğayı Koruma Vakfı
Bu arada ayağa kalkarak toplumun
Havutçulu, Gökçealan, Çamlık (WWF) Türkiye, TÜSİAD ve
gözünde hangi kesimlerle yan yana
köyleri ile Aydın’ın Germencik Birleşmiş Milletler (BM) Global
durmuş olduklarını da anlamalarını
ilçesini etkileyecek olan jeotermal Compact Türkiye’nin ortaklığıyla
dilerim.
enerji santralı (JES) projesine bölge yaşama geçirilen “İklim Eylemi ve
Anlamıyorlarsa biz yazalım.
halkı sert tepki gösterdi. Şirketin Ötesi Platformu” (TRAction) dün
Siyasal İslamcılar, MHP ve
Havutçulu köyünde yapmak istediği İstanbul’da bulunan TÜSİAD Genel
BBP gibi sözde milliyetçiler, yeni
çevresel etki değerlendirmesi Merkezi’nde yapılan etkinlikle
bir çözüm süreci peşinde olan
Hatay Defne Belediyesi mühürledi ama çalışma devam ediyor
(ÇED) halkın katılımı toplantısı tanıtıldı. Etkinlik kapsamında BM
etnikçiler, Hizbullah artığı HÜDA
“Jeotermale hayır” mitingine Global Compact Türkiye YK Üyesi
PAR, yoksuldan alıp zengine verilen
dönüştü. Köylüler şirket yetkililerini Ebru Bakkaloğlu Tüzecan, TÜSİAD AKP döneminde servet aktarımıyla
Ruhsatsız santral isyanı
köye sokmadı. Eyleme katılan 86 Genel Sekreteri Ebru Dicle ve WWF zenginleşenler, vergi aflarıyla ve kıyak
ihalelerle ihya edilen beşli çeteler,
yalındaki Mürüvet Üstdağ, “Ne insanlarda her türlü nefes almak Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
sermaye kesimi, kamu kurumlarında
demiş Atatürk, ‘Köylü milletin güçlüğü ve akciğer enfeksiyonlarına Nafiz Karadere konuşma yaptı.
güçlenen tarikatçılar, AKP’nin yarattığı
6 ŞUBAT depremlerinde en büyük
efendisidir.’ Herkesin ‘hayır’ sebep olacağı unutulmamalıdır. Bizim Dicle “Geçmişte ‘geleceğin sorunu’
sadaka kültüründen nemalananlar,
yıkım yaşayan Hatay’da şimdi de beton
demesi gerekiyor. 100 yaşına çocuklarımızın okuduğu okulun yanına olarak görülen iklim değişikliği
laiklik ve Atatürk düşmanları, İkinci
santralları halk sağlığını tehdit ediyor.
girsem yine ‘hayır’ derim” yapılmak istenen bu beton santralının artık iklim krizi ifadesiyle
Cumhuriyetçiler, yandaş gazeteciler,
Defne Ekin Koleji’ne 150 metre mesafede
ifadesini kullandı. Selçuk Belediye bizim için İsrail’in Refah kampına attığı ‘günümüzün sorunu’. Bu bir çevre
satılık yargı mensupları ve onursuz
bulunan ve Yetimoğlu Beton’a ait
Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, füzelerden farksız olduğunu belirtmek meselesi olmanın yanında, aynı
akademisyenler...
beton santralı inşaatı, Defne Belediyesi
JES’e geçit vermeyeceklerinin istiyoruz” dedi. Beton santrallarına zamanda ekonomik ve toplumsal
Bir söz söylerken ve tavır alırken
tarafından ruhsatsız olduğu gerekçesiyle
altını çizdi. l İZMİR değil, yanlış yerde yapılan santrallara yönleriyle de ele alınmalı” dedi.
sonucunu iyi hesaplamak gerekir.
mühürlendi. Ancak firma, karara karşın
karşı olduklarına dikkat çeken Yıldız, l İSTANBUL/Cumhuriyet
Aksi halde ayağa kalkmayıp bu
inşaat çalışmalarına devam etti. Öğrenci
sözlerine şöyle noktaladı: “TOKİ alanı
iktidarı protesto ettiği için yerlerde
velilerinden Derviş Yıldız konuya ilişkin
içerisinde ya da doğaya ve insanlara
sürüklenip tekmelenen kesimlerin
Cumhuriyet’e konuştu. Yaklaşık bir ay
zarar vermeyecek bir buçuk iki kilometre
karşısında yer alır, sürekli değişen
önce inşaatın başladığını ve sonrasında
mesafede yer göstermesine rağmen
anketlerden medet umar, sağdan
inşaattın durdurulması için ailelerle
okulun dibine bu santralın yapılmasına
aldığınız birkaç oyla avunurken
eylem ve basın açıklaması yaptıklarını
bir anlam veremiyoruz. Yetkililerin
asıl tabanınızı kaybederek tarihe
belirten Yıldız, “Santralın çevreye doğal
sesimizi duymasını ve gerekenin
aymazlıklarla geçersiniz.
yaşama verdiği zararların yanında
yapılmasını talep ediyoruz.” l İSTANBUL