10 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 9 5 AĞUSTOS 2020 ÇARŞAMBA MAHKEME WIKIPEDIA YASAĞI IÇIN TAZMINAT DAVASINI REDDETTI Bilgiye erişim hakkı yok sayıldı Hem avukat hem de yüksek lisans öğrencisi olan Bilge Doğru, Wikipedia’ya 3 yıl boyunca uygulanan idari tedbir nede niyle ‘bilgi ve fikirlere ulaşma hakkının sınırlandırıldığını’ gerekçe göstererek Bilgi TeknoloZEHRA jileri ve İletişim KuÖZDİLEK rumu (BTK) hakkında tazminat davası açtı. Fakat Ankara 12. İdare Mahkemesi “menfaat bağının bulunmadığı, anılan internet sitesi nin yasaklanmasına ilişkin karar nedeniyle meşru ve güncel bir menfaatinin ihlal edilmediği” gerekçesiyle davayı reddetti. Doğru’nun avukatı Acun Papakçı, “Türkiye’deki kullanıcıların ‘bilgi ve fikirlere erişme hakkı’ yok sayılmıştır” dedi. Dünyanın en çok kullanılan bilgi bankalarından biri olan Wikipedia 2017 yılında Ankara 1’inci Sulh Ceza Hâkimliği tarafından ülkemizde erişime kapatılmıştı. Geçen Ocak ayında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) gerekçeli kararınının açıklanmasının ardından Wikipedia kullanıma açılmıştı. AYM kararında, “İfade özgürlüğüne ya pılan söz konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır” denilmişti. Papakçı, AYM tarafından Türkiye’deki kullanıcıların fikir ve bilgilere erişme hakkını sınırlandırdı ğının tespit edildiğini belirterek, “Bunun bir hukuk devletindeki sonucu kullanıcı olarak hakkı ihlal edilenin zararının idare tarafından tazmin edilmesidir. Ankara 12. İdare Mahkemesi, AYM kararında somut olarak tespit ettiği kullanıcıların sahip olduğu ‘bilgi ve fikirlere erişme hakkını’ aklına dahi getirmemiş veya getirmek istememiştir. Kararında basitçe müvekkilime ‘Wikipedia’ ya 3 yıl giremediysen, dünyanın en büyük ve güncel ansiklopedisindeki bilgi ve fikirlere ulaşamadıy san ne olmuş ki?’ demektedir” diye konuştu. Papakçı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ankara 12. İdare Mahkemesi Türkiye’nin bir bilgi toplumu olmadığı anlamına gelen bir karar vermiştir. Karara itiraz edeceğiz. Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin bu yanlışı düzelteceğini ummakla beraber, bilgi toplumu olma yolunda uyuşmazlığın tekrar AYM önüne geleceğini ve hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacağını da göz ardı etmiyoruz.” l İSTANBUL Savunmaya Özgürlük Komisyonu, ölüm orucundaki avukatların durumuna dikkat çekti ÖZGÜRLÜK NÖBETI Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yapılan basın açıklama sında “Tüm meslektaşlarımızı ve kamuoyunu, Ebru ve Aytaç’ın se VEDAT ARIK sine ses olmak için dayanışmaya, yaşanan hukuksuzluklara ve zor la müdahale işkencesine karşı ta vır almaya çağırıyoruz” denildi. Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın duru muna dikkat çekmek için Çağlayan’da ki İstanbul Adliyesi önünde basın açık laması yaptı. Dün sabah saatlerinden iti baren aileler, adliye önünde nöbet tut maya başladı. Nöbete Halkevleri, Türki ye İnsan Hakları Vakfı İstanbul Temsil cisi Ümit Efe ve farklı illerden avukatlar destek verdi. Şanlıurfa, Gaziantep, Ada na ve Ankara Barosu temsilcileri de ba sın açıklamasını destekledi. Basın açıklamasını Çağdaş Hukukçu lar Derneği Genel Merkez Sekreteri Ner gis Tuğba Aslan okudu. Aslan, Timtik ve Ünsal’ın ölüm orucunda kritik sevi yeyi aştığını hatırlatarak şunları söyle Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında Timtik ve Ünsal için “Savunmaya özgürlük” çağrısı yapıldı. di: “Açlık grevi eylemlerini 5 Nisan’dan beri ölüm orucuna dönüştürerek sürdüren Timtik, bugün (dün) itibarıyla eyle TTB’DEN ÖLÜM ORUCUNDAKİ AVUKATLAR İÇİN ÇAĞRI: minin 215, Ünsal ise 184. günündedir. Talepleri dikkate alınsın İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 18 meslektaşımız hakkında vermiş olduğu mahkumiyet kararının hukukla ilgisi yoktur. Yargılama süresince, neredeyse tüm usul kuralları yerle bir edilerek tesis T edilen mahkeme kararının siyasi olduğu tüm hukuk camiasının malumudur. Adli ürk Tabipleri Birliği (TTB), adil yargılanma talebiyle EYLEMDE AYTAÇ ÜNSAL’IN MESAJI OKUNDU Tıp Kurumu’ndan gelen rapor ve sürecin ölüm orucundaki avukatlar Eb içerdiği hukuksuzluklar ise say ru Timtik ve Aytaç makla bitmeyecek düzeyde” dedi. Ünsal’a ilişkin, avu Ölüm orucundaki avukatların rı katların adil yargı zası dışında bir müdahalenin suç lanma taleplerinin olduğunu hatırlatan Aslan, “Eb dikkate alınması ge ru ve Aytaç’ı yaşatmaya kararlıyız! Bu hukuksuz karar kaldırılıncaya kadar asla vazgeçmeyeceğimizi, mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Tüm meslektaşlarımızı ve kamuo Ünsal yunu, Ebru ve Aytaç’ın sesine ses olmak için dayanışmaya, yaşanan hukuksuzluklara ve zorla müdahale işkencesine karşı tavır almaya çağırıyoruz” dedi. rektiğini vurguladı. TTB Merkez Konseyi’nin açıklamasında, adil yargılanmanın ülkemizde her yurttaş için yaşamsal bir talep haline geldiği belirtilerek “Yargıdaki haksızlık ve hukuksuzluk tahammül sınırlarını aşmış durum İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi çağrısıyla Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi önünde yapılan açıklamada ölüm orucundaki Avukat Aytaç Ünsal’ın gönderdiği mesaj okundu. Ünsal mesajında, “Haklı olanlara boyun eğdirecek güç yoktur” dedi. İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi çağrısıyla yapılan açıklama, 215 gündür ölüm orucunda olan avukat Ebru Timtik’in tutulduğu Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin önünde gerçekleşti. Açıklamada Barış Anneleri ve TAYAD’lı aileleri ön saflarda yerini aldı. Eylemed sık Sık, “ Yaşasın devrimci dayanışma”, Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı. TAYAD adına söz alan İsmail Kara, Avukat Aytaç Ünsal’ın gönderdiği mesajı okundu. Ünsal’ın mesajı şöyle: “Ucuz oyunlarıy la irademizi kıramayacaklar, bize boyun eğdiremeyecekler. Haklı olanlara boyun eğdirecek güç yoktur; biz hakkımız olanı istiyoruz. Tüm halkımız için adil yargılanma hakkımızı alacağız. Hastane önünde, evlerinde, meydanlarda bizi bekleyen, düşünen herkesi yanımızda hissediyorum; hepinizi çok seviyorum. Mutlaka kazanacağız.” l İSTANBUL/Cumhuriyet tutuklu ve hükümlüler gibi, Timtik ve Ünsal’ın en temel hakları adil yargılanma talepleri dikkate alınmalı, ülkemizde açlık gidilmemesinin kabul edilemez olduğu belirtilen açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi: “TTB olarak; adil yargılan de kişinin almış olduğu bu karara saygı göstermesiyle korunabilir. Timtik ve Ünsal’ın Sadi Konuk ve Kanuni Sultan Sü Karara itiraz Avukatlar, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ATK raporuna rağmen Timtik ve Ünsal hakkında verdiği karara itiraz etti. Avukatlar, bir üst mahkeme olan İstanbul 38. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuru yaptı. l İSTANBUL/CUMHURİYET dadır. Adil yargılanma talebinin duyulabilmesi için iki avukatın uzun süreTimtik dir ölüm orucu eylemini gerçekleştirmesi bu konuda yaşanan mağduriyetlerin boyutunu en açık biçimde göstermektedir. Bütün grevlerininölüm oruçlarının yaşanmayacağı bir ortam tesis edilmelidir” denildi. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “sağlık ve yaşam durumları hapishanede kalmalarına uygun değil” raporuna karşın Timtik ve Ünsal için tahliye, denetimli serbestlik gibi bir uygulanmaya ma taleplerinin karşılanmasını, yargı mekanizmasının siyasallaşmasının engellenmesini, yaşam ile ölüm sınırındaki mahpusların yaşama hakkına saygı gösterilmesini bekliyoruz. Sağlık hakkı, kişinin kendisi ve bedeni hakkında özgürce karar alabilmesi ve hekimin leyman hastanelerine yatırıldığı avukatlarınca basınla paylaşılmıştır. Hastanede Timtik ve Ünsal’ın hekimlerini bir kez daha TTB Etik Kurul görüşleri çerçevesinde tutum almaya, Adalet Bakanlığı’nı ise sorunun esasını çözmeye davet ediyoruz.” l Haber Merkezi OKUL PORTALINA ENGEL Yargıtay: Fazla mesai davası açan işçi iddiasını ispatla yükümlü Üniversitelerin sesi kısıldı Bordrolara iyi bakın uyarısı Sosyal medya yasasının Meclis’ten geçmesinin ardından İstanbul Üniversitesi haber portalı ‘Hergele Postası’ ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi haber portalı ‘Politik Baykuş’ hesapları Twitter üzerinden sınırlandırıldı. Sınırlandırmaya diğer üniversitelerin haber portallarından tepki geldi. Marmara Üniversitesi’nin Özgür Marmara isimli haber portalı, sınırlandırmaya tepki göstererek “Üniversitelilerin taleplerini duymayanlar, taleplerin sesini kısmak için dostlarımızın hesabına saldırıyor” dedi. ‘Sosyal medya saldırısı’ Ege Üniversitesi’nin haber portalı Mavra Postası ise “Sosyal medya saldırılarını geçen günlerde de görmüştük. Muktedirler şimdi de üniversitenin, gençliğin sesi olan hesaplara kısıtlama getirdi” diyerek tepki gösterdi. l Haber Merkezi Milyonlarca işçiyi yakından ilgilendiren fazla mesai kararı geçen günlerde Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nden çıktı. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçinin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğuna dikkat çeken Yüksek Mahkeme, işçinin imzasını taşıyan bordronun, sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil olduğuna dikkat çekti. Özel bir inşaat şirketinde çalışan usta, kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek işten çıkarıldı. İş Mahkemesi’nin yolunu tutan mağdur işçi, haftanın 7 günü, milli bayram ve genel tatillerde dahil çalıştığını, her gün saat 06.00’da işveren tarafından temin edilen servis araçlarıyla alınıp şantiye alanına götürüldüğünü, saat 07.00’de işe başladığını be ERDURSUN: ŞERH DÜŞÜLMELI Konuyla ilgili çalışanların çok dikkat etmesi gerektiğini belirten Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, “Kararda şu yer alıyor. Çalışanın ücret bordrosuna atacağı imza, o konuda kendisini bağlar. Fazla çalıştığı halde üc ret bordrosunda bu görünmüyor veya az görünüyorsa imza atarken şerh düşebilir. Bunu yapmaz ise şayet, ileride dava açtığında haksız duruma düşebilir. Eğer şerh düşmüş ise bu konuda davayı kazanabiliyor” dedi. l İHA lirtti. Ara dinlenmenin 30 dakika olduğunu, çalışmasının akşam 19.30 veya 20.00’ye kadar devam ettiğini, fazla çalışmalarının karşılığının ödenmediğini, çalıştığı sürece bütün resmi tatillerde, bayramlarda çalıştığını, ancak karşılığının ödenmediğini ileri sürdü. Fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ve asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etti. Mahkemede savunma yapan şirket avukatı ise davacı ile aylık 270 saat çalışma üzerinden sözleşme imzalandığını, davacının ücret bordrolarını ihtirazi kayıt koymadan imzaladığını belirterek, davanın reddini talep etti. Bordro vurgusu Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı davacı işçi temyiz edince devre ye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi. Taraflara tebliğ edilen kararda; milyonlarca işçiyi ilgilendiren emsal nitelikte ifadeler yer aldı. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçinin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunun vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: “İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Davacının fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları hakkında bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” ‘Fransa’da kırmızı alarm! Bastık Türkiye’ye geldik!’ Fransa plakalı bir araçtan üç kişi indi. Bir an karşı karşıya gelince tanış baktılar, selamlaştık. Fransa’da yaşayan bir Türk aile... Orada durumun nasıl olduğunu sorduk. Saçlarını Fransa fabrikalarında ağartmış aile reisi “Bu salgın hikâyesine kadar durum iyiydi ama şimdi berbat” dedi, devam etti: “Her tarafta önlem, kural, kırmızı alarm... Yaşanacak gibi değil, bastık Türkiye’ye geldik...” Aile Türkiye’de daha rahat! Kural mural yok! İçinde bulunduğumuz durumun özeti bu olsa gerek. Mart ayında, salgının ilk günlerinde önce İtalya, ardından İspanya, Fransa, İngiltere çok dramatik görüntülere sahne olmuştu. Ekonomilerini yüzde 95’e varan oranda kapattılar. Kontrol altına aldılar. Ancak yazla birlikte turizmi açtılar. Şimdi ikinci dalga tehlikesine karşı yeni önlem arayışları içindeler. Sadece bu ülkeler değil, genel olarak dünya nefesini tuttu, sonbahara hazırlanıyor. HHH Türkiye’de durum ne? Bu soruya soruyla karşılık vermek gerekirse: Resmi verilere göre mi, gerçek verilere göre mi? Resmi verilerde salgın istikrara girdi; vaka sayısı binin az altında, iyileşen hasta sayısı binin az üstünde! Allah nazardan saklasın, bu durum hem önlem uyarısı yapar gibi yapıyor hem çok da kaygı verici bir tablo olmadığını gösteriyor! Ne âlâ... Türkiye’de en güçlü kurum şu: Rakamları Islah Etme Enstitüsü! Ancak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca son günlerde daha tedirgin. “Aman” diyor, “tedbiri elden bırakmayalım. Yoksa çok sıkı önlemler almak zorunda kalabiliriz.” Zira gerçek rakamları hastaneler söylüyor. Hastane verilerine hâkim bir uzmanla görüşmemizde not aldıklarımız satırbaşlarıyla şöyle: Ağustos başı itibariyle mart ayından daha kötü durumdayız. Güneydoğu kontrolden çıktı. Özellikle Şanlıurfa, Gaziantep, Mardin’de durum daha endişe verici. Şanlıurfa’da radyoloji uzmanlarının yarısı pozitif. Son dönemde en çok 3050 yaş arası hastalar var. Bu dolaşım yoğunluğunun etkisini gösteriyor. Artık önlemlerin küçümsendiği bir dönemdeyiz. Test sayısı hâlâ az. Günde 40 bin test çok yetersiz. Bir de bunun güvenliği daha da tartışmalı hale geldi. Başlangıçta testle başarı yüzde 70 idi. Şimdi yüzde 40 olduğu kabul ediliyor. İstanbul’da tablo aslında mart ayı gibi. Dillendirilmek istenmese de 24 Temmuz günü Ayasofya’ya 400 bin kişinin gelmesinin sonuçları oldu. Sağlık Bakanlığı verilerinde “entübe” ve “yoğun bakım” yerine “ağır vaka” gibi muğlak bir ifadenin olması güveni sarstı. Ağır vakanın tarifi yok! Sağlıkçılara göre, önümüzdeki günlerde yeni önlemlerin açıklanması zorunlu hale geldi. HHH Öyle anlaşılıyor ki Saray’daki hesap sokağa uymadı. Yaz başındaki “normalleşme” ile birlikte her şey olağan akışında girecekti. Ekonomi de usul usul rayına oturacaktı. Rayına değil, karaya oturmuş görünüyor. Salgın sürecinde gerçekleri söyleme cesaretini, toplumu aydınlatma enerjisini, çözüm üretme stratejisini ortaya koyan Prof. Ahmet Saltık bu aşamadan sonra yapılması gerekeni şöyle özetliyor: Mevcut koşullar dikkate alınarak geniş katılımlı bir salgın kurultayı toplamak! Burada her şeyi çok açık konuşup tüm kesimleri mücadelenin içine katmak. Ekonominin çökmemesi için gerekli olan 40 milyar dolarlık bir kaynak oluşturup 14 günlük çok katı bir karantina süreci planlamak... Prof. Saltık’ın öngörüleri doğru çıktı, önerilerinin çoğu dikkate alınmadı! Gerçeği gören pek çok uzman, iktidara ve topluma uyarı görevini yerine getirmek için ortak bir açıklama yapma niyetine girdi. Olmadı! Yanlış anlaşılmaktan “terörist” “bozguncu” muamelesi görmekten endişe etmiş görünüyorlar! Daha geniş ölçekte bakmak gerekirse başta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) olmak üzere uluslarası sorumlu kurumlar da ortak bir strateji üretemedi. Tek tek ülkeler kendi önlemlerini alıyorlar. Türkiye için tablo karanlık... Yangın büyüyor... Bu ortamda gerçekleri söylemek değil, söylememek suçtur!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear