28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 AĞUSTOS 2020 CUMARTESİ ROBOT AŞÇI GÖREVDE Rus New Kitchen Family şirketinin kurucusu Ya du. Mendeleyev’e göre robot, pirinç, balık ve sebzelerden oluşan soğuk kov Mendeleyev, Rusya’nın başkenti Moskova’da Mnogo Lososya isimli, bir yemek olan poke yemeğini hazırlayacak. Bu yemek, şirketin en popü“Robopoke” isimli bir robot aşçının çalıştığı bir restoran açtıklarını duyur ler yemeği ve siparişlerin yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin katkılarıyla hazırlanmıştır. DERIN DENIZ MIKROPLARININ, DINOZORLARDAN BU YANA NASIL HAYATTA KALDIĞI MUAMMA 100 milyon yıllık YUNUS PARKLARINDA İŞKENCE ‘Esaret’ endüstrisi KÜBRA KÖKLÜ Yunuslara Özgürlük Platformu Sözcüsü Öykü Yağcı, son aylarda Türkiye’de hayvanlara yönelik şiddetin ve istismarın arttığını dile getirerek “Halihazırda acı çekebilen bir canlıya işkence ya da tecavüz etmenin bedeli T.C. hukukuna göre 947 lira olabilir mi? Afiş asmanın en üst limit cezası (12 bin 132 lira), hayvana işkencenin cezasından daha yüksek olabilir mi?” dedi. Cumhuriyet’e konuşan Yağcı, hayvanların haklarını korumaya yönelik hazırlanan yasa teklifinde var olan yunus parklarının, sirklerin ve pet shop’ların kapatılmasını ve esaret altında tutulan hayvanlar için rehabilitasyon merkezinin açılmasını istedi. Hayvanların, hayvanat bahçelerinde, pet shop’larda, yunus parklarında, hayvancılık endüstrisinde ve avcılıkta şiddete, istismara uğradıklarını belirten Yağcı, yunus parklarında bulunan deniz canlılarının ziyaretçilere ve eğitmenlere zarar vermemesi için dişlerinin söküldüğünü söyledi. Ölüm oranı 6 kat Yağcı, “Aynı zamanda bazı türlerde ömür boyu esaretin neden olduğu kronik stres kaynaklı fiziksel tahribatı ve ölüm riskini azaltmak için de yapılan dişle ilgili acı veren ve daha sonra ölümlere bile neden olan işlemler de var. Diş sökme, törpüleme ve delme işlemi, hatta hayvanların çeşitli organlarını çıkarma uygulaması, esaret endüstrisinin gizlemeye çalıştığı, pek çok bilimsel rapor ve haberle tespit edilip kanıtlanmış gerçeklerden biri. Esarete alındıktan sonraki ilk 1 ay içinde ölüm oranlarının 6 kat fazla olduğu ve doğada 50 yıl yaşayabilen yunusların esarette en fazla 12 ila 15 yıl yaşadığı, ölüm oranlarının da yüzde 60’a ulaştığı tespit edilmiş durumda. Esarette dünyaya gelmiş yunusların yüzde 52’sinin ise 1 yaşını bile dolduramadan hayatını kaybettikleri gözlenmiş durumda” diye konuştu. Sakinleştirici ve mide ilacı veriyorlar Yunus parklarındaki deniz canlılarının ölümlerinin intihar olmadığını öne süren Yağcı, “Esarete alıştırılmaları sürecinde başta kusmalarına ve yememelerine rağmen ölü balık yemeğe zorlanıyorlar. Sezon içi ve sezon dışında, bir meta gibi, bir tesisten diğerine sürekli kiralanıyor, satılıyorlar. Yunuslar üzerine çalışan veteriner hekimlerin ve akademisyenlerin makaleler yoluyla aktarımlarına göre bu tesislerde, insanlara yönelik saldırganlığı ve akranlar arası agresyonu en aza indirgemek amacıyla hayvanlara, düzenli olarak ölü balıklar arasında valium, diazepam gibi sakinleştiriciler veriliyor. Uzun süreli esaretin bir etkisi olan kronik stresi ve bu stresin yarattığı tahribatı kontrol altında tutmak için de hayvanlara düzenli olarak mide ilaçları verildiği biliniyor. Bu da bağışıklık sistemlerini gün geçtikçe zayıflatıyor” diye konuştu. KIZILIRMAK’TA BÜYÜK TEHLİKE Delta oteline şikâyet yağıyor CEMİL CİĞERİM Uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile korunan ve sahip olduğu doğal yaşam çeşitliliği ile UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Kızılırmak Deltası’na Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin butik otel izni vermesi, Cumhurbaşkanlığı’na şikâyet edilmeye başlandı. Yüzlerce çeşit kuşa ve canlıya ev sahipliği yapan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan deltanın ekosisteminin değişeceğini savunan yurttaşlar, imza kampanyaları başlatırken çevreci duruşu ile bilinen avukat Melike Özman da konunun hukuksal altyapısı ile ilgili yaptığı çalışmasını tamamladı. Araç trafiğine kapatılan bölgenin eşsiz doğal güzelliğe sahip olduğunu ve sahip çıkılması gerektiğini belirten avukat Özman, başta Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) olmak üzere ilgili kurumlara gönderilmek üzere deltada otele izin verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ortaya koyan şikâyet dilekçe örneklerini sosyal medya hesabında paylaştı. CİMER’e ve ilgili kurumlara çok sayıda şikâyet dilekçesi ulaştırıldı. Özman, “Kızılırmak Deltası’nda bir işletmeciye verilen konaklama ve yeme içme tesisi izni tam olarak deltaya ihanettir. Uygulama, Ramsar Sözleşmesi ile de korunan sulak alanlara, floraya kesinlikle zarar verecektir. Bu işletmeye bu ruhsatı verenler açık bir şekilde yasaya aykırı hareket ediyorlar. Fotoğraflardan, tesisin sulak alanların tam ortasına yapıldığını açık bir şekilde görüyorsunuz. Eğer bu tesise gitmeyi düşünen varsa bilsin ki bireysel olarak doğanın talanına ortak oluyor. Bu tesise giden herkesi bu suça ortak kabul ederim” dedi. Adını, anlaşmanın imzalandığı İran’ın Ramsar şehrinden alan anlaşmaya taraf ülkelerin; bitki ve hayvanları, özellikle su kuşlarının yaşama ortamlarını desteklemek için anlaştıklarını hatırlatan Özman, “Türkiye de bu anlaşmaya taraf olmuş ve Kızılırmak Deltası da Ramsar alanı olarak belirlenen alanlardan. Bungalov evler, hem 1. derece sit alanı içerisinde hem de Ramsar alanı içerisinde. Şimdi soruyorum? 1. derece sit alanına ve Ramsar alanına turistik tesis niteliğinde kâr amaçlı özel işletme açılır mı? Bu tesise çalışma ve işletme ruhsatını kim, hangi yasal gerekçelerle vermiştir? Bunun hesabını kim verecek?” ifadelerini kullandı. l SAMSUN İçişleri’nden orman yangınları için genelge İçişleri Bakanlığı’ndan 81 il valiliğine gönderilen “Orman Yangınları” konulu genelgeye göre, ormanlık alanlar ve çevresindeki yerlerde 31 Ekim’e kadar mangal, semaver ve ateş yakılmasına saat 20.00’den sonra izin verilmeyecek. Genelgeye göre, il ve ilçelerde vali ve kaymakamların başkanlığında toplanacak “Orman Yangınları ile Mücadele Komisyonu” mangal, semaver ve ateş yakılabilecek ve yakılması yasak olacak yerleri belirleyecek. Belirlenmiş piknik ve mesire alanları hariç orman alanları içinde ateş yakılmasına izin verilmeyecek; avcı ve çobanların ateş yakması önlenecek. Başta ormanlık alanların civarındaki yerler olmak üzere, anız, ot ve dal gibi bitkilerin yakılmasına izin verilmeyecek. Ormanlık alanlara yakın olan yerlerdeki düğün ve benzeri organizasyonlarda havai fişek, dilek balonu gibi yanıcı madde kullanılmasına izin verilmeyecek. l ANKARA/Cumhuriyet uykudan uyandılar Dinozor dönemine ait derin deniz mikropları “uyuma dönemiyle” uzun süre hayatta kalabilen türler. Sadece besin bekliyorlar. Bilim insanları ise besin maddeleri vererek onları canlandırdı. Yine de milyonlarca yıl daha iyi koşulları beklemeyi nasıl başardıkları hâlâ bir bilmece. Minik organizmalar neredeyse her yerde bulunuyor. Bakteriler ve arkebakteriler yeryüzünün 2 bin 500 metre ve deniz dibinin yüzlerce metre derinliğinde bile yaşayabiliyor. Fakat mikropların ışık olmadan, hemen hemen hiçbir besleyici maddeye ulaşmadan ve yüksek basınçta nasıl hayatta kalabildikleri hâlâ kesin olarak bilinmiyor. Bulunan bu tür bakterilerin birçoğu sanki ağır çekimde yaşıyorlar gibi ya da hiç metabolizma etkinliği göstermiyor. Bunların ölü mü oldukları yoksa yaşama bir tür ara mı verdikleri bugüne kadar anlaşılmamıştı. Konu, şimdi Japon Deniz Araştırmaları ve Teknoloji Ajansı (JAMSTEC) araştırmacılarından Yuki Morono tarafından incelendi. Araştırmacı ekibiyle birlikte Pasifik’te deniz dibinden çıkarılan karot çekirdeğinden örnekler alındı. Tabakalar 6 bin metreden yüzlerce metre derinliğe kadar devam eden tortul larda yer alıyordu ve en az beş, en fazla yüz milyon yıl yaşındalar. Araştırmacılar en eski ve en yeni tabakaya ait örnekleri çeşitli besleyici maddeler içine koyduktan sonra birkaç gün beklediler. İzotopları işaretleyebilen azot ve karbon atomları, mikropların besleyici maddeleri alıp almadıklarını gösterecekti. Nitekim örneklerde bulunan hücre yoğunluğu ilk başlarda 100 ila 3 bin hücreyle çok azdı ve yaşayıp yaşamadıklarına dair herhangi bir işaret yoktu. Fakat 68 saat sonra bu derin deniz mikroplarının birçoğu sürpriz bir şekilde uyandı ve hızla çoğalmaya başladı. Bu zaman zarfında hücre sayıları 10 bin misli arttı. 100 milyon yıl önce tortullarda biriken mikropların bile yüzde 99.1’inin canlı olduğu ve sadece besin bekledikleri saptandı. Ayrıca ayrıntılı incelemeler sonucunda milyonlarca yıllık bakteri içerikli tabakaların, birikmelerinden kısa bir süre sonra üstteki geçirimsiz tabakalarla kaplandığı anlaşıldı. Bu da bakterilerin dinozorlar dönemine ait oldukları ve o zamandan bu yana izole oldukları anlamına geliyor. Milyonlarca yıl daha iyi koşulları beklemeyi nasıl başardıkları hâlâ bir bilmece. Orijinal makale: Aerobic microbial life persists in oxic marine sediment as old as 101.5 million years, Nature Communications, 28.07.2020. ULTRASON IŞINLARININ YENİ MARİFETİ Böbrek taşlarını CIMBIZLAYACAK Ultrason ışınları böbrek taşlarını vücut içinde yönlendirerek temizleyebilecek. Domuzlar üzerinde yapılan araştırmalarda bilim ekibi bu yöntemi kullanarak daha önce belirlenmiş bir rota üzerinden böbrek taşı yerine kullanılan cam boncukları vücudun dışına çıkardı. Mineraller idrar içinde eriyip kristalleşince böbrek taşları oluşur. Taşlar böbrekte veya üreter (böbreklerden mesaneye giden ince tüp) içinde sıkışıp kalır ve vücuttan atılamaz. Bunlardan kurtulmanın bir yolu, taşları parçalayıp küçültmek ve bu şekilde parçaların idrarla dışarı atılmasını sağlamak. Bunun için mesaneden üretere uzun, ince bir tüp yollanır. Bir diğer yol ise vücudun dışından ultrason şok dalgaları göndermek. Ne var ki bu iki yöntemde de geride küçük parçaların kalma ihtimali yüksektir ve bunlar daha faz la taşın gelişmesine yol açar. Daha ciddi vakalarda ameliyat gerekir. Washington Üniversitesi’nden Michael Bailey liderliğinde bir ekip farklı bir yöntem üzerinde çalışıyor. Bu yöntem, daha hafif şiddette ultrason dalgaları kullanarak taşları sıkıştıkları yerden kurtarmaya dayanıyor. Ekip, ilk denemede taşları hafifçe dürterek, doğal olarak yoluna devam etmesini sağlamaya çalıştı.15 kişi üzerinde uygulanan bu ilk denemede küçük taşların biraz kıpırdadığı saptandı. Amaç, taşların kendi kendine vücuttan atılmasıydı. Şimdi Bailey’in ekibi, taşları daha kontrollü bir şekilde yönlendirmek için başka bir yol geliştirdi. Dikkatli bir şekilde hedefe odaklanmış ses dalgalarından yararlanarak taşın çevresinde bir yüksek basınç halkası yaratıldı. Böyle taşlar kontrol altına alınmış oldu. Daha sonra halka hareket ettirilince taşlar da halka ile birlikte sürüklenmeye başladı. Sistem atıyor Ekip, bu yaklaşımı anestezi altındaki üç domuz üzerinde denedi. Hayvanların mesanelerine taş yerine cam boncuklar yerleştirildi. Boncuklar belirlenmiş bir rota üzerinden yüzde 99’luk bir hassasiyetle yönlendirildi. “Cam boncukları mesane gibi geniş bir alanda hareket ettirmek, şekilsiz kristalleri dar bir boru içinde hareket ettirmekten daha zordur” diyen Oxford Üniversitesi’nden Ben Turney, “Ama bu teknikle böbreklerdeki taşları yerlerinden oynatmak mümkün olabilir. Daha sonra sistem bunları kendiliğinden vücuttan dışarı atabilir” diyor. https://www.newscientist. com/article/2247986ultrasound tweezerscouldhelpremovekidneystoneswithoutsurgery/ Aslandan bile güçlü Palmiye yengeçleri, hindistancevizini bile kırabiliyor Palmiye yengeci (Birgus latro), karada yaşayan birçok yırtıcı hayvana kıyasla daha güçlü kıskaçlara sahip. Kıskaçlar hem silah hem de alet görevi görüyor. Kıskaçlarıyla hindistancevizini bile kırabildiğinden hindistancevizi hırsızı ola rak da bilinen palmiye yengeci, karada yaşayan en büyük yengeç. Pasifik ve Hint Okyanusu’nda yaygın olarak görülen bu yengeç Japonya’nın güney bölgelerinde de yaşar. Okinawa Adası’nda farklı yaşlardaki 29 palmiye yengecinin kıskaç gücünün test edildiği bir araştırmada, yengeçlerin uyguladıkları kuvvetin 29.4 ila 1765.2 Newton arasında de ğiştiği görüldü. Bu değerlerin, hayvanların beden ağırlıklarıyla ilişkili olduğunu ifade eden araştırmacılar, dört kiloluk bir palmiye yengecinin uygulayabileceği 3300 Newton kuvvetin, bu yengeci en kuvvetli kıskaçlara sahip kabuklularından biri yaptığını ve timsahlar dışında karada yaşayan başka hiçbir yırtıcı hayvanın bundan daha kuvvetli ısıramayacağını belirtiyor. Palmiye yengeçleri, birçok hayvana kıyasla daha büyük olarak 8 mikrometre uzunluğunda sarkomerlere (en küçük kas birimleri) sahip olsalar da uyguladıkları kıskaç kuvvetinin açıklanabilmesi için sarkomerlerinin yaklaşık 14 mikrometre olması gerekir. Bu nedenle araştırmacılar, kas liflerinin kalınlığı ve yapısı gibi farklı etkenlerin güç üzerinde söz konusu olduğunu düşünüyor. Kaynak: PLOS ONE Yusaku Maezawa İlk ay turistleri kimler olacak? Elon Musk’ın Starship gemisi, Japon milyarder ve misafiri olan sanatçıları taşıyacak. Planlanan hareket tarihi ise 2023 sonrası. Uzay yolculuklarını hep ülkelerin ulusal uzay ajanslarıyla anıyorduk. Ancak NASA’nın, özel bir şirket olan SpaceX’i uzay projelerinde kullanmaya başlaması, kartların yeniden karılması anlamına geliyor. Sözgelimi NASA, geçen mayıs ayında SpaceX’in tasarladığı Falcon 9 roketi ve Crew Dragon uzay kapsülü sayesinde 2011’den beri ilk defa astronotlarını uzaya göndermiş ve astronotlar Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) ulaşmıştı. #DearMoon projesi, 2.9 milyar dolarlık servetiyle 42 yaşındaki Japon milyarder Yusaku Maezawa tarafından tasarlanan ve finanse edilen bir Ay turizmi projesi olarak biliniyor. Peki, ama kimler gidecek? Maezawa, yaptığı açıklamada, “Ay’a sanatçılarla gitmeyi planlıyorum” ifadelerini kullanmıştı. Dolayısıyla bu ilk turistik ve sanatsal uzay aracında Maezawa’nın yanı sıra birkaç sanatçı ve bir iki mürettebat üyesi daha olması bekleniyor. Toplamda 8 ya da 11 kişiyi taşıyacak ve 6 gün sürmesi beklenen uçuşun, 2023’ten daha erken bir tarihte gerçekleşmesi beklenmiyor. Ay’ın etrafında tek bir yörüngede uçması planlanan bu özel uzay uçuşunda SpaceX’in Starship aracı kullanılacak. Elon Musk, bu projeyi işler hale getirmenin 2 ila 10 milyar dolarlık bir maliyete neden olacağını açıklarken Maezawa’nın tüm seferi satın aldığı, yani sanatçıların ücretsiz uçacağı da elimizdeki bilgiler arasında. Bir ihtimal, Musk da yolculardan birisi olacak. Bu ilk uçuş başarılı olursa parasını ödeyenin Ay’a gideceği bir uzay turizmi dönemi bizi bekliyor olacak. 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR TANOL TÜRKOĞLU EN POPÜLER 10 SOSYAL MEDYA SİTESİ (20102019) 2010’lu yıllarda, on sene boyunca, uygulaması en çok indirilen on sosyal medya sitesi: 1. Facebook, 2. Facebook Messenger, 3. WhatsApp, 4. Instagram, 5. Snapchat, 6. Skype, 7. TikTok, 8. UC Browser, 9. YouTube, 10. Twitter.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear