25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 13 12 MART 2021 CUMA Galeriler de Yeni hayatımızda caddeler, sokaklar tehlikeli; dijital ortam, etkileşim, dijitale alışveriş yaşam alanı. taşındı! Gallery MAS, dijital ortama çağdaş sanat pazarı olarak katılıyor. Gezmek herkese açık ama almak ve satmak üyelik ile mümkün olacak. Mehmet Güleryüz’ün isimsiz yapıtı. El yapımı kâğıt üzerine ekolin. Kistik Fibrozis hastası Tuz Çocuk, üstün koku alma gücüyle tüm sorunların üstesinden gelen Sistinozis hastası Biber Kız ve gelecekten gelen teknolojiyle Duchenne Musküler Distrofi hastası Robot Çocuk maceradan maceraya koşuyor. ‘Nadir’ ve ORHUN ATMIŞ güçlü süper kahramanlar Bundan bir yıl önce hayatımıza giren ve hızla hepimizi yeni bir yaedilecek gibi değil. Sanat daha geniş kitlelere ulaşacak, Türkiye hatta yurtdışından şam biçimine taşıyan pangaleriye ulaşmak ve satın aldeminin dayattığı yeni norYAZGÜLÜ mak mümkün olacak. Ayrıca malde çağdaş sanat da dijital ALDOĞAN bu sitede private bölümünde de var oluyor. Hızla örgütleüye olmak koşuluyla ikinci nen dijital sanat platformlarına bir el piyasa da mümkün. Burada kayenisi, Gallery MAS da katıldı. Ev muya kapalı olarak alışveriş yapden çıkmak istemeyen, kalabalık mak mümkün olacak. Gallery MAS, ortamlardan çekinen eser görselini paylaama hayatın da içinşacak ve bilgi verecek de kalmak isteyen saama sadece aracı rolü natseverler için büyük oynayacak, fiyatlandırkolaylık sağlayan dijimaya karışmayacak. tal ortamdaki sanal gaMAS Kurucu ortaklaleride eserleri rahatrından Albert Nahmiça, defalarca izlemek yas, “Günümüzün kode mümkün! Gallery şulları sadece sanatsal MAS, uzun yıllardır mekânları değil, aynı galerici ve sanat danışzamanda sanatçıyı da manı olarak çalışan Saklasik iş yapma şekbiha Kurtulmuş ve kolinin dışına çıkararak leksiyoner ve iş insanları Moris Sabaner ve Albert Nahmiyas’ın ortaklığıyla kurulKezban Arca Batıbeki’nin ‘’Pesche Manor 1’’ adlı yapıtı. çok yönlülüğe ve gerekli teknolojik dona(Dijital Fotoğraf Kolajı) nıma sahip olmaya teşvik ediyor. VR ve AR du. Kullanması kolay teknolojilerinin gelişive güzel hazırlanmış sitede şimdi mi ve birçok sanatçı tarafından kullik Türkiye’nin güncel çağdaş sa lanılması dijital sanatın potansiyenatçılarından 25’inin küçük boyut lini geliştirmekte oldukça etkili” dilu eserleri bulunuyor. Küçük bo yor. Gallery MAS’ın sanatçıları arayut seçimini ise kurucu ortaklar sında Bedri Baykam, Mehmet Güdan Moris Sabaner, alıcılara eri leryüz, Kezban Arca Batıbeki gibi şim kolaylığı için seçtiklerini, eser ünlü sanatçılar da yer alıyor. lerin boyutları büyüdüğünde fiyat Sanatçı ve galerici işbirliğiyle seların da arttığını hatırlatıyor. Eser çilen güncel eserleri incelemek ya leri canlı görmenin yanında sosyal da bilgi almak için www.galleryleşme keyfi de kalmıyor ama diji mas.com adresini ziyaret etmek tal ortamın kolaylıkları da göz ardı için üye olmak gerekmiyor. Dünya üzerinde 6 binin üzerinde nadir hastalık bulunuyor, bu hastalıkların yüzde 72’si genetik olarak aileden çocuklara geçiyor. Hastalıkları dışında bir de akran zorbalığına maruz kalan çocuklar, sosyalleşme konusunda da sorun yaşıyor. Şimdi o çocuklar için bir çizgi roman kitabı hazırlandı. Özel gücü tuza hükmetmek olan Kistik Fibrozis hastası Tuz Çocuk, üstün koku alma gücüyle tüm sorunların üstesinden gelen Sistinozis hastası Biber Kız ve gelecekten gelen teknolojiyle Duchenne Musküler Distrofi hastası Robot Çocuk, maceradan maceraya koşuyor. Üç farklı kahramanın bu hikâyeleri NadirX çizgi roman kitabında bir araya geldi. Nadir hastalıklara dikkat çekmek için hazırlanan NadirX çizgi roman kitabının basın lansmanı dün yapıldı. Lansmanda GEN Kurumsal Marka Yöneticisi Bulutay Güneş, NadirX çizgi roman kitabının çizeri Erhan Candan, projenin danışmanı uzman psikolog ve pedagog Ebru Şen, KİFDER Başkanı İlknur Görgün, SİSTİNDER Başkanı Gülnur Gökmen, Duchenne Kas Hastalığı ile Mücadele Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sadullah Erol yer aldı. Lansmanın moderatörlüğünü ise Yekta Kopan yaptı. Buluşmada çocukların arasında yaşanan akran zorbalığına dikkat çekildi. Altın Kitaplar Yayınevi etiketiyle yayımlanan kitap tüm kitapçılarda bulunabilecek. Alınan her kitapla Kistik Fibrozis Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Sistinozis Hastaları Derneği, Duchenne Kas Hastalığı ile Mücadele Derneği’ne bağış yapma imkânı olacak. ‘Türünün ilk örneği’ Nadir kahramanlar ile nadir hastalıklı çocukların günlük hayatlarına ve tedavi süreçlerine mercek tutmak istediklerini ifade eden Ebru Şen, “Çevresinde veya sınıfında nadir hastalığa sahip arkadaşı olan bir çocuk, NadirX çizgi romanıyla arkadaşının yaşadığı durumu daha iyi kavrayacak ve onunla empati kuracaktır. Empati, karşımızdaki ile bağ kurmanın ilk adımıdır. Bağ kurduğumuz kişilerle de olumlu bir iletişim içine girerek iletişimimizi güçlendiririz” dedi. Uzun zamandır çocuklarla çalıştığını ifade eden NadirX çizgi roman kitabı çizeri ve yazarı Erhan Candan, bu çalışmanın birçok açıdan türünün ilk örneği olduğunun altını çizdi. Evgin’den yeni albüm Türk pop müziğinin efsane ismi Erol Evgin “Altın Düetler” ve “Altın Düetler 2” albümlerinin gördüğü büyük ilginin ardından “Sevdiklerim” isimli yeni albümüyle bugün müzikseverlerle buluşuyor. Erol Evgin, 9 şarkıdan oluşan “Sevdiklerim” akustik albümünde sanatçı dostlarının unutulmaz şarkılarını kendine has yorumuyla seslendirdi. Albümün sürprizi ise sözleri Dr. Selma Çuhacı’ya, müziği Erol Evgin’e ait olan “Vedasız Aşklar” adlı yeni bir şarkı. Kasedin mucidi öldü Simgesel değerdeki ses kasedinin mucidi Lou Ottens, 94 yaşında Hollanda’daki evinde geçen cumartesi günü öldü. Ottens, 1963’te teyp kasetini icat ederek kasetten kasete kayıt sistemini yarattı. Aynı yıl ilk kasetçalar, bir elektronik fuarda “Bir sigara paketinden daha ufak” sloganıyla tanıtıldı. Lou Ottens daha sonra Sony ile kaset çalarların standart bir tasarımını oluşturmak üzere anlaşmaya vardı ve bunlar, sonraki onlarca yılda dünya çapında 100 milyardan fazla satıldı. Görüntü yönetmeni Çakmakçı hayatını kaybetti Yeşiçam’da birçok filme imza atan görüntü yönetmeni Aytekin Çakmakçı hayata veda etti. Gece yarısı kalp krizi geçiren Çakmakçı, kaldırıldığı Fatih Devlet Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Çakmakçı, dün Bahçecik Mezarlığı’nda toprağa verildi. Aytekin Çakmakçı, 10 Ağustos 1949’da Trabzon’da dünyaya geldi. Çakmakçı, Yeşilçam’da Muhsin Bey, Arabesk ve Uzlaşma gibi filmlerin görüntü yönetmenliğini yaptı. Çakmakçı; Antalya Altın Portakal, Adana Altın Koza ve Altın Kelebek başta olmak üzere birçok ödüle de layık görülmüştü. Ankara hikâyesini bekliyor Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) ve Ankara Film Festivali’nin işbirliğiyle bu yıl da “VEKAM Özel Ödülü” verilecek. 32. Ankara Film Festivali’ne başvuracak belgesel ya da kısa filmlerin katılabileceği yarışmada filmin görsel ve estetik niteliği kadar, ele aldığı konunun Ankara kent merkezi veya ilçeleri kapsamında bir araştırmaya dayandırılarak kurgulanmış olması tercih nedeni olacak. Başvurularda Ankara Film Festivali’nin Ulusal Belgesel ve Ulusal Kısa Film Yarışması yönetmelik koşulları aranacak olup katılımcıların filmlerini 15 Eylül’e kadar göndermeleri bekleniyor. Değerlendirme sonucunda kazanan eser 10 bin TL’lik “VEKAM Özel Ödülü”nün sahibi olacak. Gökgücü Ödülü Lüleci’ye Bu yıl ilki düzenlenen Erhan Gökgücü Oyun Yazarlığı Ödülü’ne “Mor Şalvar” adlı oyunuyla Ferhat Lüleci değer görüldü. 136 yapıtın katıldığı yarışmanın seçici kurulunda Yücel Erten, Orhan Alkaya, Hülya Nutku, Gülşen Karakadıoğlu, Enver Aysever, Funda Gökgücü, Serpilekin Adeline Terlemez ve Eren Aysan yer aldı. Ödül töreninin ise haziran ayında Ankara’da yapılacağı bildirildi. Seçici kurulun yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Ferhat Lüleci’nin kaleme aldığı oyunda, bir grup kadının temizlik işçisi olarak banka soyma macerası anlatılmakta; aynı zamanda kadınların dayanışması, örgütlenmesi de gözler önüne seriyor. Metin, sınıf çatışmasını incelikli bir şekilde dramatik yapının içine yedirme becerisi ile öne çıkmakta, olay örgüsü yazarın kendine özgü mizahi diliyle harmanlanmaktadır...” PANDEMI ORKESTRASI, YAZICI VE ONAY ILE SAHNEDEYDI Pandemi sürecinde geliri olmayan orkestra sanatçılarına destek olmak amacıyla kurulan Kadıköy Belediyesi Pandemi Orkestrası, Süreyya Operası’nda şef İbrahim Yazıcı ve piyanist Gülsin Onay’la konser verdi. Her konserde farklı orkestra sanatçılarının yer aldığı, solist ve şeflerin ise gönüllü olarak sahneye çıktığı Pandemi Orkestrası’nın bu seferki konuğu piyanist Gülsin Onay oldu. Sosyal mesafe kuralları salondaki izleyiciler kadar, sahnedeki müzisyenler için de geçerli idi. Sanatçılar eserleri maske ile icra ederken, nefesli çalgıların aralarına şeffaf seperatörler yerleştirildi. Konserde Chopin’in 2 No’lu Piyano Konçertosu ile Haydn’ın 92 No’lu Senfonisi icra edildi. Konser, 19 Mart’ta Mobilet üzerinden de izlenebilir. Pandemi Orkestrası konserleri 29 Mart’ta beşinci konserinde Hakan Şensoy ile Cihat Aşkın’ın; 13 Nisan’da da Murat Cem Orhan ve Poyraz Baltacıgil’in katılımlarıyla devam edecek. Altan Karındaş da... Bir zamanlar güldürüleriyle, karakter canlandırmalarıyla topluma aydınlığın yolunu açan tiyatro ve sinema sanatçılarının hazin sonlarına üzülürken, bu hafta yakınarak aramızdan ayrılan Altan Karındaş da katıldı. Tiyatronun, sinemanın, özellikle de seslendirmenin eşsiz sanatçısı Karındaş’ın adını önce babasından duyduğum günlere dönerek onu sonsuzluğa bu yazıyla uğurlayacağım... Mahmut Karındaş Bellek yitiminin yaşlılıkta başladığı sanılır. Bunun her yaşlı için geçerli olduğu kanısında değilim. Öyleleri var ki belleğine yerleşen yeni olayları anlatırken tıkanıp kalır da sıra eskilere gelince bülbül kesilir. 1950 yazı. Babamla sıkça bir araya gelir, anlatır da anlatırdı Karındaş. Bense, parçalanmış bir ailenin çocuğuydum. İstanbul’da yıllarca aşçı çıraklığı yaptıktan sonra oradan kaçıp doğum yerim Diyarbakır’daki babamın yanına gelmiş, sonbaharda sınavla girdiğim Dicle Köy Enstitüsü’nde kendimi kitaplar arasında bulmuştum. Öyle ki okuduğum her kitapta, çevremdeki insanlara roman kahramanı gözüyle bakıyordum. Diyarbakır’da geçici görevle bulunan Mahmut Karındaş söz ustasıydı. Babam akşam yemeklerini dışarıda onunla yerdi. Bir gün yanlarına beni de aldılar. Yemek, yanıp sönen renkli ampulleriyle bende ışık cenneti izlenimi yaratan otelin en görkemli salonundaydı. Açlıktan gözlerimin karardığı günlerden biri olmalıydı. Masaya oturur oturmaz, kokusunu içime çektiğim somunun bir dilimini alıp ağzıma atıverdim. Karındaş Amca, o anda hoşgörülü gözlerini bana çevirip yarı gülümseyerek “Çocuğum, dilim tümüyle değil, koparılarak sokulur ağza, öyle alırsan yutman zor olmaz!” dedi. O anda lokma boğazımda taş parçasına döndü, yüzüme utancın kızıl alevleri yürüdü. Yemenin görgüsü olduğunu o sofrada öğrenmiştim... Şarkılı, aryalı bir akşam Yemekler genellikle içkili oluyordu. Tadımlıkların adından masaya birbiriyle tokuşturulduğunda çınlayan bardaklar dizildi. Benim önüme de bir bardak su koydular. Kısa sürede kadınlı erkekli salonda bir şenlik havası esmeye başladı. Karındaş Amca taş plaklara geçen gazeller okudu. Bütün gözler bizim masaya çevrilmişti. Onun ardından, “Bu da Carmen’den!” dedi, sesini yükselterek bir aryaya geçti. Salonda alkışların arasına “Bravo! Bravo!” sesleri karışıyordu. İçki etkisini göstermişti. Gözleri buğulanan Karındaş Amca durmadan sözü tiyatroda, sinemada başarıdan başarıya koşan kızı Altan’a getiriyordu. O anlatırken ben düşlemimde yeni roman kahramanları yaratıyordum. Karındaş’ın kızı Nereden nereye... Gazetelerde düşsel o roman kahramanımla ilgili kara haber! “Türk tiyatro, sinema, dizi oyuncusu, seslendirme sanatçısı Altan Karındaş, bu sabah hayatını kaybetti. Karındaş iki yıl önce yapılan bir röportaj sorusunu şöyle yanıtlamıştı: ‘Üç kere ölümden döndüm; nefes darlığı, bypass oldum. Şimdi de tedavi görüyorum. Birkaç dostum oldu ama bütün camiaya kırgınım. Sizlere de kırgınım’ demiş, hastalığına rağmen 2019 yılında 10 Kasım Atatürk filmi için kamera karşısına geçmişti.” Dünyamız, yalnızca koronavirüs değil, ölülerini sıcak toprağında üşüten duyarsızlıklar da üretti. Gözümün önüne sokaklara yığılıp kalan, hastane köşelerinde kıvranarak akıl sağlığından olan oyuncular dizildi. Oysa onların varlığı bir zamanlar nasıl kahkahalar attırmış, erdemli sözleri sahnelerden beyinlere akmıştı... Yunus Emre kim bilir neler yaşadı da “Bir garip ölmüş diyeler/Üç günden sonra duyalar/Soğuk suyula yuyalar/Şöyle garip bencileyin” dizelerini bıraktı ardında... Canlı ve çevrimiçi Anadolu ezgileri, modern arabesk, Türk pop müziğinin melodi açısından seçkin eserlerini repertuvarından bulunduran Rubato, çevrimiçi canlı konseri ile hayranları ile buluşmaya hazırlanıyor. Rubato, pandemi kısıtlamaları nedeniyle evde kalan müzikseverler için 13 Mart Cumartesi akşamı saat 21.00’de Trump Sahne’de düzenlenecek çevrimiçi canlı konser ile evlere konuk olacak. Biletler, www. passo.com.tr üzerinden satın alınabiliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear