22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 1 AĞUSTOS 2020 CUMARTESİ YORUM İki Kurultay Karşılaştırması Son CHP Kurultayı’nda “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nin kabul edilme süreci şöyle gelişti: Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, kurultaydan önce genel merkezce hazırlandığı anlaşılan ve kitapçık olarak basılmış beyannameyi, kurultayda yaptığı uzun açış konuşmasından sonra okudu. Bu met nin kabul edilmesini istedi. Üstünde herhangi bir görüşme olmadan beyanname delegelerce kabul edildi. Şimdi, bundan 61 yıl önce, DP’nin baskıcı, antidemokratik ve Cumhuriyeti kemiren iktidarının en azgın döneminde, CHP’nin 1959’da yapılan 14. kurultayına gidelim: Kurultay, Genel Başkan İsmet İnönü’nün kısa konuşmasıyla açılıyor. Ardından Genel Sekreter Kasım Gülek kürsüye geliyor ve parti meclisi tarafından hazırlanan ve gerek parti, gerekse Türkiye’nin durumuna ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı raporu okuyor. Delegeler, söz alarak rapor üzerindeki eleştirilerini dile getiriyorlar. Kıbrıs sorunundan Türkçe kullanımına, Doğu kalkınmasından basın üzerindeki baskılara, Ulus gazetesinin yetersizliğinden partinin iktidara hazır olmamasına değin birçok konuyu ele alıyor, raporda eksik gördükleri konularda önergeler veriyorlar. Daha sonra Genel Sekreter yeniden söz alarak, eleştirileri yanıtlamakla kalmıyor, özeleştiri de yapıyor. Kurultayda ayrıca delegelerin oylarıyla, yine delegelerin arasından seçilen üyelerin oluşturduğu çeşitli komisyonlar oylanarak görevlendiriliyor. Bu komisyonların en önemlisi “Ana Davalar Komisyonu.” Başkanlığını Erzurum delegesi Cevat Dursunoğlu’nun yaptığı; İstanbul delegesi Mümin Küley, Aydın delegesi Turan Güneş, Burdur delegesi Coşkun Kırca ve İzmir delegesi Haluk Faralyalı’dan oluşan Ana Davalar Komisyonu, siyasi tarihimize 1961 Anayasası’nın temelini oluşturan ilkeler metni olarak geçen “İlk Hedefler Beyannamesi”ni kurultay sürerken kaleme alıyorlar. Komisyonda hazırlanan beyanname, Coşkun Kırca tarafından kurultaya ayrıntılarıyla sunuluyor. Komisyon sözcüsü Turan Güneş’in beyannameyi delegelere bir kez daha okuması sırasında kurultay başkanı Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu ve delegeler ayağa kalkıyor. Beyanname, alkışlar arasında oya sunulup kabul ediliyor ve hep birlikte “Dağ Başını Duman Almış” marşı söyleniyor. Anayasa Mahkemesi’nden grev hakkına, yargının bağımsızlığından seçim güvenliğine, temel hak ve özgürlüklerden senato kurulmasına değin, sonradan 1961 Anayasası’nda yer alacak birçok öneri ve ilkenin yer aldığı beyannamenin öngördükleri konusunda gerekli yasa tasarılarını hazırlamak üzere parti içinde komisyonlar da kuruluyor. Bütün bu gelişmeleri, aynı zamanda Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Lozan kahramanı, eski Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, genel başkan olarak delegelerin arasında ciddiyetle izliyor, eleştirileri dinliyor, notlar alıyor. Nasıl ama? Yarım yüzyılı aşan bir süreçte, demokratik yöntemleri içine sindirme, kullanma ve uygulama konusunda nereden nereye geldiğimizi gösteren çarpıcı bir örnek değil mi? Aklını Yitiren Ülke Diyanet İşleri Başkanı Atatürk’e lanet okur, resmi üniformalı Genelkurmay Başkanı tarikat üyeleriyle camide fotoğraf çektirir, Saray’dakinin oğlu abeceye karşı çıkar. Uygarlık adına yola çıkmış bir ülke, aklını peynir ekmekle yerken büyük çoğunluk seyretmekle yetiniyor. CHP, geçen hafta sonu 37. olağan kurulta kez daha saklanamayacak şekilde dünya gündemine yını yaptı. CHP Genel Başka girdiğinde, Batı’da sosyal nı rahattı. Hem yerel seçimler demokrasi de yetersiz kal deki başarısı hem Millet İttifa mıştır. Kaldı ki sosyal de kı’ndaki öncü konumu nede mokrasi; tarihsel, siyasal niyle eli güçlüydü. Öyle ki, ra olarak Avrupa’nın ge ‘Yeni’ sıfatının kipleri, aday olmak için gerek li delege imzasını bile bulamadılar. Asıl yarış, parti meclisi lişmiş, merkez, sanayileşmiş, emperyalist ülkelerinde doğup iktidar tehlikesi ve CHP için yaşandı. Bu yarışta da ay nen delegasyonda olduğu gibi, bazı büyükşehirlerin il başkan olmuştur. CHP ise Avrupa’daki gibi Marksist ideolojinin sağa, mer larının, belediye başkanlarının ağırlığı ve rekabeti dikkat çekti. Konumuz bu değil. CHP’nin ideo 15 Temmuz gecesinden hatırlıyoruz kendisini. keze kaymasıyla değil, emperyalistlere ve uzantılarına karşı verilen Kurtuluş Savaşı ko lojisi, yönelimi, öncelikleri... Türkiye Cumhuriyeti’nin ve CHP’nin kurucusu Atatürk’ün, İktidarın eskisinden yeni çıkmaz şullarında kurulmuştur. O yüzden Cumhuriyetçi, millici, halkçı, devrimci, antiemperyalist kadroların Cumhuriyet ile ilgili yaptığı en Kimlerdi iktidarın o günkü müt partisidir. Cumhuriyeti kuran, çok güçlü ideolojik tanımlardan bi tefikleri? Numaracı Cumhuriyetçi partili hayata geçişi sağlayan, ta ri şudur: “Cumhuriyet, bilhas ler, o günlerde cemaat denen FE rihsel süreklilik içinde ortanın so sa kimsesizlerin kimsesidir.” TÖ, etnikçiler, mezhepçiler, so lunu benimseyen partidir.    Büyük önder, partisinin tanımını lun döküntüleri. 2010’daki anada şöyle yapar: “Devrimin siya yasa referandumunu, “yetmez İdris Küçükömer ve sal örgütü.” İdeolojik netlik, izle ama evet” kampanyasının ön Kemal Tahir etkisi necek siyaseti, saptanacak stratejiyi, öncelikli hedefleri ve örgütsel yapıyı belirlediğinden, Atatürk bu konuda hassastır. Hassasiyeti, öncü kadrolara, CHP’nin ilkelerine yansımıştır. Birbirinin tamamlayanı, bütünleyeni, olmazsa olmazı olan; Cumhuriyet Devrimi programının özeti, simgesi olarak bilinen Altı Ok da o tarihsel şartlarda, ülkemizin ihtiyaçlarından doğmuştur. Geçerlidir, günceldir. Bu tarihsel, kavramsal, kuramsal ve kurumsal özeti yapmamızın nedeni, ana muhalefet par cülerini hatırlayalım. Bu isimlerden kaçı, HDP yönetiminde görev aldılar? Kaçı, FETÖ’nün Abant Platformu’nun müdavimi, medyasının vitriniydiler? Kaçı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kaçtı veya tutuklandı? Kaçı, AKP’den mebus oldu? Kaçı, iktidara yakın medyada öne çıktı? Kaçı, bir zamanlar Cem Boyner ve arkadaşlarının kurduğu numaracı Cumhuriyetçi, süper liberal Yeni Demokrasi Hareketi’nin (YDH) kurucuları arasındaydılar? Kaçı, SHP’li, CHP’li kültür bakan Korkmadan yinelemeli: siyaset ideolojidir. İdeolojisiz siyaset demagojidir. Bu gerçeği görmeden siyaset yapılmaz. Hele solda, hiç yapılmaz. Deniz Baykal liderliğindeki CHP’nin, 24 Aralık 1995 genel seçimleri öncesi, “Dünyada yeni sol, Türkiye’de yeni CHP” dediğini hatırlamıyor muyuz? Ne çıktı “yeni sol, yeni CHP, yeni Türkiye” sloganından? CHP, barajı kıl payı aştı. Sonra? 1999 seçimlerinde barajı geçemedi. CHP’nin İdris Küçükömer’den fazla etkilenmiş, kendini solda sa tisindeki “yeni” merakı ve “ye larına danışmanlık yapmıştı? Kaçı, nan, özde sağcı kadroları ve ba ni” arayışlar. Belirtmek gere CHP’nin, DİSK’in genel başkanla şarılı bir romancı olduğu halde, kir ki, adının önüne “yeni” sıfa rına akıl vermişti? Liste uzundur. tarih tezi hayli tartışmalı olan Ke tı ekleyen her hareket ille de ye Hazindir. mal Tahir hayranı yöneticileri, si ni, çağdaş, ilerici olmaz. Hat O nedenle “yeni” deyince dü yaseten umduklarını bulamadı ta sıklıkla en gerici, en tutucu, şünmek, şüphe duymak gere lar. “Tahiriler” diye bilinen isim en vahşi kapitalist siyasetleri sa kir. İdeolojik berraklık, politik tu ler arasında Bülent Ecevit, İs vunur. “Yeni” sıfatı da bu gerici tarlılık, sınıf bilinci ve örgütlü mü mail Cem, Kemal Derviş gibi si liği gizlemek, saklamak, perde cadele belirleyicidir. CHP Genel yasetçiler de vardı. Sonuç? Sağa lemek içindir. Anımsayalım, da Başkanı’nın gazetemizde yazdığı kaydılar. Özellikle Cem ve Derviş, ha birkaç yıl öncesine kadar, ik ve kurultayda vurguladığının ak hayli Batıcı ve liberaldiler. tidar bloku, o dönemki ortakları sine, devletçilik sosyal devlete in Sözün özü: Siyasette kararlılık ve ile birlikte sürekli “Yeni Türkiye” dirgenemez. Devletçiliğin önüne, tutarlılık, inandırıcılığı getirir. İnandı deyip duruyordu. “Yeni Türkiye” “yeni” sıfatı eklemek gereksizdir. rıcılık, büyümeyi sağlar. Parti ideo programını da CIA Türkiye ve Devletçilik; sosyal devletten faz lojisini içselleştirmemiş kişileri öne Ortadoğu masası eski şefi Gra lasıdır. Kamucu, halkçı, planlama çıkarıp partinin geçmişini ve ideo ham Fuller yazmıştı. Kitabının cı bir ekonomi; devletin girişim lojisini savunurken ürkek, çekingen adı, “Yeni Türkiye Cumhuriye ci olduğu, ekonomiye farklı araç davranmak; kurultay kazandırsa da ti” idi (Timaş Yayınları, İstanbul). ve yöntemlerle müdahale ettiği bir seçim kazandırmaz. CHP’nin ikti Fuller, iktidar blokunun akıl ho ekonomik model yüksek sesle sa dar artığı “yeni dostlara”, etnikçile calığını yaptığı günlerde, Cum vunulmalıdır. Aksi halde özgürlük re, mezhepçilere, liberallere değil, huriyet ve Atatürk karşıtı tezleriy çü, adil, eşit bir düzen kurulamaz. Cumhuriyet yurttaşlarından oluşan le, bilumum açılım projelerindeki Kapitalizmin yarattığı derin eşit solcu, Atatürkçü, devrimci yoldaş fikirleriyle gündemdeydi. En son sizlik, salgın hastalıkla birlikte, bir lara ihtiyacı vardır. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Dibi tutturularak hafif yanık kokusu verilmiş muhallebi. 2/ Yılmaz Güney’in bir filmi... Kütahya’nın bir ilçesi. 3/ Alanya ilçesinde bir çay, baraj ve mağaranın ortak adı... Bilecen. 4/ Gümüş elementinin simgesi... Suyun dibinde sürüklenerek çekilen bir balık ağı. 5/ İlk damıtılan ve içinde anason bulunmayan rakı... Hititlerin Anadolu’da yerleştikleri ilk kent olan ve günümüzde “Kültepe” olarak adlandırılan yer. 6/ Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük... Sevinç belirten bir ünlem. 7/ Uşak’ın bir ilçesi... Tanrıtanımaz. 8/ Meydan... İçe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu. 9/ Güzel kokulu bir helva türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hıristiyanlıkta ekmek ve şarabı kutsayarak yapılan dinsel tören... 1 2 3 4 5 6 78 9 1 T ENNURE A 2 İ L ASE TON 3 R İ SK N İ VO 4 EFELEK OF 5 N N İ Ş KLE 6 DUAYEN İ L 7 AL ELEST 8 ZAR ETA E 9 KAŞKAVAL 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 “Esme ey esme cânan uy 8 kuda” (F.N. Çamlıbel). 2/ Spor 9 karşılaşmalarında seyircileri coşturan kimse... İngiltere’de çok sevilen bir cins bira. 3/ Optik hesapların dökümü... İlaç. 7/ Aruz kaydırma... Yaşadığı yerin yerli ölçüsünde, kısa okunması gereken si olmayıp başka yerden gelmiş bir heceyi kalıba uydurmak için kimse. 4/ Satrançta bir taş... Halk uzatma... İsyankâr. 8/ Bir tarım dilinde mutfağa verilen ad. 5/ aracı... Polkayı andırır bir dans. 9/ Tümör... Özbekistan’ın plaka imi. Verme, ödeme... “Üstad elinde ser 6/ Ödenmiş ya da ödenecek olan teser olur lisan” (Y.K. Beyatlı). KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 1 Ağustos 2020 SAYI: 34629 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:09 05:53 13:15 17:10 20:28 22:05 Ankara 03:59 05:40 13:00 16:53 20:10 21:44 İzmir 04:29 06:07 13:23 17:13 20:29 22:00 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com 150 yıllık çarpışma AKP’li Mehmet Metiner’in konuşmasını dinleyince o akşam geldi aklıma… Kırmızı Kedi Yayınevi’nin kurucusu Haluk Hepkon’un evinde toplanmıştık; Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve ben… Barışların yeni kitabı için en uygun ismi belirleyecektik. 2 saat boyunca masanın dört köşesinden önerdiğimiz isimleri tartışırken, kısa Türkiye tarihini de tartışıyorduk aslında. Sonuçta Metastaz’da karar kıldık hep birlikte: AKPFETÖ ilişkisi sonrası süreci en iyi anlatan kavramdı çünkü… Metastaz 250 binden fazla okura ulaşan Metastaz’ı AKP’li Mehmet Metiner okudu mu bilmiyorum, ancak kitabı özetlemiş sanki şu sözleriyle: “Biz dini cemaatlerle çok fazla iç içe olduğumuz için, bizim temasımızın olmasında hiçbir yanlışlık yok. Şu anda da temasımızın olduğu cemaatler var. Yarın bunlardan ne çıkar bilemeyiz. İhanet ortaya çıktığında anlaşılır” (CNN Türk, 30.7.2020). Metiner’in bu dört cümlesi her şeyi özetliyor: AKP cemaatler ve tarikatlar koalisyonudur, parti/hükümet bu yapılara oy desteği karşılığında siyasi/ekonomik tavizler veriyor, cemaat ve tarikatlar devlete yerleştiriliyor, FETÖ’den boşalan yerlere dolduruluyor ve elbette içlerinden biri yine AKP’ye “ihanet” edebilir… Elbette ihanet, dosta yapılır; tıpkı onca siyasi işbirliğinden, ortak kumpastan, el ele Cumhuriyete karşı faaliyetlerden sonra FETÖ’nün AKP’ye yaptığı gibi… Ve evet, cemaat ve tarikatlarla siyasi koalisyon kuran, ihanet üretir hep! İşte “metastaz” budur! Karşıdevrime verilen tavizler Cumhuriyet devrimi iki düzlemde yıkılıyor adım adım; eğitimi ve hukuku hedef alarak! DP, devrimin yıktığı yapıların temsilcileri olarak CHP’den koptu önce… Ardından devrimciliği Atatürk gibi sürdüremeyenler, DP’nin siyasi etkisi nedeniyle tavizler vermeye başladılar. O tavizler CHP’nin iktidarını korumadı, tersine DP’yi iktidar yaptı. (Ki sağcılığa tavizlerin CHP’yi iktidar yapmadığından ders çıkarmayanlar son 18 yılda da sağcılığa ve gericiliğe en büyük tavizleri vermeyi sürdürdüler!) Menderes’in açtığı, Demirel’in MC hükümetleri ile asfaltladığı, Evren/Özal’ın çift gidişli yaptığı ve Çiller’in otobana çevirdiği yoldan cemaat ve tarikatlar “tam iktidar” oldu. Tüm bu süreçte imam hatiplerle adım adım “eğitimin birliği” tahrip edildi. Şimdi de “hukukun birliği” bozulmaya çalışılıyor. Çoklu baro operasyonu da Ayasofya kararı da hukukun birliğini tahrip etmek içindi. Hatta İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme operasyonu da Medeni Hukuk’ta gedik açmak içindir! Cumhuriyet cephesindeki gaflet Tüm bu süreçte, AKP’nin ideolojik “amiral gemisi” Yeni Şafak’ın yayımladığı Gerçek Hayat dergisinden “hilafet için toplanın” çağrısı yapılması boşuna değil (27 Temmuz2 Ağustos 2020, sayı 1031). Elbette “İslam dünyasının” mevcut şartlarında bir hilafetin olamayacağı ortada. Filistin gibi en haklı bir konuda bile birleşemeyenleri bu çağda hilafet çatısı altında toplamanın olanaksızlığı AKP’liler arasında da görülüyor. Ancak hilafet bir sembol; Cumhuriyeti hedef almanın, devrimle hesaplaşmanın sembolü. Tıpkı türban gibi, esas hedefe giderken müttefikleri bir araya toplamanın aracı… Esas hedefin Cumhuriyetin imhası olduğunu ne yazık ki kimi cumhuriyetçi çevreler de göremiyor; bazıları dış politikada olumlu gördükleri işler nedeniyle, bazıları koltuğunu korumak için, bazıları işlerini sürdürebilmek için, bazıları FETÖ’yle mücadele ediyor diye, bazıları ABD ve AB’ye kafa tuttuğunu sandığı için, bazıları “hükümet değil devlet politikası” yanılsaması içinde AKP’ye destek veriyor… Bazıları da karşı çıkarken hatalı konumlandığı için dolaylı destek vermiş oluyor AKP’ye; gericiliğe taviz vererek, AKP’nin adayına benzer adaylarla karşısına çıkarak, elinden koz almak adı altında AKP’nin hedeflerinin sorunsuz gerçekleşmesine katkı yaparak vb. Kısacası AKP’nin Cumhuriyeti adım adım yıkabilmesi, bir ölçüde de Cumhuriyet cephesindeki gaflettendir! Hedefleri 150 yıllık devrimci tarihimiz! Hâlâ anlamayanlar için ne de güzel özetliyor hedeflerini Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: “Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikâyeleri anlatıldı. Artık kendi hikâyemizi yazma zamanıdır” (30.7.2020). Anımsayın, daha önce de “yüzyıllık parantez” diyorlardı, hedeflerini işte o parantezi, yani Cumhuriyeti kapatmak olarak ilan ediyorlardı. 150 yıllık modernleşme diyerek tarihimizdeki tüm devrimleri hedef almaktadırlar: 1876’da padişahın yetkilerini kısıtlayan anayasası ve meclisiyle 1. Meşrutiyet devrimini, padişahın savaş gerekçesiyle kapattığı meclisi yeniden açan 2. Meşrutiyet devrimini ve padişahın İngiliz yetkiliye İstanbul’un sembolik anahtarını teslim ettiği şartlarda Ankara’da bağımsız Meclis kurulmasıyla başlayan Cumhuriyet devrimini… Yani mesele karşıdevim meselesidir! Jön Türklerin 150 yıllık devrimleriyle hesaplaşmaktadırlar… Bu gerçeği görmeden, dar günlük siyaset düzlemi içinde yapılan muhalefetçilikle Cumhuriyetin korunamadığı, dünün en önemli gerçeğiydi! Bunu artık görerek yarının büyük gerçeğine uygun konumlanmalıyız!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear