25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 13 16 AĞUSTOS 2020 PAZAR Tiyatrodan vazgeçmeyin Okan Bayülgen’in yazdığı, yönettiği ve oynadığı ‘Harem Kabare’ uzun bir aradan sonra yeni kadrosuyla tekrar sahnelendi ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Uzun bir aradan sonra nihayet perdeler açılmaya başladı. Neredeyse altı aydır bugünü dört gözle bekliyorduk. Kapalı bir salonda oyun seyretmenin tedirginliği tabii ki vardı. Bir de salonun kapısında ateş kontrolü yapılmayınca ve dezenfektan da göremeyince tedirginlik arttı. Salonun yarısı doluydu. Alınan önlem bir koltuk aralık bırakmaktı ama boşluklar olunca herkes iki koltuk aralık bırakmayı tercih etti. Bendeki tedirginlik oyun başlayana kadar. Oyun başlayınca içim kıpır kıpır. Oyun da kıpır kıpır... Okan Bayülgen’in yazdığı ve yönettiği oyun, adı gibi tam bir kabare. En sevdiğimden, bol şarkılı, oynamalı. Uzun süredir sahnelenen “Harem Kabare”nin oyuncu kadrosu bir kişi dışında değişmiş. Oyunun başında konuşma yapan Bayülgen de “Arada bazı kızları yitirdik ve yeni bir kadro kurduk” diye başladı söze... Bayülgen, “Yeni kadromuzla beraber sizlere ilk oyunumuzu oynayacağız. Dolayı sıyla bazı küçük hatalar olabilir. Hoşgörürseniz seviniriz” dedi. Boşuna değil, yılların oyuncusu, önceden uyarıyor. Ama ilk oyunun günahı olmaz. Ufak tefek aksilikler olsa da eğlenceli bir oyun seyrettik. Özellikle “Hu” karakterini canlandıran oyuncunun sesi ve söylediği Oyunda Ceren Taşçı, Zeynep Köse, Deniz Bolışık, Ödül Turan, Gizem Dinç, Aybüke Albere ve Okan Bayülgen rol alıyor. şarkılar alkışın en büyüğünü hak ediyor. Bayülgen, “Bu kadar seyircinin gelme si beni şaşırttı ve çok mutlu etti. Ben kimse gelmez sanıyordum. Zaten biliyorsunuz eğlenmeye ara vermemiz gerekiyor diye bir açıklama da geldi. Dolayısıyla eğleneni fena yaparım. Ama biz yine sizlere gü zel hikâyeler anlatacağız, şarkılar söyleyeceğiz hep beraber. Bu oyun fedakâr, güçlü kadınlarımıza bir güzelleme. Beraber skeçler izleyeceğiz. Belki bazılarınız bu kadınlarla özdeşleşeceksiniz ama benimle kimse özdeşleşmek istemeyecek çünkü berbat bir adamı oynuyorum” diyor ve ekliyor: “Bodrum daha tehlikeli, orada virüs bulaşabilir. Tiyatrodan vazgeçmeyin, tiyatrodan korkmayın.” 4 kadının hikâyesi Oyunda 4 kadın ve bir adamın hikâyesi anlatılıyor. “Fu” adlı karakterin yaptığı dört evlilik ve geride kalan 4 kadın. Ne adam vazgeçebilmiş ne de kadınlar. Hepsi birbirinden çok farklı karakter, biri sıkıcı akademisyen, organikle kafayı bozmuş seramikçi, alkolik bir program tasarımcısı lise mezunu seks ve alışveriş manyağı bir kadın. Ortak noktaları ise “Fu”... Oyunda Ceren Taşçı, Zeynep Köse, Deniz Bolışık, Ödül Turan, Gizem Dinç, Aybüke Albere ve Okan Bayülgen rol alıyor. Bu eğlenceli oyunu kaçırmayın ve tiyatrodan vazgeçmeyin. Türkiye’de konser verecek olan Víkingur Ólafsson, bir geceliğine de olsa salgını unutturmayı planlıyor ‘Mozart yaraları sarabilir’ Dinleyicileri İstanbul’da... l DebussyRameau albümünüz mart ayında çıktı, gördüğü ilgi hakkında neler söylemek istersiniz? Şimdiden 17 milyon dinlenmeye ulaştı. Böyle rakamları okumak beni her zaman hayret ettirmiştir. Albümüme her şeyimi verdim ve dünyanın her yanından bu kadar insana ulaşabildiği için minnettarım. Spotify raporlarında görebildiğim kadarıyla İstanbul, müziğimin en çok dinlendiği şehirler arasında. Bu da gelip onlar önünde çalacağım için heyecanımı daha da artırıyor. 48. İstanbul Müzik Festivali’nin tek canlı konseri 19 Ağustos’ta Harbiye’de olacak. Konserde Borusan Filarmoni Orkestrası, İzlandalı piyaniste eşlik edecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 48. İstanbul Müzik Festivali, 18 Eylül 5 Ekim tarihle ri arasında dijital olarak hayata geçirili yor. Bu yıl koronavirüs salgı nı nedeniyle çevrimiçi yapı lacak festivaldeki tek izleyi ci katılımlı konser 19 Ağus ORHUN ATMIŞ tos Çarşamba günü Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda verilecek. Konserde, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) müziksever lerle buluşacak. Yıldız şef Patrick Hahn yönetimindeki topluluğun sahnede İz landalı piyanist Víkingur Ólafsson’a eş lik edeceği konser, saat 19.00’da başlaya cak. Borusan Holding sponsorluğunda ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve işti raklerinden Kültür AŞ desteğiyle düzen lenen konserde, pandemi önlemleri sebe biyle sınırlı sayıda izleyici yer alacak. Son yıllarda Türkiye’de birçok konser veren Víkingur Ólafsson, geçen yıl çok sayıda ödül kazandı. Ólafsson, 2019 Gra mophone Klasik Müzik Ödülleri’nde Yı lın Sanatçısı, “Johann Sebastian Bach” al bümü ile 2019 boyunca İzlanda Müzik Ödülleri Yılın İcracısı ve Yılın Albümü, BBC Music Magazine Ödülleri En İyi Ens trümantal Albüm ve Yılın Albümü ödül lerini aldı. Son olarak Opus Klasik En İyi Solo Resital ödülleriyle de kazandığı ba şarıyı taçlandırdı. Mart ayında Deutsche Grammophon etiketiyle piyasaya çıkan son albümü DebussyRameau, İngiltere ve Almanya klasik müzik listelerinde bi rinci sıraya yerleşirken pop müzik liste lerinde 11. sıraya kadar yükseldi. İzlan dalı sanatçıyla konuştuk. l Koronavirüs salgını süreci sonra sı Türkiye’ye gelip konser verecek ilk sanatçılardan birisiniz... Son yıllarda Türkiye’de birçok konser verdiniz ama bugün şartlar olağanüstü. Türkiye hakkındaki düşünceleriniz neler? Türkiye, derinden sevdiğim bir ülke ve son 5 yılda birçok arkadaş edindim. Bu zor zamanlarda Türkiye’ye gelebilmekten ve efsanevi İstanbul Müzik Festivali’nde sahneye çıkacak olmaktan dolayı aşırı mutluyum. Mozart’ın müziği yaraları sarabilir, ben de onun 23. Piyano Konçertosu’nu İstanbul’un güzel insanlarına çalacağım için çok heyecanlıyım. Say’ın albümünü dinliyor l Türkiye’deki klasik müzik ortamı hakkında bilgi sahibi misiniz? Takip ettiğiniz topluluklar, sanatçılar var mı? Kesinlikle! Menajerim Tuğçe Tez, yıllardan bu yana beni canlı ve zengin Türkçe müzik sahnesiyle tanıştırdı. Son günlerde Fazıl Say’ın yeni Beethoven sonatları albümünü dinliyorum. Bu önemli repertuvara yeni ve büyüleyici bir yorum getiriyor. l Peki, siz salgın sürecini nasıl geçirdiniz? Sizi nasıl etkiledi? Müzikle ilgili çok fazla şey öğrendim. 16 aylık oğlumla çok fazla vakit geçirdim. İzlanda’da müzik üzerine bir TV programı yaptım. Yeni bir eve taşındım. Ülkemde ve yurtdışında birkaç konser verdim. Birkaç Covid19 testi yaptırdım (neyse ki hepsi ne gatif çıktı!) ve daha önce okuyamadığım kadar kitap okumaya ve düşünmeye vakit bulabildim. Sağlıklı olduğum için şanslıydım, aynısı ailem ve arkadaşlarım için de geçerli. Müzikte yükselen İzlanda l Son yıllarda çok sayıda İzlandalı besteci dünyaya yayılmaya mı başladı? Eğer öyleyse bunu neye bağlıyorsunuz? Bunun basit bir cevabının olduğunu düşünmüyorum. Belki biraz şu iki nedenden olabilir: İzlanda’da müzik eğitimi iyi ve burada insanlar müzik dinlemeyi ve yapmayı gerçekten seviyorlar. Bu da sonucunda güçlü bir şekilde insanları müzisyen olmaları için harekete geçiriyor. Şu an İzlanda’da müzik için güzel zamanlar... Víkingur Ólafsson Yıldız şef Patrick Hahn yönetimindeki BİFO, piyanist Víkingur Ólafsson’a eşlik edecek. Instagram konserleri devam ediyor Boyner, şarkıcı Karsu Dönmez ile “Bizim Tarzımız Güzel” başlıklı bir konseri düzenliyor. Konser, bu akşam saat 21.00’de Boyner’in Instagram hesabından canlı yayımlanacak. Karsu Dönmez, konserinde özgün bestelerinin yanı sıra tanınmış sanatçıların eserlerini de seslendirecek. Kurumlar pandeminin etkilerini konuşacak Kültür sanat kurumları pandeminin yaratıcı endüstrilere etkilerini, dönüşüm modellerini konuşmak üzere bir araya geliyor. Teknoloji ve yaratıcılık platformu Digilogue’un 2017 yılından bu yana düzenlediği Future Tellers/Gelecek Anlatıcıları, Toplumsal Dönüşüm ve Yaratıcı Endüstriler temasında bu sene yaratıcı endüstri profesyonellerini, Digilogue, Zorlu PSM ve İKSV işbirliği ile online platformlarda buluşturuyor. 20 Ağustos Perşembe saat 15.00’te düzenlenecek ilk oturumun moderatörü Gülay Afşar, panel davetlileri Murat Abbas (Zorlu PSM), Görgün Taner (İKSV), Levent Çalıkoğlu (İstanbul Modern Müzesi), Ahmet Erenli (Borusan Sanat) ve Meriç Öner (Salt) olacak. Future Tellers/Gelecek Anlatıcıları diyalog serisi Zoom platformu üzerinden izlenebilecek ve Zorlu PSM YouTube sayfasından canlı yayımlanacak. Programı izlemek için https:// www.zorlupsm.com/tr/ozelform/gelecekanlaticilariwebinarserisiturkiyekulturkurumlariarasindadayanisma adresinden kayıt olunabiliyor. ANIL PIYANCI’DAN YENI ŞARKI Türkçe rap müziğin başarılı isimlerinden Anıl Piyancı, yeni teklisi “Döndüm Durdum”u Universal Müzik Türkiye etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Yönetmenliğini Silvyo Behmoaras’ın yaptığı, klibi de yayımlanan “Döndüm Durdum” şarkısı enerjik melodisi ve sözleri dikkat çekiyor. Bestesi Anıl Piyancı ve Can Volkan imzası taşıyan şarkının sözleri Anıl Piyancı’ya; aranjman ve mix’i Can Volkan’a, mastering’i de Lex Barkey’e ait. ‘Adaletsizliğe başkaldıran devrimci Türkiye!’ Geçen hafta boyunca Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak fıkraları zirve yaptı. Üzerimizi örttüğümüz çuldan yiyip içtiğimize, elden düşmeyen telefondan bindiğimiz aracın benzinine, iğneden ipliğe, her şeyin fiyatı uçarken dolarla ne işimiz var sorusuna yanıt aradık... “Ararım, ararım seni her yerde” nakaratıyla, akıl, mantık, izan aradık... Yanıtı tam bulacaktık ki Bakan sağ yumruğunu havaya kaldırıp Türkiye’nin dünyada en devrimci ülkelerden biri olduğunu açıkladı. Hem de öyle sıradan devrimci bir nefer değil. Adaletsizliğe ve sisteme başkaldıran bir devrimci... Önce millet çok güldü. Orak çekiçli afişler, Che Berat fotoğrafları, hepsi çok eğlenceliydi... Ancak çok geçmeden gülmem gözyaşlarına çevrildi... Adil yargılanma talebiyle ölüm orucundaki avukatları, 26 yıldır cezaevinde olan şair İlhan Sami Çomak’ı (içeri girdiğinde 21 yaşındaydı.), Grup Yorum’u, 15 Temmuz gecesi yataklarından çıkarılıp köprüye yollanan askeri öğrencileri, Selahattin Demirtaş’ı, Osman Kavala’yı, hapisteki yüze yakın gazeteciyi, düşüncelerinden, ifadelerinden dolayı zulüm görenleri bilince, insanın gülmesi bile işkenceye dönüşebiliyor... Mare Nostrum Türkiye’de ve dünyada bilmeyenlere anımsatmak gerek: 1) “Devrim” kavramı geriye değil, ileriye dönüktür. 2) Geçmişi değil, geleceği hedefler. 3)Üretim ilişkilerini yandaşların değil, tüm toplumun gelişimi için düzenler. (Pazar pazar 3 cümle yeter) Her şeyin sahtesi etrafa pis koku saçar. Hele pazar günü hiç çekilmez. Gelin biz gerçeklere bakalım. Devrime olan inancın simgesi üç isim: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan... Bağımsız bir Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan üç devrimci gencin idamından sonra Can Yücel “Mare Nostrum” (Bizim Deniz) başlıklı şiirini yazmıştı. “En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de devrim O, onun en güzel yüz metresini koştu En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak... En hızlısıydı hepimizin Acıyorsam sana anam avradım olsun Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!” Can Yücel’i anarken Aylardan ağustos, hafta boyunca Can Yücel’i andık. (D: 20 Ağustos 1926. Ö: 12 Ağustos 1999) Dijital dünyayı yine sahte Can Yücel şiirleri kapladı. Yıllardır bunları ortaya çıkaran Prof. Dr. Semih Çelenk, önemli bir görevi yerine getiriyor. Can Yücel’den sahte şiir sayısının 50’ye ulaştığını açıkladı. (Tüm listeyi görmek için bkz: https://www.gercekedebiyat.com/haberdetay/sahtecanyucelsiirlerinintamlistesi/1104) Can Yücel’le yaptığım sayısız konuşmadan birkaç alıntı yapayım dedim, bir türlü seçemedim. Her sözü birbirinden güzel. (Şiir, mizah, eleştiri, ironi, aşk, evlilik, sevişmek, futbol vb. üzerine düşüncelerini “O Güzel İnsanlar” kitabımda Cumhuriyet Yayınları bulabilirsiniz.) Ben Can Yücel’i anarken, onu hep ailesiyle birlikte düşünüyorum. Belki de ailenin birçok ferdini yakından tanıdığım içindir. “Gönül Ustası” diye nitelendirdiğim Güler Yücel başta olmak üzere, akademisyen, bilim insanı, ressam çocukları, Su, Güzel ve Hasan Yücel’le birlikte... “Bizim evde şiir pişerdi, aşk pişerdi... Harlı bir adamla şiir ve aşk pişirmek kaç insana nasip olur? Düşünün ne kadar şanslı olduğumu” diyen Güler Yücel’e, hep, “Asıl şansı olan Can Yücel” diye karşılık verirdim. Şair, onca üretkenliği Güler’e borçlu. En sıkıntılı, en zor zamanlarda, hapisteyken bile eleştiri okları ve kahkaha çiçekleri üretebildiyse şair, Güler sayesindedir. En iyisi biricik Can Yücel’i günün ve yazının anlamına uygun iki dizesiyle anayım: “Ne yaman zor işmiş yonca yolması / Bizim memlekette adam olması!” Noktayı da bir umut şiiri koysun: “Gün gelir bu işe millet de şaşar/ Tam kurşun işlemez deminde karanlığın, / Bir ateş böceğidir başlar.” Hadi başlasın artık şu ateşböcekleri! NOT: Tanıdığım en yetenekli, yaratıcı, en ilkeli, sahici, en vicdanlı insanlardan biri olan arkadaşım Hümeyra’nın biricik oğlu Sadık Bigat, 47 yaşında sonsuzluğa göçtü. Tanrı kimseye evlat acısı vermesin. Arkadaşıma, bütün aileye, tüm sevenlerine sabırlar diliyorum. İkinci perdeyi Büyük Ev Ablukada açtı İstanbul Açıkhava Gösteri Merkezi Yenikapı'da düzenlenen arabalı konser serisi “Tiktak’la Park Et Seyret”in ikinci bölümü önceki gün Büyük Ev Ablukada grubunun konseriyle başladı. Kerkisolfej tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliğiy le düzenlenen konser serisinde Büyük Ev Ablukada yaklaşık olarak 2 saat sahnede kaldı. Araç dezenfeksiyon, ateş ölçümü ve maske dağıtımı gibi önlemlerin titizlikle uygulandığı konserde sosyal mesafe kuralına da azami özen gösterildi. Bosphorus Trio’nun ilk albümü yayımlandı Bosphorus Trio'nun tamamı Türk eserlerinden oluşan ilk albümü “Turkish Piano Trios” önceki gün müzikseverlerle buluştu. Özgecan Günöz (keman), Çağlayan Çetin (çello) ve Özgür Ünaldı (piyano) tarafından kurulan Bosphorus Trio, Türkiye'yi ve Türkiye'nin müzik kültürünü temsil ediyor. Kurulduğu günden beri birçok konsere imzasını atan Bosphorus Trio'nun ilk albümü Naxos tarafından tüm dünyada aynı anda piya saya verildi. “Turkish Pia no Trios” albümü Türkiye'nin önde gelen bestecileri Ferid Alnar ve Ferit Tüzün'ün trio’ları, İlhan Baran'ın Dönüşümler isimli trio'su ve Oğuzhan Balcı'nın bu CD için özel olarak bestelediği Trio no.1 isimli eserlerden oluşuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear