26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 10 MAYIS 2020 PAZAR Yetkileri tırpanlanıyor! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının ardından TMMOB için yasa taslağı hazırlandı Hükümetin tepki çeken proje ve uygulamalarına karşı açtığı davalar nedeniyle sık sık AKP ile karşı karşıya gelen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) yasası değiştiriliyor. Hazırlanan yasa önerisi taslağına göre, TMMOB’nin yetkileri daraltılıyor, seçim sisMUSTAFA temi ise tamamen değiştiÇAKIR riliyor. İlgili bakanlığa “ihbar ve şikâyet” üzerine de TMMOB’de denetim yapma yetkisi veriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, meslek örgütlerinin seçim usullerinin yeniden belirleneceğini, düzenlemenin en kısa sürede Meclis’e getirileceğini açıklamasının ardından hazırlanan yasa taslağı önerisinde öne çıkan düzenlemeler şöyle: n TMMOB’nin meslek disiplini ve ahlakını korumak için “gerekli gördüğü bütün” faaliyetlerde bulunma yetkisi sınırlandırılıyor. Taslak yasalaşırsa birlik sadece “amaçları doğrultusunda” faaliyette bulunabilecek. n Birlik ve organları meslek mensuplarının ürettikleri harita, plan, etüt, proje ve benzer işler ile ilgili olarak vize, onay veya başka adlar altında içerik bakımından herhangi bir denetim yapamayacak. n Birlik genel kurulu ile yönetim kurulunun seçim sistemi tamamen değiştiriliyor. Oda genel kurullarının seçim sisteminde de değişiklik yapılıyor. TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, “Yeni düzenleme ile odaların genel kuruldaki temsil oranı yükselmiyor. A odasının delege sayısı 100 iken 20’ye düşüyor, b odasınınki ise 100 iken 385’e çıkıyor” değerlendirmesini yaptı. n İlgili bakanlık, TMMOB ve odalar ile organları hakkında “ihbar ve şikâyet” üzerine de denetim yapabilecek. n Odalar ve birlik, bakanlığın talebi üzerine her türlü belge, defter, kayıt ve bilgileri 7 gün içinde vermekle yükümlü olacak. n Odalar ve birliğin organ üyeleri ile personeli görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketlerden, bu kuruluşların paralarıyla para hükmündeki evrak, senet ve sair varlıkları ile muhasebe ve muamelata ilişkin her çeşit defter ve evrak ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılacak. n Yükümlülüklerini yerine getirmeyen ya da görev başında kalması yapılan denetim bakımından sakıncalı görülen oda ve birlik personeli ilgili bakanlık müfettişinin veya denetçisinin teklifi üzerine bakanlık tarafından denetim süresi sonuna kadar görevden uzaklaştırılabilecek. Görevden uzaklaştırılanlar, denetim sırasında veya denetimin tamamlanmasından sonra ancak bakanlık kararıyla görevlerine dönebilecek. n İlgili bakanlık, TMMOB hakkında idari düzenlemeler yapabilecek. l ANKARA TBB YÖNETİM KURULU ÜYELERDEN TEPKİ: Avukatlık ortadan kaldırılmış olur Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu üyeleri Hüseyin Özbek, Asude Şenol, Eyyüp Sabri Çepik ve Filiz Saraç, barolar ve TBB’nin oluşum ve işleyişinin değiştirilmesini öngören çalışmaya tepki gösterdi. Bu konudaki çalışmanın büyük ölçüde tamamlanmış olduğunu TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun önceki gün yaptığı açıklamayla öğrendiklerini belirten TBB yöneticileri, tasarlanan değişiklikteki üç unsurun avukatlığı ortadan kaldıracağını belirterek bu üç maddeyi şöyle sıraladı: 1. Avukatlık Kanunu uyarınca barolar ve TBB’nin, “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” hak ve görevi bulunmaktadır. Hazırlanan taslakta ise “... ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” ibaresinin çıkarılması öngörülmekte ve bununla da yetinilmeyip dava açma hakkı bir başka hükümle açıkça yasaklanmaktadır. 2. Baro organlarının seçiminde, yanlış bir adlandırmayla “nisbi temsil” adı altında, seçilme yeterliğinin altında oy alan grupların da temsilci bulundurması (bir anlamda seçilemeyenlerin de seçilmesi) hedeflenmektedir. Getirilmek istenilen değişiklikle, her bir gruba bu kez resmi bir sıfat ve statü tanınacak tır. Ayrıca, örneğin on kişilik yönetim kuruluna en çok oy alan ilk on kişi değil de onuncu kişiden daha az oy alanlar seçilebilecek, diğer bir anlatımla bu suretle seçilecek o kişiden daha çok oy alanlar seçilemeyecektir. Her bir baro ve Türkiye Barolar Birliği’nde, tarikat, cemaat, etnik, mezhepsel, hemşerilik gibi temeller üzerine inşa olunacak çok sayıda hizipler yaratılacak ve bu hiziplere siyasal parti çağrışımlı resmi sıfatlar yapıştırılacaktır. 3. Öngörülen bir diğer değişiklik, avukat mevcudu çok olan baroların oy oranlarını düşürmeye yönelik olarak tasarlanmaktadır. Demokratik seçim ve yönetim anlayışını, böyle bir tablonun neresinde aramak gerektiği, çetin bir soru olarak karşımızdadır! ‘Razı olmayız’ Söz konusu girişim karşısında baroların duyarlılık içinde olacağı belirtilen açıklamada, “Avukatlara dayanmayan baro tasarımı levhadan ve şekilden ileri bir anlam ve işlev taşımayacaktır. Yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü, insan hakları mücadelesini, ülkeleri için çağdaş uygarlık düzeyini aşma idealini görev emri kabul eden avukatlar, böyle bir tabloya asla razı olmayacaklardır” denildi. Sevda Noyan, Esra Elönü ile katıldığı canlı yayında komşularını ölümle tehdit etti Elinde ‘ölüm listesi’ hazırmış! Ülke TV kanalında Esra Elönü’nün “Arafta Sorular” programına katılan Samanyolu TV’de bir dönem “Kapılar ve Köprüler” isimli program yapan Engin Noyan’ın eşi Sevda Noyan, canlı yayında komşularını ölümle tehdit ederek toplumda infial yaratan açıklamalarda bulundu. Noyan’ın açıklamalarına Esra Elönü de destek verdi. Bu açıklamalar sosyal medyada büyük tepki topladı. Sosyal medya kullanıcıları tehditler savuran Noyan hakkında soruşturma başlatılmasını isterken RTÜK’ü de göreve çağırdı. Sevda Noyan, önceki gün katıldığı canlı yayında 15 Temmuz’da kimseyi öldüremedikleri için heveslerinin kursağında kaldığını ima ederek şunları söyledi: “15 Temmuz kursağımızda kaldı, vallahi yapamadık istediklerimizi. Birazcık şeye denk geldik. Boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın. Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür. Maddi ve manevi olarak çok donanımlıyız. Biz liderimizin yanındayız ve asla yedirmeyiz bu ülkede. Onun için ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede var hâlâ 35 (komşu) var. Benim listem hazır.” Programın sunucusu Esra Elönü ise Noyan’ın sözleri üzerine, “Ayak az kalır bence, dört ayaklarını denk alsınlar” ifadelerini kullandı. RTÜK üyesinden açıklama Program sosyal medyada büyük tepki topladı. Noyan ve Elönü hakkında soruşturma başlatılmasını isteyen sosyal medya kullanıcıları, RTÜK’ün bu programa bir yaptırımda bulunmasını istedi. Konuya ilişkin açıklama yapan RTÜK üyesi İlhan Taşcı, “Bu yayın nedeniyle toplumun geniş bir kesiminde infial oluştu. Çok sayıda soru alıyorum. Yayını RTÜK nezdinde bizzat takip edeceğim. Üst kurul gündemine alınması için de pazartesi günü dilekçe vereceğim. RTÜK Yasası, yayında toplumu kin ve düşmanlığa tahriki açıkça suç sayar” dedi. Tehditlerine devam etti Gelen tepkiler üzerine Ülke TV, yazılı bir açıklama yaparak izleyicilerinden özür diledi. Ancak sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Sevda Noyan tehditlerine şu sözlerle devam etti: “Konuşmam niye size dokundu, tekrar darbe yapmayı mı planlıyorsunuz? Bu sefer kaçacak delik bulamazsınız. Sahte hesaplarla istediğiniz kadar saldırın, hiç etkilenmem. Alışkınız sizin iftiralarınıza. Liderim Recep Tayyip Erdoğan. Sonuna kadar onun yanındayım” diye yazdı. l İSTANBUL/Cumhuriyet IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN SERIK BELEDIYESI’NDE 5 YILDA SINAVSIZ 6 ATAMA Sayıştay, “500 bin liralık rüşvet” iddiasıyla gündeme gelen Serik Belediyesi’nde 5 yıl içinde 6 kişinin özel kalem müdürü olarak atanıp sınavsız memur yapıldığını tespit etti. Anka Haber Ajansı’nda yer alan habere göre Sayıştay, “Bu atamalarda, İçişleri Bakanlığı’ndan izin alınmakla birlikte öncelikle kurumda çalışan memurlardan ya da diğer kamu kurum kuruluşlarında çalışan memurlardan atama yapılması gerekliliğine uyulmadığı, bir seçim dönemi boyunca çalıştırılması esasına riayet edilmeyerek bu kadronun memuriyete sınavsız atama yolu olarak kullanılır hale geldiği değerlendirilmektedir” dedi. Sayıştay’ın değerlendirmelerinin ardından savunma yapan belediye ise “Atama sonrası sınavla girilebilecek kadrolara naklen atama yapılmayacak, istisnai kadrolara da tekraren atamalar zorunlu haller haricinde yapılmayacaktır” dedi. l İç Politika CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROĞLU GENÇLERLE KONUŞTU Derin ekonomik kriz uyarısı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bazı üniversite öğrencileriyle video konferans yoluyla görüştü. Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, özetle şunları dile getirdi: l YÖK Başkanının görüşü alınmamıştır: (YKS’nin öne alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?) Sınavın erkene alınmasıyla ilgili açıklamayı Sayın Erdoğan yaptı. Kiminle görüştü? Turizm Bakanı, Sağlık Bakanı ile görüştü. İkisinin çocuğu üniversite sınavla rına giriyor mu? Hayır. Sayın Erdoğan’ın çocukları üniversite sınavlarına giriyor mu? Hayır. YÖK Başkanı bu konuda görüştü mü? Hayır. Eminim YÖK Başkanı’nın görüşü bile alınmamıştır. l Daha derin bir kriz yaşanacak: (Ekonomiyle ilgili Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?) 2008 krizinden daha derin bir kriz bekliyor bizi. Çünkü Türkiye’nin Merkez Bankası rezervleri negatif. Böyle bir tablo hiç olma dı. Vergi toplayamayacak. Maaşları ödeme süreci var. Doları kontrol edemiyorlar. Yanlış politikalar izliyorlar. Doları kontrol etmek için bütün dövizleri sattı Merkez Bankası. Farklı bir tablo ortaya çıktı. Bu tablodan çıkmanın yolu nedir? Arkadaşlarıma şu talimatı verdim: Önümüzdeki günlerde ilk yapacağınız iş bir israf raporu hazırlamaktır. Devlette israfın boyutlarını bir görmemiz lazım. l ANKARA Kapitalizmin tapınakları açılırken... Yarından itibaren koronalı günler sürecinde yeni bir dönem başlayacak. İktidar, halka “Aman çok sıkı durun, sakın gevşemeyin” diyor. Kendisi ise “Ben her şeyi gevşetiyorum. Halka bakacak gücüm yok. Kendi çarelerine baksınlar” diyor. Planın motor gücü alışveriş merkezleri (AVM). AKP’nin siyasal İslam görüntüsü altında küresel vahşi kapitalizmin iktidarı olduğu bir kez daha görüldü. Son günlerde AVM’lerin açılması için her türlü görüş ortaya atılıyor, buna iktidar da katılıyor ama camilerin önlemler alınarak açılmasını konuşan yok! Bunun iki temel nedeni var: 1 Başta ABD, Almanya, İngiltere olmak üzere, Türkiye’nin de içinde bulunduğu pek çok iktidar mevcut sistemin sorgulanmasını istemiyor. Üretimden çok tüketime, yurttaştan çok piyasa insanına, yönetilebilir yoksulluğun düşük ücretler için şart olduğuna inanan bu iktidarlar sistemin sorgulanması halinde çökecekler. O nedenle yıllardır “kapitalizmin tapınakları” olarak tanımlanan AVM’lerin bir an önce açılması planlanıyor. 2 AKP iktidarı, devlet kaynaklarını kefen parasına göz dikecek kadar tüketti. Yukarıda saydığımız ülkeler sisteme can suyu verecek birikime sahip. Türkiye’de ise Anadolu diliyle söylemek gerekirse tulumbada su bitti. Katar bile “benden sana para yok” dedi. HHH Gelinen noktada AKP halka, AVM’ye git alışveriş yap, futbol izle topa bak diyor. Çokuluslu şirketlerin (ÇUŞ) de bayrağı olarak AVM’ler hem Türkiye’de hem dünyada “normalleşmenin” göstergesi olarak yeni bir sahne alıyor. AVM’lerin istatistiği her bin kişiye düşen alan şeklinde hesaplanıyor. Rekor ABD’de, her bin kişiye 2190 metrekarelik AVM alanı düşüyor. Fransa’da 286, İngiltere’de 261, Almanya’da 177 metrekare. Türkiye’de 147 metrekare. Koronaya dek Türkiye ve Rusya, Avrupa AVM piyasasının en canlı ülkeleri olarak değerlendiriliyordu. Çin’i ise tutmak mümkün değil. Dünyada 2015’ten sonra yapımı süren AVM’lerin yüzde 60’ı Çin’de. Ciro yoğunluğu bakımından dünyanın ilk 10 AVM’sinin 9’u Çin’de. Türkiye’de büyüklüğün Avrupa’nın önde gelen ülkelerinin gerisinde kalma nedeni bölgesel uçurum. Türkiye ortalaması 147 ama bu rakam Ankara’da 246, İstanbul’da 227. Yani Almanya, İngiltere, Fransa düzeyinde. Türkiye’de halen 436 AVM var. Ocak ayı hesaplarıyla yatırım değeri 58 milyar dolar, bunun 18 milyar doları yabancıların. Bu, her üç AVM’den birinin yabancılara ait olduğu anlamına geliyor. AKP, fabrikadan çok AVM açtı. Şimdi onlara yaslanarak korona öncesi başlayan, sonrasında katmerlenen krizi aşmak istiyor. HHH Dünya, insana paranın şiddetini uygulayan sistemi sorgulama, daha insanca bir düzen kurma fırsatının kavşağında. Bu fırsat değerlendirilemezse mevcut gelir uçurumu, dengesizlik daha da derinleşecek. ÇUŞ’ların taşeronu haline gelen iktidarlar düzeni sürdürmek için daha da sertleşebilir. İşte Macaristan. Devlet Başkanı Viktor Orban, 30 Mart’ta korona ile mücadeleyi gerekçe göstererek Meclisten “Yürürlükteki yasaları kaldırma, kararnameler çıkarma” yetkisi aldı. Macaristan AB üyesi. AB’den tık yok. Zira AB’nin lokomotifi Almanya, Macaristan’ın temel varlıklarını satın aldı, ucuz işgücü nedeniyle kimi fabrikaları da buraya taşıdı. Bu düzen sürdükçe Viktor’a Viktatör demişler ne gam! Dünyanın gidişi, kavşağın sosyal devlet tarafına doğru olursa daha insanca bir düzen kurulabilir. AKP, tartışmanın bu zemine gelmemesi için, CHP’nin kendini savunur noktanın dışına çıkmaması için her şeyi yapıyor. İnsanca bir düzen isteyenlere çağrımızdır: Kapitalizmin tapınakları açılırken, gelin biz de “ne yapmalı”nın yapraklarını açalım... Önce, “böyle gitmez” demeli... Sonra, 18 yılın hesabını halkın önüne koymalı... Ardından, “tüketim afyonuna karşı üretim devrimi” deyip güçlü bir planprogramla halkın önüne çıkmalı... YARGITAY’DAN DEMİRTAŞ LEHİNE BOZMA KARARI: Sanığın savunma hakkı kısıtlandı ALİCAN ULUDAĞ Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a, İstanbul’da 2013 yılında düzenlenen Nevruz etkinliğinde yaptığı konuşma nedeniyle “terör örgütü propagandası” suçundan verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasının bozulmasını istedi. Tebliğnamede, Demirtaş’ın “savunma hakkının kısıtlandığı” belirtildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Mart 2013 tarihinde Zeytinburnu’nda dü zenlenen Nevruz etkinliğinde konuşan eski HDP lideri Selahattin Demirtaş’ı, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırmıştı. Aynı dava kapsamında eski HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e ise 3 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Anayasa Mahkemesi, Önder’in başvurusunda, “hak ihlali” kararı vermişti. Demirtaş’ın cezası önce istinafta kesinleşmiş, ancak çıkarılan yargı paketiyle temyiz yolu açılmıştı. Temyiz talebini inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, tebliğnamesini tamamlayarak Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Demirtaş’a verilen cezanın bozulması istenilen tebliğnamede, “bir siyasi partinin genel başkanı olan sanığın, olay günü yaptığı konuşmada atılı suça konu cümlelerden birinin yanlış çözümlendiğini, konuşmanın bir bütün olarak değerlendirilmesi halinde suça konu sözlerin düşünce ve ifade özgürülğü kapsamında kaldığını ve propaganda suçunun unsurlarının oluşmadığını beyan ettiği” anımsatıldı. Dosya içerisinde bulunan çözümün kolluk görevlilerince yapılmış olduğu ve yer yer “anlaşılamadı” yazılmak suretiyle tamamının çözülemediği ifade edilen tebliğnamede, TRT, TÜBİTAK veya adli tıptan seçilebilecek tarafsız bilirkişiler tarafından konuşmanın tamamının çözümü yaptırıldıktan ve buna göre savunması alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği belirtildi. Tebliğnamede, bu yöndeki taleplerin reddedilmesinin “savunma hakkının kısıtlanması” olduğu belirtilerek bu durumun yasaya aykırı olduğu ifade edildi. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear