22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 6 EYLÜL 2020 PAZAR HABER/YORUM ‘İlle dostun tek bir gülü yaralar beni...’ Sevgili okurlarım bugün yazıma özürle başlıyorum. Özür dilerim kırk yıllık dostum şair Ataol Behramoğlu. Ataol, 30 Eylül 2017 tarihinde gazetemizde “Meral Akşener gerçeği” başlıklı bir yazı yazmış, bu yazı yı pek çok kişi gibi ben de yadırgamıştım ve oldukça den siz bir biçimde Ataol’a saldırmıştım, o ise bana Pir Sultan Abdal’ın bir deyişiyle seslenmişti: “İlle dostun bir tek gü lü yaralar beni...” Kişisel özürlerimin dışında herkese duyurduğum bu ikin ci özür daha var, yıllar önce “her ülke için farklı bir sosya lizm”, “güler yüzlü sosyalizm” kavramlarını hayata geçirme ye çalışan efsane TİP Başkanı Mehmet Ali Aybar’dan şu satırlarla özür dilemiştim: “Kıskançlıkla bağımsız Aybar’dan özür diliyorum.” (Cumhuriyet gazetesi Al Gözüm Seyreyle 11 Ekim 1988) Ne olmuştu? 1968 yılları. Yani Türkiye İşçi Partisi yılları, partinin Ankara’da yapılacak olan parti kong resi öncesi parti içinde iki farklı görüşü savunanlar var. Bir grup, içlerinde Behice Boran, Sadun Aren gibi hayatımızı aydınlatan ay dınlar var. Bu grup Sov yetler Birliği ve özellik le Orta Avrupa’da uygu lanan politikalar hakkın da hiçbir eleştiri yapılma masını savunuyor, Meh met Ali Aybar ise her ülke için farklı bir yol çizilme2017 yılı. Nusaybin’de Barış sini öneriyordu. Epey tıfıl Anneleri’yle barış için halay dık, ben ve pek çok arka çekiyoruz. daşım kongrede konuşan Mehmet Ali Aybar’ı yuha lamıstık. Sonra üniversiteyi işgal ettik, ardından ben on ki şiyle birlikte münibüsle uzun bir Avrupa yolculuğuna çık tım. Param o kadar azdı ki bu seyahatten muz ve çikola ta yemekten tam beş kilo alarak geri döndüm. Her şey gü zeldi ama Prag’a gelince işler değişti. Prag’da Alexander Dubçek’in başlattığı “Prag baharı” Sovyetler Birliği tarafın dan işgalle sona erdirilmişti. Sokaklarda hâlâ barut kokusu vardı, kaldırım taşları yol kenarlarında yığınlar halinde du ruyordu. Prag’ın altın sarısı rengi solmuştu. Tuhaf, hüzün lü bir zamandı. Neyse üç gün dolaştıktan sonra ülkemize dönmek için yola koyulduk. Yolda sabaha karşı tank sesle riyle uyandım, perdeyi hafif aralayıp baktığımda karşı yön de Prag’a doğru ilerleyen kızıl yıldızlı Sovyet tanklarını gör düm ve birden ağlamaya başladım. Ve yıllar sonra dün yada öyle gelişmeler olmuştu ki ben de internette kolayca bulacağınız özür yazısı yazdım. Ne yazık ki Mehmet Ali Ay bar yazdığım satırları göremedi. Şimdi bunları neden yazdığımı merak ediyorsunuz. Her halde biliyorsunuz bir haftadır ağır bir sosyal medya linci yaşıyorum, böylesi pek görülmedi. 30 Ağustos’ta Al Gö züm Seyreyle başlıklı köşemde “Porno bataklığında de beleniyoruz!” diye yazmıştım. Porno kötü bir durumun en dip noktası demek. Ben de bir uzman çavuş tarafından bir eve kapatılan ve tecavüz edilen, bu duruma dayana mayıp intihar eden gencecik bir kızın ölümünden yola çık mış, Türkiye’nin her yerinde erkek egemen kültürün ço cuklarımız ve kadınlarımızı nasıl bir çaresizliğe sürükledi ğini sözlerine çok güvendiğim bir dost öğretmenin tanıklı ğına dayanarak yazmıştım. Hatam kendi tanıklıklarımı yaz mamam oldu. 2002 yılında Mardin’de N.C. olayı olarak bi linen kent yüksek bürokratlarının, esnafın sürekli tecavü züne uğrayan 13 yaşında küçük bir kızın başından geçen leri çok acılı bir dille anlatmış, tecavüzcülerin tek tek adı nı vermiş ve hâkimlere şu meret indirim haklarını kullan mamaları için çağrı yapmıştım. Yazım hâlâ internette do laşıyor, rastlamış olabilirsiniz. İlk kez böyle bir linç cephe siyle karşılaştım, şaşırdım. 2020 yılında bu lince dahil ol mayan yok. HDP (Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran aracılığıyla), Batman İnsan Hakları Derneği avukatları, Bat man Barosu, Batman Basın Konseyi, AKP (Batman Millet vekili Ziver Özdemir aracılığıyla), akkara troller ve dev let adına Batman Valisi. Ak ve kara trollerin küfürlerini ger çekten burada yazamam ama şimdi “ille dostun tek bir gülü yaralar beni” demenin sırası kulakların çınlasın Ata ol, beni de en çok HDP’nin kadın milletvekili ve Batmanlı kadınların saldırıları yaraladı. HDP milletvekili beni oryan talist çukurunda debelenmekle suçladı, kadınlar bana ırk çı ve faşist dediler. En çok şaşırdığım bir paylaşımı izniniz le buraya almak istiyorum: “Benim bir arkadaşım telefon etti, senle aynı zamanda iktisatta okumuş. Sen o zaman lar (benim ilavem yıl 1968) kerhanede fahişe olarak çalışı yormuşsun.” Nerede kalmıştım, evet beni en çok HDP ka dın milletvekilinin tavrı ve bölgenin kadınları yaraladı, çün kü HDP’nin şu anda içerde olan iki yiğit kadını Gültan Kı şanak, Sabahat Tuncel ve başlarında beyaz örtüleriy le alanları dolduran Barış Anneleri’yle oldukça çok protes to eyleminde omuzdaşlığımız vardır. Öte yandan ben öy lesine linç edilirken ne TYS ne PEN ne TGS ne Basın Kon seyi ne CHP kadın kolları ne sinema ve senaryo dernekle ri ne de sayılarının epey çok olduğunu bildiğim kadın ör gütleri tek bir geçmiş olsun telefonu etti. Böyle bir yalnızlık yaşamamıştım. Ama benim pek çok dostum ve siz okur larımdan pek çok yürekli kişi bu linci kınadı. Kendimi çok yalnız hissettiğim bu zamanda sevginiz ve güvenimiz be ni ayakta tuttu. Hepinize sonsuz teşekkürler. Yıllarca evle rinde beni konuk eden, hikâyelerini anlatan, bunları gaze tem Cumhuriyet’te yayımlamama izin veren Kürt kadınları na da teşekkür ederim. 6 EYLÜL 2020 SAYI: 34665 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:00 06:29 13:07 16:44 19:36 20:59 Ankara 04:47 06:14 12:52 16:28 19:20 20:41 İzmir 05:14 06:38 13:15 16:51 19:41 21:00 Son yılların en çok izlenen yarışması Survivor’dan çok Yani iş bulmaları zaten zor, artık emekli olmaları da önce Survivor’a katılan zorlaştırıldı. binlerce Türk genci var. Survivor’dan elenip Onlardan birinin hikâyesi, yarım da olsa hayatta aslında binlercesinin kalanların, bakmakla hikâyesidir. Kısaca yükümlü oldukları anlatayım. eşleri, çocukları da Yıl 1991. Survivor’a katılacak adayların üstünkörü sağlık ‘Survivor’ gazileri olabiliyor. Hasta olup doktora gittikleri zaman, Survivor’cu muayenesi yapılıyor. Bir akciğer röntgeni isteniyor, bir de gözle görülür bir sakatlığı olup olmadığına bakılıyor. Sorun yoksa, bir yıl sonra Survivor’a katılmaya hak kazanıyor. Yıl 1992. Survivor adayına, yarışmacı olduğunun resmi malzeme ulaşımı tehlikeli olduğu dönemler, çevre köylerden 3040 koyun alınıyor, otlatılıyor ve iki günde bir 23 koyun kesiliyor. İşkembeler, sabah çorbası yapmaya yarıyor. Geri kalan etler eğer kurtlanmamışsa yemeklere katılıyor, kurtlanmışsa fazladan babalardan kesiliyor. Ülkemizde, gerçek Survivor yarışması, gerçek mermilerle olanca hızıyla devam ediyor. Ama bazı şeyler değişti. Parası olan, istemezse Survivor yarışmasına katılmayabiliyor. Parası olmayan, Survivor’a katılmak zorunda. belgesi gönderiliyor. Ailesini, işini gücünü bırakıp Survivor’a protein sayılıyor. Ayırmacı ve kayırmacı gidiyor. Ön eleme için Manisa Kırkağaç, oradan da Çanakkale’ye. Tam elenenler ve yarım kalanlar devlet Yukardaki satırların adı bende 80 gün boyunca nasıl hayatta kalacağına dair teorik eğitim alıyor. Ve Survivor sahnesi, Diyarbakır’a gönderiliyor. Burada, gerçekten hayatta kalmaya çalışırken en ufak bir hata ya da dikkatsizliğin yaşamına mal olacağı kafasına kazınıyor. Survivor yarışması için ona ve tüm yarışmacılara silah, mühimmat dağıtılıyor. İki kişilik ekiplere ayrılıyorlar. Yarışmacımız, ekip arkadaşıyla birlikte, verilen malzemelerle bir çadır inşa ediyor. Uyumak için “kampet” adı verilen, metal çubuklarla yükseltilmiş iki sedye kullanıyorlar. Tuvalet yok. Yarışmacılar, ortak kullanım için bir buçuk, iki metre derinliğinde bir çukur kazıp, etrafını brandayla çeviriyorlar. Çukur dolunca, üstüne toprak atılıp çevresi kireçleniyor. Başka çukur açılıyor. Banyo da yok. Survivor bölgesinde bir gölet var. Beden temizliği gölette yapılıyor. Tabii otomatik silahlı, nöbetçi hakemler eşliğinde. Mutfak, içinde mutfak malzemeleri bulunan bir çadır. Yemekhane, diz boyuna kadar toprağa kazılmış bir mevzi çukuru. Yemek vakti yarışmacılar tayınlarını alıp çukura ayaklarını sallandırıyor, oturdukları toprak yüksekliğini sandalye, karşılarındaki yüksekliği de masa olarak kullanıyorlar. Taze ekmek asla yok. Küflenmiş ekmek gelirse, şanslı bir gün sayılıyor. Yemeklik Hayatta kalmak için gece gündüz uyanık kalmakta yarar var. Zaman zaman düşman takıma karşı operasyonlara gidiliyor. Bazı operasyonlar şiddetli geçiyor ve ne yazık ki Survivor’dan elenen yarışmacılar da oluyor. Acı ama gerçek, elenen yarışmacılardan bazıları, gencecik yaşlarında hayattan da eleniyor. Aileleri, evlat diye adının yazılı olduğu soğuk mermerlere sarılmak zorunda. Biraz daha şanslı olan bazı elenenler ise kalan hayatlarına eksilmiş gövdeleriyle devam ediyorlar. Kimisi ömür boyu yatağa bağımlı, kimisi kollarını, bacaklarını ya da başka uzuvlarını Survivor yarışmasında bırakarak eve dönüyor. Yarışmacı kurulu, Survivor’dan tümüyle elenenlerin ailesine maaş bağlıyor, yarım kalarak elenenlerin bazılarına da bizzat. Kimisine de hiç bağlanmıyor. Kaybedilen uzuvlar için bazısına tazminat veriliyor, bazısına verilmiyor. Ev almaları için borç veriliyor ama bu borçla ev alınamıyor. Survivor’a katılanlar her fırsatta övülüyor, lafa gelince yere göğe konulamıyor. Ama maaş zammı gündeme geldi mi, yüzde 4 artı 4 size yeter deniliyor. Bir işte çalışıp emekli olma hakları var. Ama 2013’te çıkarılan bir yasa, Survivor’a katılıp yarım kalanların, Survivor’a katılmadan önceki sigorta başlangıçlarını, ödenmiş primlerini yok sayıyor! saklı yazarı, 20 yaşında askere gitti. Önce orta kulak iltihabı geçirmiş, komando olamaz diye Jandarma Alayı’na “refüze” edildi. 80 günlük acemi birlik eğitiminin ardından, orta kulak iltihabı geçmişiyle Diyarbakır Ergani Jandarma Komando Taburu’na gönderildi. 81 mm’lik havan takımına seçildi. Çatışmaya girdiği de oldu, pusuya düştüğü de. Terhisine 50 gün kala, bir uzman çavuşun silahından çıkan kaza kurşunu, belinin sağından girip solundan çıktı. Omuriliği zedelenmiş, kalın bağırsağı delinmişti. Ameliyat edilen bağırsak, beş buçuk ay dışarda kaldıktan sonra ikinci bir ameliyatla içeri alındı. Omurilik zedelenmesinden, sağ ayağında kısmi felç kaldı. Olay kaza sayıldı, tazminat verilmedi, gazi değil vazife malulü olarak emekli edildi. İlkokulu 3. sınıfta terk etmişti, yasaları bilmediğinden itiraz ve dava süresini geçirdi. Yıllarca iş bulamadı. Ama bol bol kitap okudu, artık çok güzel yazıyor ve kendisi gibi kaza kurşunu malulü yoldaşlarının, gazilerle aynı yasal haklardan yararlanabilmesi, SGK başlangıç tarih ve ödenmiş primlerinin emeklilik süresine katılması için sosyal medyada sesini duyurmaya çalışıyor. Gencecik bedenlerini bekasına siper edenlere hiçbir değer vermeyen bu devlet; yoksula bunca ayrımcı, bunca gaddar ve zengine kayırmacı mı olmalıdır? PENÇE OPERASYONU IRAK’IN KUZEYİNDE SÜRÜYOR 322 terörist etkisiz hale getirildi Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe Operasyonları ile toplam 320 PKK’li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. İçişleri Bakanlığı ise Van kırsalında düzenlenen hava destekli operasyonda, 2 teröristin etkisiz hale getirildiğini duyurdu. MSB’den yapılan yazılı açıklamada, 16 Haziran’da Irak’ın kuzeyi Haftanin’de başlatılan PençeKaplan Operasyonu’na ilişkin bilgi verildi. Teröristlere ait çok sayıda silah ve mühimmatın ele ge çirildiği belirtilen açıklamada, “Terör örgütüne ait her bir sığınak, barınak ve mağaraya giren komandolarımız, operasyon bölgesinin tamamında yürüttükleri aramatarama faaliyetlerini başarıyla tamamladı. Bu kapsamda Haftanin bölgesinde tespit edilen 269 sığınak ve 53 mağaraya girilerek ele geçiri len silah, mühimmat ve yaşam malzemeleri tek tek imha edildi” denildi. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise iç güvenlik operasyonları kapsamında Van Çatak kırsalında, hava destekli operasyonda, 2 teröristin silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirildiği kaydedildi. l ANKARA/Cumhuriyet İstanbul’da PKK operasyonu İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, PKK terör örgütünün Suriye yapılanması YPG/PYD içerisinde faaliyette bulunan ve sosyal medya üzerinden çeşitli kurum ve kuruluşların hesaplarını hack’leyerek örgütsel propaganda yapan kişilere yönelik 7 ilçede eşzamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda Suriyeli 6 zanlı gözaltına alındı. Aramalarda, 1 tabanca, 2 şarjör ve çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildi. l DHA İzmir’de şüpheli ölüm İzmir Ödemiş’te, Buse Melisa K’nin (15), babası Özay K’nin tabancasıyla yaşamına son verdiği öne sürüldü. Genç kızın ölmeden önce sosyal medyadan, “Babamın beni öldüremeyeceğini biliyorum. Bana ‘başıma gelen en kötü şeysin. Al silahı sık kafana bir gün ağlar sonra hayatıma devam ederim’ dedi ki artık bunu yapmalıymışım gibi hissediyorum” paylaşımı yaptığı ortaya çıktı. Mahkemece serbest bırakılan baba, sadece ders nedeniyle sözlü bir tartışma yaşandığını söyledi. l Haber Merkezi 18 yaşındaki Sevilay katledildi İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesine bağlı Merkez Mahallesi’ndeki bir evde, dün saat 12.00’de Azerbaycan uyruklu Vüsal Oruçov isimli erkek birlikte yaşadığı 18 yaşındaki Sevilay Kaya’nın boğazını bıçakla keserek öldürdü. Oruçov daha sonra Gaziosmanpaşa Meydanı’nda uygulama yapan polis ekiplerine teslim oldu. Olayı duyan genç kızın yakınları da eve gelerek sinir krizleri geçirdi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. l Haber Merkezi Otel odasında ölü bulundu Bakırköy Kennedy Caddesi üzerinde bulunan bir otele önceki gece saat 23.30’da giriş yapan 35 yaşındaki Fatma Dürdane Yılmaz tek başına bir oda kiraladı. Otel görevlisi dün öğlen saatlerinde temizlik için Yılmaz’ın kaldığı odanın kapısını uzun süre çaldı. Odadan herhangi bir ses duyamayan temizlik görevlisi durumu otel yetkililerine haber verdi. Otel odasına giren yetkililer hareketsiz haldeki Yılmaz ile karşılaştı. Sağlık ekipleri Yılmaz’ın hayatını kaybettiğini belirledi. l Haber Merkezi Çocuğa taciz şüphelisi serbest Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde restoran işleten Ali E., yaz tatilinde işyerinde çalışan 15 yaşındaki C.A’ya iddiaya göre cinsel istismarda bulundu. Ali E. daha sonra cep telefonuyla cinsel organının fotoğrafını çekerek C.A’ya gönderdi. Genç kızın ailesi, Ali E’den şikayetçi oldu. Gözaltına alınan ve mahkemede suçlamaları kabul etmeyen Ali E., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. C.A’nın, fotoğrafı telefonundan sildiğini söylediği öğrenildi. l DHA ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Ölümü anayasadan kim, neden sildi? Zincirlikuyu Mezarlığı girişindeki ayeti o yazdırmıştı: “Her canlı ölümü tadacaktır.” İstanbul Reyizi idi. Muhalif olmanın, hapislik dahil her acısını çekmişti. Sonra “taktiri siyasi” ile Türkiye Reyizi oldu. Bu defa TBMM girişine “Her siyasetçi muhalefeti tadacaktır” yazdırmasını bekleyenler oldu. Üç kez değiştirdiği anayasaya da yazdırmadı. Ya fazla demokratik buldu ya da uğursuzluk getirmesinden korktu. Şimdi tüm mücadelesi, “muhalefeti tatmamak” için! Oysa muhalefetin ucunda ölüm yok. Hatta bazıları için tadından yenmiyor. Sayın Kılıçdaroğlu, 9 kez seçim kaybettiği için daha da güçlendi. Ankara’dan İstanbul’a yürüdü. İttifak kurdu, tüm büyük şehirlerde yönetimi ele geçirdi. Siyaset bu.. “Muhtar bile olamaz!” deniyordu. Mükerreren cumhurbaşkanı oldu. Şimdi, Bizans’a meydan okur gibi Covid’e aldırmadan, Fatih Sultan Mehmet’i kıskandıracak kalabalıklarla Ayasofya’yı yeniden fethediyor. Siyaset bu. Yeter ki ölme. H Kapısındankafasından ölümü ırak tutmak için danışmanlar her türlü önlemi alıyorlar. Lafına bile müsaade etmiyorlar. 1921 Anayasası ile Atatürk’ün ve darbeci paşaların çıkardığı tüm anayasalardan “cumhurbaşkanının ölümü halinde” maddesini silip attılar. (1924 AY. Madde 33); (1961 AY. Madde 100); (1982 AY. Madde 106) Maddeyi “Makamın, ‘herhangi bir nedenle’ boşalması halinde” diye düzenleyip “ölümü” yok ettiler. Tek Adam anayasamızda çok şükür artık hiç ölüm sözü yok. (Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine de ölü muamelesi yapıldı. Ona da anayasada yer verilmedi.) Ölümden bu kadar korkmak, cehennem korkusundan değildir inşallah. * Her mümin gibi kadere, meleklerin varlığına ve kıyamet gününe inandığına inanıyoruz. Bir ara “öl de ölelim”cilerin ilhamıyla şöyle demişti: “Yarın öldüğümüzde hocaefendi, ‘Cumhurbaşkanı, başbakan, devlet başkanı niyetine’ demeyecek, ‘Er kişi niyetine’ diyecek. Ve sadece kefenle gideceğiz, iki metreküp çukura koyacaklar!” (7 Şubat 2011 Habertürk) Peki, öyleyse o zındık danışmanlar “ölüm” sözcüğünü anayasadan neden çıkardılar ki? Niyetleri eğer kendisini “El Baki (Sonsuz)” veya “Lâyemut (Ölümsüz)” kılmak ise ona “şirk” tuzağı kurulmuş ve cehenneme bile kesilmiş demektir. “Ölümsüzlük” öyle sanıldığı kadar da iyi bir şey değil. Bakmayın dünya ile birlikte elimiz yüreğimizde Covid19 aşısı beklediğimize... Sürünmek acı çekmek elbet kötü. Ama ölüm yaşamı anlamlı kılan, en muhteşem gerçek. Ölüm olmasaydı, onu icat etmek zorunda kalacaktık. H Nobelli yazar Jose Saramago, yaşamın anlamının ölümde gizli olduğunu belgesel esinliğinde uzun uzun anlatıyor (Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş Kırmızı Kedi). Adı sanı belirsiz bir ülkede kimse ölmemeye başlıyor. Bu durum ilk başta herkese çok güzel geliyor. Ama daha sonra işler çığırından çıkıyor: Trafik kazaları, virüsler, mikroplar özetle Azrail, o güne kadar yerine getirdiği görevden vazgeçiyor. Ama zaman durmuyor. Herkes yaşlanıyor. Her akşam Covid19 tablosundaki “vefat sayısının sıfırlanmasını” hasretle beklediğmiz gibi yine de hiç kimse ölmüyor.. Devamı mı? Dedik ya, Azrail’de tık yok. Dalga dalga ülkeye yayılan sevinç, çok geçmeden yerini hayal kırıklığına ve kaosa bırakıyor. Bürokrasiden din adamlarına, sağlık kurumlarından ailelere, herkes ölümsüz olmanın sonuçlarıyla boğuşmaya başlıyor. Artık ülke ahalisi için ölüm ve mezarlık yok. Sadece ezeli ve ebedi bir yaşlılık var. Ölüm olmadığı için cennet özlemi ve cehennem korkusu da kalmıyor. Bütün din adamları ve kiliseler de işsiz ve işlevsiz kalıyor. Yine de en çok paniğe kapılan hastaneler ve huzurevleri oluyor. Kimse ölmediği için sosyal güvenlik kurumları ile özel sağlık ve emeklilik sigortaları dehşete kapılıyor: “Eğer ölüm geri gelmezse geleceğimiz karanlık. Emeklilik maaşlarını, hayat sigortalarını ödemek imkânsız.” Ölümsüzlüğün yarattığı ekonomik, politik ve pratik sorunlar, deniz dibindeki milyarlarca metreküp doğalgaz veya yöneticinin itibardan tasarruf etmesiyle çözülecek gibi değil. Ama ahali doğanın mucizesinden umut kesmiyor. Ölüm tuhaf bir şekilde aniden, rutin işlevine geri dönüyor. Başta devlet ve sağlık kurumları, aileler ve çoluk çocuk rahat nefes alıyor. H “Ölümü” anayasadan silenler belli ki ölümsüzlüğün sonuçlarını hiç düşünmediler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear