16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 16 AĞUSTOS 2020 PAZAR HABER Müzmin bekârla ittifak ne olacak? Gezi Direnişi sırasında Başbakan olan Erdoğan, protestolara katılanları “marjinal” olarak nitelemişti. Demokrasi ve adalet istemek marjinallik ise ben de marjinalim dedim. Geçen aylarda İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü’nün bir seminerinde hayvan haklarına ve çevreye duyarlı olanlar potansiyel “terörist” ilan edildiğinde, “Bu durumda ben de teröristim” dedim. Bu yılın başında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 yaşını aşmış ama evlenmemiş vatandaşları “büyük tehlike” olarak damgalamıştı. O zaman “Ben de ‘Evde Kalmışlar Terör Örgütü’ üyesiyim!” diye yazdım. Şimdi de AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Aile Kongresi’nde yaptığı konuşmada, tek başına yaşayanları “marjinal” ilan edip “sıkıntı kaynağı” olduklarını söylemiş. Ben de yalnız yaşıyorum. Demek ki, “Evde Kalmışlar Terör Örgütü” üyesi, marjinal, sıkıntı kaynağı bir yurttaşım ve büyük bir tehlikeyim! Merak ediyorum. Bundan sonra hangi gruba dahil edilerek ötekileştirileceğim, yeni sıfatım ne olacak... Numan Kurtulmuş’un konuşması epey ilginç. O da evlenme yaşının yükselmesini dert edinmiş. Söylediğine göre tek başımıza yaşayarak aile kurumuna zarar veriyormuşuz ve böylece milletlerin geleceğini ortadan kaldıracak en sinsi virüsü yaratıyormuşuz... Aşırı bireyciymişiz! Aşırı hazcılık akımına kapılmışız! Yalnız aklıma bir şey takıldı. Kendimi örnek alırsam devlet yetkililerinin tanımlamaları birbiriyle çelişmeye başladı: Bireyciysem nasıl hak mücadelelerine ve çevreye duyarlı olabilirim? Burada bir tutarsızlık oldu... Bir de “aşırı haz” derken neden söz ediliyor acaba? Bunu biraz daha açıklayabilirler mi? Numan Kurtulmuş için sıkıntılı sorular Numan Kurtulmuş’a da bazı sorularım var. Umarım okur ve yanıtlar: Çocuk yaşta zorla evlilik yaptırılanlar da sizde sıkıntı yaratıyor mu? Yoksa çocukların hayatı karartılırken “dinen uygun” olduğunu iddia ederek konuyu kapatıyor musunuz? Evlenip erkek şiddetine uğrayan, katledilen kadınların olduğu bir ülkede İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmayı hedeflerken hiç mi sıkıntı duymuyorsunuz? Evlenmemiş vatandaşların sisteme başkaldırabileceğinden mi tedirgin oluyorsunuz? Evlenirlerse kolay ehlileştiririz diye mi düşünüyorsunuz? Yurttaşların medeni durumu yerine maddi durumu ile ilgilenip GEÇİM SIKINTISINA odaklanmaya ne dersiniz? Bir insan evlenmeyi istiyor ama işi ve aşı olmadığından evlenemiyorsa o da sizin için sıkıntı kaynağı mı? Bu cümleler partiniz AKP’nin Genel Başkanı’na ait: “Asla temsil ettiğim kamu gücünü kullanarak, kimsenin hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım. Kurucusu olduğum siyasi partinin de bu yönde bir girişimi, adımı hiçbir zaman bu noktada olmamıştır.” Bir insanın evlenmemeyi tercih etmesi, yaşam tarzı ile ilgilidir. Temsil ettiğiniz kamu gücünü kullanarak bekâr vatandaşları “virüs yaratıcısı, sıkıntı kaynağı, marjinal, aşırı bireyci, aşırı hazcı” olarak nitelemeniz, doğrudan yaşam tarzına müdahaledir. Partinizin her konuda bu kadar tezat açıklamalar yapması sizde sıkıntı yaratmıyor mu? “İnsanların yalnız yaşaması, aile kurumunu yıpratıyor ve bu da milletlerin geleceğini ortadan kaldıracak en sinsi virüs” diyorsunuz. Bu durumda yalnız yaşayanlar, ülkenin geleceği için en büyük tehlike ise Cumhur İttifakı çökecek mi? Zira Devlet Bahçeli de müzmin bir bekâr! Ve gerçek bir SIKINTI kaynağI! Yoksa bu acayip konuşmaların altından 30 yaşını aşan bekârlara ek vergi paketi mi çıkacak? Malum AKP söz konusu olunca insanın aklına böyle düşünceler geliyor... Son soru: Bunca sıkıntının içinde böyle saçma bir gündem oluşturarak SIKINTI yaratmayı sürdürecek misiniz? OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK n Baş tarafı 1’de Türkiye, resmi rakamlara göre, dış kaynaklara 431 milyar dolar borçludur. Bu nedenle, döviz kurlarındaki artış tüm ekonomiyi etkilemektedir. Cumhuriyet gazetesi, geçen hafta etkin ekonomistlerden görüş alarak konunun önemini okuyucuya yansıttı. Dövizde yükselme demek, uzun vadede yüksek enflasyon demektir. Halkın sofrasına gelen ürünlerin fiyatlarının artması demektir. Halkın alım gücünün düşmesi demektir. İthalatın pahalılaşması, dolayısıyla ithal malların girdi fiyatlarının yükselmesi demektir. Bu da pahallık demektir. Ne kadar direnilirse direnilsin, sonunda faizlerin yükselmesine neden olacaktır. Yukarıda belirtilen 431 milyar dolar olan dış borcun ödenmesinde zorluklar yaratacaktır. Cuma günü ekonomi sayfalarımızda yayımlanan, “Dolarla Ne İşiniz Var” başlığını taşıyan haber yorumunda belirtildiği gibi, döviz kurunda her on kuruşluk yükseliş, Türk Hazinesi’ne 43 milyar TL bir borç ödeme artışı getiriyor. Hazine Bakanı Berat Albayrak’a sormak gerekiyor: “Türkiye’de vatandaşın dolarla işi yoksa; köprüden geçerken, yap işlet devret modeli çerçevesinde geçiş ücreti dolar üzerinden ödenmiyor mu? Şehir hastanelerine verdikleri hizmet dolar üzerinden ödenmiyor mu?” “Dövizdeki artıştan vatandaşa ne” diye soran Albayrak, bilmelidir ki “dövizdeki artış vatandaş için zam demektir.” İnce’nin Hareketi İç politikada bir başka gelişme Muharrem İnce’nin çıkışıdır. İnce, yaptığı basın toplantısında iki temel unsura dayandı. Birincisi, CHP merkez yönetiminin demokrasiden ayrıldığı konusunda yaptığı eleştirilerdir. İkinci nokta ise bir hareket başlattığını ve bütün Anadolu’yu gezeceğini açıklamasıdır. CHP Genel Merkezi, bu eleştirilere aynı gün yanıt verdi. İnce’nin 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir girişim başlattığı anlaşılıyor. Bu girişimin bir partileşmeye doğru yönelip yönelmeyeceği kuşkusuz yakında anlaşılacaktır. Dış Gelişmeler Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların paylaşım konusu sert tartışmalara, giderek sıcak çatışmalara neden oluyor. Geçen hafta Yunan savaş gemileri ile Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı savaş gemileri arasında az daha sıcak bir çatışma gerçekleşiyordu. Konu, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarıdır. Konu başta Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Mısır, İsrail ve Fransa tarafından etkin bir biçimde yönetiliyor. Konunun içine ABD ve Rusya da dahil oluyor. ABD, Suriye’de Türkiye sınırına paralel olarak gerek siyasi alanda gerekse petrol taşımacılığı alanında kullanılmak üzere PKKPYD koridoru oluşturmak için uzun yıllardır çalışmaktadır. GKRY, kendisine ait olmayan yerlerde, deniz yetki alanları oluşturarak, doğalgaz aramaya yönelik ruhsatlar dağıtıyor. Bu iş de yeni değil, 2003 yılından beri bu konudaki girişimleri sürüyor. Yunan anakarasına 538 km., Türkiye’ye 2.1 km. uzaklıkta bulunan Meis Adası üzerinden deniz yetki alanı ruhsatları veriyor. Geçen hafta, Doğu Akdeniz’de aramalar yapan Oruç Reis gemisine karşı Yunan Deniz Kuvvetleri tarafından tacizler yapıldı. Fransa, bu konu ile ilgili olarak fiilen Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin yanında yer aldı. Türkiye kendisine ait münhasır deniz alanları ilan etmekte geç kalmaktadır. Türkiye, bugün itibarıyla, Akdeniz’de, Meis ile Rodos arasında sıkışıp kalmış gibi görünüyor. Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı gemiler, Suriye, İsrail, Lübnan ve Mısır’da hiçbir limana uğrayamıyor. Milli Çıkarlar Türkiye, geçen hafta Ege ve Akdeniz’de bir yandan diplomasi öte yanda deniz ve hava kuvvetlerinin etkili hareketleriyle kendi ulusal çıkarlarından ödün vermeyeceğini açıkça gösterdi. Bu politikayı tüm muhalefet partileri de destekledi. Kuşkusuz, milli çıkarlara uygun olan bu politika desteklenmelidir. Ancak siyasi iktidar, Akdeniz’deki yalnızlığını da bir an evvel çözme yolunda girişimlerine başlamalıdır. Dinsel ideolojilere dayalı dış politika yerine, artık pragmatik ve akılcı girişimleri ön plana almalıdır. Bu bağlamda ilk yapılacak iş, Doğu Akdeniz’de yalnızlıktan kurtulma yolunun açılmasıdır. Ve ilk girişim Suriye’den başlamalıdır. Mısır’la aramızdaki dinsel görüşlere dayalı ideolojik ayrılıklara son verilmelidir. Sadece Meis Adası’nın çevresine odaklanarak Türkiye, Doğu Akdeniz’de kendi çıkarlarını savunamaz. Önünü açması gerekiyor. Diplomatik yaklaşımlar, Türkiye’nin stratejik konumu ve TSK’nin büyük gücü, bu yeni politikada yardımcı olacaktır. Azerbaycan Konusu Geçen haftanın bir diğer önemli konusu, Ermenistan’ın, Nahçıvan bölgesindeki girişimlerine karşı alınan önlemlerdir. Türk Silahlı Kuvvetleri ile kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri’nin ortak tatbikat yapmaları çok doğru bir yaklaşımdır. Bu önemli tatbikat, bütün dünyaya Azeri kardeşlerimizin yalnız olmadığını göstermesi açısından son derece önemliydi. Bu hareketi Meclis’teki tüm siyasal partilerin desteklemesi de önemlidir. Bu yazımızı şöyle bağlıyoruz: AKP iktidarı, dış politikada “İhvan ideolojisine” bağlı olan politikasını bir an önce terk etmelidir. Doğu Akdeniz’de Suriye devleti anahtar niteliğindedir. Esad ile anlaşan bir Türkiye, Doğu Akdeniz’de karşısında bulunan ve kendisine dayatılmaya çalışılan zorlukların üstesinden gelinmesinde çok önemli bir konuma ulaşır. Aynı biçimde, İhvan tutkusu nedeniyle Mısır’la olan ilişkilerimiz, Sisi düşmanlığı, Mursi yandaşlığı ilkel dengesinden kurtarılmalıdır. Devletlerin ebedi düşmanları ve ebedi dostları yoktur. Devletlerin milli çıkarları vardır... ABD başkan adayı Joe Biden’ın, 8 ay önceki sözleri gündeme geldi, muhalefet sert tepki gösterdi ‘Bağımsızlık karakterimiz’ Çavuşoğlu Pompeo görüşecek Gündem: Doğu Akdeniz gerginliği HÜSEYİN HAYATSEVER Oruç Reis gemisinin Akdeniz’deki Türk kıta sahanlığının güneyinde yürüttüğü sismik araştırma faaliyeti nedeniyle AnkaraAtina hattında gerilim sürerken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Latin Amerika ülkelerine düzenlediği 3 günlük resmi ziyaret kapsamında bugün Dominik Cumhuriyeti’nde, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşecek. Pompeo’nun cuma günü Viyana’da, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile yaptığı görüşmenin ardından ABD Dışişleri Bakanlığı, görüşmede “Doğu Akdeniz’de tansiyonun düşürülmesi gerektiğinin” vurgulandığını bildirdi. Pompeo’nun Çavuşoğlu ile görüşmesinde de benzer mesajlar vermesi beklenirken, Çavuşoğlu’nun Doğu Akdeniz’de gerilimi yükselten tarafın Yunanistan olduğunu vurgulayacağı belirtiliyor. ABD, bir taraftan Doğu Akdeniz konusunda gerilimin düşürülmesi mesajları verirken, Atina Büyükelçisi Geoffrey Pratt üzerinden Yunanistan’a destek mesajlarını sürdürüyor. Pratt, son olarak USS Hershel Woody Williams isimli Amerikan savaş gemisinin Yunanistan’a geleceğini açıkladı. ABD Afrika Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde görev yapan ve halen İtalya Napoli’deki geminin ne zaman Yunanistan’a geleceği ise açıklanmadı. l ANKARA/Cumhuriyet ABD’de 3 Kasım’daki genel seçimlerde Donald Trump’ın rakibi olacak olan Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden’ın Aralık 2019’da New York Times’a (NYT) verdiği söyleşide, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı kastederek “Yapmamız gereken şey, muhalif liderleri açıkça desteklemek. Erdoğan’ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle” dediği ortaya çıktı. Biden’ın ifadelerine CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Bizim demokrasi mücadelemiz, hiçbir emperyalist himmete muhtaç değildir. Bağımsızlık bizlerin karakteridir” tepkisini gösterdi. ABD başkan adayı Biden’ın Aralık 2019’da söylediği, Ocak ve Mayıs aylarında NYT ve AA’da yayımlanan sözleri, AKP’liler tarafından dolaşıma sokuldu. Söyleşide Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘otokrat’ olarak nitelendirerek Türkiye’nin Rusya, Suriye, Kürt ile Akdeniz politikasını eleştiriyor. Biden “Kendisi Türkiye’nin cumhurbaşkanı ve çok daha fazlası. Yapmamız gereken şey, ona kar şı çok farklı bir yaklaşım benimsemek ve muhalif liderleri açıkça desteklemek. Parlamentoya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için bir yol haritamız olduğunu göstermemiz gerekiyor. Nasıl çalışacaklarını anlamak için çevresinde savaş uçağı uçurdukları hava savunma sistemi olduğuna göre ona belli silahlar satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli. Yani çok endişeliyim. Ama benim onlarla yaptığım gibi doğrudan ilişki kurarsak, Türk liderliğinin hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onlardan daha fazlasını elde edebileceğimizi ve cesaretlendirebileceğimizi düşünüyo Erdoğan: Haydutluğa boyun eğmeyiz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin haklarını Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Ege’de sonuna kadar koruyacaklarını belirterek, “Kıta sahanlığımızda haydutluğa boyun eğmeyeceğiz.” dedi. Rize’de toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, daha sonra AKP İl Teşkilatı yemeğine katıldı. Farklı cephelerden Türkiye’nin hedef alındığını belirten Erdoğan, “Ekonomimize yönelik girişimler ile Doğu Akdeniz’de Macron’un tahrikleri sonucu Yunanistan ve Rum kesimi tarafından tır mandırılan gerilim hazımsızlığın örnekleridir. Yunanistan bu yaklaşımı devam ettirecek olurlarsa gereğini yaparız. Yaptırım ve tehdit dili karşısında geri adım atmayacağız. Sevr’i nasıl yırtıp atmışsak ‘Mavi Vatan’ı aynı kararlılıkla koruyacağız” diye konuştu. Erdoğan, Batı Trakya gerilimine ilişkin olarak da “Yunanistan’dan beklentimiz, Batı Trakya’daki kardeşlerimize yönelik devlet terörünü andıran uygulamalara son vermesidir. Camilerimize, okullarımıza saldırılıyor” dedi. l Haber Merkezi rum. Erdoğan’ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle. Partisi İstanbul’dan dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz” ifadelerini kullandı. Söyleşide ABD’nin üslerine ve onlara erişimi konusunda endişeli olduğunu vurgulayan Biden, “Türkiye Rusya’ya bağımlı olmayı istemek zorunda değil. Bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda çalışmamız gerekiyor. Doğu Akdeniz’deki petrol faaliyetleri ve konuşulması uzun sürecek çok sayıda şey var” şeklinde konuştu. ‘Kabul edilemez’ Biden’ın sözlerine siyasilerden tepki yağdı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “NATO müttefikimiz olan ABD’nin başkan adayının diplomaside yeri olmayan bu yakışıksız ifadelerinin mevcut yönetimce de kabul edilemez görüldüğüne inanıyoruz. Türkiye, siyasi oyunlara malzeme yapılacak bir ülke değildir” dedi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Biden, Erdoğan’ın değirmenine su taşımaktan vazgeçsin” ifadesini kullandı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de “Bizler, kurulur kurulmaz icazet almaya ABD’ye gidenlerin, Trump’ın mektubuna susanların değil; Johnson mektubunda İnönü, haşhaş krizinde Ecevit, Irak krizinde Baykal gibi ABD’ye net tavır alanların partisiyiz” dedi. İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu aylar evvel yapılmış bir açıklamanın yeni gündeme getirilmesinin izaha muhtaç olduğunu ifade etti. SP lideri Temel Karamollaoğlu ise “Türkiye Türkiye’den yönetilir. Siz kendi dertlerinize yanın” açıklamasını yaptı. l Haber Merkezi Emekli Kurmay Albay Tulga, caydırıcılığın artırılması için tatbikatların önemine dikkat çekti: Efes bu yıl da yapılmalı SENA YAŞAR Hava, Kara ve Deniz Kuvvetleri’nin ortak tatbikatı olan Efes Tatbikatı’nın her yıl olduğu gibi bu yıl da yapılması gerektiğini belirten Emekli Kurmay Albay Murat Tulga, “Bu tatbikatı yabancı gözlemciler de seyreder. Sahici mermiyle yapılır. Ege sularında yapılan en büyük tatbikattır. Bu dönemde, her yıl olduğu gibi mutlaka yapılmalı” dedi. Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada Tulga “Bu, müşterek bir tatbikat. Hava, Deniz ve Kara Kuvvetleri’nin tüm unsurları bu tatbikatta bulunur. Ege’de, adalara çıkılır, önce deniz boyutu vardır, ardından denizciler kara cıları yükler ve Doğanbey’e gider. Eşzamanlı olarak da hava unsurları tatbikatta yer alır. Sahici mermilerin kullanıldığı bu tatbikatın en önemli yanı, yabancı gözlemcilere açık olmasıdır. Bu dönemde, Ege’de yabancı gözlemcilerin de izlediği bir tatbikatı aksatmadan yapmak, verilecek iyi bir mesaj olacaktır. Karşılıklı güven artırıcı tedbirler kapsamında bu tatbikatı yapmaktan geri durulmamalı” dedi. Tulga, tatbikata yalnızca çıkarma gemilerinin katılmadığını, kruvazörlerin de eşlik ettiğini belirterek, şu anda çok sayıda kruvazörün Doğu Akdeniz’de hazır bulunduğunu kaydetti. GKRY’nin, AB üyesi olmasıyla birlikte, AB’nin Doğu Akdeniz’de bir oyuncu olduğunu belirten Tulga, “Türkiye, uzun yıllar GKRY’nin NATO üyeliğine çekince koydu. Bu, doğru yürütülen bir politikaydı. Bugünlerde de ne kadar doğru bir çekince olduğuna şahit oluyoruz. AB konusunda başımıza gelenler belli. Bu son şansımız. Onu da kaçırırsak Kuzey Kıbrıs ile ilelebet bir antlaşma olmaz. Çekincemizin milli çıkarlar açısından ne kadar doğru olduğu ortaya çıktı. GKRY, NATO’ya üye olursa, NATO da bu denklemin kuvvetli bir elemanı olarak karşımıza çıkar. Yine KKTC’nin güvencesi, TSK’nın varlığıdır. Bu konunun tartışılmasının yanlış olduğu, Doğu Akdeniz’deki gerilimle ispatlandı. Bu politika yeni değil. AKP yapmadı, ‘Yes be Annem’ ile delinmeye çalışıldı. Bari bundan sonra sıkı sıkı sarılsınlar” dedi. Tulga, Kıbrıs’taki kapalı Maraş bölgesinin açılmasının, bu dönemde doğru bir adım olacağına da dikkat çekti. Tulga, Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge ilanı ile beraber, TBMM’den “Türkiye’nin Doğu Akdeniz kararlarının teyide muhtaç olmadığına dair” ortak bir bildiri çıkmasının da önemli olduğuna vurgu yaptı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve beraberindeki kuvvet komutanlarının önceki gün donanmayı ziyaret etmesini yorumlayan Tulga, “Bu, rutin bir destek mesajıdır. Afrin Operasyonu’ndan önce Kilis’teki tugaya gitmekle aynı anlamı taşır” dedi. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear