Catalog

HABER 5 8 AĞUSTOS 2020 CUMARTESİ CHP, 37. olağan kurultayın ardından ilk PM toplantısını bugün yapıyor Kılıçdaroğlu mesaj verebilir Kemal Kılıçdaroğlu MAHMUT LICALI CHP’nin 37. olağan kurultayının ardından oluşan Parti Meclisi’nin (PM) ilk toplantısı bugün yapılacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üyelere yapacağı sunuş konuşmasının tek gündem olduğu PM toplantısında, Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’nin parti kuracağı iddialarıyla ilgili bir mesaj verebileceği belirtiliyor. Pandemi önlemi alınacak CHP’nin 37. olağan kurultayı nın ardından oluşan yeni PM’nin ilk toplantısı bugün parti genel merkezinde toplanacak. İlk PM toplantısı öncesi CHP lideri Kılıçdaroğlu başkanlığındaki PM üyeleri Anıtkabir’i ziyaret edecek. MYK açıklanacak PM toplantısı için koronavirüs salgını nedeniyle özel tedbirler alınacak. PM toplantısı sırasında ziyaretçi yasağı uygulanacak ve PM üyeleri sosyal mesafe kuralına uygun olarak toplantıya katılacak. PM toplantısına başkanlık ede cek CHP lideri Kılıçdaroğlu, üyelere sunuş konuşması yapacak. Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’nin parti kuracağına ilişkin iddialar üzerine kamuoyunda bir süredir devam eden tartışmalarla ilgili de bir değerlendirme yapması bekleniyor. MYK’de kimlerin yer alacağı ve nasıl bir yapıda oluşacağı merak edilirken, Kılıçdaroğlu’nun MYK’yi bugün ya da yarın açıklayacak. Selin Sayek Böke ve Bülent Tezcan’ın MYK’de yer alacağı dile getiriliyor. l ANKARA CHP’li Ünal Demirtaş: TTK’deki işçi açıkları iş güvenliğini tehdit ediyor ‘Acil önlem’ uyarısı CHP milletvekili Demirtaş, iş cinayetlerinden sicili bozuk olan yöneticilerin yerine liyakatli yöneticilerin atanmasını istedi. “Taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan 3 yıl hapis cezası alan Eroğlu, Genel Müdür olarak atanmıştı. ALİ AYAROĞLU Demirtaş, TTK’deki norm kadronun 14 bin 500 olmasına karşın 7 bin civarında işçinin çalıştığını açıkladı. CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, AKP iktidarının Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) “partizanca yaptığı liyakatsiz atamalar” nedeniyle maden emekçilerinin can güvenliğinin tehdit altında olduğunu savundu. Demirtaş, “TTK’deki işçi açıkları da iş güvenliğini tehdit ediyor. Kuruma acil olarak 7 bin üretim işçisi alınması gerekiyor. Aksi taktirde TTK’de iş cinayetleri artarak devam edecektir” dedi. Demirtaş, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, iş kazalarının Türkiye’nin olduğu kadar Zonguldak’ın da kanayan yarası olduğunu söyledi. Demirtaş, “TTK’de her yıl maalesef bir çok ölümlü ve yaralanmalı iş kazası meydana gelmektedir. Bunun sebebi, AK Parti’nin liyakatsiz, sicili bozuk, partizan ca yaptığı yönetici atamalarıdır. Çünkü TTK’yi yöneten AKP kadrolarıdır. 8 İşçimizin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin en önemli sorumlularından olan ve Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan bir kişiyi açığa almaları ve hiçbir görev vermemeleri gereken bir kişiyi TTK Genel Müdürü olarak atadılar. Sonuç ne oldu? Bu kişi görev yaptığı sürece binlerce iş kazası meydana geldi, onlarca işçi yaralandı, 10’un üzerinde maden işçisi iş cinayetine kurban gitti” diye konuştu. Kurumdaki kadro açığı nedeniyle maden emekçilerinin iş güvenliğinin tehdit altında olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Kurumun norm kadrosu 14 bin 500 olmasına rağmen kurumda şu an 7 bin civarında iş çi çalışmaktadır. TTK’deki işçi açıkları da iş güvenliğini tehdit eden en önemli unsurlardan birisi olmaktadır. Kuruma acil olarak 7 bin üretim işçisi alınması gerekmektedir. Aksi taktirde TTK’de iş cinayetleri artarak devam edecektir. Ayrıca derhal iş cinayetlerinden sicili bozuk olan yöneticilerin kurum yönetiminden uzaklaştırılarak, liyakatlı yöneticilerin atamasının yapılması gerekir” uyarısında bulundu. Liyakate bakılmadı TTK’ye geçmiş dönemde yapılan atamalar tepki çekmişti. TTK Kozlu Müessesesi maden ocağında 7 Ocak 2013 tarihinde meydana gelen ve 8 işçinin yaşamını yitirmesiye so nuçlanan iş cinayetinin ardından “Taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan yargılanarak 3 yıl 4 ay cezasına çarptırılan dönemin Müessese Müdürü Kazım Eroğlu, 2017’de kuruma Genel Müdür olarak atanmıştı. 2017’de Kazım Eroğlu’nun göreve getirilmesinden 2020 Haziran ayına kadar TTK’de yüzlerce iş kazası meydana gelirken 10’a yakın işçi yaşamını yitirdi. 8429 işçi ise çeşitli yerlerinden yaralandı. 17 Mayıs 2010’da TTK Karadon kömür üretim bölgesinde 30 madencinin yaşamını yitirdiği grizu faciasının ardından 6 yıl 3 ay hapse çarptırılan İsmail Güner, TTK Genel Müdür Yardımcılığı görevine atanmıştı. CHP PM’YE SEÇİLEN EN GENÇ ÜYE HAKAN UYANIK: Gençlerin oyunu CHP alacak İLAYDA KAYA CHP’nin iktidar vurgusu yaptığı 37. olağan kurultayında, 349 oy olarak en genç parti meclis (PM) üyesi seçilen Hakan Uyanık (20), “Biz gençliği her zaman el üstünde tutan bir siyasal hareketiz. Gençliğin taleplerini biliyorum, gereğini yapacağım” dedi. Uyanık, siyasette gençlerin önünün açılması gerektiğini vurgulayarak “Gençliğin siyasette çok daha aktif olması için elimden geleni yapacağım. Gençlik geleceği inşa edecek” diye konuştu. Uyanık, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: n En genç PM üyesi oldunuz. Hem okul hem siyaset bir arada olacak. Seçilmenizle ilgili ne düşünüyorsunuz? Benim için önemli olan kulaktan dolma bilgilerle değil, partinin genelindeki hakikatlerle siyaset yapmaktır. Akademiden öğrenmeye parti meclisinde de gençliğin sesi olmaya çalışacağım. Yeri geldiğinde hocalarıma danışacağım. Zaman idaresi gibi bir sıkıntım da olmadığı için dezavantajı olduğunu söyleyemem. Yaşadığımız çağın ruhunu yansıtacağım. Ben bu anlayışı kendi kuşağıma anlatma taahhüdüyle o makamda görev yapacağım. CHP’de genç siyasetçiler her zaman takdir görmüştür ve el üstünde tutulmuştur. Ben de aldığım sorumluluğun hakkını vermek için çalışacağım. Özgürlük korunmalı Hakan Uyanık, Z kuşağının özgürlük alanlarının korunmasından yana olduğunu söyledi. n Z kuşağı olarak siyaset yapmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Hedefleriniz neler? Öncelikli hedefim partimin iktidarı. Bu hedefi gerçekleştirmek için gençliğin siyasal olgularla kurduğu bağları parti meclisinde dile getireceğim. Bana göre siyasetçi bulunduğu pozisyondan kazanım devşiren değil, bulunduğu makama güç katandır. Ben de 20 yaşında bir genç olarak bulunduğum makamı tüm farklı görüş lerden gençlerin kürsüsü haline dönüştüreceğim. Göreceksiniz, 2023 yılında CHP yeni seçmen olan gençlikten en yüksek oyu alacak. Ancak Z kuşağının taleplerini ve hayata bakışlarını doğru anlamalıyız. Biz gençler; özgürlük alanlarımızı uluslararası normlarda biçimlendirmek istiyoruz ve hayatımızın içerisine nefret, ırkçılık ve benzeri reaktif eğilimleri katmak istemiyoruz. Başta endüstri 4.0 ve akabinde tek nolojinin gelmiş olduğu tüm aşamaları içselleştirmek ve özgürce bu alanda var olmak istiyoruz. Devletimizin 0.50’lerde ArGe yatırımlarının en az İsrail’in 4’lük baremini aşmasını ve böylece ülkemizden dünyaya yayılan beyin göçünün durdurulup tüm bu potansiyelin Atatürk Cumhuriyeti’ne katma değer olarak yansımasını istiyoruz. Ben, bunların gerçekleşebilmesi için bulunduğum makamın gereklerini yerine getireceğim. Gençliğin taleplerini biliyorum, gereğini de yapacağım. n Z kuşağı bir siyasetçiden ne bekliyor? Bizim kuşak her şeyden önce özgürlük alanlarımızın korunmasını, her türlü inanç ve düşüncenin özgürce kendini ifade edebilmesini, düşüncenin ve ifadenin mutlak özgürlük çeperi içerisinde değerlendirilmesini istiyor. Bugünkü iktidarın yaşıtlarımın taleplerin önünü açamayacağını görüyoruz. Bizim siyasetten beklentimiz değil, siyasete katacağımız güncel değerler var. Siyasi partilerin içine düştüğü durumu elem ve kederle izliyorum. Ben partimin kurultayında en üst karar organına seçildim. Bu da sadece CHP’ye özgü bir durum. Diğer partilerde bu durum böyle olmayabilir. Ben gençliğin siyasette çok daha aktif ve etkin olması için elimden geleni yapacağım. Kim ağa, kim maraba? Hepinizin bildiği hikâyedir ağa ile marabanın öyküsü. Hani sonu marabanın “Madem sen yine atlı, ben de yaya kalacaksam biz bu haltı niye yedik” sözü ile biten. Son dönemlerde ekonomide, iç ve dış politikada yaşadığımız “deja vu”ları düşündükçe gel de marabaya hak verme... Ekonomiyi ele alalım mesela. Rahip Brunson krizi ile 7 lirayı aşan döviz kurunu baskılamak için 105 milyar doları heba ettik. Türkiye’nin 12 aylık vadede 165 milyar dolarlık ödeme yükümlülüğü varken hem de. Üç kamu bankasının piyasayı fonlaması nedeniyle döviz açığı 10 milyar doları aştı. Reel faizler enflasyonun altında iken, kredi musluklarını açarak ve banknot matbaasını full time çalıştırarak ne enflasyonu ve ne de kuru dizginlemenin mümkün olacağı söylendi ama dinleyen kim? Nitekim dolar hafta ortasında 7.300, Avro da 8.634 sınırına dayandı. Yine swap sınırlandırması ve örtülü faiz artışı enstrümanlarına yöneldik. Madem yine başa dönecektik o kadar rezervi niye erittik? Dön baba dönelim. HHH Hafta içinde MHP Genel Başkanı Bahçeli’den sürpriz bir çıkış geldi. Akşener’e “Evine dön” dedi. Daha iki yıl önce “MHP ile aranıza öyle bir buz diktiniz ki küresel ısınmanın feriştahı gelse eritemez” dediği halde. Akşener, evinde iken koltuğu bırakmamak için kurultay kararını yok sayan, AKP yargısının yardımıyla yerinde oturan Bahçeli değil miydi? Yoksa onun “evine dön” mesajı Aczmendi şeyhi Müslüm Gündüz’ün Çiller’in başbakanlığı döneminde söylediği “Bu kadının sahibi yok mu? Ona söylesinler de gitsin evinde kocasına balcan (Elazığ dilinde patlıcan), isot doğrasın, yemek yapsın” türünden bir mesaj mıydı? HHH Suriye’de cihatçılara tampon bölge oluşturma uğruna onlarca Türk askerinin şehit verilmesini bile umursamayan ve komşu ülkenin toprak bütünlüğünü aklına getirmeyen AKP hükümeti, ABD’nin Suriye petrollerini işletme görevini PYDYPG’ye vermesi üzerine “Bu, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırıdır” açıklaması yaptı. Yani “Yaptığınız çok ayıp ama..” demiş oldu. ABD ile PKK de çok utanmıştır eminim. Hem terör örgütünün Afrin’de konuşlanmasını Türkiye için bir tehdit olarak görüp operasyon yap, ardından da te rör örgütünün hamisi Trump’a mart ayında “Bölgede yeniden işbirliği yapabiliriz. Buna Suriye sahası da dahil” diyerek barış çubuğu uzat. Üstelik Rusya ve İran’la Astana Anlaşması’nın mürekkebi kurumadan. PKK üzerinden Suriye’de vekâlet savaşı yürüten ABD ile nasıl işbirliği yapılacaktı? Ver “cep”i al “Cep”i diyerek mi? Yani Suriye’nin kuzeydoğusunda PYDYPG’ye özerk bir cep bölge, Türkiye’nin sessiz kalması halinde ÖSO’ya da Suriye’nin batısında bir “CepÇik.” O zaman Afrin operasyonunda niye onca şehit verdik? HHH Annan Planı’nı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne dayatmanın maliyetini önceden hesap etmeyen, Akdeniz’de ülkeler münhasır ekonomik bölgelerini belirlemek için ikili anlaşmalar yaptığında seyreden, Yunanistan Ege’de kendisine ait olmayan 18 adayı işgal edip silahlandırdığında dış politikada tüm mesaisini Suriye’ye harcayan Türkiye, ayıldığında “atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti”. Şimdi bu aymazlığı geç de olsa fark etti. Ama zamanında çok kolay halledeceği sorunları şimdi savaş pahasına halletmeye çalışıyor. Oruç Reis gemisinin Meis Adası açıklarında sismik araştırma yapacağı 21 Temmuz’da açıklanmasına rağmen, “ha bugün ha yarın” derken sürekli ötelendi. Sonunda geminin açılacağı ilan edildi edilmesine ama açılmasıyla geri dönmesi bir oldu. Ne oldu? Merkel, telefonda “Çocuklar durun, kapışmayın, hadi herkes evine” demiş. E, o zaman şeyhülislam rüyası gören Diyanet İşleri Başkanımız Ayasofya’da minbere çıkarken ne diye kılıç gösterdi ki? Demek ki biz yanlış anlamışız. Meğer kılıç dış düşmana değil bize gösterilmiş. Oruç Reis gemisinin akıbeti de Hora gemisine benzedi. MC döneminde Ege’deki Türk haklarına sahip çıkmak için Hora gemisinin sismik araştırma yapacağı ilan edildi. Aylarca İstinye Limanı’nda “bugün yarın” denilerek bekletildi. Sonunda açıldı ama hava muhalefeti bahanesiyle limana geri döndü. Meğer ABD Başkanı Jimmy Carter telefon etmiş Demirel’e ve geminin dönmesi için ricacı olmuş. “Tarihten ders alınsaydı hiç tekerrür eder miydi?” diye boşa denmemiş. Ağa ile marabanın öyküsü her alanda yaşanıyor. Bu durumda ağa kim, maraba kim? Marabanın, ülke insanı olarak biz olduğumuz kesin... İMAMOĞLU, AYAMAMA DERESİ’Nİ İNCELEDİ İnce sorusuna İstanbul yanıtı İstanbul Büyekşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ayamama Deresi’nde yürütülen ıslah çalışmasının Ataköy’deki kısmını inceleyerek bilgi aldı. Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun da eşlik ettiği incelemenin ardından açıklamalarda bulunan İmamoğlu, Ayamama Deresi ıslahı için 25 metre genişliğinde ve 4 metre yüksekliğinde bir kesit çalışması yaptıkları anlattı. İmamoğlu, “Derenin uzunluğu 21 kilometre. Biz burada hem bu 21 kilometreyi hem akarsu hem de atık su pozisyonuna kavuşturmak hem de çevrede yüz binlerce metrekarelik yeşil aksı İstanbul’a kazandırmak istiyoruz” dedi. İma moğlu, bir gazetecinin Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılarak parti kuracağı yönündeki iddiaları sorması üzerine, “Ben, İBB Başkanıyım. Bana İstanbul ile ilgili konuları sorun” karşılığını verdi. Tek kartla iki şehir İmamoğlu, Bolu Belediyesi ile İBB iştiraklerinden Belbim AŞ arasında imzalanan niyet protokolü imza törenine de katıldı. Törende konuşan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, İstanbul’dan Bolu’ya giden veya Bolu’dan İstanbul’a gelen bir kişinin İstanbulKart ile BoluKart’ı iki şehirde sorunsuz kullanabileceğini söyledi. l İç Politika Eski başkan Oğuz hakkında gerekçeli karar açıklandı ‘FETÖ ile organik bağ kurdu’ FETÖ üyeliği iddiasıyla hakkında dava açılan ve görevden uzaklaştırılan eski Urla Belediye Başkanı İbrahim Burak Oğuz’a verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, “Sanığın kendi iradesiyle hareket etmeyip örgüt iradesini benimseyerek kendi iradesinin önüne geçirdiği, örgüt ile organik bir bağ kurduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verildi. Oğuz’un, örgütün İzmir de iş dünyasında prestijini artırma amacıyla kurulan ve kapatılan İzmir Genç İşadamları Der neği ve İzmir Kültürlerarası Diyalog Merkezi isimli derneklerde yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunduğuna işaret edilen kararda, FETÖ’nün diğer oluşumlara sızma faaliyetini içeren “renklendirme” politikasına dikkat çekildi. Oğuz’un, örgütün mahrem imamı Hüseyin Ç. ile iletişim kurarak ABD’ye seyahat ettiği ve bu seyahate yakın tarihlerde renklendirme politikasına uygun düşecek şekilde derneklerden ayrıldığı, 2011’deki milletvekili seçimlerinde CHP’den aday adayı olduğu belirtildi. l İHA